Hayat sizce de aksiliklerle dolu değil mi? Her gün kendimizi bir başka zorlukla karşılaşmış ya da bir engeli atlamaya çalışırken buluyoruz. Bu durum yaşamın bir parçasıyken bazen hayata aklıselim devam edebilecek enerjiyi bulamayabiliyoruz. Kimi insanlar ise çok daha büyük aksiliklere rağmen şaşırtıcı bir dayanıklılık gösteriyor. Daha önceki yazılarımdan birinde duygusal dayanıklılığın önemi ve dayanıklılığı artırmaya yardımcı olan ipuçlarından bahsetmiştim. Son dönemlerde okuduğum bir kitap, aksiliklerle çevrildiğimiz bu dünyada, hayatı kolaylaştıracak birkaç noktayı daha önüme çıkardı ve ben de bu ayki yazımda bunları paylaşmaya karar verdim.
Her konuda olduğu gibi karşılaştığımız terslikleri daha iyi yönetebilmek için yapılabilecek şeylerden birisi bakış açısını değiştirmektir. Hayatın getirdiklerini kabul etmek, yaptıklarının sorumluluğunu alabilmek, kontrolünde olmayan nedenlerle ortaya çıkan zorluklara bakış açısını değiştirerek yaklaşmak, sorunu kendinde değil kaynağında aramak da seçenekler arasındadır. Bunların ardındaki genel tema, yaşadığımız hayata ya da olaylara bir adım geriden bakarak durumu farklı bir perspektiften görebilmektir.
Karşılaşılan aksiliklerle başa çıkma sürecini etkileyen bir başka etmen ise kişilik tiplerimiz. Thomas Erikson “Etrafım Aptallarla Dolu” kitabında insanların davranış biçimlerini inceleyip gösterdikleri farklılıklara göre onları dört temel kategoriye ayırmış. Bu kişilik tiplerini anlatan birçok farklı model ve eğitim de bulunmakta. Her ne kadar örneklemeler farklı olsa da özünde teorileri çok benzer özellikler gösteriyor. Thomas Erikson’un modelinde hâkimiyet, ilham, istikrar ve riayet ana başlıklarında incelenen davranışlara göre insanlar, “Kırmızı, Sarı, Yeşil ve Mavi” renklerine ayrılmış.
Aşağıda özetle bu kategorilerin davranış biçimlerine baktıktan sonra her bir tipin aksaklıklarla başa çıkmasını ele aldım. Unutmayın ki aşağıdaki tanımlar genelleme olup, her insan için çalışmayabilir ve her zaman istisnalar vardır.
Kırmızı: Bu insanların enerjileri yüksektir, oturdukları yerde uzun süre kalmayı, bir şeye çok zaman harcamayı sevmezler. Genellikle direkt olarak düşündüklerini söyler, dolambaçsız iletişim kurarlar ve karşısındakinden de bunu beklerler. Yaptıkları iş konusunda tutkulu, profesyonel ve iş bitiricilerdir. Hızlı karar verebilme becerisine sahip oldukları gibi çok sonuç odaklıdırlar. İçgüdülerine çok güvenirler. Duygu ya da ilişkilerden çok yapılan iş öncelikleridir. En büyük korkuları kontrolü kaybetmektir. Stres altında emir veren, otoritesini kullanan bir kişi haline dönüşürler. Her zaman karar veren olmak isterler. Kararsızlık ya da verimsizlik onlar için çok büyük karın ağrısı yaratır. Hayatta en çok istedikleri şey başarı ve kontroldür. Şimdiki zamanda yaşarlar.
Kırmızılar için problemler çözülmek için vardır, bu nedenle hayatta çıkan aksilikleri de hızlıca çözülecek sorunlar gibi konumlandırabilirler. Sonuç odaklı olmaları, normal hayatlarında kendileri dışındaki birçok kişiyi ya da olayı da aksilik ya da engel olarak değerlendirmelerine neden olduğu için, aniden çıkan farklı engellerle mücadele etme konusunda antrenmanlıdırlar. Ne zamanki karşılaştıkları sorunu çözemezler, işte o zaman en büyük korkuları olan kontrolü kaybetme hissi ile karşılaşır ve kabullenme konusunda zorluk yaşarlar. Kırmızılar, aksiliklerle ya savaşırlar ya da ondan kurtulmanın bir yolunu ararlar. Savaş sırasında öfke, tahammülsüzlük gibi yıkıcı sonuçlara neden olabilecek duygulara kapılabilirler. Aksiliğin aşılması için fedakârlıkların yapılması normaldir, can yaksa bile. Eğer, aksilik aşılamayacak bir boyutta ise ya da iyi günlerinde değil iseler o sorun yokmuş gibi davranabilirler.
Sarı: Ortamda gördüğünüz optimist ve içinden geldiği gibi davranan insanlar genelde sarılardır. Her zaman görünür olmak ister ve olurlar. Kendilerini yaptıkları işe ya da kişiye adarlar. Esnek, hızlı ve ufuk açıcıdırlar. Genelde ilişkileri ya da birilerini etkilemek öncelikleridir. Her zaman ilham veren olmayı arzular, karşısındakinden de bunu beklerler. En çok korktukları şey saygınlıklarını kaybetmek, ortamdan silinmektir. Stres altındayken saldırgan ya da alaycı olabilirler. Rutinden ve etkisiz hale getirilmekten nefret ederler. Bunun içindir ki esneklik, statü, dinamizm onlar için çok önemlidir. Genelde gelecekte, yani hayallerde yaşarlar. Yalnız olmayı sevmezler. Takdir görmek daha da fazlasını yapmaları yolunda önemli bir etkendir.
Sarılar, hayata pozitif gözlüklerle baktıklarından, hayatlarında bir şeyler yanlış gittiğinde bir anlığına şoke olsalar da daha hızlı toparlanabilirler. Normal hayatlarında onların şöhretini etkileyebilen herhangi bir şey aksilik olarak algılanabilir; örneğin, bir buluşmaya davet edilmemek, terkedilmek, görmezden gelinmek gibi. Bu nedenle, sarıların aksilik diye tanımlayabileceği şeyler diğerlerine göre daha fazladır ve mücadele ederken daha dramatik davranabilirler. Bu tarz aksilikleri aşmak için iki güçlü silahları vardır. Birincisi, optimist olmaları, onlara yaşadıkları sorunu atlatacaklarına dair hep umut verir, ikincisi ise sarılar için sorunun çoğu zaman kendilerinde değil karşı tarafta olmasıdır. Dolayısıyla zorlukları, öyle olsa dahi, kişiselleştirmezler. Ayrıca sarılar otomatik bir savunma mekanizması olarak yaşadıkları deneyimi kafalarında yeniden yazmaya meyillidir ve çok kötü bir deneyimi bile hafızlarına öyle kaydetmezler. Kısa dönemde bu iyi gelse de uzun dönemde büyük problemlerin oluşmasına neden olabilir.
Yeşil: Ortamdaki anlayışlı ve nazik kişi, muhtemelen yeşil kategorisinden olabilir. Genelde hassastırlar. İlişkilerde ve iş hayatında çok insancıl, arkadaş canlısı, samimi, gösterişten uzak, ılımlı oldukları gibi ilişkileri korumak her zaman öncelikleridir. Karşıdakinden de nezaket beklerler. Yavaş ve istikrarlıdır. En büyük korkuları bir çatışmaya girmektir. Baskı altında da genelde geri çekilen ya da istemeseler de uyum sağlayan olurlar. Hep istikrar ve düzen ararlar, bilinmezliği sevmezler. Tahammülsüz ya da sabırsız kişilerden rahatsız olabilirler. Geçmişte yaşarlar çünkü geçmiş onlar için hep güzel anılarla dolu gibi görünür.
Yeşiller biraz daha içedönük ve hassas olduklarından onlar üzerine baskı kuran herhangi bir şey zorluk olarak tanımlanabilir. Örneğin, birisiyle yaşadıkları basit bir anlaşmazlık onların hayatında büyük bir aksilik oluşturabilir. Sarılar, bu zorlukları ifade edebilirken yeşiller kendi içlerinde savaş yaşar ve bu zorlukları kendi kendilerine taşımak zorunda hissedebilirler. Bunun yanında ne yapmak istedikleri ile ne yapmaları gerektiği arasındaki fark üzerlerinde daha da büyük bir baskı yaratabilir. Yeşiller en küçük bir aksilikle bile başa çıkmakta çok zorlandığından engellerin artması ile hayatlarını kısıtlar, evden çıkmak istemez, bir şey yapmak istemez duruma gelip birlikte yaşadıkları insanları pasif bir şekilde yorabilirler. Yaşadıkları zorlukları ya da deneyimi unutmazlar, bu nedenle gelecekte olabileceklere karşı sarılara göre daha hazırlıklı olurlar. Yeşillerin zorluklarla mücadeledeki en güçlü silahı çevrelerindeki değer verdikleri insanlardan destek alabilmektir.
Mavi: Maviler, hem kişisel hem de iş hayatlarında derli, toplu, düzenli, sistemli ve resmidir. Her şeyi doğru düzgün yaparlar ve en doğrusu ne ise o olmak isterler. En büyük korkuları kendilerini aptal konumuna düşürmektir. Her zaman kaliteyi ve kesinliği ararlar. Yaptıkları iş ya da çalışma yöntemi öncelikleridir. Sürprizleri, plansız işleri ya da acele etmek durumunda kalmayı sevmezler. Onlar için aklına esen şeyi yapmak, spontane davranmak diye bir şey söz konusu olamaz. Her şeyi adım adım kuralına göre yapmayı severler. Yaptıkları her ne ise o konuda uzman olmak en büyük tutkularındandır. Ne geçmişte, ne gelecekte ne de şimdidedirler. Maviler kendi düşüncelerinde yaşarlar.
Maviler, genelde hayatta olan şeylere şaşırmazlar. Karşılarına çıkan aksilik karşısında “Ben de tam bunu bekliyordum.” diyebilirler. Tam da bu nedenledir ki, karşılaşacağı aksiliği önceden görebilmiş olmak, aksilikle karşılaştıkları anda onlara garip bir keyif verebilir. Maviler de kırmızılar gibi gündelik hayatta birçok normal durumu zorluk olarak algılar ve anda yönetirler. Planladıkları şekilde gitmeyen her şey bir zorluk olarak tanımlanabilir ancak beklenen bir şey olduğu için yönetmesi daha kolaydır. Olaylardan duygularını ayırmak konusunda diğerlerine göre çok iyidirler. Bu kimi zaman taş kalplilermiş gibi yorumlansa da aslında mavilerin de duyguları vardır, sadece onları iyi gizlerler ve olaya sadece somut gerçekler çerçevesinde bakabilirler. Ne zamanki bir hata yapar ya da dikkatsiz davranırlarsa o zaman bunu büyük bir aksilik olarak algılayabilir ve başa çıkmakta zorlanabilirler. Ancak bu durumda bile yaşanılan olaydan ders çıkarmak için “ne yanlış gitti, neden oldu” gibi sorularla deneyimi etraflıca inceleyip bir daha olmaması için onu da veri tabanlarına eklerler. Maviler, sonuçtan çok süreçle ilgilendikleri için karşılaşılan aksaklıkları uzun soluklu planlarında aşılması gereken bir engel gibi algılar, zamanı algılayış biçimleri onlara aksiliklerle mücadelede inanılmaz bir dayanıklılık verir. Diğer yandan, zaman gerçek hayatta bu kadar bonkör kullanılan bir şey olmadığından, bu davranış biçimi etraflarındaki insanları rahatsız edebilir.
Yukarıda da belirttiğim gibi, bu dört tip insan grubundan birinde olabilir ya da kişiliğinizde birden çok renk görüyor olabilirsiniz. Örneğin, kimi insanlarda baskın renk sarı iken, kırmızı özellikleri de gösterebilirler. Burada işimize yarayabilecek şeylerden birisi aksiliklerle mücadelede dört grubun hangi silahları kullandığını bilmek ve bunları mücadelemize ekleyebilmekken, diğeri ise kişilik tipimiz nedeniyle bizi bekleyen tehditleri fark etmektir.
İlginizi çekebilir: Kişisel yönetim kurulunuzu oluşturun: Hayatınıza kimler dokundu?