X

Zorluklarla başa çıkmanın farklı yolları

Hayat sizce de aksiliklerle dolu değil mi?  Her gün kendimizi bir başka zorlukla karşılaşmış ya da bir engeli atlamaya çalışırken buluyoruz. Bu durum yaşamın bir parçasıyken bazen hayata aklıselim devam edebilecek enerjiyi bulamayabiliyoruz. Kimi insanlar ise çok daha büyük aksiliklere rağmen şaşırtıcı bir dayanıklılık gösteriyor. Daha önceki yazılarımdan birinde duygusal dayanıklılığın önemi ve dayanıklılığı artırmaya yardımcı olan ipuçlarından bahsetmiştim. Son dönemlerde okuduğum bir kitap, aksiliklerle çevrildiğimiz bu dünyada, hayatı kolaylaştıracak birkaç noktayı daha önüme çıkardı ve ben de bu ayki yazımda bunları paylaşmaya karar verdim.

Her konuda olduğu gibi karşılaştığımız terslikleri daha iyi yönetebilmek için yapılabilecek şeylerden birisi bakış açısını değiştirmektir. Hayatın getirdiklerini kabul etmek, yaptıklarının sorumluluğunu alabilmek, kontrolünde olmayan nedenlerle ortaya çıkan zorluklara bakış açısını değiştirerek yaklaşmak, sorunu kendinde değil kaynağında aramak da seçenekler arasındadır. Bunların ardındaki genel tema, yaşadığımız hayata ya da olaylara bir adım geriden bakarak durumu farklı bir perspektiften görebilmektir.

Karşılaşılan aksiliklerle başa çıkma sürecini etkileyen bir başka etmen ise kişilik tiplerimiz. Thomas EriksonEtrafım Aptallarla Dolu” kitabında insanların davranış biçimlerini inceleyip gösterdikleri farklılıklara göre onları dört temel kategoriye ayırmış. Bu kişilik tiplerini anlatan birçok farklı model ve eğitim de bulunmakta. Her ne kadar örneklemeler farklı olsa da özünde teorileri çok benzer özellikler gösteriyor. Thomas Erikson’un modelinde hâkimiyet, ilham, istikrar ve riayet ana başlıklarında incelenen davranışlara göre insanlar, “Kırmızı, Sarı, Yeşil ve Mavi” renklerine ayrılmış.

Aşağıda özetle bu kategorilerin davranış biçimlerine baktıktan sonra her bir tipin aksaklıklarla başa çıkmasını ele aldım. Unutmayın ki aşağıdaki tanımlar genelleme olup, her insan için çalışmayabilir ve her zaman istisnalar vardır. 

Kırmızı: Bu insanların enerjileri yüksektir, oturdukları yerde uzun süre kalmayı, bir şeye çok zaman harcamayı sevmezler. Genellikle direkt olarak düşündüklerini söyler, dolambaçsız iletişim kurarlar ve karşısındakinden de bunu beklerler. Yaptıkları iş konusunda tutkulu, profesyonel ve iş bitiricilerdir. Hızlı karar verebilme becerisine sahip oldukları gibi çok sonuç odaklıdırlar. İçgüdülerine çok güvenirler. Duygu ya da ilişkilerden çok yapılan iş öncelikleridir. En büyük korkuları kontrolü kaybetmektir. Stres altında emir veren, otoritesini kullanan bir kişi haline dönüşürler. Her zaman karar veren olmak isterler. Kararsızlık ya da verimsizlik onlar için çok büyük karın ağrısı yaratır. Hayatta en çok istedikleri şey başarı ve kontroldür. Şimdiki zamanda yaşarlar.

Kırmızılar için problemler çözülmek için vardır, bu nedenle hayatta çıkan aksilikleri de hızlıca çözülecek sorunlar gibi konumlandırabilirler. Sonuç odaklı olmaları, normal hayatlarında kendileri dışındaki birçok kişiyi ya da olayı da aksilik ya da engel olarak değerlendirmelerine neden olduğu için, aniden çıkan farklı engellerle mücadele etme konusunda antrenmanlıdırlar. Ne zamanki karşılaştıkları sorunu çözemezler, işte o zaman en büyük korkuları olan kontrolü kaybetme hissi ile karşılaşır ve kabullenme konusunda zorluk yaşarlar. Kırmızılar, aksiliklerle ya savaşırlar ya da ondan kurtulmanın bir yolunu ararlar. Savaş sırasında öfke, tahammülsüzlük gibi yıkıcı sonuçlara neden olabilecek duygulara kapılabilirler. Aksiliğin aşılması için fedakârlıkların yapılması normaldir, can yaksa bile. Eğer, aksilik aşılamayacak bir boyutta ise ya da iyi günlerinde değil iseler o sorun yokmuş gibi davranabilirler. 

Sarı: Ortamda gördüğünüz optimist ve içinden geldiği gibi davranan insanlar genelde sarılardır. Her zaman görünür olmak ister ve olurlar. Kendilerini yaptıkları işe ya da kişiye adarlar. Esnek, hızlı ve ufuk açıcıdırlar. Genelde ilişkileri ya da birilerini etkilemek öncelikleridir. Her zaman ilham veren olmayı arzular, karşısındakinden de bunu beklerler. En çok korktukları şey saygınlıklarını kaybetmek, ortamdan silinmektir. Stres altındayken saldırgan ya da alaycı olabilirler. Rutinden ve etkisiz hale getirilmekten nefret ederler. Bunun içindir ki esneklik, statü, dinamizm onlar için çok önemlidir. Genelde gelecekte, yani hayallerde yaşarlar. Yalnız olmayı sevmezler. Takdir görmek daha da fazlasını yapmaları yolunda önemli bir etkendir.

Sarılar, hayata pozitif gözlüklerle baktıklarından, hayatlarında bir şeyler yanlış gittiğinde bir anlığına şoke olsalar da daha hızlı toparlanabilirler. Normal hayatlarında onların şöhretini etkileyebilen herhangi bir şey aksilik olarak algılanabilir; örneğin, bir buluşmaya davet edilmemek, terkedilmek, görmezden gelinmek gibi. Bu nedenle, sarıların aksilik diye tanımlayabileceği şeyler diğerlerine göre daha fazladır ve mücadele ederken daha dramatik davranabilirler. Bu tarz aksilikleri aşmak için iki güçlü silahları vardır. Birincisi, optimist olmaları, onlara yaşadıkları sorunu atlatacaklarına dair hep umut verir, ikincisi ise sarılar için sorunun çoğu zaman kendilerinde değil karşı tarafta olmasıdır. Dolayısıyla zorlukları, öyle olsa dahi, kişiselleştirmezler. Ayrıca sarılar otomatik bir savunma mekanizması olarak yaşadıkları deneyimi kafalarında yeniden yazmaya meyillidir ve çok kötü bir deneyimi bile hafızlarına öyle kaydetmezler. Kısa dönemde bu iyi gelse de uzun dönemde büyük problemlerin oluşmasına neden olabilir.

Yeşil: Ortamdaki anlayışlı ve nazik kişi, muhtemelen yeşil kategorisinden olabilir. Genelde hassastırlar. İlişkilerde ve iş hayatında çok insancıl, arkadaş canlısı, samimi, gösterişten uzak, ılımlı oldukları gibi ilişkileri korumak her zaman öncelikleridir. Karşıdakinden de nezaket beklerler. Yavaş ve istikrarlıdır. En büyük korkuları bir çatışmaya girmektir. Baskı altında da genelde geri çekilen ya da istemeseler de uyum sağlayan olurlar. Hep istikrar ve düzen ararlar, bilinmezliği sevmezler. Tahammülsüz ya da sabırsız kişilerden rahatsız olabilirler. Geçmişte yaşarlar çünkü geçmiş onlar için hep güzel anılarla dolu gibi görünür.

Yeşiller biraz daha içedönük ve hassas olduklarından onlar üzerine baskı kuran herhangi bir şey zorluk olarak tanımlanabilir. Örneğin, birisiyle yaşadıkları basit bir anlaşmazlık onların hayatında büyük bir aksilik oluşturabilir. Sarılar, bu zorlukları ifade edebilirken yeşiller kendi içlerinde savaş yaşar ve bu zorlukları kendi kendilerine taşımak zorunda hissedebilirler. Bunun yanında ne yapmak istedikleri ile ne yapmaları gerektiği arasındaki fark üzerlerinde daha da büyük bir baskı yaratabilir. Yeşiller en küçük bir aksilikle bile başa çıkmakta çok zorlandığından engellerin artması ile hayatlarını kısıtlar, evden çıkmak istemez, bir şey yapmak istemez duruma gelip birlikte yaşadıkları insanları pasif bir şekilde yorabilirler. Yaşadıkları zorlukları ya da deneyimi unutmazlar, bu nedenle gelecekte olabileceklere karşı sarılara göre daha hazırlıklı olurlar. Yeşillerin zorluklarla mücadeledeki en güçlü silahı çevrelerindeki değer verdikleri insanlardan destek alabilmektir.

Mavi: Maviler, hem kişisel hem de iş hayatlarında derli, toplu, düzenli, sistemli ve resmidir. Her şeyi doğru düzgün yaparlar ve en doğrusu ne ise o olmak isterler. En büyük korkuları kendilerini aptal konumuna düşürmektir. Her zaman kaliteyi ve kesinliği ararlar. Yaptıkları iş ya da çalışma yöntemi öncelikleridir. Sürprizleri, plansız işleri ya da acele etmek durumunda kalmayı sevmezler. Onlar için aklına esen şeyi yapmak, spontane davranmak diye bir şey söz konusu olamaz. Her şeyi adım adım kuralına göre yapmayı severler. Yaptıkları her ne ise o konuda uzman olmak en büyük tutkularındandır. Ne geçmişte, ne gelecekte ne de şimdidedirler. Maviler kendi düşüncelerinde yaşarlar.

Maviler, genelde hayatta olan şeylere şaşırmazlar. Karşılarına çıkan aksilik karşısında “Ben de tam bunu bekliyordum.” diyebilirler. Tam da bu nedenledir ki, karşılaşacağı aksiliği önceden görebilmiş olmak, aksilikle karşılaştıkları anda onlara garip bir keyif verebilir. Maviler de kırmızılar gibi gündelik hayatta birçok normal durumu zorluk olarak algılar ve anda yönetirler. Planladıkları şekilde gitmeyen her şey bir zorluk olarak tanımlanabilir ancak beklenen bir şey olduğu için yönetmesi daha kolaydır. Olaylardan duygularını ayırmak konusunda diğerlerine göre çok iyidirler. Bu kimi zaman taş kalplilermiş gibi yorumlansa da aslında mavilerin de duyguları vardır, sadece onları iyi gizlerler ve olaya sadece somut gerçekler çerçevesinde bakabilirler. Ne zamanki bir hata yapar ya da dikkatsiz davranırlarsa o zaman bunu büyük bir aksilik olarak algılayabilir ve başa çıkmakta zorlanabilirler. Ancak bu durumda bile yaşanılan olaydan ders çıkarmak için “ne yanlış gitti, neden oldu” gibi sorularla deneyimi etraflıca inceleyip bir daha olmaması için onu da veri tabanlarına eklerler. Maviler, sonuçtan çok süreçle ilgilendikleri için karşılaşılan aksaklıkları uzun soluklu planlarında aşılması gereken bir engel gibi algılar, zamanı algılayış biçimleri onlara aksiliklerle mücadelede inanılmaz bir dayanıklılık verir. Diğer yandan, zaman gerçek hayatta bu kadar bonkör kullanılan bir şey olmadığından, bu davranış biçimi etraflarındaki insanları rahatsız edebilir.

Yukarıda da belirttiğim gibi, bu dört tip insan grubundan birinde olabilir ya da kişiliğinizde birden çok renk görüyor olabilirsiniz. Örneğin, kimi insanlarda baskın renk sarı iken, kırmızı özellikleri de gösterebilirler. Burada işimize yarayabilecek şeylerden birisi aksiliklerle mücadelede dört grubun hangi silahları kullandığını bilmek ve bunları mücadelemize ekleyebilmekken, diğeri ise kişilik tipimiz nedeniyle bizi bekleyen tehditleri fark etmektir.

İlginizi çekebilir: Kişisel yönetim kurulunuzu oluşturun: Hayatınıza kimler dokundu?

Ayşe Nazar Çoban: ODTÜ Kimya Mühendisliği bölümünden 2008 yılında mezun olduğumdan beri petrol sektöründe çalışıyorum. 3 yaşında başladığım spor ise hayatımın merkezinde. Bugün hala aktif olarak antrenman yapıyor ve rüzgarı yakaladığım her an büyük bir tutkuyla uçurtma sörfü (kitesurf) yapıyorum. Öğrenmek, kendimi geliştirmek ve öğrendiklerimi çevremdekilerle paylaşmaktan oldukça keyif alıyorum. Peki, Upwind hikayem nasıl başladı? Çalışmakta olduğum şirketin yetenekli kadınlar programına seçildim ve bu programda bir koç ile çalışma fırsatı bulduğum zaman, bu işi profesyonel olarak yapmaya karar verdim. ICF onaylı koçluk, NLP eğitimlerinin yanı sıra Toronto Üniversitesi ve Yale Üniversitesi Psikoloji bölümünden eğitimler aldım. Şu an kurucusu da olduğum Upwind çatısı altında yaşam, kariyer ve nefes koçluğu desteği veriyorum.

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale