X

Zorlayıcı duygularla temas: Acının bize söyleyecekleri var

Duygular için insan olmanın gerektirdiği tüm incelikleri bize yaşatan, içinde bulunduğunuz deneyimin ruh dünyamızdaki yansımasıdır diyebiliriz. Aslında neyi, nasıl deneyimliyorsak iz düşümleri de duyguları oluşturur. Bu noktadan hareketle diyebiliriz ki, duygularımızı anlamaya çalışmak aynı zamanda hayatımızı anlamlandırmaktır.

Ancak konu zorlayıcı duygular olduğunda onları fak etmek istemeyebiliriz. Onları kategorize edip, hissetmememiz gerekir diye düşünebilir, onlardan kurtulmak isteyebilir, suçluluk duyup duygumuzun bize anlattığının tam tersi yönde hareket edebilir ya da bilinçsizce bastırabiliriz.

Duygularımız asla bir sorun kaynağı değildir. Aksine sorunun kaynağına bizi taşımak isterler. Olanı-biteni fark etmemizi, kendimize kurduğumuz hayatın bize iyi gelip gelmediğini anlamamıza yardımcı olur, sorunlar yaşıyorsak bu sorunların hangi eksik kalan duygumuzdan kaynaklandığına dair önümüzü açmaya çalışırlar. Benliğimizi daha iyi var edebileceğimiz duruma ulaşmamıza yardım ederler. Gelen kutumuzdaki mailleri bile belki ilgimizi çeken bir şey vardır düşüncesi ile okumadan silmezken, kendi içimizden gelen ve amacı bize kendimizle ilgili bir şeyler anlatmak olan duygularımızı hiçe saymak, onları okumadan çöpe göndermek, bu kadar değerli bir hazineyi görmezden gelmek olmuyor mu sizce de?

Duygularımızın istediği size iletmek istediklerini görmenizdir. Eğer bunu yapmaya direnirsek, o zaman onlar da başka şekillerde var olmaya, kendilerini size göstermeye devam ederler; anksiyete, kaygılı olma hali, depresyon, agresyon, kendini donuk ve cansız hissetme, panik ataklar… Ta ki siz içinize bakmaya karar verene kadar. O halde ne oluyor da bize bu kadar yol göstermeye çalışan duygularımızla yakınlaşamıyoruz. Onlarla temas etmekten bizi alıkoyan ne?!

1. Acı çekmekten korkmak

Psikolojik problemlerin ve zorlayıcı duygu durumlarının en önemli nedeni, daha fazla acı çekmekten korkmaktır” der Paul Gilbert. 

Duygularımız ne kadar zor ve acıysa, ne zaman konfor alanımızı ve belli alışkanlıklarımızı tehdit etmeye başlıyorsa, bize bu deneyimlerimizle ilgili ters giden bir şeylerin olduğunu anlatmaya çalışıyorsa, biz de o kadar duygumuzdan kaçmaya çalışıyoruz. Acıyla temas edersek sanki hep acıyacakmışız gibi hissediyoruz. Oysa ki acının bize söyleyecekleri var. İşte bunu kabul edip, temas ettiğimizde canımızı yakan nüansları da fark etmeye başlıyoruz. Kendimize sorduğunuz betimleyici ve doğru sorular ve bu sorulara gerçekten verdiğimiz cevaplar ilerlememize yardımcı oluyor.

Bu tıpkı küçükken denizde ayağımıza diken batmasına benzer. Bazen hafif bile olsa canımızı bir şeyin acıttığını anlarız ama onun tam yerini tespit etmekten ve çıkarırken canımızın daha da acımasından korkarız. Bir süre o dikenle yaşarız ama sonrasında anlarız ki onu uzaklaştırmak gerek bedenimizden, korkmak çözüme engel olamaz ve önce parmaklarımızı gezdiririz o en çok acıyan yeri bulmak için, ne de olsa sorunun kaynağına temas ediyoruzdur. Çıkarıp atarız o batan parçayı. Ağlamak serbest…

Göz yaşları, bir insanın cesaretlerin en büyüğüne, acı çekme cesaretine sahip olduğuna tanıklık eder” der Viktor Frankl. Bu nedenle rahatlatıcı bir etkisi de vardır beden üzerinde hisleri dışarı akıtmak, boşaltmak anlamında… Sonrasında yaramız kabuk tutar ve iyileşir. Duygusal deneyimlerimiz de böyledir. (Geriye kalan boşluk duygusu ve kayıplara verdiğimiz tepkiler ise başka bir yazımızın konusu olsun. Çünkü satır aralarında geçiştirmek istemem bu konuyu.)

Sıkıntı yaşamak istemiyoruz, böyle düşünmemiz gayet normal ama hayatta zorluklar hep var ve deneyimlediğimiz bu yaşantının içinde hep de var olacak. Yapabileceğimiz ise onu anlamaya çalışmak ve örtüyü kaldırıp altına bakabilme gücünü kendimizde görmek. Ancak bu yolla acının üzerimizdeki gücünü azaltabiliriz.

2. Fark etmekten kaçmak

Farkındalık her zaman düşündüğümüz kadar bize kendisini iyi hissettirmeyebilir. Özellikle zor duyguları fark etmek bizde çaresizlik hissi yaratabilir. Çünkü fark edebilmekle iş bitmez. Gördüğün her ne ise öncesindeki gibi davranmak çoğu zaman mümkün olmaz. Farkındalık aynı zamanda seni eyleme geçmeye sevk eder. Ancak harekete geçebilmek, bir şeyleri yenileyebilmek için kendimizi her zaman yeterli güce sahip göremeyebiliriz. Bu durumda fark etmek ama yapamamak döngüsü bize kendimizi sıkışmış gibi hissettirir. Bu durumda bizi yapmaktan alıkoyan ne? Biraz bu sorunun cevabı üzerinde düşünmek gerekebilir.

Maddi sıkıntılar, başkalarını hayal kırıklığına uğratmaktan korkmak, karar vermenin getirdiği sonuçlara katlanmak, sorumluluk almaktan kaçmak, toplumun dayattığı mantıklı hareket etmenin doğru olduğuna dair kalıp yargılar, daha özgür olmak bile bazen altında başka dinamiklerin yatması sebebiyle bizi ileri adım atmaktan alıkoyar. İşte tüm bu güçlükleri algılar ve yüzleşmemek adına farkına varmaktan kaçarız. Çeşitli savunma mekanizmaları kullanarak kendimizle çatışan iç sesimizi bastırır, içinde durduğumuz anın doğruluğuna inandırırız kendimizi.

3. Seçimlerimizin sorumluluğundan kaçmak

Tüm hayatımızı yaptığımız seçimlere göre yaşarız. Seçimlerimizi yaparken ne kadar özgürüz? Belki de kendimize ilk olarak bu soruyu sormakla başlamalıyız. Seçtiğimiz şeyler kendimizi daha iyi hissettiren, bizi çeken, arzumuzla temas edebildiğimiz, bize canlılık ve huzur katan deneyimlerden ve kararlardan mı oluşuyor, yoksa sürüye uygun, ailemizin bize yüklediği ve belki de biraz daha garantici seçimler mi? Çünkü seçimlerimizin sorumluluğunu alabilmek demek, biraz da belirsizlikle de kalabilmeyi göze alabilmek demektir. İşte bazı kişiler bu noktada aşırı kaygı yaşadıkları için özgürce seçim yapmaktan da kaçınırlar. Aslında kendilerini daha iyi bir hale sevk etmeye çalışan duygularını da bu noktada dikkate almazlar. Ya da zaman içinde her şey gibi kendimizin de değişimin bir parçası olarak gelişip, yenileneceğimizi, bu nedenle bugün içinde bulunduğunuz durumun yarın bizi mutlu etmeme ihtimali olduğunu görmek istemezler. Eskiyi sürdürme çabası içinde aslında kendilerine de yabancılaşmış olurlar. Bu yenilenme duygusunu fark etmek onlara yeni ufuklar açar ve bu yolda sorumluluk alarak verdilen kararlara sahip çıkma fikri zor gelir. Bu noktada hayatı da daha cansız, süregelen, “mutsuzum ama neden bilemiyorum” şeklinde söylemlerle, kuru bir biçimde inşa ederler.

Tüm bu yazdıklarımı okurken hislerinize temas ettiysem ve bir şeyleri fark ettiğinizi, ancak bir yerden sonra tıkandığınızı düşünüyorsanız -çünkü gerçekten tek başına başa çıkmak zor olabilir- destek alarak çözümlemenizi öneririm.

İlginizi çekebilir: Çocuk yetiştirmek neden bizi zorluyor: Stres altında sakin kalma yöntemleri

Aslı Songün: Haliç Üniversitesi Psikoloji Bölümü 2003 yılı mezunuyum. Aynı üniversitede yaptığım Psikoloji yüksek lisansını “Çocukların Sahip Oldukları Denetim Odağının, Algıladıkları Ebeveyn Çatışması İle İlişkisi” konulu tezimi tamamlayarak uzmanlık derecemi almış bulunmaktayım. 2005 yılı itibari ile çeşitli sağlık ve eğitim kuruluşlarında görev aldım. Sağlık alanındaki stajımı Balıklı Rum Hastanesi Anatolya Kliniklerinde gerçekleştirdim. Projektif Testler Derneğinden Rorschah, T.A.T testleri eğitimini aldım. Çocuk gelişim testleri eğitimini tamamladım. 2019 yılında Mindfulness Institute’de Mindfulness tabanlı stres azaltma eğitimi (MBSR) programına katıldım. Konuyla ilgili çalışmalarım devam etmektedir. İstanbul Psikanaliz Derneği’ne bağlı olarak Psikanaliz eğitimim sürmektedir. 2013 yılından beri Nişantaşı’ında eğitim veren United Kids Academy'nin kurucu ortağı olarak çocuklarla birlikte çalışmaya devam etmekteyim. Ayrıca özel bir klinikte danışan görmekteyim.

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale