X

Zor zamanlardan sonra ‘olanları yok saymadan’ rutinlere dönmek neden önemli?

Rutinler, çoğumuzun bildiği üzere günlük yaşantımızın belirli bir düzen içerisinde geçmesine ve genel refahımızı yükseltmeye yardımcı olan önemli unsurlardır. Yalnızca daha verimli olmamıza değil, öz disiplinimizi sağlamaya, motivasyonumuzu yüksek tutmaya, stresimizi azaltmaya ve daha düzenli bir yaşam sürdürmemize de yardımcı olan rutinlerimiz, zaman zaman sekteye uğrayabilir.

Bireysel olarak deneyimlediğimiz zorlukların yanı sıra pek çok çevresel, toplumsal ve global sorun da hayat rotamızın olağan halinden şaşmasına neden olabilir. Doğal afetler gibi fiziksel, duygusal ve psikolojik pek çok olumsuzluğa neden olan yıkıcı felaketler nedeniyle de yaşam tarzımız değişebilir, günlük rutinlerimiz sekteye uğrayabilir. Ancak, zor olsa da ve uzunca bir zaman alsa da rutinlere geri dönmek, iyileşme sürecinin önemli bir parçasıdır. Rutinlerimize dönmek:

  • İhtiyacımız olan güvenlik hissini yeniden kazanmamıza yardımcı olabilir. Ve özellikle doğal afetlerin yarattığı stres, korku, kaygı, belirsizlik gibi olumsuz duyguların şiddetini azaltarak güvende olduğumuz hissini verebilir.
  • Hayatımızı yeniden yapılandırmamıza ya da yeniden başlatmamıza ve düzene sokmamıza yardımcı olabilir.
  • Zorlukların üstesinden gelebilecek motivasyonu bulmamızı, hayatın tüm zorluklara rağmen devam ettiğini görmemizi, zamanın iyileştirici gücünü keşfetmemizi sağlayabilir.
  • Yaşadığımız travmatik stresin etkilerini dindirmeye ve kendimizi daha iyi hissetmemize yardımcı olabilir.
  • Bireysel toparlanmanın yanı sıra toplumsal kalkınmanın da hızlanmasını, yaşanan olumsuz olayların etkisinin azaltılmasını destekleyebilir.

Ayrıca, geleceğe daha pozitif bir bakış açısıyla bakmamıza ve umudumuzu yeniden yeşertmemize de yardımcı olan rutinler, yaşadığımız zorlu zamanlardan sonra etkili başa çıkma yöntemleri olarak değerlendirilebilir. Tüm bu sebeplerden dolayı rutinlere geri dönmek, hepimizin bir noktada ihtiyaç duyduğu bir süreçtir.

Belirtmekte fayda var ki; rutinlere dönmek, olan biteni unutmak, yok saymak, daha az önemsemek ya da ‘konu benim için kapandı’ gibi bir şey demek anlamına gelmez. Bireysel ve toplumsal iyi oluş için önemli bir adım atmak anlamına gelir. Bu nedenle rutinlerinize geri dönmek istiyor ya da geri dönmek için çabalıyorsanız kendinizi suçlu hissetmenize gerek olmadığını hatırlayın. Siz iyi olmazsanız, çevreniz için de iyi bir şey yapacak gücü kendinizde bulamazsınız. O yüzden yaşananların yükü ağır ve yıkıcı olsa da rutinlerinize dönerek hem kendinize hem de içinde bulunduğunuz topluma daha faydalı olabilirsiniz.

Belki zor olacak, belki uzun uğraşlar gerektirecek ama aceleci davranmak gerekmediğini aklınızın bir köşesinde tutarak hazır olduğunuzda rutinlerinize doğru bir adım atabilirsiniz. Eğer, henüz sizin için uygun şartlar oluşmadıysa ve rutinlerinize dönmeye hazır değilseniz, kendinize ihtiyacınız olan zamanı tanıyın ve bu yazıyı hazır olduğunuz bir zamana saklayın. Çünkü, herkesin duygularını, düşüncelerini sakinleştirebilmesi, yas sürecinden geçme hızı ve zorluklarla baş etme şekli aynı değildir; bir başkası için rutinlere dönmenin zamanın gelmişken sizin için gelmemiş olabilir. Ama kendinize zaman tanırken şunu da unutmayın; rutinler, iyileşme sürecinin bir parçası.

Rutinlere dönmeyi kolaylaştıracak adımlar

Öte yandan, yaşanan olumsuz olayların etkisi ve şiddeti göz önünde bulundurulduğunda rutinlere dönmek fazlasıyla zorlayıcı olabilir. Bu nedenle bazı kolaylaştırıcı yöntemlere başvurmak kendinizi daha rahat adapte etmenizi sağlayabilir:

  • Kabul edin: Elbette ki bir dakika sonrasının bile neler getireceğini bilemezken her an meydana gelebilecek tüm olumsuzluklara uzun vadede hazırlıklı olmak gerçekçi ve mümkün değil. Bu nedenle, olası olumsuz durumlarda rutinlerinizin aksamasının yaşam yolculuğunun normal bir parçası olduğunu ve inişli-çıkışlı tümseklerle dolu hayatın içinde başa çıkmanız gereken bir unsur olduğunu kabul edin.
  • Kendinize zaman tanıyın: Yukarıda da bahsettiğimiz gibi acının, yasın, hüznün, kaybın, travmanın, stresin, kısacası olumsuz bir olay veya durumdan sonra ortaya çıkan koşulların herkes için geçerli bir son kullanma tarihi yok. Bu nedenle, kendinize olup biteni düşünmek, sindirmek ve yeniden harekete geçmeye hazır olmak için ihtiyaç duyduğunuz zamanı tanıyın. Herkes, aynı anda zorlayıcı şartların üstesinden gelip rutinlere dönmeye hazır olmayabilir. Kendinizi sıkıştırmayın.
  • Küçük adımlar atın: Hiçbir şeyi aceleye getirmek ve bir anda yaşanan olumsuzlukların hemen öncesine dönmek zorunda değilsiniz. Kendinizi zorlamamak için küçük adımlarla başlayın, hatta sadece başlamak için başlayın. Rutinlerinizin tamamına tek seferde dönmeye çalışarak başarısız olmak yerine, birer birer hayatınıza yeniden uyarlamaya çalışın. Böylece geçiş sürecini daha yumuşak hale getirebilirsiniz.

  • Suçluluk duymadan ara verin: Küçük adımlarla rutinlerinize dönmeye başlasanız da olumsuz şartların uzun süren psikolojik, duygusal, zihinsel ve fiziksel etkileri nedeniyle zorlanabilirsiniz. Bu nedenle kendinize fazla yüklendiğinizi hissettiğinizde ya da henüz hazır olmadığınızı fark ettiğinizde ara verin ve bunu yaptığınız için kendinizi suçlamayın.
  • Yeniden başa dönün: Rutinlerinize dönmeye hazır hissettiniz, küçük bir adım attınız, başarısız oldunuz, ara verdiniz. Evet, şimdi yeniden başlama zamanı. Yorulabilir, hazır olmadığınızı fark edebilir, başaramayabilirsiniz; hiç önemli değil, önemli olan, devam etmeye ne kadar istekli olduğunuz. Dilediğiniz veya ihtiyacınız olduğu kadar başa dönebilir, rutinlerinize yeniden başlamak için bir adım daha atabilirsiniz. Vazgeçmediğiniz ve kendinizi iyileştirmeye ve dolayısıyla toplum için de daha faydalı adımlar atmaya kararlı olduğunuzda tekrar tekrar başa dönerek sonunda rutinlerinizi yeniden inşa edebilirsiniz.
  • Çevrenizden güç alın: Uzun zaman yalnız kalmak veya diğer insanlardan soyutlanmak, iyileşme sürecinin dolayısıyla rutinlere dönüşün daha zorlayıcı bir hal almasına neden olabilir. Bu nedenle mümkün olduğunca ailenizle, arkadaşlarınızla, sevdiklerinizle iletişim halinde kalarak hem aranızdaki bağları güçlendirebilir hem de kendiniz için güçlü bir destek kaynağı yaratabilirsiniz.

  • Profesyonel destek alın: Deprem, doğal afetler, kayıplar veya şiddetli olumsuz olaylar sonrasında maruz kalınan stres, kaygı, endişe, korku gibi duygularla baş ederken rutinlere dönmek normalden daha zor olabilir ve herkesin sahip olduğu psikolojik dayanıklılık, olaylara bakış açısı ve çevresinden gördüğü destek farklıdır; bu nedenle ihtiyaç duyduğunuzu fark ettiğinizde yalnız olmadığınızı ve profesyonel destek alarak rutinlerinize geri dönme sürecini kolaylaştırabileceğinizi unutmayın.

Son olarak rutinlerinize dönmek için ihtiyacınız olan zamanı ve kaynakları ancak sizin belirleyebileceğinizi de aklınızda bulundurun. Bir başkası sizin için neyin doğru olduğunu ya da size en çok neyin iyi geleceğini bilemez.

İlginizi çekebilir: Umutsuz ve çaresiz hissettiğinizde yapabileceğiniz 8 şey

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale