Her insan kendi içinde farklı ve biriciktir. Bazılarımızla anlaşması daha kolaydır, bazılarımız hemen iletişim kurmayı başarabilir. Bazılarımızın mizacı daha yumuşaktır. Ama kabul edelim ki bazılarımız için ilişkiler daha zor olabiliyor. Özellikle zor mizaçlı ve hemen iletişim kuramayan insanlar için. İlişkileri daha zor yaşayan, daha çok beklentisi olan, biraz daha sabır isteyen ve biraz daha anlayış bekleyen kimseler herkesin hayatında var. François Lelord ve Christophe Andre bahsettiğim “zor kişilikleri” anlatan bir kitap yayımlamışlar. 12 karakter yapısınını anlatıp, etrafımızda bu tür kişiler varsa onları anlamaya ve daha kolay iletişim kurmaya yarayan ipuçlarından bahsetmişler. Bu yazı dizisinde bu karakterlerden seçtiğimiz üç kişilik yapısını basitçe anlatmaya çalışacağız. Bu üç kişilik yapısı hayatta en çok karşımıza çıkan tiplerden oluşuyor: Kaygılı kişilikler, paranoyak kişilikler, depresif & melankolik kişilikler.
Kaygılı kişilikler
Bu kişilerden bahsetmeden önce kaygının ne olduğuna bakmakta fayda var. Aslında kaygı bir nevi olumsuz heyecandır diyebiliriz. Heyecanlandığımızda olduğu gibi kaygıda da kalp atışlarımız hızlanır, ellerimiz terler ve vücudumuz bir anda hızlanmaya başlar. İkisini birbirinden ayıran ise “tehlike” durumunun var olup olmamasıdır. Eğer bir tehlike karşısında heyecanlanıyorsak bunun adı kaygı olur. Artık doğada yaşamadığımız için günlük hayatımızda tehlike olarak arz ettiğimiz şeyler, sınava girmek, topluluk önünde konuşmak, sunum yapmak, iş yetiştirmek aslında içerisinde tehlike barındırmayan durumlar olabiliyor. Peki, ne zaman kaygı duyan biri olmaktan çıkıp kaygılı bir kişiliğe dönüşürüz?
- Kişi kendisi ya da yakınları için, abartılı ve çok düşük ihtimalli olaylar için yoğun ve sıkça endişe duyuyorsa,
- Fiziksel ve aşırı bir gerginlik hissediyorsa,
- Zihninde sürekli olmayacak olayları, tehlikeleri ve ihtimalleri düşünüp bunlara karşı kontrollü olmayı takıntıya dönüştürdüyse ya da buna çok zaman ayırıyorsa,
Bu kişilerle yaşamak çok kolay olmayabilir. Kolaylaştırmak ise tabii ki mümkün; bu kişilerle iletişiminizde yapacağınız birkaç küçük değişiklik hayat kurtarıcı olabilir. Aşağıda önerileri bulabilirsiniz:
- Güvenilir olduğunuzu gösterin.
- Geniş ve hoşgörülü olmasına yardımcı olun.
- İnce bir mizah kullanın.
- Profesyonel yardım için teşvik edici olun.
Bunlar yapabileceklerinizdi. Bir de yapmamanız gerekenler var:
- Kendinizi esir durumuna düşürmeyin.
- Onu şaşırtmayın.
- Kendi sıkıntılarınızı onlarla paylaşmayın.
- Can sıkıcı konuşmalar yapmayın.
Paranoyak kişilikler
Kaygıyı anlattık, sıra paranoyada; nedir bu paranoya? Kısaca özetlemek gerekirse sürekli kuşku halinde olup her şeyden şüphelenme durumu denilebilir. Paranoya hepimizin içinde biraz vardır ve önceleri –hatta hala- hayatta kalmamızı sağlarken şu an da günü kurtaran bir yardımcı gibi görülebilir. Ama tabii ki her şeyde olduğu gibi onun da azı yeterlidir, çok olduğunda probleme dönüşür. Paranoyak kişiler iki temel özellikle karşımıza çıkarlar:
- Güvensizlik
- Katılık
Kendi dünyaları içinde hiçbir şeye ve mümkünse hiç kimseye güvenmeden ve kendi katı kurallarıyla varsayımlarından uzaklaşmadan yaşamayı tercih ederler. Sevgi ve mizah gibi olumlu duyguları göstermek konusunda çok sıkıntı yaşarlar. Kolayca üzerlerine alınıp karşıdakini suçlamaya meyilli oldukları için onlarla iletişimde kalmaya devam etmek çok olabilir. Eğer;
- Nedenleriniz ve niyetleriniz konusunda açık olursanız,
- Biçimsel kurallara titizlikle uyarsanız,
Bu kişilerle düzenli bir ilişki kurarsanız. Ancak;
- Yasalardan ve yönetmeliklerden göndermelerle konuşursanız,
- Sizin geleceğini gördüğünüz küçük zaferlere izin verirseniz,
Onlarla yaşamak biraz daha kolaylaşabilir ama:
- Yanlış anlamaları aydınlatmaktan kaçınırsanız,
- Kendi yarattıkları imaja saldırırsanız,
- Hata yaparsanız
- Kişiyi çekiştirirseniz (bundan haberdar olacaktır),
- Politik tartışmalara girerseniz,
- Siz de bir paranoyağa dönüşürseniz,
Hayat daha kötü ve çekilmez bir hale gelebilir.
Depresif & melankolik kişilikler
Bazılarımız diğerlerine göre daha karamsardır. Daha kaygılı görünürler ve hatta her zaman üzgün olduklarını söyleyen birkaç arkadaşa rastlarız. Hayata herkes olumlu tarafından bakamaz; kimilerimiz hayatı olumlu ve olumsuz yönlerden oluşan bir bütün olarak görmekte problem yaşar. Bazılarımız için en aydınlık sabahlar bile günün aydın olması için yetmez. Diğer insanların ilgisini çeken etkinlikler, durumlar ya da insanlar bu kişilerin ilgisini çekmeyebilir ve hayattan daha az keyif alıyor olabilirler. Dünya bu kişiler için çok korkunç ve büyük bir yer olarak görünebilir. Bu kocaman yerde kaybolmuş ya da buraya ait değilmiş gibi hissedebilirler. Bu kişilikler dört belirgin özellik sergilerler:
- Karamsarlık
- Hüzünlü mizaç
- Haz alamamak
- Kendini küçük görmek
Etrafımızda sandığımızdan sık gördüğümüz bu insanlar için hem onların hayatını hem de bizim onlarla iletişimimizi kolaylaştıracak aşağıdaki adımları izleyebiliriz:
- Sorular sorarak dikkatini olumlu taraflara kaydırın.
- Onu, hoşlanabileceği, zevkine uygun etkinliklere yönlendirin.
- Tutarlı davranarak onu dikkate aldığınızı gösterin.
- Profesyonel yardım için onu teşvik edin.
Tabii ki yapmamanız gerekenler listesi de mevcut:
- Ona kendini toparlamasını söylemeyin.
- Uzun uzun öğütler vermeyin.
- Sizi kendi durgunluğunun içine sürüklemesine izin vermeyin.
İlginizi çekebilir: Bipolar bozukluk hakkında ne biliyorsunuz?