Hepimiz çocukluğun büyülü bir zaman olduğunu, oyunlar için fırsatlar bulunduğunu, hayal gücünün değerli olduğunu ve yetişkinlikle birlikte gelen pek çok endişeden azade bir zaman olduğunu duymuşuzdur. Gelişimsel olarak çocukluk dönemi beynimizin gelişim zamanıdır ve çevremizdeki dünyaya dair algılarımız da bu dönemde oluşur. Çocuklukta ebeveynlerimizin bizi zarardan ve toplumun zalim gerçekliklerinden korumasını bekleriz…
Maalesef milyonlarca çocuk hayatında bu ideal denilebilecek zamana sahip değil. Bunun yerine pek çok çocuk korkunç, trajik bir dönem geçiriyor. Örneğin fakirlik, istismar, yaşıtları tarafından zorbalık görmek gibi pek çok şey yaşanıyor. Bunun yanında kronik hastalıkları ve engelleri olanlar da çocuklukta daha çok zorlanıyorlar. Bazıları ise ebeveynlerinin boşanmaları veya günlük çatışmaları nedeniyle huzursuzluklara şahit oluyorlar. Eğer siz de bu çocuklardan birisi olduysanız, bu yazı sizin için. Çocukluğunuzdaki bazı durumların üstesinden gelebilmeniz için bazı adımlara dair genel bir çerçeve çizeceğiz ve sağlıklı, üretken ve anlamlı bir yetişkinlik dönemi için fırsatlara göz atacağız. Bu basit ve kolay bir aşama değil, hatta düz ve dar bir geçit de değil. Ancak mümkün.
İlk adım: Öz farkındalığa sahip olmak
Zorlu bir çocukluk yaşayan pek çok insan, bunun normal olan olduğunu düşünür. Çevremizdeki bazı diğer insanların daha mutlu olduklarını, yaşıtlarıyla daha uyumlu geçindiklerine ve daha mutlu evlerde yaşadıklarını görebiliyoruz. Ancak kişisel deneyimimizin yaşıtlarımızdan daha kötü olduğunu veya durumumuzun toplum tarafından acılı ve hatta travmatik olarak tanımlandığını bilmiyor olabiliriz. Yaş aldıkça bu durum daha açık şekilde görünmeye başlar, çünkü daha fazla insan ve durumla karşılaşmaya başlarız. Henüz büyürken yaşadığımız bu zorlukları görmezden gelmek, reddetmek mümkündür ve bu insanın kendini umutsuzluktan, yardımsızlıktan ve kötülüklerden koruma şekillerinden birisidir.
Fakat iyileşme sürecinde çocukluğumuzun pek çok aşamasının başkalarından daha zor ve hatta travmatik olduğunu anlamamız gerekir. Bu deneyimler bizi şekillendirmişlerdir ve yaşadığımız hislerin farkına varmak, onlar üzerine düşünmek, bunların kendimize inancımız ve güvenimiz üzerindeki etkilerini değerlendirmek işlevsel bir yetişkin olabilmek için çok önemlidir.
İkinci adım: Travma ve acıları aşmak
İstismara da uğramış olsanız, mutlu bir yaşam süremeyecek kadar acılı durumlar da yaşamış olsanız, kendi kendinize işlemeniz gereken süreçler ve deneyimler var. Yetişkin olarak çocukluk üzerine düşünmek nasıl hayatta kaldığımıza dair bir bakış açısı yakalamamızı sağlar, rezilyansımızı bize hatırlatır ve bize bir şekilde yardımcı olmuş olan aile bireyleri, arkadaşlar, öğretmenler konusunda aklımıza bir şeyler getirir. Ayrıca bize zarar veren, reddeden, kötü davrananları da hatırlarız. Bazı insanlar geçmişi geçmişte bırakmak gerektiğini söylerler ancak bunu yapmak gerçek iyileşmeye engel olur.
Ailelerimiz ve arkadaşlarımız ile ya sohbet ederek çözmemiz gereken ya da toksik olduğunu kabul edip kızgınlık ve suçluluğumuzu bir kenara koyabileceğimiz problemlere dair düşünmek gerekecektir. İlk olarak kardeşleriniz, ebeveynleriniz, arkadaşlarınız gibi çocukluk deneyimleriniz esnasında çevrenizde olmuş olan insanlarla konuşarak başlayabilirsiniz ancak bu insanların sizi destekleyeceklerinden emin olmalısınız. Pek çoğumuzun özellikle de yükümüz çok fazlaysa psikoterapi ile profesyonel destek alması gerekir. Eğer bir tür istismarın mağduruysanız, bu konuda bir uzmandan terapi almak önemlidir. Kötü çocukluk anılarınızı illa ki halının altına süpürüp olmamış gibi davranmak zorunda değilsiniz.
Üçüncü adım: Kendinizi özgür bırakın
Çocukluğunuzun zor olduğunu bir defa anladıktan sonra, bu acıdan, zorluklardan ve travmalardan kurtulmak için iyileşme sürecine odaklanabilirsiniz ve hayatınızın geri kalanında bunlardan uzak kalabilirsiniz. Bu illa ki bu konular üzerine bir daha hiç düşünmeyeceksiniz anlamına gelmiyor. Yani çocukluğunuza dair düşünceler yüzeye çıkarlarsa, bunları acı duymadan yeniden yaşayabilirsiniz. Ne kadar güçlü olduğunuzu, direncinizin ne kadar iyi hale geldiğini fark edersiniz. Sizi seven ve destekleyen insanları daha da takdir edebilirsiniz.
Çocukluğunuza dair olaylar sizin yetişkinlikte kim olduğunuzu tanımlamak zorunda değildir. Eğer ebeveynleriniz sizi desteklemedilerse veya acılarınızla size el uzatacak şekilde ilgilenmedilerse, kendi çocuğunuz için tamamen başka şekilde davranabilirsiniz. Çocuklukta zorlanan pek çok insan başkalarına karşı daha iyi empati gösterebiliyor çünkü çocuklukta koşulsuz sevgi ve destek almamanın ne anlama geldiğini biliyorlar.
Elbette çocukların istismar, sosyal ret, zorbalık, ciddi hastalıklar ve diğer zorluklara asla maruz kalmamaları en ideali olurdu ancak bunların genelde kaçınılmaz oldukları bir dünyada yaşıyoruz ve bu nedenle hayatta kalanların kendi zorluklarını aşabilmeleri, sağlıklı ve anlamlı bir hayat sürebilmeleri için elzem.
Kaynak: psychologytoday
İlginizi çekebilir: Çocukluk travmasını iyileştirmek: Utanç, öfke, korku ve üzüntü gibi duygularınızı sisteminizden çıkartın