X

Zirveye giden yolda birlik olmanın gücü: ‘Group flow’

Bir elin nesi var iki elin sesi var, anca beraber kanca beraber, el el ile değirmen yel ile… ve eminiz ki aklınıza gelen aynı anlamı yaratan daha birçok atasözünün verdiği mesaj aslında aynı: Birlikten kuvvet doğar. Geçmişten günümüze etkisini yitirmeyen, birlikte olmanın, beraber hareket etmenin önemini vurgulayan bu atasözleri yalnızca bir işi başkalarıyla yapmanın kolaylık sağladığını mı vurguluyor sizce; yoksa daha derin anlamlar içeriyor olabilirler mi? Evet, dahası var. Pek yeni bir kavram olmamasına rağmen son yıllarda özellikle iş dünyasında da kendine önemli bir edinmeyi başaran ‘group flow’ yani grup akışı veya sosyal akış, tek başına yapılan herhangi bir işin, ortaya atılan bir fikrin, geliştirilmeye çalışılan bir düşüncenin ya da projenin grup halindeki kadar verimli olamayacağını anlatıyor. Diğer bir deyişle, grupla halinde hareket etmenin daha güçlü ve verimli etkiler yaratabileceğini ortaya koyuyor.

Group flow (grup akışı) ve bilinçsiz yaratıcılık

Flow, yani akış, kendimiz ve çevremize dair farkındalığımızı artıran; dikkati, yaratıcılığı ortaya çıkaran yoğun bir zihinsel emilim süreci. Diğer bir deyişle, elimizdeki göreve odaklandığımızda elimizden gelenin en iyisini yapmamıza imkan sunan optimum bilinç hali. Grup akışı ise bu optimum bilinç halinin bir grup içinde meydana gelen daha güçlü versiyonu. Birçok araştırmaya göre akış, bireyin tek başına elde edebileceği bir olgu olsa da, grup içerisinde gerçekleştiğinde çok daha etkili.

Bütünün, onu oluşturan parçalardan daha büyük olduğu bilinen bir gerçek; dolayısıyla grup akışı da bireysel akıştan daha büyük, daha güçlü, daha etkili ve en önemlisi daha işlevsel. Çünkü, hem bireyin hem de grubun akışı nasıl deneyimlediğini, işlediğini ortaya çıkaran bir nevi kolektif bakış açısı. Tıpkı, spor müsabakasındaki bir futbol takımı gibi. Şöyle düşünün; takımdaki her futbolcu bireysel olarak güçlü, donanımlı, yetenekli olsa da takımı başarıya ulaştıran diğer futbolcularla birlikte hareket etmeleri; yani grup olarak ortak bir amaç için performans göstermeleri ve bunu yaparken birbirlerinden destek alarak ilerlemeleri.

Yalnızca bir spor takımı ya da toplu halde yarışan aynı takımdaki yarışmacılar için değil, günlük hayatta hepimizin sosyal çevresinde, iş yaşantısında var olan/olabilen grup akışı, önemini kavradıkça daha da güçlenebilen dinamik bir kavram. Örneğin, bir müzik grubu ya da aynı proje üzerinde çalışan insanlar topluluğu, birbirlerine bilinçsizce, farkında olmadan uyum sağlayarak çalışmaya devam ederler ve birlikte çalıştıkça başarıya ulaşırlar. Çünkü, her birinin bireysel yeteneklerinin toplamı onları zirveye yaklaştırır.

Grup akışı, çoğunlukla bir grubun üyeleri arasındaki ilişkilere bağlı olarak, bir dizi etkileşimli faktörle ilişkili olabilir. İletişim, ortak katılım, geçmiş deneyimler, hareket duygusu, ortak amaçlar, yaratıcılık, iş birliği, üretkenlik ve daha birçok etken grup akışına katkı sağlayarak genel performansın yükselmesine destek olur. Birlikte çalıştığınız iş arkadaşlarınızı ya da okulda ortak bir sunum hazırlamanız gereken sınıf arkadaşlarınızı düşünün. Tek başınıza çalışırken ürettiğiniz fikirlerin yanı sıra, bir arada olduğunuzda ortaya farklı bakış açıları, geliştirilen fikirler, ilginç düşünceler, işlevsel öneriler yaratıcılığınızı artırarak daha verimli işler başarmanızı sağlamıyor mu? Bir başkasının fikrini duyduğunuzda kendi fikirlerinizin nasıl geliştirilebileceği aklınıza gelmeye başlamıyor mu? Ve hemen hep birlikte harekete geçmek, hızlanmak istemiyor musunuz? İşte bu kendiliğinden ortaya çıka işlevsel süreç ‘bilinçsiz yaratıcılık’ı yansıtıyor.

Peki, nedir bu bilinçsiz yaratıcılık, hemen ona değinelim. Bir arada çalışan kişilerin, yani grupların gizemli bir şekilde işlevsel yaratıcılığa erişmeleri bilinçsiz yaratıcılık olarak tanımlanıyor. Şöyle ki, birçok araştırma grup akışının yaratıcılığı beslediğine, yani bireylerin grup halinde çalışırken ortaya daha yaratıcı işler çıkardığına dikkat çekerken bu durumun kendiliğinden, farkında olmadan ve sanki gizemli bir şekilde alttan alta ortaya çıkmasını bilinçsiz yaratıcılık ile açıklıyor.

Grup akışını ve bilinçsiz yaratıcılığı ortaya koyan bir araştırma, Joy Division ve Black Sabbath isimli iki müzik grubunu ele alıyor ve her iki grubun da birlikte yaptıkları çalışmaları inceliyor. Araştırmaya göre, ortaya çıkan yaratıcı, ilgi çekici, etkileyici müzik eserleri gruptaki bireylerin birbirlerine olan bağlarından, iş birliği içinde çalışmalarından ve müzikle bağ kurmadan önce kendi aralarında bağ kurarak sıkı sıkıya çalışmalarından kaynaklanıyor. Birlikte yapılan provaların, yaratıcılığı besleyerek ortaya şahne parçalar çıktığına dikkat çekiyor. Öte yandan, ortaya çıkan bu güzel sanatsal sonuçların tamamının bilinçsizce olduğuna vurgu yapan araştırma, Joy Division‘ın davulcusu Stephen Morris‘in şu sözünü paylaşıyor: “Müzik hakkında hiç konuşmadık ya da düşünmedik. Sadece işe yaradı.”

Öyle ki araştırmada; harika albümler yaratan, etkileyici şarkılar yazan bu iki ünlü ve başarılı grubun yaptıkları müzik için ‘ne olduğunu anlayamadıklarını, açıklayamadıkları gizemli bir güç olduğunu’ söylediklerine de yer veriliyor. İşte o gizemli güç, anlaşılmaz fenomen, araştırmacıların tanımıyla ‘bilinçsiz yaratıcılık’.

Peki, bu kadar etkili ve verimli sonuçlar doğuran grup akışını geliştirmenin bir yolu var mı derseniz; evet var.

Grup akışını geliştirmenin yolları

Grup akışını ortaya çıkarmak veya güçlendirmek için en temel 5 faktörü bilmek, hem bireysel hem de grup açısından işleri kolaylaştırarak daha başarılı sonuçlar ortaya çıkmasını destekleyebilir. Çoğumuzun tahmin edebileceği üzere iletişim, en önemli etkendir. Diğer yandan hedefler koymak, dinlemek, konsantrasyonu sağlamak ve herkese eşit katılım hakkı vermek de grup akışını güçlendirmek için dikkat edilmesi gereken diğer püf noktalardır:

1. İletişim: Grup akışı oluşturmak için açık, net, öz ve sürekli iletişim şart. Hem bireyler arasındaki bağı güçlendirmek hem de grup içinde yanlış anlaşılmalara fırsat vermemek adına iletişim becerilerine önem verin, gerekirse bu konuda grupça eğitimlere katılın ve herkesin iletişim konusundan güçlenmesini sağlayın.

2. Ortak hedefler: Sizin ve grubunuzdaki diğer kişilerin aynı amaç doğrultusunda ilerlediğinden emin olun. Başlamadan önce hedeflerinizi belirleyin ve yazılı hale getirin.

3. Dinleme: Dinleme, her ilişkinin en önemli temeli. Grup içinde konuşmaya özen gösterdiğiniz kadar dinlemek için de çaba harcayın. Herkesin fikirlerine önem verildiğini hissetmeye ihtiyacı olduğunu ve en iyi fikrin kimden geleceğini tahmin edemeyeceğinizi unutmayın.

4. Konsantrasyon: Konsantrasyon grup akışı için oldukça önemli bir bileşen. Kimsenin dikkatinin dağılmaması ve herkesin yalnızca ortak bir amaç için yaptığınız işe odaklanmasını sağlamak için tüm dikkat dağıtıcılardan uzaklaşın.

5. Eşit katılım hakkı: Grup içindeki herkesin söyleyecek bir şeyleri, sağlayacağı katkıları olduğunu unutmayın ve herkese eşit katılım hakkı tanındığından emin olun, ego çatışmalarına izin vermeyin.

6. Bonus: Başarısızlıklardan yılmayın

Birlikte hareket etmenize ve grup akışına önem vermenize rağmen bir şeyler yolunda gitmezse hemen pes etmeyin. Yol aldıkça daha fazla şey başarabileceğinizi, birbirinize uyum sağladıkça yaratıcılığınızın gelişerek veriminizin artacağını aklınızda bulundurun.

İlginizi çekebilir: Takımdaşlık ve birlikte büyümek üzerine

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale