Zihnin en aktif hali “yapma modu”dur.
Bu modun temel görevi “işleri halletmek”tir.
Alıştığımız rutin işleri yapmamızda bir yardımcıdır.
Zihin bu modda planlar yapar, siz de onları gerçekleştirmek için yola koyulursunuz. Bu hissi bilirsiniz. Sabah uyanır uyanmaz kahvaltı hazırlamanız, çocukları okula bırakmanız, işe yetişmeniz, faturaları ödemeniz gerekiyordur. Gönderilmesi gereken e-mailler, yapılacak telefon görüşmeleri vardır. Hatta kendinizi aynı anda birden fazla işi yaparken bile bulduğunuz zamanlarınız olmuştur. Belki bir yandan rapor yazarken, bir yandan da telefon görüşmelerinizi gerçekleştiriyorsunuzdur. Tüm bunları sadece düşünmekten bile yorulursunuz ama hepsini yapmanız gerektiğini bilirsiniz. İşte tüm bunlar hayatınıza dahil olurken zihniniz “yapma modu”ndadır.
Analiz etmek, yargılamak, mukayese etmek, değerlendirmek, çözüm bulmak, başarmak, planlamak ve hedef belirlemek “yapma modu”nun anahtar kelimeleridir.
Zihnin dikkatle analiz etmede, yapılacaklar listesindeki maddeleri tamamlamada, problemleri çözmede çok başarılı olan bu hali; pratik, teknik, düşünsel sorunlarınızı çözümlerken, günlük işleri halletmede oldukça gereklidir. Zihnin “yapma modu”nun aktif olmasının tüm amacı, “şu anda” bulunduğunuz noktayla ilgili fikirleriniz ile “olmak istediğiniz nokta” arasındaki mesafeye odaklanarak önceden belirlenmiş hedeflere ulaşmaktır. Dikkatinizi sadece iki fikir arasındaki mesafenin kapanmasına, hedeflerinizle ilgili kavramlara ve kaynaklara odaklarsanız, onlarla çok sıkı bir bağlantı içine girersiniz.
Ayrıca insanoğlunun bilgisayarları tasarlamasından, mühendislik harikaları yaratmasına, Ay’a insan gönderip, piramitlerin inşa edilmesine kadar dış dünyadaki onca büyüleyici başarıyı gerçekleştirmesini de sağlayan moddur bu. Bunlar yapma modunun ürünleridir.
“Zihin şefi olmayan bir orkestradır.”
Wolf Singer
“Yapma modu” sadece bir şeyler yaparken içinde olduğunuz mod değildir. Siz öylece otururken bile zihninizde düşünceler dönüp duruyor olabilir. Hepsi asla kapanmayan huzursuz, kaygılandırıcı, sersemletici, tekrarlayan, zaman zaman başarısızlık ve yenilgi hissi veren, “problem ne?” odağında kafamızın içinde konuşan karakterlerden gelen seslerdir.
İşte o anda da yapma modundasınızdır. Aklınızda ses olarak hissettiğiniz şey budur. Bilim bu sesi “varsayılan mod ağı” (default mode network) olarak tanımlar. Yani bu network aktif olduğunda kendimiz ve başkaları hakkında düşünüyor, geçmişi hatırlıyor, yorumlar yapıyor, geleceği hayal ediyoruzdur. Beyindeki varsayılan mod ağı bölümü aktif olduğunda şu anda olanlara odaklanmak dışında her şey gerçekleşiyordur.
Yapma modu gerekli olsa da son araştırmalar depresyon, kaygı bozukluğu, anksiyete gibi hastalıkları “default mode network” ile ilişkilendirmiştir.
Yapma modundayken “otomatik pilotta” takılıp kalabilirsiniz.
Uçakların otomatik pilot olarak adlandırılan bir düğmesi vardır. Pilotlar, bu düğme aktifken uçağı bilinçli olarak kontrol edemezler; uçak kendisi yol alır. İnsanlar da yapma modunda olduğunda otomatik pilotta hareket ederler. Düşünceler aklınıza gelir, duygular ortaya çıkar ve bunlara büyük oranda bilinçsizce tepki verirsiniz. Duyularınızla şimdiki zamanda bağlantılı halde değilsinizdir. Beyin hep alışmış olduğu çalışma sistemindedir. Bütün hayatınızı yapma modunda geçirebilirsiniz. Bu tür bir hayat tatminsizlik hissine yol açabilir. Duygular işin içine girdiğinde yapma modunun birçok yönden karşıtı olan “olma modu” daha uygundur.
Duygularımız için neden yapma modunu kullanamayız?
Zihnimizin alışkın olduğu mod, yapma modudur. Bu mod bazen kendisine ait olmayan işlere de burnunu sokar. Dış dünyada harikalar yaratan bu mod, duygusal yaşamımızda işler iyi gitmediğinde çabucak tepki gösterir (otomatik pilotta seyretmek) ve haddini aşabilir. Altından kalkamayacağı bir iş için gönüllü olmaya hazırdır.
Ve işte işler tam da burada karışmaya başlar, hatta bunu çok sık yaptığında ise problemler başlar. Çünkü ruh hallerimizle ilgili olan durumlarda “nasıl hissettiğimiz” ile “nasıl hissetmek istediğimiz” arasındaki mesafeye odaklanmak bizi daha da mutsuz eder (yapma modu). Zihniniz şu anda nasıl bir insan olduğunuzla (üzgün ve başarısız), nasıl bir insan olmak istediğiniz (huzurlu ve mutlu) ve mutsuzluğun devam ettiği, belki de depresyona girdiğiniz takdirde olmaktan korktuğunuz insan tipiyle (zayıf ve güçsüz) ilgili olan düşünceleri ortaya atacak ve bunları bilincin içinde tutacaktır. Zihninizin yapma moduyla olmak istediğiniz ve olduğunuzu düşündüğünüz insanla ilgili düşünceleriniz arasındaki uyumsuzluğa odaklanırsanız, kendinizi ilk başta hissettiğiniz ruh halinizden daha da kötü hissedersiniz. Kendinizi kurtarmak için davet ettiğiniz “Huzurlu ve mutlu olmalıyım!” zorunluluk düşüncesiyle kapana kısılmış gibi hissedersiniz.
Zihin, yapma modu aktif haldeyken, genelde olup bitenlerle ilgili düşüncelerinizle o kadar çok meşguldür ki, o anda neler olup bittiğinin pek az farkına varabilirsiniz. Yapma modu zihinsel bir zaman yolculuğuna çıkararak, geçmişte tıpkı o anda olup bitenlerdeki duygunuzun yaşandığı herhangi bir döneme çağrıda bulunur. Bu ruh halinizde fazlaca gerçekleştirdiğiniz içsel konuşmalarınız ve zihninize gelen her bir görüntü; geçmişten kalma hayal kırıklıklarınız, zorlayıcı duygularınız, gelecek senaryolarınızla ilgili olacaktır. Bu her olduğunda zihniniz mevcut eski kalıpların o kadar daha çok esiri haline gelecek ki, birden bire sadece keyifsiz veya öfkeli veya yorgun olduğunuzu fark edeceksiniz. Bu hislerin eskiden kalma bir kuyunun içine düşmekte olduğumuzu ikaz eden bir işaret olduğunu görmek yerine, düşüncelerin duygular üzerindeki etkisine kapılarak düşüncelerinizin hepsinin doğru olduğuna inanırsınız. Bu yüzden de kendinizi bir türlü toparlayamazsınız.
Zihnin yapma modu kendinizi toparlamak için ilk önce yapmanız gereken şeyin “sorunu” teşhis ederek çözmeniz gerektiğinde ısrarcı olur. “Neden hep böyle tepki gösteriyorum?” “Neden işleri iyi yönetemiyorum?” “Bunu hak etmek için ne yaptım?” Kendinizi öz-eleştirel ruh halinin içine sokarsınız. Kendine odaklı bu ruh hali “saplantılı düşüncelere dalma” durumudur. Sorun, ruh hallerimizden çıkmanın bir yolunu bulmaya çalışırken, işlerin neden ters gittiğini anlamaya çalışmaktan kaynaklanmaktadır. Moraliniz bozuk olduğunda saplantılı düşüncelere dalarsınız, çünkü böyle yapmanın sorununuzu çözmeniz için yol gösterdiğine inanırsınız.
Saplantılı düşüncelere dalma durumu sorunun bir parçasıdır, çözümün değil. Zihninizin yapma modunu davet ettiğiniz zaman sürekli olarak mutlu olma, iyi olma hali hedefinizi kontrol eder ve her seferinde oradan uzaklaşmış olursunuz. Aynı zamanda da hiç durmadan ne kadar kötü hissettiğinizi kendinize hatırlatıp durursunuz. Olumsuzluk eğilimi beynin yapma modu ağının temelini oluşturmaktadır.
Zihnin “yapma modu”na karşılık “olma modu”
Güzel olan şu ki; duygularla baş etmek için ve iyi olma halini artırmak için yeni sinir yolları oluşturulabilir.
“Beyin esnektir, değişebilir. Beynimiz, beynimizdeki nöronlar ve merkezi sinir sistemimiz; bizim davranışlarımız ve duygularımız değiştiğinde farklılaşabiliyor. Bu, beynin nöroplastisite etkisidir.”
Yukarıda yapma modunun işe yaramadığı durumlardan bahsetmiştim. Zihnin eleştirel ve yargılayıcı düşünme tarzıyla değil de uyanık olma yoluyla işleyen zihnin “olma modu”dur (being mode). Zihnin “dingin hali” de denilebilir. Zihin bu moddayken, dikkat “şimdi” üzerinde kalır. Çünkü olma modunda “şu anda olan” ve “olması gereken” arasındaki mesafeyi ölçüp duran bir sistem mevcut değildir. Aynı zamanda düşünce ve duygulara yönelik bilinçli bir farkındalık da söz konusudur.
Olma modu, yoğun bir aktivitenin, zorlayıcı bir durumun ortasında bile sizin için her zaman mevcut olan besleyici ve yükseltici bir zihinsel durumdur.
Bilinçli farkındalıkla yaşamanın anahtarı hem “yapma” hem “olma” modlarını hayatınızla bütünleştirmektir. Hangi modda hareket ettiğinizin farkında olun ve o durum için hangisinin size en çok yardımcı olacağına dair uygun bir seçim yapın. Eğer kaybolduysanız bir yere varmanın tek yolu nereden başladığınızı bilmektir. Harekete geçmeden önce bir yol haritanız varsa haritada nerede olduğunuzu bilmeniz gerekir. Neler yapacağınızı, nelere ihtiyacınız olduğunu, en iyi nasıl karşılık vereceğinizi planlamanız gerekir. “Yapma modunu” kullanmak burada önemlidir. “Olma modu” ise düşünce ve duygularınıza yönelik her şeyin şu anda olduğu halini kabul etmek anlamına gelir. Bu teslimiyet anlamına gelmez. Eğer kaybolduysanız bir yere varmanın tek yolu nereden başladığınızı bilmektir. Olma modu nerede olduğunuzu kabul etmektir. Olma modunu, yapma modunuza dahil etmeniz gerekir.
“Bir şeyi kabul edene kadar değiştiremeyiz.”
Carl Jung
Yapma ve olma okyanusu
Zihninizi bir okyanus gibi düşünün. Dalgalar yükselir, alçalır ama derin ve hareketsiz sular her zaman yüzeyin altındadır.
Yapma modunda ve yüzeyde olduğunuzda dalgaların içinde savrulup durursunuz.
Mindfulnessın geliştirmeye çalıştığı şey olma modudur. Modern dünyada bir tutam mutluluk: Mindfulness tutumları adlı yazıma göz atabilir, birkaç mindfulness pratiği uygulayabilirsiniz.
Bunu denemelisin
Sırf kaybolsun diye bir durumu veya duyguyu kabul etmek pek işe yaramaz ve önemli olanı gözden kaçırmış oluruz. Diyelim ki kendinizi çok üzgün hissediyorsunuz. Eğer bu isteğinizi üzüntünün yok olacağı şeklinde gizli bir arzuyla kabul ederseniz tamamen kabul etmiş olamazsınız. Becerebildiğiniz kadar duyguyu bütün kalbinizle kabul edin. Duygularımız bize bir şey öğretmek için vardır. Duygularınızı dinleyin ve size neler söylediklerini görün.
İlginizi çekebilir: Modern dünyada bir tutam mutluluk: Mindfulness tutumları