Zihnini sustur: Sen hiç sessizlikteki saadeti yaşadın mı?
Bir zamanlar ulaşımın genellikle yaya yoluyla olduğu dönemlerde 3 keşiş bir manastırdan diğerine doğru yolculuk ediyormuş. Bu yolculukta dereleri tepeleri aşarken, öğleden sonra bir vakitte bulundukları tepeden cennet güzelliğinde bir vadi manzarasına rastlamışlar. Bu güzel manzara karşısında aralarında konuşma dahi geçmeden hepsi durup seyre dalmış. Manzaranın içinde doğayla bütünleşerek saatlerce bu güzellikle ‘BİR’ olmuşlar. 3-4 saat sonra bir keşiş “Ne güzel” demiş. Bunun üzerine diğer 2 keşiş birbirlerine bakmış ve biri diğerine “Bir daha bunu yanımızda getirmeyelim” demiş.
Bu meseledeki gibi bazen sadece durursun ve o güzellikle bütünleşirsin. Ne o anı yakalama, ne o anın güzelliğini takdir etme, ne de o anı bir düşünceyle bölmek istersin. Sessiz olan sadece ağız değil, aynı zamanda zihnin ve tabii zihninin ürettiği duygu düşüncelerdir. Ne bir plan vardır ne de bir yorum. Çünkü bir şeye bir yorum kattığın an, onu sadece kelimelerinle ya da düşüncelerinle sınırlı olana indirgemiş olursun. Artık olduğu güzellikte değil senin düşündüğün kadardır karşındaki.
Sadece ‘an’ ve ‘varoluş’
‘Varoluş’, ‘an’ ve ‘sen’. Sanki hep bir aradaydınız fakat sadece o ‘an’ bunu hatırlama fırsatı bulmuşsundur. Bütün her şey birleşmiş ve bütünleşmiştir. İşte o yüzden doğada vakit geçirmek aslen meditatif bir bütünleşme deneyimdir. Kendinle ve etrafındaki her şeyle tekrar bütünleşerek uyumu, huzuru ve saadeti hissettiğin bir deneyim. Varoluşun o saf deneyimini yaşamak içimizde ‘saadet’i doğuruyor. Çünkü varoluşun kendisi bir pür ‘saadet’.
Ben bu deneyimi hatırladığım kadarıyla ilk defa suyun altında yaşamıştım. Tabii o sıralar ne meditasyon yapıyordum ne de yoga. Ama yaşadığım o anlık deneyimde saadetin yanında bir an ‘yoga’ kelimesi suyun altında aklıma gelmişti. Nereden gelmişti acaba bu kelime? Çünkü yoga hakkında ne bir fikrim vardı ne de denemişliğim. Sadece nefeslerimi sakince alıp vermem ve zihnimin susması sayesinde suyun altında bir ‘an’ için etrafımda bulunan her şey ile bütünleşmiş ve aslında yoganın kelime anlamını deneyimlemiştim. Birçok spritüel kaynak tarafından ve tabii yoganın da belirttiği gibi aslen bütün bilgi içimizde. Zihnin sustuğu o ‘an’larda hatırlayabiliyor ve fark edebiliyoruz.
Yoga pratiğini düzenli ve yoğun bir şekilde uyguladığında zamanla zihnini kontrol etmeye ve artık zihnini susturmaya başlarsın. Ve zamanla bu suskunluğun içerisinde olanın güzelliğini olduğu gibi görmeye ve yaşamaya başlarsın. Bunu sadece doğa ya da cansız nesnelerle olan ilişkilerde düşünme, artık karşındaki insan ya da hayvanlarla da sessizce bütünleşeme meydana geliyor.
Tabii bir yoginin amacı bu yolda saadetti bile geride bırakarak ‘hakikate’ ulaşmak olsa da bu anlattığım deneyimlediği aşamalardan sadece bir tanesi.
Hakikate giden yol her ne kadar meşakkatli olup, yoğun emek ve çaba istese de bu yolda her aşama birbirinden değerli. Bu deneyimleri belki sen de yaşadın, belki de senin için havada kalmış olabilir. Yaşamış ol ya da olma, bu deneyimleri kendi farkındalığınla yaşamaya başladığın zaman kendi ‘yol’una olan inancın ve güvenin artıyor. Yoga ya da başka yolların hepsiyle, samimi, içten ve beklentisizce yapılan düzenli pratiklerle bu deneyimlere artık farkındalıkla ulaşabilirsin.
Dilerim herkes kendi ‘öz’üne olan yolculukta sessizliğin içindeki bu ‘saadet’i deneyimler.
Yogaya nasıl ve neresinden başlayacağım diyorsan çok düşünme ve enerjisini beğendiğin bir eğitmenle çalışmaya başla. Öyle bir fırsatın yoksa artık YouTube ya da başka yollarla ulaşabileceğin birçok ders var. Sen yeter ki bu yola girmeye niyetli ol ve adım at. Sen bir adım atıp yürümeye başladığında, sana en uygun eğitmenler ve deneyimlerde sana doğru gelmeye başlayacaktır.
İlginizi çekebilir: Yoganın pek de üstünde durulmayan ilk basamağı: Yamalar (ahlak öğretisi)