X

Zihin gözü körlüğü aphantasia (afantazya) nedir?

Gözlerinizi kapatın ve tek başınıza incecik kumların üzerinde, denizin kokusunu içinize çekerek yürüdüğünüzü hayal edin. O sırada güneşin doğuşunu gözlerinizin önüne getirin. Tüm bunları görsel olarak zihninizde canlandırabiliyor musunuz? Belki sizin veya birçok insan için bu tabloyu zihinde canlandırmak çok kolay olabilir; ancak yapılan bazı araştırmalar her 100 kişiden 2-3 kişinin bunu başaramadığını ortaya çıkarıyor. Bu durum, yani zihinde görüntüleri canlandıramama, aphantasia (afantazya ya da afantazi) olarak tanımlanıyor. Türkçe’de zihin gözü körlüğü ya da zihin körlüğü olarak da geçen “afantazya” hakkında detaylı bilgi sahibi olmak için yazımızı okumaya devam edin.

Önemli not: Bu yazıda yer verilen tüm bilgi ve öneriler bilimsel destekli makaleler baz alınarak, genel bilgilendirme amaçlı hazırlanmış olup herhangi bir uzman tavsiyesi içermemektedir. Sayfa içeriğinde tedavi edici sağlık hizmetine yönelik bilgiler içeren öğelere yer verilmemiştir. Tanı ve tedavi için mutlaka hekiminize başvurun.

Aphantasia (afantazya) nedir?

İlk kez tıbbi bir terim olarak 1880’de ortaya atılan ancak 2015 yılına kadar resmi olarak isimlendirilmeyen aphantasia, Exeter Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden bilişsel nörolog Adam Zeman’ın çalışmalarıyla literatüre girdi. Zeman, 60’lı yaşlarında olan ve geçirdiği kalp ameliyatından sonra zihnindeki şeyleri görselleştirme yeteneğini kaybettiğini söyleyen hastasının durumunu inceledi. Zeman ve arkadaşları, bu şekilde olan 21 vakayı inceledikten sonra 2015 yılında Cortex dergisinde çok daha kapsamlı bir makale yayımladı ve Aphantasia, Aristo‘nun insanın görsel hafızayı yeniden anımsama yeteneği şeklinde yorumladığı “phantasia” (fantezi) yokluğu olarak tanımlandı.

Zihinsel bir resim oluşturamama durumu olan “afantazya“ya sahip kişiler, çok tanıdık olsalar bile bir sahneyi, kişiyi veya nesneyi hayal edemiyorlar. Bilim insanları, afantazyanın nedenini henüz tam olarak keşfedememiş olsalar da yapılan bazı araştırmalar, afantazisi olan kişilerin, afantazisi olmayan insanlardan farklı beyin kalıpları sergilediklerine dikkat çekiyor.

2017 yılında yapılan bir çalışmada doğumundan beri afantazisi olan 31 yaşındaki biri incelendi. Karısının ve çocuğunun yüzlerini hatırlamakta güçlük çeken kişi, 18 haftalık seansların ardından görselleştirebilme becerisinin geliştiğini ifade etti. Araştırma boyunca seanslarda kullanılan bazı teknikler şunlardı: Hafıza kartları, nesnelerin ve dış mekanların tanımlamalarını gerektiren etkinlikler, görüntü sonrası teknikleri (afterimage techniques) ve resim tanımalı bilgisayar etkinlikleri.

Öte yandan, literatürde tedavisi için de yeterli veri bulunmamasına karşın, araştırmacılar yakın gelecekte uygun tedavinin bulunabileceğini düşündüklerini belirtiyorlar. 

Aphantasia‘nın ne olduğunu kavramak aslında sanıldığı kadar kolay değil. Örneğin, Homer Simpson‘ı düşünün. Kocaman göbeği, mavi pantolonu, beyaz gömleği, siyah ayakkabıları, kocaman kafası, zikzak şeklindeki sarı saçları, yuvarlak burnu ve kirli sakalı birçoğumuzun gözlerinin önüne kolayca gelebiliyor. Normal bir insan Homer Simpson‘ın görüntüsünü gözünde canlandırabilirken, aphantasia’lı biri için bu tarif sadece kafasının içindeki kelimelerden ibaret bir paragrafı ifade ediyor. Üstelik bu sadece görsel şeyler için geçerli değil. Aphantasia’lı birçok kişi, duymadığı sürece hiçbir müziği veya şarkıyı hayalinde canlandıramıyor. Aphantasia’lılar deneyimledikleri şeyleri görsel, ses, duygu veya tat olarak hatırlayamıyor, kafasının içinde kurgulayamıyor.

Aphantasia (afantazya) ve hafıza ilişkisi

Bilim insanları insan hafızasının nasıl çalıştığını hala tam olarak açıklayabilmiş değil. Ancak, araştırmalar insan hafızasının daha çok görsel hafızaya dayandığını gösteriyor. Bunu göz önünde bulundurduğumuzda ‘aphantasia’lı olan kişilerin hafıza konusunda ne kadar çok sorun yaşayabileceğini kestirmek mümkün. ‘Aphantasia’lı olan bir kişi, bazen yıllardır tanıdığı insanların isimlerini veya onları nereden tanıdıklarını, adresini bile unutabiliyor.

Hayal gücü olmadan yalan söylemek mümkün mü?

Amerikalı yazar Mark Twain,Gerçeği söylediğiniz zaman, hiçbir şeyi hatırlamak zorunda kalmazsınız” der. Bunun tam tersini de düşünmek mümkün. Eğer hiçbir şey hatırlamıyorsanız, doğruyu söylemek zorundasınızdır. Aphantasia’lı birinin yalan söylemesi neredeyse imkansız olabilir çünkü sonrasında hangisinin yalan hangisinin gerçek olduğunu hatırlamak mümkün olmayabilir. Yani bir aphantasia’lının arkadaşı olmak oldukça karmaşık bir durum; size asla yalan söylemeyeceğini bilirsiniz ama bir yandan belki bir gün sizin adınızı bile hatırlamayabilir.

Aphantasia’sı olanlar da rüya görebilir mi?

“Peki, aphantasia’lı bir kişi, gerçek olmayan hiçbir şey görmüyor mu?” diye merak ediyorsanız, söyleyelim: Görüyor, en önemlisi de rüyaları. Afantazisi olan insanlar rüya görürken, beyinleri görsel imgeler yarabiliyor. Bu da afantazinin sadece kasıtlı, yani gönüllü görselleştirmeyi etkilediğini ve rüyalar gibi istemsiz görselleştirmelere bir etkisinin olmadığını gösteriyor. Zeman, BBC’nin Science Focus dergisine rüya görmenin mümkün olduğunu; çünkü beyinde uyanıkken gerçekleşen fonksiyonların, rüya görürken gerçekleşenlerden farklı olduğunu açıkladı: “Rüyaların görüntüleri beyinsapı tarafından kontrol edilen, aşağıdan yukarıya süreçlerden kaynaklanırken; kasıtlı görselleştirme beynin daha gelişmiş bir bölümü olan korteksinde gerçekleşen, yukarıdan aşağıya işlemeyi gerektiriyor.” Ancak afantazyası olan kişiler gerçek olmayan, hayali olarak gördükleri tek şey rüyalar olduğu için bunun gerçek mi değil mi olduğunu algılamakta zorlanabiliyorlar.

Aphantasia’lılar için en kötüsünü düşünmek mümkün olmayabilir

Geleceği hayal edemediğinizde, her zaman bulunduğunuz anı yaşamış oluyorsunuz. Ancak bu her zaman o kadar da güzel olmayabilir. Bazen endişeler, kaygılar, korkular bizleri gelecekte yaşanabilecek olumsuz durumlara karşı hazırlıyor olabilir. Birçok aphantasia’lı gelecekte yaşanabilecek olumlu veya olumsuz hiçbir şeyi gözünde canlandıramadığı ve hissedemediği için birçoğumuzun başına gelen sıradan olaylar onlar için katlanılması çok daha zor tecrübelere dönüşebiliyor. Elbette ki bu durumun bir avantaj mı yoksa dezavantaj mı olduğu düşüncesi kişiden kişiye değişiklik gösterebilir.

Aphantasia’lı olmanın avantajlı var mı?

Aphantasia’lı olmak, aslında çok da sıkıcı bir şeye dönüşmek zorunda değil. Aynı kitabı, aynı filmi, aynı müziği sıkılmadan her seferinde aynı keyifle takip etmeleri mümkün olabilir. Aphantasia’lı bir kişi, travma sonrası sendrom gibi psikolojik sorunlarla da mücadele etmek zorunda kalmıyor çünkü onlar travmanın yarattığı duygusal yıkıntıya tutunup kalmıyor. Çünkü, travmaya neden olan deneyimleri tekrar tekrar hatırlayıp aynı duyguları yeniden hissetmek zorunda kalmıyorlar.

Önemli not: Bu yazıda yer verilen tüm bilgi ve öneriler bilimsel destekli makaleler baz alınarak, genel bilgilendirme amaçlı hazırlanmış olup herhangi bir uzman tavsiyesi içermemektedir. Sayfa içeriğinde tedavi edici sağlık hizmetine yönelik bilgiler içeren öğelere yer verilmemiştir. Tanı ve tedavi için mutlaka hekiminize başvurun.

Kaynaklar: healthline, scientificamerican, verywellmind

İlginizi çekebilir: Zihnini aktif, hafızayı güçlü, beyni genç tutmanın yolları

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.

Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.



21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.

Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?



İlgili Makale