İlginç bir bavul hikayesi…
Bir süre uzaklara gittim. Kendime, özüme daha da yaklaşmak, yakınlaşmak için… Bu gitmelerim hep bir maceralı, şifalı, bol farkındalıklı… Bana göre ortalama uzunlukta bir mola olan 40 gün boyunca Amerika’yı, Peru’yu, Brezilya’yı sığdırdım yolculuğuma… Ve bu yolculuğumun deneyimlerini, farkındalıklarını ayrıca yeni kitabımda paylaşmaya niyet ediyorum. Ama size şimdilik, yolculuğumun finalinde, İstanbul’a döndüğümde yaşadıklarımı; “olan güzeldir” bilincine kolaylıkla geçebilmeniz için paylaşıyorum.
Yolculuğa yazlıktan kışlığa pek çok giysi alternatifini yerleştirdiğim, bir büyük bir de kabin bagajı dediğimiz bavulla başladım. Arkadaşlarımın Amerika’dan siparişleri de eklenince ‘bir büyük bavul daha alayım’ dedim. Nasıl olduysa iki koca bavul ağzına kadar doldu. Kabin bavulu da… Hepsinin kilosu neredeyse sınırda hatta biraz da geçiyor. Hava yollarının izin verdiği tek bavulun ağırlığı, 23 kg’ın üzerinde… Toplamda 50 kilonun üzerinde yüküm var. Alana inince bavullarımı nasıl taşıyacağıma ve merdivenli eve nasıl çıkaracağıma dair de hafif bir kaygım…
Bu kaygılı düşünceler uçakta arada sırada yoklasa da her yoklamada ‘anda kal, bakalım akışta neler olur’ dedim.
İlginizi çekebilir: Biraz olsun fark edelim, soranlardan, o’lanlardan olalım
Alana indiğimde üç bavulumda çıkmayınca aslında çok da şaşırmadım. Yüzümü aldı muzip bir gülümseme…
Yetkili kişiye bavullarımın dağıtımdan çıkmadığını söyleyince; buyrun ofise bakalım raporlara, tüm bagajlar dağıtıldı. Bakalım bavullarınız nerede kalmış? Dedi… Ben İstanbul’a gelmiştim ama valizlerim Los Angeles’ta kalmıştı. Zihnimden huzursuzluk hissi yaratan bir ses; “arkadaşlarının siparişleri, yeni aldıkların kayboldu, gitti.” dese de… Gönlümde hiçbir sıkıntı yoktu. O anda bir seçim yaptım, danışanlarımla hep paylaştığım üzere; “olan güzeldir” dedim ferah ferah…
Öyle de oldu…
Bir sonraki gece uçağıyla arkamdan İstanbul’a inen büyük ve ağır valizlerim ertesi gün eve kapıya kadar teslim edildi. Elimi, kolumu sallayarak rahat rahat alandan yola çıktığımda bir de arkadaşımı görmeyeyim mi? O da sevgilisini almak üzere gelmişti ve benim gideceğim yere kadar beni bıraktılar.
Kısacası; arkadaşlar valizler ortada yokken paniğe kapılmadım, kimseyi suçlamadım, hiçbir şeyden şikayet etmedim. İtiraf ediyorum daha önce ağır ve büyük valizleri taşımayı çok da gözüm kesmediğinden sonsuz olasılıklarla dileğim benim için en tatlı şekliyle gerçekleşti.
“Olan güzeldir!” dediğinizde ve olana bir duygu yüklemeden, sıkıntılı bir his oluşturmadan sadece izlediğinizde (kuantum fiziği) en yüksek hayrınıza olan gerçekleşir. Her an böyledir de bizim zihnimiz bunu algılayamaz, panikler, tepki verir. Tatlı zihnimizi sakinleştirmek elimizde…
Her an “olan güzeldir” diyebilmeniz dileğiyle AŞKla…
Mevlam ne eylerse güzel eyler…
Sevgilerimle…