X

Zihinsel girdaplardan çıkıp bütüne bakmak: Ruhun ışığı nasıl görünür hale gelir?

Daha önceki yazılarımdan biliyorsunuz ki, bedende çalışmak üzerine yoğunlaşmıştım. Aslında tam olarak hissettiğim şey, bedenin gerçek bir tapınak olduğu ve tüm dini yapıların her birinin bedenin birer yansıması olduğu fikri idi. Öyle ki, beden üzerindeki meridyenler ile inanç tapınaklarının her biri geometriksel olarak benzerlik gösteriyor. Bunun üzerinde daha önce yapılmış bir araştırma var mı bilmiyorum, ama benim mimari izdüşümü ve sembollerden çıkardığım şimdilik bu. Hele ki ilkel yapılarda bunları gözlemlemek çok daha kolay.

Bedendeki enerji merkezleri, insanoğlunun tekrara bağlı yaratıcılığı ile birleşiyor. Evren mükemmel bir tasarım harikası ve var olan paternler çeşitli hallerde tekrarlanarak bir yaratım haline geliyor. Hinduların en bilindik sembollerinden olan yaşam çiçeği aslında bunu anlatıyor.

Bedenimiz üzerinde de bir yaşam çiçeğimiz var; her şeyin başladığı bir kaynak nokta ve oradan en küçük parçanın değişik şekil ve yoğunluklar ile çoğaltarak bütünü oluşturduğu… Bu organik yapı, bir büyüğü, bir gerçekliği misafir etmek için gelişmiş ve en mükemmel haline gelmiş.

Biraz ezoterik olarak bakarsak, mahşer günü -herkesin aynı yaşta olduğu ve kimsenin kimseyi tanımadığı gün- aslında artık bedensel ve zihinsel olarak algılanmanın dışına çıkılmış bir dünyadan, aynı zamanda bedenin en olgunlaşmış, gelişim sürecini tamamlamış halinden bahseder. Gelişim sürecini tamamlamak önemlidir, hormonal olarak daha düzenli ve stabil bir çizgide sürüyordur çünkü bedenin yaşamı.

Devam edersek; mahşer günü yaşı 33’tür. Numerolojik anlamda da güçlü bir ifadesi vardır ama oraya girmeyeceğiz şimdi. Artık her şeyi sorgulamaya başladığımız zamandır bu yaşlar, kim olduğunu, yaşamın sana neden ne getirdiğini, ne istediğini, yaşamın ne olduğunu… Bu sorgulamalar aynı zamanda, seni kendine taşıyan küçük vagonlar gibidir. Her bir sorguda, her bir ruhsal karışıklıkta çözüme yönelik en küçük adımında, kendine doğru yol aldığın. Bu yüzdendir ki, Mevlana hiçbir sıkıntısının olmadığı gün “beni neden sınamıyorsun, artık benden vaz mı geçtin?” diye yakarmıştır Allah’a.

Hepimizin içinde ilerlemeye dair büyük bir istek vardır, zihinsel olarak bilmediğimiz bir amaçtan kaynaklı… Bazen bu isteği ruhani olarak alırız, bazen de dualitenin zihinsel ilerlemesi olarak algılarız. Bazılarımız bu isteğin veya çağrının, ruhunun, kaynağın gücünden geldiğini bilir, bazılarımız bunun hayatta kalma güdüsü olduğunu düşünür. Yine de fark etmez, yaşam herkesin şifasını verir.

Sorgulamalar, fark edişler, kendini keşifler her şekilde birer aydınlanmadırlar. Ruhun aydınlanmasıdır. Aslında buradaki asıl söylem, ruhun ışığının görünür hale gelmesidir. Peki ruhun ışığı nasıl görünür hale gelir?

Olgunluk yaşlarına gelene kadar birçok yara (aslında bilgi) alıyoruz hayattan, bunların bir kısmı DNA’larımızdan, sonrası aile, kültür, inanç gibi konu ve durumlardan geliyor. Bedenimizi şeffaf bir organizma olarak düşünürsek, tüm bu saydığımız durumları da koyu renkli birer folyo, her yaşadığımız ve bizde iz bırakan olayların bu şeffaf bünyeye kaplandığını…  Fark ediş, aydınlanma bu folyoların teker teker bedenden veya zihinden sökülüp atılması gibidir. Söküldükçe, ruhun ışığı ortalığa yayılır, etrafını aydınlatır.

Kısaca süreci betimlemeye çalıştım, gelmek istediğim nokta; ruhsal çalışmalar, zihinsel girdaplardan çıkmamıza ve bütüne bakmamıza yardımcı oluyor. Üzerimizdeki folyoların neler olduğunu fark etmemize… Aynı zamanda yayılan ışığımız ise, bize gerçek biz hakkında fikirler vermeye…

Beden, organik bir yapı. Diğer her şey gibi, burada, dünya üzerinde var olması ve varlığını sağlıklı bir şekilde sürdürebilmesi için bazı şeylere ihtiyaç duyuyor. Çiçekler gibi, her birinin de değişik tür toprağa, iklime, suya ihtiyacının olması gibi bizim bedenlerimizin de birbirinden farklı ihtiyaçları var. Sağlıklı diyebilmek için, kendi habitatı içinde değerlendirmek gerekiyor. Yeme, içme, nefes alma, düşünme, duyumsama şekilleri bile doğasına göre değişiyor.  Ayurveda tam olarak bunu anlatıyor: Bedenin elementleri, çalışma şekli, ihtiyaçları ve bakımı için gereklilikleri -çok eksik bir özetleme olsa da-…

Bu sadece kendimizi iyi, dinç hissedelim diye değil, ruhun bedende kendini tam olarak ifade edebilmesi için gereklidir. Çünkü zihin çok hassas bir çiçek gibidir. Suyunu vermezseniz zamanında, kendisini korumak için bazı yapraklarını beslemeyi kesecektir. Oysa tam bir ifade için, o yapraklara da ihtiyaç vardır.

Salıvermeyi hem bedende hem de zihinde yaptığımızda ruh ışıldıyor.

Thailand’a gidişim bu yüzdendi. Beden farkındalığı için, aslında bu organik yaşam aracını ehil olarak kullanmayı öğrenmek için geleneksel Tantrik Yoga eğitimi almaya. Şimdiye kadar anladığımdan çok daha farklı bir yoga deneyimi bilgisi ile geri döndüm (halihazırda bu konuda bir bilgiye sahip değil, sadece yargıya sahiptim).

‘Yoga, bedeni meditatif hale getirmeye yarayan bir bilimdir’ dedi Bhagavan.

(Bhagavan=Tantrik guru, Hintliler için bir çeşit tanrı)

Burada alıştığımın dışında, kendini zorlamadan, dışarıdan nasıl göründüğünü umursamadan, bedensel gibi görünen ama aslen tamamen hormonal ve enerji merkezlerinin dengelenmesi, aktive olması üzerine kurgulanmış ‘bilimsel’ hareketler dizisi imiş. Sonucunda harika görünen bir beden vaat etmiyor ama tüm enerji merkezleri tıkır tıkır çalışan bir organik araç haline getiriyor.

“Hangi asana ne işe yarıyor?” diye sordum.

“Bir set içerisindeki pozların tümü asananın kendisi” dedi Bhagavan. “Parçalayamazsın, bu bir formül. Her şey bir bütündür. Sen bedeninin tamamını çalıştırdığında, tüm kaynakların aktive olduğunda, iyileşme her bölgeye gelecektir (ezoterik şifa yöntemi de tam olarak böyle çalışır). Batı tıbbında sadece, dışarıdan ve parçalayarak bakıyorsunuz olaylara. Aynı zihinleriniz gibi. Bir organınız rahatsızlanmış olabilir, bunun sebebi sadece o organ değildir, ifadesi oradadır. Bütünsel bakmalısın.”

Bununla birlikte, pozları yaparken, kullanmadığımız kasları rahatlatmak ve poz içerisinde meditasyon yapmak kısmı beni başka yerlere götürdü. Ruhsal çalışmalarımız sırasındaki salıverme halinin bedenlenmiş şekli idi bu. Her şey birbirinin aynası, evet her şey bütünsel.

Salıvermeyi hem bedende hem de zihinde yaptığımızda, ruh ışıldıyor kenardan. Meditasyon halini bedene öğretmiş oluyoruz. Bu gözümde; iç içe geçen ruh ve beden vizyonu şeklinde canlanıyor. Bedenin nihayet, ruhu içine almaya başlaması, gerçek bir birleşme.

Cloud Atlas filminde, yasaklı yapıya gidiyorlardı. Meronym toz tutmuş bankodaki sembolleri birkaç hamle sonunda çalıştırmayı başarıyor, tüm sistemi aktive ediyordu, bağlantıyı kuruyordu. İşte aynen öyle hissediyorum. Her bir fark edişte, her yeni bir kemiğimin varlığını ve gereksiz kullandığım kasımın salıverilişi ile… Eski televizyona bir iki vurmak gibi!

Sahip olduğum enerjiyi doğru kullanmayı, israf etmemeyi öğreniyorum. Sadece düşünmek gerektiği zaman düşünmek de buna dahil!

Bir uzay aracımız var ve kullanma kılavuzunu okumadan, el yordamı ile kullanmışız şimdiye kadar. İzninizle Türk gibi diyeceğim 🙂 Şimdi, aslında bu araç ile neler yapılabiliyormuş, ne gibi özellikleri varmış, nasıl daha performanslı çalışırmışı deneyimlemek üzerine heyecanlıyım. Bu elbette sadece bedensel bir fark ediş hali değil, tekerleği döndürmek bahsettiğim. Zihin, beden, ruh üçlüsünü aynı çarkın içinde dengeli bir şekilde çevirmek ve birbirine entegre etme hali.

Benim için bildiğim birçok şeyin rengi değişti, bir ayağı yere basmayanlar yerlerine oturdu ve ilk defa belki bu kadar net bütün algım.

Metafiziğin, ezoterizmin, tantranın, yoganın yaşamlar boyu bize hizmet etmiş ‘değişmemiş’ geleneksel bilginin altında gerçeği okumakta ustalaşmak, yaşamın meyvelerini görünür kılıyor. Dolayısı ile illüzyon perdesi gittikçe aralanıp, geçerliliğini yitiriyor.

Gerçeğe dokunup çapalandığımız bir hafta olsun,

Sevgiyle…

Sorularınız, yaklaşan çalışma ve kamplar için kişisel hesabım @esrauyman,  çalışmaların anons edildiği @magicalchildoftheworld@esrauyman,  adreslerini takip edip, bana ulaşabilirsiniz.

Esra Uyman: Lise yıllarında başlayan kişisel gelişim, ruhsal gelişim ve metafizik konularına duyduğu yoğun merak onu yurt içi ve yurt dışında birçok özel eğitim çalışmalarına katılmaya yönlendirdi. İlk eğitmenlik diplomasını ‘World Initiatives School of Esoteric Studies’den alan Uyman’ın katıldığı çalışmaların bazıları; Organizasyon Konstelasyonu, Aile Sergileri, Vernon Frost eğitimleri, Louis Franco’dan aldığı çeşitli eğitimler, Anthony Robbins Unleash the Power Within San Jose semineri, Charlie Morlay Lucid Dreaming eğitimi, Tayland da Tantrik Yoga (RYT-200) eğitmenliği eğitimi, Peru, Amerika, Şili, G.Afrika ve Türkiye’de katıldığı Şamanik çalışmalar ve seremonilerdir. Bunların yanı sıra TGA İleri Seviye Metafizik Semineri, Ziya Azazi’nin Dervish in Progress Çalışması gibi pek çok özel çalışmaya katıldı ve eğitmenlik eğitimini aldı. Masssuma Altın Enerji I-II enerji uyumlamasını alan Esra Uyman, Avi Gören-Bar Jungian Coaching School (ICF) (ACSTH) dan koçluk sertifikasını aldı. Tüm bu çalışmalar ve eğitimlerle kendi uyanış deneyimini birleştiren Esra Uyman, farklı başlıklar altında bireylere ve kurumlara yönelik, birbirinden güçlü çalışmalar tasarlayıp sunuyor. Kişilerin iç dünyalarına yönelik farkındalıklarını artıran, çarpıcı bir vizyon ve perspektif değişimi sunan, yaşamda üstlendikleri sorumluluklarda anlam bulmalarını sağlayan, merak, heyecan ve umut duygularını yükselten, tüm insanlık deneyiminin derinliğini kavramaya yardım eden ve çarpıcı yüzleşmeleri şefkatle yaşamalarını sağlayan eğitimler gerçekleştiriyor. Yaşamın Sorumluluğunu Almak, Kendimiz Olmak, Bizi Engelleyen İnançlar, Metafizik ile Özgürleşme Yolculuğu, Seçimlerimiz ve Biz, Gözlemci Bilinci, Nefes ve Meditasyon Teknikleri başlıkları altında kurumlara webinar ve uygulamalı eğitimler veriyor.

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale