X

Zihin okuma becerisi edinmek mümkün mü?

Hayatta karşımıza çıkan hedefleri gerçekleştirmek, verilen görevleri yerine getirmek için birçoğumuz daha fazla odaklanmanın çözüm olacağını düşünüyoruz. Kendimize yapılması gerekenler listeleri, hatırlatıcılar, gürültü kesen kulaklıklar, hatta konsantrasyonu artırsın diye ilaç benzeri içerikler ediniyoruz. Ama yine de sık sık başarısız oluyoruz. Belki de hedeflerimizi gerçekleştirmek ve başarılı olmak için beynimizi daha farklı şeylere odaklamak gerekiyor olabilir. Vücudumuzun ve beynimizin gönderdiği sinyallere dikkat kesilerek, sezgisel gücümüzü artırmak, hatta bu şekilde başkalarının zihinlerinden geçenleri okuma becerimizi geliştirmek daha fazla başarı getirebilir.

İlk bakışta birinin zihnini okuma fikri insana imkansız, hatta mantıksız geliyor. Altıncı his denilen, duyu ötesi algı durumu aslında gözlemlenebilir bir gerçeğe dayanmıyor. Ancak beynin fonksiyonlarıyla ilgili daha çok araştırma yapıldıkça ve bu konuda daha çok şey öğrendikçe, beyinlerimizin aslında sezgisel olduğunu fark ediyoruz.

Peki sezgisellik nedir? Sezgisellik, bir kişi veya bir şey hakkında içsel bir duygudur. Birçok kişi bu duyguyu, karşımıza çıkan modelleri, kalıpları bilinçsiz bir şekilde eşleştirme olarak görüyor. Örneğin birinin söyledikleri ve bu söylediklerinin nasıl göründüğü birbirine uymayabilir. Bilinçli olarak düşündüğünüzde bunu sorgulamak için bir neden bulamayabilirsiniz ancak bilinçsiz olarak bir rahatsızlık, uyumsuzluk hissetmeye başlayabilirsiniz.

Sezgisellik hayatta birkaç şekilde karşımıza çıkıyor. Bunlardan biri, hataların bulunması. Bu durum, genellikle insanın çocukluğundan itibaren gelir. Bu konuda yapılan araştırmalardan birinde psikolog Andrea Berger ve arkadaşları 6-9 aylık bebeklere oyuncaklar aracılığıyla iki farklı aritmetik denklem göstermiş. Biri doğru biri yanlış olan bu aritmetik denklemler bebeklere gösterildiğinde, bebeklerin yanlış olan denklem karşısında daha uzun süre bakakaldıkları tespit edilmiş. Sezgisellik, çocukluğumuzdan beri hatalarla karşılaştığımızda beynimizde harekete geçiyor.

Sezgiselliğin karşımıza çıktığı bir başka alan da duygusal iletişim. EKG cihazı, kalbin elektriksel hareketlerini ölçerken EGG cihazı da karın kaslarının elektriksel hareketlerini ölçer. 2005 yılında psikolog Dean Radin ve arkadaşları 26 çiftin EGG sonuçlarını inceledi. Araştırmanın sonunda, duyguların arada mesafe olmasına rağmen sezgisellik yoluyla aktarılabildiği anlaşılmıştı.

İlginizi çekebilir: Zihninizi keskinleştirmenin 6 yolu

Sezgisellik fizyolojik değişikliklerde de karşımıza çıkıyor. Beyinde, içsel duygu dedektörü diyebileceğimiz ve insula şeklinde adlandırılan bir bölüm var. Bu bölüm içsel duyguları öngörülerle birleştiriyor ve arada bir uyum olup olmadığını araştırıyor. Belki bilinçli farkındalık oluşturmak zaman alabilir ancak beyinlerimiz bunu bilinçli olarak yapabilecek kapasiteye sahip.

Sezgisellik son olarak da zihin okuma konusunda karşımıza çıkıyor. Araştırmalar, beynimizdeki bir bölümün başkalarının niyetlerini ve davranışlarını okuma konusunda uzmanlaştığını gösteriyor. Bu zihinselleştirme ağı, beynin ayna sistemiyle birlikte çalışır. Zihinselleştirme ağı başkalarının niyetlerini ve davranışlarını okumamıza yardımcı olurken, ayna sistemi de karşımızdakilerin duygularını okuma ve deneyimlememize yardımcı olur.

Zihin okuma becerisini geliştirme teknikleri

Sezgiselliğin nasıl çalıştığının farkına varırsak, hassasiyetimizi, farkındalığımızı ve sezgisellik karşısında verdiğimiz yanıtları geliştirebiliriz. İşte sezgiselliği geliştirmek için birkaç tüyo:

1. Karşıtlıklara ve uyuma dikkat edin. Hissettiğiniz karşıtlığın veya uyumun ne olduğunu kelimelere dökemiyorsanız bile beyninizdeki sezgisel duyguları aktif tutmak için kendi kendinize konuşabilirsiniz. Örneğin; “Bu hiç aklıma yatmıyor” veya “Burada tuhaf duran bir şey var” gibi cümleler, böyle durumlarda kendinize en sık tekrar ettiğiniz cümleler olabilir. Bunu yaparak, beyninize neyin yolunda gitmediğini, uyumsuzluğun veya hatanın nerede olduğunu inceleme fırsatı sunmuş olursunuz.

2. İçinizden gelen duyguların farkına varın. EGG çalışmasında olduğu gibi, içinizden gelen duygusal sezgilerinizden etkilenmiş olabilir. Böyle zamanlarda karın bölgenizdeki semptomların farkına varabilirsiniz. Ortada bir şey yokken neden karın bölgenizde ağrı, kramp gibi şeyler hissettiğinizi sorgulayın.

3. Ufak duygu değişimlerinin farkına varın. Bir konuşma sırasında birden kendinizi farklı hissetmeye başlayabilirsiniz. Bu farklı hisler anksiyete, moral bozukluğu veya cinsel uyarılma şeklinde olabilir. Hisleriniz ne olursa olsun, bunların farkına varın. Duygular, bedenimizin bize gönderdiği ufak bilgi sinyalleridir.

4. Fizyolojik değişimlerin farkına varın. Bazen içinizden gelen duygusal, içsel olmayan hislerin şeklini alır. Birden artan nabız hızı, terleme, tansiyon değişiklikleri gibi değişimler ciddiye alınmalı. Bu değişimlere dikkatinizi yoğunlaştırdığınızda, beyninizin neden bu değişimlerin yaşandığına dair hipotezler geliştirmesine de imkan tanımış olursunuz.

5. Gün içinde beyninize kısa molalar verdirin. Beyninizin, günlük olaylara odaklanmaktan uzaklaştırıp kısa bir mola verdirmek, sezgisel gücünüzü artırmanızı sağlayabilir. Örneğin kısa bir yürüyüşe çıkabilir veya hayal kurmayı deneyebilirsiniz.

Gün içnde birçoğumuz gözle görülmeyen veya algılaması zor duygular, hisler yaşıyoruz ve çoğu zaman bunların bir anlamı olmadığını düşünüp üzerine kafa yormuyoruz. Oysa bu duygularınıza dikkatinizi yoğunlaştırmayı öğrenerek, beyninizi keşfetmeye ve daha sonra birbiriyle uyumlu algoritmalar yaratmaya teşvik etmiş olursunuz. Böylelikle daha zekice varsayımlarda bulunabilir, hatta başkalarının zihnini okuma becerinizi geliştirebilirsiniz.

Kaynaklar:
Psychology Today
NCBI.gov
Amazon.com

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale