Para, birçoğumuzun hayatındaki en güçlü dürtülerden biri. Üstelik kimileri paranın mutluluğu satın alamayacağını düşünse de bazı araştırmalar paranın daha mutlu bir hayatı satın alabileceğini söylüyor. Ancak buna rağmen para hayatı daha anlamlı hale getiremiyor. Yani bu şu demek oluyor; söz konusu evinizi temizlemek veya bahçenizin biçilmesi olduğunda, cebinizde paranızın olması ve bunu başkasına yaptırmak sizi mutlu edebilir. Ancak bu para veya bu kolaylık, hayatınızın daha anlamlı olacağı veya sizin bu sırada daha anlamlı şeylere vakit ayıracağınız anlamına gelmiyor.
Ancak bizler yine de zengin olmanın, insana istediği kadar boş zaman tanıyacağını ve bu boş zamanın da kuşkusuz mutluluk getireceğini düşünüyoruz. “Zengin olsam, çalışmakla uğraşmam” sözleri hep buradan geliyor. Hayatı çok yoğun geçenlerin daha fazla boş zaman istemesi son derece normal. Ancak üretken olmayı kimliğinin bir parçası olarak görenler için boş zaman veya çalışmamak, gerçekten bir kimlik sorunu haline dönüşebilir. Örneğin 2008 yılında yapılan bir araştırma, süper zengin olmanın getirdiği sorunları şöyle tanımlıyor:
“Çalışmak zorunda olmamak, finansal açıdan konforlu bir durum olsa da çok kolay bir şekilde amaçsız, dünyadan kopuk bir duruma dönüşebilir. Birçok insan çalışmak zorunda olmamanın cennet gibi bir şey olacağını hayal etse de gerçekte pek de öyle değil. Kariyerinde ilerlemek, birçoğumuz için başarının göstergesi ve bu gösterge olmadan insanın zamanını iyi bir şekilde değerlendirdiğini kabul etmek oldukça güç.”
Kendi sosyal çevrenizi, karşılaştığınız insanları düşünün. Hayatında başarıları olmayıp da mutlu olan birini gördünüz mü? Gerçek şu ki, birçoğumuz başarılarımızla mutlu oluyoruz.
Zengin olmanın beraberinde getirdiği zorluklar bununla da bitmiyor. Çok zengin olduğunuzu ve evlenmek istediğinizi düşünün. Karşınıza çıkan birinin sizden mi yoksa sahip olduğunuz zenginlikten mi etkilendiğini bilmek oldukça zor:
“Kadın veya erkek fark etmez, zengin insanlar sürekli tetikte olmak zorunda. Beni mi seviyor, paramı mı? Bu korku aynı zamanda onları sürekli güvensiz insanlar haline getiriyor.”
İlginizi çekebilir: Zengin olmak ilişkiye bakış açısını etkiliyor mu?
Öte yandan, birçoğumuz kendimizi güzel göstereceğini düşündüğümüz şeyler satın aldığımızda, bunu sergilemek isteriz. Hatta dürüst olmak gerekirse, insanların hayran olmasını veya hayranlıkla bakmasını isteriz. Zenginlik ise bu duyguyu çok daha uzun süre ve birçok şekilde yaşamamızı sağlar. Gerçekten kim olduğumuz değil, nasıl göründüğümüz daha önemli bir hale gelir ve hayatı o şekilde yaşamaya başlarız:
“Zenginler, diğerlerinden daha çok kendini kaptırır. Sıradan insanlar, biraz daha fazla paranın hayatı kolaylaştırabileceğini, daha mutlu edebileceğini düşünür. Zenginler ise maddi şeylerden tatmin olmamaya başlar. Onlar için hiçbir tekne süper değil, hiçbir ev aşırı pahalı değildir artık.”
İlginizi çekebilir: Zenginlerin 5 farklı karakteri
Bir de birçoğumuzun bilinçaltında zenginlerin, diğer ölümlülere göre daha fazla bilgiye sahip olduğu, daha çok şey bildiği gibi bir inanış var. Bu bazı konular için geçerli olabilir, örneğin zenginler iş dünyası veya borsa hakkında daha fazla bilgiye sahip olabilir. Peki zenginlere uzmanlık alanları dışında zorular sorduğunuzda ne cevaplar verdiklerine dikkat ettiniz mi hiç? Paranın getirdiği en büyük sorunlardan biri, dışarıdaki dünyanın gerçeklerinden kopmak.
Hepimiz zenginlere özeniyoruz, “Keşke zengin olsam” diye dilekler geçiriyoruz. Tüm bunlar zengin olmanın kötü bir şey olduğu anlamına gelmiyor. Ancak zengin olmak da en az parasız olmak kadar zor bir durum. Üstelik, zenginlik iyi bir hayata giden kestirme yol değil. Zengin de olsanız, fakir de olsanız içinizde sizi bekleyen insan hala aynı.
Kaynaklar:
Psychology Today
The Atlantic