X

Zengin olabilmenin yegane anahtarı: Vermek ve paylaşmak

“Doğru sözler kulağa hoş gelmez, hoş sözler doğru değildir.
Doğru olan gösteriş yapmaz, gösteriş yapan doğruluktan sapar.
Gerçek akıl çok öğrenmekle elde edilmez, çok öğrenen az akıllıdır.
Bilge istifçilik yapmaz, verdikçe zenginleşir, zenginleştikçe verir.
Gökyüzünün Yol’u, kesmeden keskinleştirmek;
Bilgenin Yol’u, çabalamadan yapmaktır.”
Lao Tzu, Tao Te Ching, Yol ve Erdemin Kitabı

Sahip olmak, sahip olmaya çalışmak, sahip olduklarımız ile tanımladıklarımız, bir ev bir araba sonra bir ev bir araba daha… Her zaman daha fazlasını ister olduğumuz bir an gelir çatar hayatımızda. O noktaya nasıl geldiğimizi anlayamayız bile… Nasıl memnuniyetsiz olduğumuzu, hangi noktada “gerçekliği” kaçırdığımızı… Hep “daha fazlası” diye düşünerek elimizdekinin varlığına şükretmekten yoksun kaldığımızı…

Evet, bugün zenginleşmek konusundan bahsedelim istiyorum. Zenginleşmek dediğimizde illa ki milyonlardan bahsetmemize gerek yoktur. Elimize geçen ve her zaman daha da fazlasını istediğimiz para da olabilir, mal varlığı veya sadece sahip olduğumuz müdür, yönetici, kıdemli müdür gibi sıfatlar da olabilir.

Ben bugün sizlerle birlikte tüm bu hayat akışı yaşanırken tüm bu değişiklikler daha fazla olurken ve evet bizler daha da fazla zenginleşirken unuttuklarımıza bakalım istiyorum biraz. Hemen bir ana götürmek istiyorum sizleri, ay sonunu nasıl getireceğimizi kara kara düşündüğümüz öğrencilik yıllarımıza… Hepimiz yaşamışızdır annemizin babamızın verdiği miktar ile belki aldığımız burs ile simit mi yesek börek mi yanına iki çay daha içsek bu bütçe nereye gidecek diye sorduğumuz günleri… Sonra bizler, evet o “aynı” bizler bugünlere ulaşırız; koskocaman adamlar ve kadınlar oluveririz. Unuturuz o can-ım öğrenci olduğumuz, elimizdeki ile güzel güzel yetinmeye didindiğimiz günleri… Çokça paramız olmuştur, iyi bir işimiz vardır, iyi bir hayatımız vardır ve tabii ki iyi bir maaşımız vardır. Daha fazlasını düşünmeye gerek var mıdır?

Ben işte bu soruya bakalım istiyorum sizlerle… Daha fazlasını düşünmeye, geçtiğimiz yolları hatırlayarak “bir zamanlar” benim yürüdüğüm o yolları şimdi yürüyen bir can var mıdır diye düşünmeye… O günlerimizi azıcık bir katkının bile o bizim bütçemize olan “etkisini” hatırlamaya gerek var mıdır? Peki, şöyle soralım, bizler daha da zenginleştikçe, para bize geldikçe ve büyüdükçe paylaşmak ve verebilmek kavramları üzerinde yeterince düşünüyor muyuz?

O çok büyük “banka hesaplarımız” dolup taşıyorken, dışarıda bir yerde okula gitmek için burs bekleyen, tedavi olmak için bir güzel kalbin kendisine ulaşması ve bu tedavinin masraflarını karşılaması için için için dua eden küçücük yavrular olduğunu yeterince hatırlayabiliyor muyuz? Evet, bizler zenginleşiyoruz doğrudur, fakat dışımız zenginleşirken sizce içimizin daha da kuruması bize düşen midir? Bizler elimizdekini paylaşmadıkça, vermekten kaçındıkça ve hatta aklımıza bile getirmedikçe, sizce bu dünyanın bize akıtmakta olduğu bu sınırsız bereketi yeterince doğru şekilde kullanmış olabiliyor muyuz?

Biraz da verdikçe zenginleşmek özelinde bakalım konuya. Bu bölümü hemen kendimden birkaç örnek vererek açıklamak istiyorum. Hayatım boyu elimde o an gerçekten param olmasa da bir yardım için “var” olduğunu düşündüm… O an zorlanacağımı bilsem de mutlaka bir güzel kalbe yararı dokunacaksa bunu göze alıp hareket ettim… Bugüne kadar bu tercihlerimin bir tanesinde bile verdiğimden daha azı bir şekilde dönüp dolaşıp da beni bulmadı… Her daim (ve gerçekten her seferinde) neyi kalben, tamamıyla ve samimiyetimle paylaşmaya açıldıysam, sevgili güzel bir güç beni gördü gibi daha fazlasıyla bana ulaştı…

İşte bizler verdikçe zenginleşiriz. Vermek bir çikolatayı paylaşmak olabilir, bazen kahvaltı etmeye bir yere oturduğunuzda yanınıza yaklaşan güzel iki göze bir elma hediye etmek kadar basit olabilir, vermek bir üniversite öğrencisine elinizden ne yardım geliyorsa bunu gerçekleştirmek de olabilir… Yeni doğmuş bir bebeğin güzel bahtı için bir dilekle bir bağış yapmak da olabilir veya çocuklarını okutmak için gecesini gündüzüne katan bir babanın dertlerine biraz olsun ortak olmak da olabilir… Vermek, “zamandan” vermek de olabilir; can-ım bir kadının o güne kadar hiç tanışmasanız da işte buradan kederlerine, hayatına ve hayata dair anlatacaklarına ortak olmak için bugün bu yazımı okumaya ayırdığınız zamanınız da olabilir… Bazen vermek maldan değildir, candan geçer. Kritik bir anda kan yetiştirirsiniz bir organ bağışlayabilirsiniz… Canınızla bir güzel kalbin canına can katabilirsiniz. Vermek belki de anlatmaktan geçer kimi zaman, gece sadece o minicik evladınıza okuduğunuz Küçük Prens hikayesidir verdiğiniz; merhamettir, vicdandır, güzel ahlaktır… İşte bilirsiniz, her ne vermekte iseniz, ışıl ışıl parlarsınız…

Bugün bu yazımı okuyorsanız, sahip olduğunuz zenginliğe berekete ve bolluğa yepyeni gözlerle bakmanızı dilerim… Hayatın size yeterince getirmediğini mi düşünmektesiniz? Peki ya getirmiş oldukları? Onlar için hiç teşekkür ediyor musunuz? Hayatın verdiklerini paylaşıyor musunuz? Sağlıkla, afiyetle, güvenle devam ettirdiğiniz yaşamınızda “diğerlerine hizmet etmek” için yapabilecekleriniz sadece bu kadar mı? Neyi paylaşmaktasınız? Kalbiniz hangi gücünüzü gerçekten paylaşmak üzere açılabiliyor?

Gelin bugün bir değişiklik yapalım, sadece küçücük bir “an” bile olsa, bu muhteşem zenginliklerimizden birazcık olsun paylaşmaya vermeye ve karşılık beklemeden, düşünmeden gerçekten vermeye bir adım atalım… Siz verdiğinizde siz zenginleşirsiniz; çünkü siz verdiğinizde o sihirli güçlerin hepsi size “daha fazlasını verebilmek” üzere harekete geçecektir…

 

İlginizi çekebilir: Kalbimizde ne varsa bugün, şu anda tam olarak oyuzdur

Pınar Özeken (Ulus): 2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini aldı. Özellikle 2011’den bu yana moda ile ilgili çalışmalara ağırlık verdi ve hala moda üzerine yazı dizileri, farklı moda kaynaklarında yayınlanmaktadır. Yoga eğitmeni olma yolunda ilerleyen Pınar, bir Arjantin Tango aşığı. Gerçek tutkularından bir diğeri ise seyahat etmek."Dünya üzerinde ayak basılmadık toprak kalmasın" mottosu ile dünyayı dolaşmaya devam ediyor.

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale