Bazı zeki insanlar, hayatta ilerleme kaydetmemizi sağlayan küçük ve basit gerçekleri unuttuğu için gelişme göstermekte zorlanırlar. Şimdi kısaca bu gerçekleri hatırlayalım.
Eğitim ve bilgi eylem olmadan hiçbir işe yaramaz
İnanılmaz seviyede bir IQ’nuz ya da Kuantum fiziğinde doktoranız olabilir. Gerçek dünyada, harekete geçmeden hiç bir etki yaratamazsınız. Bir şeyin nasıl yapılacağını bilmekle o şeyi yapmak arasında büyük bir fark vardır. Birikim ve eğitim, harekete geçmedikçe kullanılamaz durumdadırlar.
Mutluluk ve başarı iki ayrı kavramdır
Çok bilgili bir iş kadını başarılı projeleri sayesinde milyon dolar kazanıyordu. Bütün girişimciler bu kadını en başarılı iş kadınlarından biri olarak görüyordu. Fakat beklenmedik bir şekilde çok mutsuz olduğundan bahseden iş kadını, depresyonda olduğu dile getiriyordu. Çok yalnız olduğunu ve son zamanlarda kendine zaman ayırmadığını fark edince mutsuzluğa sürüklendiğini söylüyordu.
Bir başka örnekse tüm gününü San Diego’da sörf yaparak geçiren kaygısız ve sürekli gülümseyen bir adamdı. Bir karavanda yaşıyor ve geçimini sürdürmek için adeta turistlerden para dileniyordu. Evet, bu adam mutlu görünüyor olabilir ama başarılı olarak addedilemez.
Beni ne mutlu eder ya da beni ne başarıya götürür, iki farklı soru. Bunlar kendinize sormanız gereken en önemli sorulardır.
Herkes kendi işi için çalışır
Kim için ya da ne için çalıştığınızı düşünürseniz düşünün, sadece kendiniz için çalışıyorsunuz. Önemli olan yeteneklerinizi ne için kullanıyorsunuz? Maaşlı bir çalışan olsanız da aslında kendi işinizi yürütüyorsunuz. Örneğin ömrünüzden bir saatin belirli bir ücret karşılığında iş vereninize satışını yapmış oluyorsunuz.
Çok fazla seçenek karar vermede zorluk yaşamanıza sebep olur
21. yüzyılda bilgi artık ışık hızıyla yayılırken, teknolojik gelişme sonsuz bir konuma ulaştı. Bu da kariyerimizi yönlendirirken ve hayatımızı dizayn ederken elimizde çok seçenek olması demektir. Maalesef bol seçenek, kararsızlık, kafa karışıklığı ve eylemsizliğe neden olur.
Pazarlama araştırmalarında müşterilerin, ne kadar çok ürünle karşılaşılırsa o kadar az ürün almaya eğilimli oldukları görülmüş. Üç seçenekten birini seçmek daha kolay iken üç yüz seçenekten birini seçmenin ne kadar zor olacağı ortada. Bu karar bu kadar zor olduğu sürece de müşteri ürün almaktan genellikle vazgeçer.
Hayatınızla ilgili bir karar alıyorsanız bütün seçeneklerin en ince ayrıntılarıyla uğraşarak vaktinizi harcamayın. Çalışmayı ve bir fırsat vermek istediğiniz kariyeri seçin. Olaylar dilediğiniz gibi gerçekleşmezse işte şimdi başka bir seçeneği gözden geçirerek, yolunuza devam edebilirsiniz.
Başarı da var başarısızlık da
Mükemmel olmaya çalışmak, zamanınızı ve enerjinizi boşa harcamaktır bir nevi hayaldir.
Tüm insanlar, idollerimiz dahi, çok boyutlu bir hayat yaşamaktadırlar. Güçlü iş adamları, en çok satan yazarlar ve ebeveynlerimiz dahi başarıyı ve başarısızlığı aynı anda yaşayabilirler.
Genelde üzerinde en çok uğraştığımız şeylerde başarılı oluruz. Diğer insanların görmesini istediğimiz yanımız bu başarılı tarafımızdır. Bunu göstermek için bizi motive eden de sadece bu yönümüzle anılmak isteğidir. Fakat cilalanmış her yaşam hikâyesinin arka planında itiraf edilemeyen başarısızlıklar da olabilir. Bazen bu başarısızlık kötü bir evlilik ya da yanlış arkadaş seçimi olabilir.
Yaptığınız her hata ilerlemedir
Yanlışlar, size önemli dersler verir. Her bir yanlışınızda aslında hedefinize bir adım daha yaklaşırsınız. Yapacağınız asıl yanlış, hata yapacağım korkusuyla hiçbir şey yapmamak olacaktır. Çünkü sizi asıl yaralayacak olan budur. Yani çekinmeyin, kendinizden şüphe duymayın. Hayatta şans karşımıza çok az çıkabilir, bu anları kaçırmamak lazım. Fırsat yakaladığınızda %100 başarılı olacaksınız diye bir şey yok. Ama bir şey yapmadığınızda başarısız olacağınız kesin. Çoğu zaman bir işe başlamanız bile yeterli olacaktır.
Sonucunun ne olduğunu o kadar da düşünmeye gerek yok. Sonuçta bir şey başarmış ya da en kötüsü bir şey öğrenmiş olacaksınız. Unutmayın, denemezseniz sonucu asla bilemezsiniz. Her zaman olduğunuz yerde kalırsınız.
İnsanlar sevmedikleri şeylerde de başarılı olabilirler
Tabi ki tüm insanlara hoşlanmadığınız bir kariyer seçin demiyoruz. Sadece zeki insanların, yaptığın işte harika olmak için onu çok sevmelisin inanışının tam da doğru olmadığını söylüyoruz.
Bir muhasebeci işinden ölesiye nefret ederken terfi ve zam alabiliyor. Çok genç yaşta en başarılı muhasebeciler arasında gösteriliyor. Fakat işinin çok sıkıcı olduğundan bahsediyor. İşini sevmemesi, muhasebecilikte en başarılı kişilerden biri olmasına engel değil.
Bir kişinin, bir işe yeterli miktarda zaman ve emek harcaması durumunda sevmese de o işte başarılı olacağına dair bir sürü örnek mevcut.
Başkalarıyla olan problemimiz aslında kendinizle ilgili
Eşimizle, ebeveynlerimizle, kardeşlerimizle veya arkadaşlarımızla yaşadığımız problemler genellikle bizimle ilgilidir. Çünkü çoğu problemi bilinçaltımızda kendimiz yaratırız. Güvensizlik duyduğumuz veya korktuğumuz bir noktamıza temas etmiş olabilir ya da onlardan beklediğimiz şeyleri yapmamış olabilirler. Bu durumlarda problem diğer kişide değil, bizimle ilgili olabilir. Tüm kararlarımız kendimiz ait. Geçmişe takılıp kalmak ve problemlerle boğuşmak yerine beynimizi boşaltıp yolumuza devam etmeliyiz.
Farklı bir açıdan bakmaya gönüllü olursak yani ne olmalıydı, ne yapılmalıydı gibi sorular yerine şu an mümkün olan nedir gibi sorular sorarsak, enerjimizi doğru yere yönlendirmiş olabiliriz.
Duygusal kararlar genellikle doğru değildir
Duygularımızı dinleyerek aldığımız kararlar mantık süzgecinden geçmeği sürece yanlış olabilirler. Bu kararlar, bilinçlilik oranının düşük olduğu ve anlık duygulara bağlı olarak verilen kararlardır. Kararlarımızda duygularımızın aklımızdan üstün çıkmasına engel olmalıyız. Özellikle hayatımızı değiştirecek bir karar almadan önce duygularımızdan ziyade mantığımızla düşünmeliyiz.
Bir fırsatla karşılaşıldığında hiç bir zaman %100 hazır hissedilemez
Zeki insanlarda görülen en büyük hatalardan biri karşılarına çıkan fırsatı değerlendirmede gönülsüz oluşlarıdır. Çünkü bu fırsata hazır olmadıklarını düşünürler. Kısacası bir işe başlamak için fazladan bilgiye ve yeteneğe ihtiyaçlarının olacağını düşünürler. Ne yazık ki bu olayın sonuçları bastırılmış kişiliklere kadar ulaşır. Doğrusu hiç kimse kendisini bir iş için %100 hazır hissedemez. Karşımıza çıkan bir çok fırsat bizim duygusal ve mantıksal açıdan gelişmemizi sağlar. En başta kendimizi güvende hissettiğimiz çevreden ve ortamdan çıkmaya zorlar, yani rahat hissetmediğimiz için hazır da hissetmeyiz.
Yeni fırsatların bizi bir noktada illa ki geliştireceğini aklımızdan çıkartmamalıyız. Kişisel gelişim ve yenilenme için biraz rahatsız hissetmeye de ihtiyacımız var.
Kaynak:
Marc & Angel
İlginizi çekebilecek diğer yazılar :
Kişilik özellikleriniz zor zamanlarınızda nasıl davranışlar doğuruyor?