X

Zeki insanların unuttuğu 10 gerçek

Bazı zeki insanlar, hayatta ilerleme kaydetmemizi sağlayan küçük ve basit gerçekleri unuttuğu için gelişme göstermekte zorlanırlar. Şimdi kısaca bu gerçekleri hatırlayalım.

Eğitim ve bilgi eylem olmadan hiçbir işe yaramaz

İnanılmaz seviyede bir IQ’nuz ya da Kuantum fiziğinde doktoranız olabilir. Gerçek dünyada, harekete geçmeden hiç bir etki yaratamazsınız. Bir şeyin nasıl yapılacağını bilmekle o şeyi yapmak arasında büyük bir fark vardır. Birikim ve eğitim, harekete geçmedikçe kullanılamaz durumdadırlar.

Mutluluk ve başarı iki ayrı kavramdır
Başarı mutluluk getirmeyebilir ya da mutluluk başarı getirmeyebilir.

Çok bilgili bir iş kadını başarılı projeleri sayesinde milyon dolar kazanıyordu. Bütün girişimciler bu kadını en başarılı iş kadınlarından biri olarak görüyordu. Fakat beklenmedik bir şekilde çok mutsuz olduğundan bahseden iş kadını, depresyonda olduğu dile getiriyordu. Çok yalnız olduğunu ve son zamanlarda kendine zaman ayırmadığını fark edince mutsuzluğa sürüklendiğini söylüyordu.

Bir başka örnekse tüm gününü San Diego’da sörf yaparak geçiren kaygısız ve sürekli gülümseyen bir adamdı. Bir karavanda yaşıyor ve geçimini sürdürmek için adeta turistlerden para dileniyordu. Evet, bu adam mutlu görünüyor olabilir ama başarılı olarak addedilemez.

Beni ne mutlu eder ya da beni ne başarıya götürür, iki farklı soru. Bunlar kendinize sormanız gereken en önemli sorulardır.

Herkes kendi işi için çalışır

Kim için ya da ne için çalıştığınızı düşünürseniz düşünün, sadece kendiniz için çalışıyorsunuz. Önemli olan yeteneklerinizi ne için kullanıyorsunuz? Maaşlı bir çalışan olsanız da aslında kendi işinizi yürütüyorsunuz. Örneğin ömrünüzden bir saatin belirli bir ücret karşılığında iş vereninize satışını yapmış oluyorsunuz.

Çok fazla seçenek karar vermede zorluk yaşamanıza sebep olur
Az seçeneğe sahip olmak hem doğru hem de zamanında karar vermenizi sağlar.

21. yüzyılda bilgi artık ışık hızıyla yayılırken, teknolojik gelişme sonsuz bir konuma ulaştı. Bu da kariyerimizi yönlendirirken ve hayatımızı dizayn ederken elimizde çok seçenek olması demektir. Maalesef bol seçenek, kararsızlık, kafa karışıklığı ve eylemsizliğe neden olur.

Pazarlama araştırmalarında müşterilerin, ne kadar çok ürünle karşılaşılırsa o kadar az ürün almaya eğilimli oldukları görülmüş. Üç seçenekten birini seçmek daha kolay iken üç yüz seçenekten birini seçmenin ne kadar zor olacağı ortada. Bu karar bu kadar zor olduğu sürece de müşteri ürün almaktan genellikle vazgeçer.

Hayatınızla ilgili bir karar alıyorsanız bütün seçeneklerin en ince ayrıntılarıyla uğraşarak vaktinizi harcamayın. Çalışmayı ve bir fırsat vermek istediğiniz kariyeri seçin. Olaylar dilediğiniz gibi gerçekleşmezse işte şimdi başka bir seçeneği gözden geçirerek, yolunuza devam edebilirsiniz.

Başarı da var başarısızlık da

Mükemmel olmaya çalışmak, zamanınızı ve enerjinizi boşa harcamaktır bir nevi hayaldir.

Tüm insanlar, idollerimiz dahi, çok boyutlu bir hayat yaşamaktadırlar. Güçlü iş adamları, en çok satan yazarlar ve ebeveynlerimiz dahi başarıyı ve başarısızlığı aynı anda yaşayabilirler.

Genelde üzerinde en çok uğraştığımız şeylerde başarılı oluruz. Diğer insanların görmesini istediğimiz yanımız bu başarılı tarafımızdır. Bunu göstermek için bizi motive eden de sadece bu yönümüzle anılmak isteğidir. Fakat cilalanmış her yaşam hikâyesinin arka planında itiraf edilemeyen başarısızlıklar da olabilir. Bazen bu başarısızlık kötü bir evlilik ya da yanlış arkadaş seçimi olabilir.

Yaptığınız her hata ilerlemedir

Yanlışlar, size önemli dersler verir. Her bir yanlışınızda aslında hedefinize bir adım daha yaklaşırsınız. Yapacağınız asıl yanlış, hata yapacağım korkusuyla hiçbir şey yapmamak olacaktır. Çünkü sizi asıl yaralayacak olan budur. Yani çekinmeyin, kendinizden şüphe duymayın. Hayatta şans karşımıza çok az çıkabilir, bu anları kaçırmamak lazım. Fırsat yakaladığınızda %100 başarılı olacaksınız diye bir şey yok. Ama bir şey yapmadığınızda başarısız olacağınız kesin. Çoğu zaman bir işe başlamanız bile yeterli olacaktır.

Sonucunun ne olduğunu o kadar da düşünmeye gerek yok. Sonuçta bir şey başarmış ya da en kötüsü bir şey öğrenmiş olacaksınız. Unutmayın, denemezseniz sonucu asla bilemezsiniz. Her zaman olduğunuz yerde kalırsınız.

İnsanlar sevmedikleri şeylerde de başarılı olabilirler

Tabi ki tüm insanlara hoşlanmadığınız bir kariyer seçin demiyoruz. Sadece zeki insanların, yaptığın işte harika olmak için onu çok sevmelisin inanışının tam da doğru olmadığını söylüyoruz.

Bir muhasebeci işinden ölesiye nefret ederken terfi ve zam alabiliyor. Çok genç yaşta en başarılı muhasebeciler arasında gösteriliyor. Fakat işinin çok sıkıcı olduğundan bahsediyor. İşini sevmemesi, muhasebecilikte en başarılı kişilerden biri olmasına engel değil.

Bir kişinin, bir işe yeterli miktarda zaman ve emek harcaması durumunda sevmese de o işte başarılı olacağına dair bir sürü örnek mevcut.

Başkalarıyla olan problemimiz aslında kendinizle ilgili

Eşimizle, ebeveynlerimizle, kardeşlerimizle veya arkadaşlarımızla yaşadığımız problemler genellikle bizimle ilgilidir. Çünkü çoğu problemi bilinçaltımızda kendimiz yaratırız. Güvensizlik duyduğumuz veya korktuğumuz bir noktamıza temas etmiş olabilir ya da onlardan beklediğimiz şeyleri yapmamış olabilirler. Bu durumlarda problem diğer kişide değil, bizimle ilgili olabilir. Tüm kararlarımız kendimiz ait. Geçmişe takılıp kalmak ve problemlerle boğuşmak yerine beynimizi boşaltıp yolumuza devam etmeliyiz.

Farklı bir açıdan bakmaya gönüllü olursak yani ne olmalıydı, ne yapılmalıydı gibi sorular yerine şu an mümkün olan nedir gibi sorular sorarsak, enerjimizi doğru yere yönlendirmiş olabiliriz.

Duygusal kararlar genellikle doğru değildir
Karar verirken ibrenizin yönü mantığı göstermelidir.

Duygularımızı dinleyerek aldığımız kararlar mantık süzgecinden geçmeği sürece yanlış olabilirler. Bu kararlar, bilinçlilik oranının düşük olduğu ve anlık duygulara bağlı olarak verilen kararlardır. Kararlarımızda duygularımızın aklımızdan üstün çıkmasına engel olmalıyız. Özellikle hayatımızı değiştirecek bir karar almadan önce duygularımızdan ziyade mantığımızla düşünmeliyiz.

Bir fırsatla karşılaşıldığında hiç bir zaman %100 hazır hissedilemez

Zeki insanlarda görülen en büyük hatalardan biri karşılarına çıkan fırsatı değerlendirmede gönülsüz oluşlarıdır. Çünkü bu fırsata hazır olmadıklarını düşünürler. Kısacası bir işe başlamak için fazladan bilgiye ve yeteneğe ihtiyaçlarının olacağını düşünürler. Ne yazık ki bu olayın sonuçları bastırılmış kişiliklere kadar ulaşır. Doğrusu hiç kimse kendisini bir iş için %100 hazır hissedemez. Karşımıza çıkan bir çok fırsat bizim duygusal ve mantıksal açıdan gelişmemizi sağlar. En başta kendimizi güvende hissettiğimiz çevreden ve ortamdan çıkmaya zorlar, yani rahat hissetmediğimiz için hazır da hissetmeyiz.

Yeni fırsatların bizi bir noktada illa ki geliştireceğini aklımızdan çıkartmamalıyız. Kişisel gelişim ve yenilenme için biraz rahatsız hissetmeye de ihtiyacımız var.

Kaynak:

Marc & Angel

İlginizi çekebilecek diğer yazılar :

Kişilik özellikleriniz zor zamanlarınızda nasıl davranışlar doğuruyor?

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale