Daha önce hiç bitmemiş işlerin aklınızı meşgul ettiği oldu mu? Zeigarnik etkisi, yarım kalan işlerin zihninizde yarattığı takıntıyı açıklayabilir. Belki geceleri rahat uykuya geçemeyişinizin sebebi, henüz bitmemiş bir proje ya da yarısını okuduğunuz romanın konusu hakkında kafanızda dönüp duran düşüncelerdir. Tamamlanmamış veya kesintiye uğramış görevleri düşünmeyi bırakmanın bu kadar zor olmasının bilimsel bir nedeni var. Psikologlar buna zeigarnik etkisi diyor ve tamamlanmamış görevleri, tamamlanmış olanlara kıyasla daha iyi hatırlama eğilimi olarak tanımlıyorlar. Eğer siz de zeigarnik etkisi nedir merak ediyorsanız zeigarnik etkisi veya zeigarnik sendromu hakkında daha fazlasını keşfetmek için yazımızı okumaya devam edin.
Zeigarnik etkisi nedir?
Bir şey üzerinde çalışmaya başladığınızda ama bitiremediğinizde, başka şeylere geçseniz bile bitmemiş işlerle ilgili düşünceler zihninizde yer kaplar. Bu düşünceler, sizi yarım kalan işe geri dönmeye ve başladığınız işi bitirmeye teşvik eder. Bu yüzden akıllı telefonunuzdaki bir oyunu kazanana kadar oynamaya devam ediyor ve bitirmek istiyorsunuz. Bitmemiş bir iş, yeni bir işe geçmeye çalıştığınızda bile bir etki yaratmaya devam ediyor.
Örneğin diziler de bu etkiden yararlanır. Dizi izlerken bölüm bitebilir ancak hikaye bitmemiştir. İzleyiciler daha fazlasını öğrenmek üzere hevesli bir şekilde bırakılır ve Zeigarnik etkisi sayesinde, bir dahaki bölümde ne olacağını öğrenmek için dizinin yeni bölümünü beklerler. Bu etkiyi muhtemelen okuldayken de yaşamışsınızdır. Bir sınavdan önce, üzerine çalıştığınız bilgileri iyi bir şekilde hatırlarsınız. Ancak sınavdan sonra o bilgileri hatırlamakta genellikle güçlük çekersiniz. Sınavda bilgileri kullanma işi sona erdiği için bilgiler hafızanızdan tamamen silinmiş gibi gelir. Böylece zeigarnik etkisi ne demek, açıklamış olduk.
Zeigarnik etkisi nasıl keşfedildi?
Etki ilk olarak, araştırmacı psikolog Kurt Lewin’in öğrencisi olan Bluma Zeigarnik adlı bir Rus psikolog tarafından gözlemlendi ve tanımlandı. Zeigarnik, Viyana’da bir restoranda otururken garsonların, kalabalığın ödenmemiş siparişlerini not almadan akıllarında tutabildiklerini fark etti. Ancak hesap ödendikten sonra garsonlar siparişlerin ayrıntılarını hatırlamakta güçlük çekiyorlardı.
Zeigarnik bu gözleminin üzerine konuyla ilgili bir dizi deney gerçekleştirdi. Bu deneylerde katılımcılardan bir ipe boncuk yerleştirme, bulmacaları bir araya getirme veya matematik problemlerini çözme gibi basit görevleri tamamlamaları istendi. Katılımcıların yarısı için bu görevler yarıda kesildi ve devam etmelerine izin verilmedi. Bir saatlik gecikmenin ardından Zeigarnik, katılımcılardan ne üzerinde çalıştıklarını anlatmalarını istedi. Çalışmaları yarıda kesilenlerin, ne yaptıklarını hatırlama olasılıklarının, görevleri gerçekten tamamlayanlara göre iki kat daha fazla olduğu görüldü.
Deneyin başka bir versiyonunda ise yetişkin katılımcıların tamamlanmamış görevleri, bitmiş görevlerden %90 oranında daha iyi hatırlayabildiklerini gözlemledi. Zeigarnik’in ilk çalışmaları, 1927’de yayınlanan “Bitmiş ve Bitmemiş Görevler Üzerine” başlıklı bir makalede yayınlandı.
Ardından etkiyi keşfetmek için daha fazla araştırma yapıldı. 1960’larda bellek araştırmacısı John Baddeley, bir deneyde bu bulguları daha kapsamlı bir şekilde araştırdı. Deneyinde katılımcılara bir dizi anagramı çözmeleri için sınırlı bir süre verildi. Anagramı süre dolmadan çözemediklerinde cevap olan kelime verildi. Katılımcılardan daha sonra anagramdaki sözcüğü hatırlamaları istendi, anagramı çözemeden süresi sona erenlerin kelimeyi daha iyi hatırladıkları görüldü. Bu, Zeigarnik’in insanların bitmemiş veya kesintiye uğramış işler / bilgiler konusunda daha iyi belleğe sahip oldukları bulgusunu destekliyordu.
Bununla birlikte, tüm araştırmalar etki konusunda destek bulamadı. Bazı çalışmalarda insanlar aynı etkiyi göstermedi ve diğer araştırmacılar, etkinin gücünü etkileyebilecek çeşitli faktörlerin olduğuna karar verdi. Örneğin, araştırmalar motivasyonun insanların bilgiyi ne kadar iyi hatırladıkları konusunda önemli bir rol oynayabileceğini gösterdi.
Zeigarnik etkisi nasıl çalışır?
Kısa süreli bellek hem kapasite hem de süre bakımından sınırlıdır. Tipik olarak, yalnızca belirli şeyleri bellekte tutmayı başarabiliriz ve o zaman bile bilgiyi tutmak için tekrar etmeye devam etmemiz gerekir. Yani bu, biraz zihinsel çaba gerektirir. Şaşırtıcı olmayan bir şekilde, kısa vadede hafızanızda ne kadar çok şey tutmaya çalışırsanız o kadar çok çalışmanız gerekir.
Örneğin garsonlar, hizmet ettikleri masalarla ilgili birçok ayrıntıyı hatırlamak zorundadır. Müşteriler yemeklerini bitirene kadar insanların ne sipariş ettikleri ve ne içtikleri hakkındaki bilgilerin hafızalarında kalması gerekir. Bu aşırı veri yüküyle başa çıkmak için, insanlar çoğu zaman büyük miktarda bilgiyi daha iyi hatırlamalarını sağlayan bir dizi zihinsel hileye güvenir. Zeigarnik etkisi buna bir örnektir. Bu sayede bilgiyi farkındalığa çekerek kısa vadede aklımızda tutarız. Tamamlanmamış görevleri sık sık düşünerek tamamlanana kadar onları hatırlamaya çalışırız. Ancak bu etki sadece kısa vadede hafızayı etkilemez. Hâlâ ulaşmamız gereken hedefler gibi bitmemiş görevler, uzun süreler boyunca zihnimizde yer almaya devam edebilir.
Zeigarnik etkisi hafızanın nasıl çalıştığı hakkında çok şey ortaya koymakta. Bilgi algılandıktan sonra, genellikle çok kısa bir süre için duyusal bellekte saklanır. Bilgiye dikkat ettiğimizde kısa süreli belleğe geçer. Bu kısa süreli anıların çoğu, oldukça hızlı bir şekilde unutulur, ancak aktif tekrar süreci boyunca bu bilgilerin bir kısmı uzun süreli belleğe taşınabilir.
Zeigarnik, bir görevi tamamlayamamanın bilişsel gerilim yarattığını öne sürmüştür. Bu da görevi farkındalığın ön saflarında tutmak için daha fazla zihinsel çaba ve tekrar ile sonuçlanır. Tamamlandığında ise zihin bu çabalardan vazgeçebilir.
Zeigarnik etkisi aşk
Peki bu etki, aynı zamanda yarım kalan aşkları unutamayışımızın da nedeni mi? Elbette bu mümkün. Tıpkı gün içinde devamını hatırlayamadığımız bir şarkının tüm gün kafamızı meşgul etmesi gibi, nedenini anlayamadığımız bir terk ediliş de benzer etki sebebiyle daha uzun bir süre zihninizi meşgul edebilir…
Zeigarnik etkisine göre yarım kalan, tamamlanmayan işleri sonuçlandırmak, hayatınıza daha rahat bir şekilde devam etmenize yardımcı olabilir.
Zeigarnik etkisinden kurtulma
Bu etki, insan beyninin nasıl çalıştığına dair ilginç bir gözlem olmanın ötesinde, aslında günlük yaşamınızı da etkileyebilir. Hatta bu psikolojik fenomeni kendi yararınıza bile kullanabilirsiniz. Sağduyunuz size bir görevi bitirmenin, hedefe yaklaşmanın en iyi yolu olduğunu söyler. Bunun aksine Zeigarnik etkisi, bir görev sırasında kesintiye uğramanın bilgiyi hatırlama yeteneğinizi geliştirmek için etkili bir strateji olabileceğini öne sürer.
Çalışmanızdan daha fazla verim alın
Örneğin bir sınava çalışıyorsanız, sınavdan önceki gece tüm bilgiyi öğrenmeye çalışmak yerine bunları oturumlarına bölün. Bilgileri kademeli olarak incelediğinizde, sınav gününe kadar hatırlama olasılığınız daha yüksek olacaktır.
Veya önemli bir şeyi ezberlemekte zorlanıyorsanız, anlık kesintiler yararınıza olabilir. Bilgileri sürekli tekrarlamak yerine, birkaç kez gözden geçirin ve ara verin. Başka şeylere odaklanırken, kendinizi zihinsel olarak çalışmakta olduğunuz bilgilere geri dönerken bulacaksınız.
Ertelemenin üstesinden gelin
Çoğu zaman, görevlerimizi son ana kadar erteleriz, sonra da teslim tarihine yetiştirmek için ekstra performansla tamamlarız. Ne yazık ki, bu eğilim sadece büyük bir strese yol açmakla kalmaz, aynı zamanda motivasyon kaybına da neden olabilir.
Ertelemenin üstesinden gelmenin bir yolu, Zeigarnik etkisini işe koymaktır. İşinizi yapmaya, ne kadar küçük olursa olsun ilk adımı atarak başlayın. Başladığınızda ama bitirmediğinizde, bitirene kadar kendinizi görevi düşünürken bulacaksınız. Hepsini bir anda bitiremeyebilirsiniz, ancak attığınız her küçük adım sizi nihai hedefinize daha da yaklaştırır.
İlgi ve dikkat oluşturun
Reklamcılar ve pazarlamacılar, tüketicileri ürün satın almaya teşvik etmek için Zeigarnik etkisinden de yararlanır. Örneğin film yapımcıları, kritik ayrıntıları gizli tutarak dikkat çekmek için tasarlanmış fragmanlar hazırlar. İzleyicilerin dikkatini çekerler ama aslında daha fazlasını isterler. Tüm ayrıntıları elde etmek için kişiler sinemaya gitmeli veya vizyona girdiğinde filmi satın almalıdır.
Televizyon programları da bu stratejiden yararlanır. Bölümler genellikle yüksek aksiyon anlarında sona erer ve karakterlerin kaderini veya durumun sonucu çözülmeden bırakılır. Bu tür sarsıcı sonların yarattığı gerilimi çözmek için, izleyicilerin bir sonraki bölümü izlemeyi hatırlamaları gerekir.
İlginizi çekebilir: Aslında hepimiz “bütün, tam ve anlamlı” olmak isteriz