Tüm kaygıların, zihinsel baskı ve zorlanmaların kaynağı nedir?
Neden mantıksız davranışlar sergileriz?
İnsan zihninin temel doğası nasıldır?
Hayata geldiğimiz andan itibaren, dış dünyayı tanımak için duyu organlarımızı kullanıyoruz: Görüyoruz, işitiyoruz, dokunuyoruz, tadıyoruz, kokluyoruz. Böylelikle bu yepyeni dünyayı algılıyor, nasıl davranmamız gerektiği hakkında kararlara varıyoruz. Algılarımız ise, geçmiş ve gelecek tüm yaşantılarımızı belirliyor.
Anılar, zihnimiz ve zaman çizgimiz
Geçmiş ve gelecek tüm yaşamımızı, matematikteki bir sayı doğrusu gibi düşünürsek, sıfır noktası şimdiki zamanı, sıfırın solundaki noktalar geçmişimizi, sağındaki noktalar ise geleceğimizi temsil ediyor. Bu sayı doğrusuna, “zaman çizgisi” de diyebiliriz. Tüm anılarımız, ardışık bir şekilde bu zaman çizgisini meydana getiriyor. Anılarımız “standart anılar” ve “acı veren, şok ve travmatize eden anılar” olarak iki şekilde depolanıyor.
Zihnimiz de “problem çözen zihin” ve “otomatik zihin” olarak iki kısma ayrılıyor. Standart anılarımız problem çözen zihne (analitik düşünen ve bağ kuran bilinçli zihin) kaydedilir. Standart anılar zaman çizgimizin neredeyse tümünü oluşturuyor.
Ancak yakından incelediğimizde, zaman çizgimizde bazı boşluklar olduğunu görüyoruz. Zaman çizgimizi bir sinema filmine benzetecek olursak, bazı sahnelerin kopuk olduğunu fark ederiz. Peki bu kopukluklar niçin oluyor? En önemlisi de, bu boşluk anları nereye gidiyor?
Acı veren anılar başka bir yerde depolanıyor.
Şok, travmatize eden olaylar, fiziksel ve zihinsel acı gibi bazı yaşamsal olaylar yüzünden problem çözen zihnimizin sigortaları atıyor ve kısmen ya da tamamen devreden çıkabiliyor. Bu acı anlarında bilinç devre dışı kalıyor ve zaman çizgimizde boşluklar oluşuyor. Bu boşlukların kaydedildiği yer ise “otomatik zihin” olarak adlandırılıyor. Tüm fiziksel ve ruhsal acı anları, işte buraya kaydediliyor.
Geri Çağırma Terapisi nedir?
Geçmişte bir dönemde yaşadığımız ve otomatik zihnin dosyalarına kaydedilen bu “acı dosyaları” kararlarımız üzerinde çok etkili. Bu kayıtlar, ileride buna benzer bir durumla tekrar karşılaştığımızda, otomatik olarak devreye giriyor ve bizi kontrol ediyor. Anlam veremediğimiz korkuların, depresyonun, panik atakların, bağımlılıkların, takıntıların ve tüm ruhsal sorunların asıl kaynağı, bu boşluk anlarında yatıyor. İşte Geri Çağırma Terapisinin amacı geçmişle bağlantı kurarak, bu boşluk anlarına ulaşmak. Bunun için de, geçmişle yüzleşmek gerekiyor.
Geri çağırma, hepimizin zihninde doğuştan var olan ancak farkında olmadığımız bir işlev. Geri çağırmayla zihnimizin bir kısmını ya da tamamını geçmişteki bir döneme gönderebilir, geçmişimizdeki olayları aynı şekilde ve aynı duygularla yaşayabiliriz. Bu işlem tamamen uyanıkken yapılır ve kesinlikle hipnoz, ilaç benzeri yöntemler kullanılmaz. Tekniğin uygulandığı kişi, geri çağırma esnasında olup biten her şeyin farkındadır, kendisini tamamen kontrol edebilir ve ne zaman isterse kendini şimdiki zamana geri getirebilir.
Geri Çağırma Terapisi kısaca acı veren kayıtların yeniden anlamlandırılmasıdır. Bu kayıtlara ulaşıldığında ve bu kayıtlar anlamlandırıldığında, içindeki veriler otomatik olarak hafızamızdaki boşluklara eklenir ve zaman çizgimizdeki bütünlük sağlanmış olur, yani hayatımızın filmindeki kopuk sahneler yerini bulur.
Geri Çağırma Terapisi adeta bir zaman içinde yolculuk. Bu yolculukla tüm yaşamının kayıtlarını anlamlı bir şekilde birleştiren kişi, korkularından, kaygılarından ve ruhsal problemlerinden kurtulmuş olur.
Ruh ve beden sağlığımız her şeyden önemli. Bu konuda ayrıntılı bilgi ve destek almak isterseniz bana www.ayselkeskin.net’ten ulaşabilirsiniz. Sağlıkla ve sevgiyle kalın.
İlginizi çekebilir: Hiçbir şey yolunda gitmiyorken nasıl mutlu olunur?
Yazarın diğer yazıları için tıklayın.