X

Zaman algımızı etkileyen psikolojik faktörler: Zamanı azaltmak veya çoğaltmak mümkün mü?

Şu an bu yazıyı okurken bir taraftan yapılmayı bekleyen işlerle bakışıyor, bir taraftan annenizin sizi ne kadar özlediğine dair mesajlarını okuyor, bir yandan sizinle konuşmak için arayan arkadaşınızın bildirimlerine bakıyor, bir yandan da mail kutunuza düşen mailleri ayıklamaya çalışıyor olabilirsiniz. Sürekli ertelediğiniz dişçi randevunuzu, akşam hangi yemeği pişireceğinizi, dolapta ütülenmeyi bekleyen birikmiş kıyafetleri hiç saymıyoruz bile…

Kiminle yaşadığımızdan, ne iş yaptığımızdan, tüm sorumluluklarımızdan ve kim olduğumuzdan bağımsız olarak hepimiz zamanın baskısı altındayız. 2011 yılında ABD’de yapılmış olan bir araştırmanın sonuçları, katılımcıların yarısından daha fazlasının hiç boş zamanı olmadığını, üçte ikisininse yaptıkları her işi acele ederek yapmak zorundaymış gibi hissettiklerini belirtiyor. Uyanık olduğumuz saatlerin büyük çoğunluğu işimizle ilgili sorumluluklarımız tarafından tüketilirken, işten arda kalan birkaç saatiyse egzersiz, ev işleri, arkadaşlarımızla ve ailemizle sosyalleşmek gibi aktiviteleri dakikalara bölerek harcamak durumunda kalıyoruz.

Hiçbir şeye zaman bulamamanız bir yanılsamadan ibaret olabilir mi?

Bu tabloya baktığınızda basit bir hesaplamayla üzerinizdeki zaman baskısının zamanın yetersizliğinden ve sorumluluklarınızın fazlalığından kaynaklandığını düşünüyor olabilirsiniz. Ancak araştırmalar, yapmak istediğimiz şeyler için yeterli zamanımız olmadığı hissiyatının öznel bir yanılsamadan ibaret olabileceğini söylüyor.

2005 yılında Avustralya’da aktif olarak çalışan 7000 kişiyle yapılan bir araştırma, yaşamı sürdürebilmek için gerekli olan temel alışkanlıkların (çalışma, ev işleri ve öz bakım) toplamda ne kadar zaman aldığını hesaplayarak bu süreyi katılımcıların gün içinde ne kadar boş zaman geçirdiğiyle karşılaştırdı. Sonuçlar oldukça şaşırtıcı: En çok çalıştığını düşünenlerin, yani en az boş zamanı olduğunu iddia edenlerin boş zamanlarının diğer katılımcılara göre çok daha fazla olduğu  ortaya çıktı.

Bu araştırmanın işaret ettiği en önemli nokta, zaman algımızın yaşamda nelere değer verdiğimiz ve zamanımızı ne için harcadığımızla doğrudan bir ilişkisinin bulunduğu. Daha az çalışıp daha az para kazanmak da, sevdiklerimize zaman ayıramayacak kadar çok çalışarak zamanımızın büyük çoğunluğunu işteki sorumluluklarımıza ayırmak da aslında kendi tercihimiz ve tercih ettiklerimiz, onlara verdiğimiz değerle doğru orantılı.

Dolayısıyla zamanın neden yetmediğini anlamak için günün 24 saat olması ya da sorumluluklarımızın fazla olması gibi sayısal verilerin yanı sıra, zihniyetimize ve algımıza dayalı psikolojik faktörleri anlamak da son derece önemli. Peki, zaman algımızla oynayan ve zamanı öznelleştiren psikolojik faktörler neler?

İlginizi çekebilir: Başarıya ulaşmak için zamanınızı etkili kullanın

Yaptığınız işten keyif almak

2004 yılında Ohio’da 800 kişilik katılımcı grubuyla yapılan bir araştırmanın sonuçlarına göre kadın katılımcılar haftada 10 saatten fazla ev işi yaptıklarında üzerlerinde daha fazla zaman baskısı hissediyor ve daha depresif hissediyorlardı. Ancak aynı miktarda ev işi yapan erkek katılımcılarda böyle bir sonuca rastlanmadı. Araştırmacılar, katılımcılara verilen görevler arasında gönüllü işlerde de benzer bir örüntü olduğunu keşfettiler: Zamanlarını gönüllü işler yaparak geçiren erkek katılımcılar daha az depresif hissederken, aynı süre boyunca gönüllü işlerde çalışan kadın katılımcıların zaman baskısıyla bağlantılı daha fazla stres yaşadıkları gözlemlendi. Bu farklılığın nedenini anlamaya çalışan araştırmacılar şu sonuca ulaştı: Erkekler çim biçme, çocuklarla oyun oynama gibi daha keyifli sayılabilecek aktivitelerle, kadınlarınsa veli toplantısı, çamaşır yıkama, yer süpürme, yemek hazırlama gibi her gün tekrarlayan, küçük ve keyifsiz işlerle zamanlarını geçiriyordu. Yani her iki taraf da ev işine aynı süreyi ayırıyor olsa da, işten alınan ‘keyif ve zevk’ hissettikleri zaman baskısı üzerinde oldukça belirleyici bir role sahipti.

Tıpkı tatilde geçirdiğimiz bir günün su gibi akıp gitmesi; yoğun stres altında, sürekli iş yetiştirmeye çalıştığımız bir gününse bitmek bilmemesi gibi, zamanın ne kadar uzun olduğunu belirleyen şey aslında büyük ölçüde öznel algımıza, yani o zaman diliminin bizim için ne kadar keyifli geçtiğine bağlı.

Üstelik sadece günlük işlerimizde değil, işle ilgili sorumluluklarımızda da aynı durum geçerli. Teknoloji ve finansal hizmet sektöründen 2500 çalışanla yapılan kapsamlı bir araştırmanın sonuçlarına göre işiyle ilgili daha tutkulu olan ve ilgi duyduğu alanda çalışan kişiler zamansızlıktan daha az şikayet ediyor ve işlerini diğer çalışanlara kıyasla ‘yetiştirmek’ zorunda hissetmiyor.

Eğer siz de zamanın yetersizliğinden şikayet ediyor, ne kadar uğraşırsanız uğraşın bir şeyleri yetiştirememekten yakınıyorsanız yaptığınız işlerin ve sorumluluklarınızın ne kadarını tutkuyla yaptığınızı, ne kadarından keyif aldığınızı, ne kadarının sizi bunalttığını detaylı olarak analiz edebilirsiniz. Zamanınızı keyif aldığınız ve tutku duyduğunuz sorumluluklara daha fazla ayırmaya başladığında, zaman yönetimiyle ilgili sıkıntılarınızın önemli ölçüde azaldığını göreceksiniz.

İlginizi çekebilir: Hayatın tadını çıkarabilmek için 50 öneri

Yaşamdaki tüm hedeflerinizin birbiriyle tutarlı olması

Zamanımızın nasıl geçtiğini belirleyen bir diğer önemli faktör de yaşamdaki tüm hedeflerimizin birbiriyle ne kadar örtüştüğü ve bu hedefleri gerçekleştirirken ne kadar tutkulu olduğumuz. Tutku ve zaman algısı arasındaki ilişkiyi incelemeyi amaçlayan bir araştırmada katılımcılara yaşamlarındaki tüm hedeflerinin birbiriyle ne kadar tutarlı olduğu soruldu. Birbiriyle uyum içinde olmayan hedeflere sahip kişilerin (her bir hedef birbiriyle rekabet içinde olduğu ve gerçekleşmek için ayrı ayrı ilgiye ve zamana ihtiyaç duyduğu için) zamansızlıktan daha fazla şikayetçi oldukları görüldü. Bu kişiler yaptıkları işte başarılı olabilmek için sevdiklerine ve kendilerine daha az zaman ayırmak zorundaydı. Bunun tam tersine, işini tutkuyla yapan, yaşamının tüm alanlarındaki hedefleri birbiriyle uyumlu olan çalışanlarsa ekstra bir zaman ve efor sarf etmeksizin, daha az çabayla birden fazla alanda başarı elde edebiliyordu.

Dolayısıyla, zaman algımız sadece yaptığımız işin ne kadar keyifli olduğuyla ilgili değil, aynı zamanda yaşamdaki hedeflerimizle ne kadar uyumlu olduğuyla da ilgili. Bu konuyla ilgili benzer bir çalışma da, daha fazla satın almak için para biriktirmek, daha fazla yemek yiyebilmek için kilo vermek gibi çelişkili hedefleri olan kişilerin genelde daha stresli ve endişeli olduğunu ve zamanı daha kısaymış gibi algıladıklarını söylüyor. Dolayısıyla içimizden gelmeyen, tutku duymadığımız, sırf başkalarını memnun etmek için yaptığımız işler içsel bir çatışma yaratarak, dolaylı yoldan zamanın hiçbir şeye yetişmediği algısına kapılmamıza neden olabiliyor.

İlginizi çekebilir: İyilik, sağlık ve mutluluk yolunda: Hedef belirlemenin önemi ve hedeflerinize ulaşmak için atmanız gereken etkili adımlar Hedef belirlemenin önemi ve hedeflerinize ulaşmak için atmanız gereken etkili adımlar 

Yaptıklarınız üzerindeki kontrol hissi

Zamansızlıktan yakındığınız ve baskı altında hissettiğiniz anları şöyle bir gözünüzün önüne getirdiğinizde, bu anların nedeninin çoğunlukla kontrol edemediğiniz faktörler olduğunu görebilirsiniz. Önemli bir toplantıya yetişmeniz gerekirken otobüsün 10 dakika gecikmesi, buluşmaya giderken ayakkabınızın topuğunun kırılması, işten çıkış saatinizin yarım saat sonrasına konulan veli toplantısı… Zamansızlık yüzünden baskı altında hissetmemiz büyük ölçüde programımızın kontrolünün kendi elimizde olmadığını hissetmemizle doğru orantılı.

2007 yılında en az bir çocuğu olan, düşük gelire sahip 35 çalışan anneyle gerçekleştirilen bir araştırmada annelere bir önceki günlerini nasıl geçirdikleri ve bu kadar yoğunluğun arasında tüm aileye bakım sağlayacak zamanı nasıl buldukları soruldu. Araştırmacıların amacı, bazıları zaman yönetimi konusunda başarılı, bazılarıysa başarısız olan anneler arasındaki bu farklılığın nereden geldiğini anlamaktı. Araştırmanın sonuçları, zaman yönetimi konusunda en başarısız olan katılımcıların gün içinde yaptıkları üzerinde en az kontrol sahibi olanlar olduğunu ortaya çıktı. Aslında katılımcıların tamamı aynı işte çalışıyor ve gün içinde benzer sorumluluklarla baş etmek zorunda kalıyordu. Ancak günlerini kendileri yöneten ve neyi ne zaman yapacağına kendileri karar veren katılımcılar zamanı planlama, yönetme ve etkili kullanma konusunda çok daha başarılıydı.

Eğer kendinizi yaşamınız üzerinde kontrol sahibi hissetmiyor, yaptıklarınızın kendinizden çok dışsal faktörlere bağlı olduğunu düşünüyorsanız günlük rutininizde, yaşamınızın kontrolünün kendi elinizde olduğunu hissettiren anlara daha fazla yer verebilirsiniz. Yapılacaklar listenizdekileri önceliklendirmek, yapacağınız işleri tamamlamak için kendinize zaman sınırlaması koymak gibi küçük değişiklikler bile zaman algınızla ilgili büyük farklılıklar yaratabilir.

İlginizi çekebilir: Hayatınızın kontrolünü elinizde tutmak için anda yaşayın

Zamana atfettiğiniz değer

Ekonominin en basit ve herkesçe bilinen kuralını hatırlayalım: Bir şey ne kadar azsa, değeri o kadar fazladır. Ancak bu kurala tersten bakmak da mümkün: Bir şey ne kadar değerliyse (zaman gibi) onu o kadar az olarak algılıyoruz. Tam da bu basit kuralı test eden bir deneyde araştırmacılar katılımcıların yarısından dakika başına 0.15$, geri kalan yarısındansa dakika başına 1.50$ kazanacakları bir işi tamamlamaları istendi. Verilen iş aynı olmasına rağmen karşılığında 1.50 $ kazanacak olan katılımcıların zaman konusunda çok daha fazla baskı altında hissettikleri gözlemlendi.  

Araştırmacılar “Zamanla ilgili baskı altında hissetmek yalnızca bireysel farklılıkların, çalışırken harcanan sürenin ve çalışma koşullarının yanı sıra, önemli ölçüde de zamanın değerinin nasıl algılandığının bir sonucudur.’’ diyorlar.

İş yükü gibi niceliksel faktörlerin yanı sıra psikolojik pek çok faktörün de zaman algınız üzerinde etkisinin olduğunu bilmek ‘zaman yönetimi’ konusunda farkındalık kazanmanızın yanı sıra işlerinizi planlama ve düzene sokma çabalarınızın neden sonuçsuz kaldığını anlamanıza da yardımcı olabilir. Zamanın üzerimizde yarattığı baskı aslında ‘zamanımızı nasıl kullanmak istediğimiz’le ‘nasıl kullandığımız’ arasındaki farkın yarattığı olmsuz duyguların bir bütünü. Sadece bunun farkında olmak bile, nefes alabileceğiniz o boşluğu yaratmanıza yardımcı olacaktır.

İlginizi çekebilir: Para harcarken aslında neyi harcıyoruz: Uruguay’ın efsane lideri ‘El Pepe’den 47 saniyelik hayat dersi

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

LEGO’dan hem çocukları hem yetişkinleri mutlu edecek en mükemmel yılbaşı hediyeleri

Yeni yıl, soğuk günleri sıcacık bir sevgiyle sarmalayan, neşe ve heyecan dolu büyülü bir dönem. Öyle ki yalnızca taptaze başlangıçların değil; sevdiklerimizi mutlu edecek fırsatların da habercisi. Bu özel dönemi daha da unutulmaz kılmanın ve yılbaşı coşkusunu sevdiklerimizle paylaşmanın en keyifli yollarından biri ise hiç şüphesiz gözlerden kalpler çıkaracak mükemmel yeni yıl hediyeleri. Peki ama gerçek anlamda mükemmel bir hediye bulmak mümkün mü?



Çocukken çok kolay olan hediye seçimi konusu, ne yazık ki yetişkinlikte zor bir hal alabiliyor. O zamanlar en sevdiğimiz karakterin yeni çıkan bir kitabı ya da havalı yeni bir oyuncak, bizi mutlu etmeye yeterdi. Ama büyüdükçe işler biraz karıştı… İhtiyaçlar, istekler, beklentiler, arzular, hepsi değişti, karmaşıklaştı. Haliyle, bir yetişkini ‘gerçekten’ mutlu edebilecek o ‘mükemmel’ hediyeyi bulmak da zorlu bir sanata dönüştü. Ama çözüm, sandığımızdan çok daha yakında olabilir. Belki de oyuna ve yaratıcılığa yeniden kucak açmak, tüm bu karmaşıklığı alıp götürmeye yetebilir. Siz de bu yıl sevdiklerinizi gerçekten heyecanlandıracak bir hediyenin peşine düştüyseniz aradıklarınızı LEGO’da bulabilirsiniz. Çocuklar için olduğu kadar yetişkinler için de oyunun, yaratıcılığın ve rahatlamanın kapılarını aralayan LEGO’da herkese uygun yüzlerce çeşit var:

Estetik ve dekoratif dokunuşları sevenlere özel

Çevrenizde gördüğü her boş duvarı doldurmak için hemen zihninde tasarım yapmaya başlayan ya da boş rafları estetik detaylarla dekore etmeye bayılan sevdikleriniz varsa, onlar için en iyi yılbaşı hediyesi bir LEGO’dan bir sanat eseri, doğadan bir parça veya mimari bir detay olabilir:

  • LEGO® Art Mona Lisa: Dekorasyonun yanı sıra sanat ve tarih meraklısı sevdikleriniz için Mona Lisa’nın 3D versiyonu şahane bir yeni yıl armağanı olabilir. Sevdiklerinizin duvarlarını süsleyerek yaşam alanlarına enerji katacak bu özel hediye, onların yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.
  • LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu: Doğanın dokunuşlarını yaşam alanlarına taşıyacak LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu, canlı renkleriyle sevdiklerinize yılbaşı coşkusunu yansıtırken mutluluktan gözlerinden kalpler çıkartabilir.

Enerjisini doğadan alanlara özel

Doğaya, yeşile, bitkilere düşkün, enerjisini, ilhamını büyüleyici çiçeklerden ve renklerden alan sevdikleriniz için de en mükemmel hediyeler, yine LEGO’da:

  • LEGO® Icons Orkide: Orkidelerin bitkiler aleminde çok özel bir yeri olduğu tartışılmaz. Siz de sevdiklerinize onların sizin için ne kadar özel olduğunu hissettirmek istiyorsanız bu seti kaçırmayın. 5 taban yaprağı ve 2 hava kökü ile gerçekçi bir görünüme sahip bu ikonik orkide setini görenler canlısından ayırmakta zorlanabilirler 🙂
  • LEGO® Icons Erik Çiçeği: Bu set, sevdiklerinize güzel bir kırmızı çiçeği tomurcuktan açmaya ve tam çiçeklenmeye kadar inşa etme fırsatı sunuyor. Üstelik sevdikleriniz bu seti sergilemekten de büyük haz duyacak. Hem şık bir dekor hem de yaratıcı bir yapım süreci, ikisi de bu mükemmel hediyede.

Hız, heyecan ve adrenalin tutkunlarına özel

Hız, şüphesiz ki büyük bir tutku. Özgürlüğüne düşkün, heyecanı seven, teknolojiye ve otomobil dünyasına meraklı herkes için LEGO’da şahane hediyeler bulabilirsiniz:

  • LEGO® Technic Mercedes-Benz G 500 Professional Line: Mercedes-Benz tutkusu olan herkesi heyecanlandıracak, otantik özelliklerle dolu ikonik G Serisi’nden bir model, mükemmel bir yılbaşı hediyesinden çok daha fazlası olabilir. Baştan sona adeta bir mühendislik deneyimi sunan bu modelin sevdiklerinizi çok mutlu edeceği kesin.
  • LEGO® Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat: Maceranın sudaki halini seven ve yelken sporuna da merak duyan sevdiklerinizi mutlu etmek için fazla düşünmenize gerek yok. Aradığınız hediye LEGO Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat. Biraz çılgın, biraz heyecanlı, en çok da kusursuz… Emin olun sevdikleriniz bu seti hem yaparken hem de sergilerken çok keyif alacak.

Sinemaseverlere özel

Beyaz perdenin büyüsüne kapılan sevdiklerinize, onların bu tutkusunu daha da derinleştirecek hediyelerle unutulmaz deneyimler sunabilirsiniz:

  • LEGO® Star Wars™ Millennium Falcon™: Çoğu sinemaseverin gönlünde taht kurmuş en özel serilerden biri hiç şüphesiz ki Star Wars. Star Wars™ Millennium Falcon’un kokpiti, uydu çanağı, topları ve diğer ikonik detaylarıyla sevdikleriniz inşa sürecini tamamlarken kendilerini galaksinin derinliklerinde bir macerada da hissedebilirler.
  • LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba: Sevdiklerinizin sinema tutkusunu nostaljik rüzgarlarla buluşturmak isterseniz, aradığınız mükemmel hediye yine LEGO’da. Onları LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba ile çocukluk anılarına doğru bir yolculuğa çıkarabilirsiniz.

Oyunculara ve uzay meraklılarına özel

Uzayın sınırsız gizemini merak eden ya da en zorlu oyunları bile tek hamlede geçmeyi başarabilen sevdikleriniz varsa, onlar için de en mükemmel yeni yıl hediyeleri LEGO’da:

  • LEGO® Super Mario™ Super Mario World™: Mario ve Yoshi: Mario, şüphesiz ki hem çocukların hem yetişkinlerin gönlünde büyük yer tutan en ikonik oyunlardan biri. Eğlenceli bir nostaljik tur, keyifli bir oyun deneyimi ya da rahatlatıcı bir aktiviteden çok daha fazlasını sunacak bu set, sevdiklerinize yepyeni bir dünya yaratmak için ilham verebilir.
  • LEGO® Technic NASA Apollo Ay Taşıtı – LRV: Kozmik maceracılar için en şahane hediye: NASA Apollo Ay Taşıtı (LRV) modeli. Sevdiklerinizi yıldızlara götürüp geri getirecek bu özel hediye, bambaşka dünyaların kapısını onlar için aralarken yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.

Bonus: Mırmır Pati ile eğlenceyi geri getirin

LEGO’nun sonsuz olasılıklarla dolu dünyasında en mükemmel hediyeler de eğlence de oyun da bitmez… Mırmır Pati, oyunu her yaştan insan için geri getiriyor ve herkesi yılın bu büyülü zamanını çok daha keyifli geçirmeye davet ediyor.

Mutlu bir yer inşa etmek isteyen herkes için mükemmel hediyeler ve çok daha fazlası LEGO’da. Hemen tıklayın ve sevdiklerinizi mutlu etmeye erkenden başlayın.

*Bu yazı LEGO katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale