X

Yüzündeki çizgileriyle, saçındaki beyazlarıyla eskisinden daha güzel olanlara

Zaman kavramı belki de hayatımızdaki en önemli kavramlardan biri. Neden diye düşündüğümüzde ise aklıma çok “gerçekçi” bir cevap geliyor; çünkü biz ona bu anlamı yüklüyoruz. Diğer bir şekilde anlatmak istersek, zaman bizler için önemli oluyor; “yaşlanmak” var bir kere o çokça korktuğumuz…

Evet bu yazımda yine bu hafta sıklıkla karşılaştığım özellikle sevgili bayanlarımızın diline dolanmış olan zaman kavramını ve sevgili zamana her günümüze yaş almamıza, güzelleşmemize, belki “yaşlandım”, belki “benden geçti” inancımıza yeniden sizlerle bakmak istiyorum…

Sadece kadınlar söz konusu değil yaşlanmak korkusu gelip de çattığı zaman… Peki neden korkuyoruz? Gelin cesaretle cevap verelim. Sorabilirsiniz “Pınar sen korkmuyor musun, yani yaş almaktan koskoca 33 yaşına gelmiş olmaktan ve hatta artık bazı şeyler için çoktan yaşı geçmiş olarak bile kabul edilebilir bir gruba dahil olmaktan”? Cevap veriyorum: kocaman bir “hayır” paylaşmak istiyorum sizlerle…

Ben bugün 33 yaşımda olmaktan ve gözlerimin altında oluşmuş kırışıklıklarımdan korkmuyorum. Bir düşünün bir kere eğer ben şu anda bu yaşımda bu şekilde bu yaşanmışlıkta olmasaydım, yani zamana karışmamış olsaydım hayatımın anlamı ne olurdu? Gözümdeki kırışıklıklar aynı elim kolum ve hatta gözlerim gibi ayrılmaz bir parçam, değiştirmeye ihtiyacı olmayan belki de o geride bırakılmış olan can-ım yılları anlatan en güzel hediyeler bana…

Aslında ben bu yukarıda yazdıklarımı size sesli olarak söyleseydim, neyin cevabı olurdu? Bu hafta birden fazla karşılaştığım “kırışıklıklarım gözüküyor” veya “giderek daha da bitiyorum” gibi cümlelerin çok açıkça itiraf edeyim… O beğenmediğimiz o hor gördüğümüz belki de bir türlü içtenlikle “kabul veremediğimiz” kırışıklıklarımız bizim can-ım detaylarımızdır aslında. Bizlerin ayrılmaz birer parçamızdır, güzeldir, muhteşemdir, bize bugünümüzü ve geçtiğimiz güzel yıllarımızı da gösteren hatırlatan ifadelerdir…

Şimdi gelin birlikte zorlu bir soruyu daha cevaplayalım, bugün size sihirli bir değnekle dokunuyorum hangi yaşta iseniz sabit kalacaksınız ve bundan sonra “yaşlanma” etkilerini görmeyeceksiniz diye size soruyor olsalardı kabul eder miydiniz, yani can-ım 70 yaşınızın “bembeyaz” saçlı halinizi görmeden, beliniz bükülmeden yürüyemeyeceğiniz ve hatta “hayatın” belki de bugün üzerinden alacak olduğunuz onlarca yılın sizi “yavaşlamaya” zorlamış olduğu, sesiniz titreyerek konuşacağınız, güzelim yanaklarınızın yer çekimine karşı koyamayarak yavaş yavaş aşağıya doğru sarktığı (ama yine de bir birim kırmızılık bırakıyorum o hayat enerjisi için) o güzel haliniz olmamaya ve yine 70 yıl yaşamış olup örneğin 33 yaşında “görünüyor” olmaya gönüllü olur muydunuz?

Benim cevabım “hayır”, çünkü yaşlanmak güzel, saçların beyazlaması güzel, yılların geçmesi güzel, çünkü akışta olmak güzel nasıl fotoğraflarda kendimizi 33 yaşında görüp gülümsüyorsak 70 yaşıma da aynı şekilde gülümsemek isterim… Ve hatta isterim ki saçlarım bembeyaz olsun, bazen kendime gülebileyim; hani hepimizin bildiği bir söz vardır; “bu saçları boşuna ağırtmadık” diyebileyim… Yine yazabileyim böyle sizler için (belki o zaman yavaş yavaş yazmak gerekir veya teknoloji ilerler hatta şimdi olduğu gibi kelimeleri söyleriz ve yazıya dökülüverir) ama ille de ben o 70 yaş halimi aynaya baktığımda “gülümseyerek, sevgiyle” ve hatta sonsuz bir “minnet ve kabulle” görebileyim…

Sonra bir kere sokakta gençler yanımdan hızlıca geçsinler, ben şöyle diyebileyim “biz de bir zamanlar gençtik hatta benim enerjime kimse yetişemezdi”… Ve şöyle de olabilir bu ifade “şimdiki gençler beni gençken göreceklerdi bir de”… Her zaman sabah kahvesi içmeye gittiğim bir kafe olurdu mutlaka, beni tanımalarını isterdim (hatta ben gelmediğim sabah artık endişelenebilirlerdi, yaşım çoktan 70 olmuş olacak çünkü)… Her sabah hayatıma gülen gözlerle, belki biraz kırışıklıkla, belki bilemiyorum tansiyon haplarını da kahvemin ertesine ekleyerek bakabileyim isterdim…

Belki artık ellerim çokça titriyor olurdu sonra, eskisi gibi yemek yapamamak olurdu, ruj sürememek veya bir yere gitmek istediğimde “hızlıca” hazırlanıp çıkamamak… İşte hayat derdim sana gençliğimde ve daha önce hiç bakmadığım kadar yakından ve “derinden” bakıyorum bu yaşımla birlikte… Her şeyi senin istediğin kadar yavaş yapıyorum… Ama illa ki o tek başına Kutupları görmeye gitmekten de eksik kalmazdım…

Kalça kemiğim belki birden çok kez kırılmış da olabilirdi (biliyorum ki epey bir zorlardım dağlara tırmanmayı, yolları koşmayı ve tabii ki tek başıma dünyanın bir ucunda kaybolmayı, insanlara karışmayı)… Sonra hepsi kocaman bir gülümseme olurdu işte gözlerimde, ne güzel derdim sonra 70 yaşımı da gördüm, demek böyle oluyormuş…

İşte kalpten inanıyorum ki, saçımızdaki beyazlarla, yüzümüzdeki çizgilerle bizler her gün daha da güzel oluyoruz aslında, her gün farklılaşıyoruz, öğreniyoruz, yol alıyoruz… Belki de “hayat bizi demliyor”, çok sevdiğimiz mükemmel demlenmiş bir çayın mükemmelliğine evriliyoruz aslında…

Bugün bu yazımda bana eşlik eden sen, kaç yaşında olursan ol, saçındaki beyazlardan ve yüzündeki çizgilerden hiç korkma… Onları her zaman deliler gibi sev, onları senin ayrılmaz parçaların gibi kocaman bir kalp ile kabul et… Bil ki olacağın her yaşın ayrı bir güzelliği, ayrı bir karizması ve en önemlisi ayrı bir “dem” hali var…

Sen önce kendini ve bu muhteşem hayatını çok çok sev…

Bu yazımda bana esin olan sevgili Ajda Pekkan’ ın 1990 yılına ait (ben henüz 6 yaşındayken seslendirdiği ve evet benimse ancak 33 yaşımda anlayabildiğim) güzel parçası “Her Yaşın Ayrı Bir Güzelliği Var” benim için dinlemenizi isterim: 

Pınar Özeken (Ulus): 2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini aldı. Özellikle 2011’den bu yana moda ile ilgili çalışmalara ağırlık verdi ve hala moda üzerine yazı dizileri, farklı moda kaynaklarında yayınlanmaktadır. Yoga eğitmeni olma yolunda ilerleyen Pınar, bir Arjantin Tango aşığı. Gerçek tutkularından bir diğeri ise seyahat etmek."Dünya üzerinde ayak basılmadık toprak kalmasın" mottosu ile dünyayı dolaşmaya devam ediyor.

LEGO’dan hem çocukları hem yetişkinleri mutlu edecek en mükemmel yılbaşı hediyeleri

Yeni yıl, soğuk günleri sıcacık bir sevgiyle sarmalayan, neşe ve heyecan dolu büyülü bir dönem. Öyle ki yalnızca taptaze başlangıçların değil; sevdiklerimizi mutlu edecek fırsatların da habercisi. Bu özel dönemi daha da unutulmaz kılmanın ve yılbaşı coşkusunu sevdiklerimizle paylaşmanın en keyifli yollarından biri ise hiç şüphesiz gözlerden kalpler çıkaracak mükemmel yeni yıl hediyeleri. Peki ama gerçek anlamda mükemmel bir hediye bulmak mümkün mü?



Çocukken çok kolay olan hediye seçimi konusu, ne yazık ki yetişkinlikte zor bir hal alabiliyor. O zamanlar en sevdiğimiz karakterin yeni çıkan bir kitabı ya da havalı yeni bir oyuncak, bizi mutlu etmeye yeterdi. Ama büyüdükçe işler biraz karıştı… İhtiyaçlar, istekler, beklentiler, arzular, hepsi değişti, karmaşıklaştı. Haliyle, bir yetişkini ‘gerçekten’ mutlu edebilecek o ‘mükemmel’ hediyeyi bulmak da zorlu bir sanata dönüştü. Ama çözüm, sandığımızdan çok daha yakında olabilir. Belki de oyuna ve yaratıcılığa yeniden kucak açmak, tüm bu karmaşıklığı alıp götürmeye yetebilir. Siz de bu yıl sevdiklerinizi gerçekten heyecanlandıracak bir hediyenin peşine düştüyseniz aradıklarınızı LEGO’da bulabilirsiniz. Çocuklar için olduğu kadar yetişkinler için de oyunun, yaratıcılığın ve rahatlamanın kapılarını aralayan LEGO’da herkese uygun yüzlerce çeşit var:

Estetik ve dekoratif dokunuşları sevenlere özel

Çevrenizde gördüğü her boş duvarı doldurmak için hemen zihninde tasarım yapmaya başlayan ya da boş rafları estetik detaylarla dekore etmeye bayılan sevdikleriniz varsa, onlar için en iyi yılbaşı hediyesi bir LEGO’dan bir sanat eseri, doğadan bir parça veya mimari bir detay olabilir:

  • LEGO® Art Mona Lisa: Dekorasyonun yanı sıra sanat ve tarih meraklısı sevdikleriniz için Mona Lisa’nın 3D versiyonu şahane bir yeni yıl armağanı olabilir. Sevdiklerinizin duvarlarını süsleyerek yaşam alanlarına enerji katacak bu özel hediye, onların yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.
  • LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu: Doğanın dokunuşlarını yaşam alanlarına taşıyacak LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu, canlı renkleriyle sevdiklerinize yılbaşı coşkusunu yansıtırken mutluluktan gözlerinden kalpler çıkartabilir.

Enerjisini doğadan alanlara özel

Doğaya, yeşile, bitkilere düşkün, enerjisini, ilhamını büyüleyici çiçeklerden ve renklerden alan sevdikleriniz için de en mükemmel hediyeler, yine LEGO’da:

  • LEGO® Icons Orkide: Orkidelerin bitkiler aleminde çok özel bir yeri olduğu tartışılmaz. Siz de sevdiklerinize onların sizin için ne kadar özel olduğunu hissettirmek istiyorsanız bu seti kaçırmayın. 5 taban yaprağı ve 2 hava kökü ile gerçekçi bir görünüme sahip bu ikonik orkide setini görenler canlısından ayırmakta zorlanabilirler 🙂
  • LEGO® Icons Erik Çiçeği: Bu set, sevdiklerinize güzel bir kırmızı çiçeği tomurcuktan açmaya ve tam çiçeklenmeye kadar inşa etme fırsatı sunuyor. Üstelik sevdikleriniz bu seti sergilemekten de büyük haz duyacak. Hem şık bir dekor hem de yaratıcı bir yapım süreci, ikisi de bu mükemmel hediyede.

Hız, heyecan ve adrenalin tutkunlarına özel

Hız, şüphesiz ki büyük bir tutku. Özgürlüğüne düşkün, heyecanı seven, teknolojiye ve otomobil dünyasına meraklı herkes için LEGO’da şahane hediyeler bulabilirsiniz:

  • LEGO® Technic Mercedes-Benz G 500 Professional Line: Mercedes-Benz tutkusu olan herkesi heyecanlandıracak, otantik özelliklerle dolu ikonik G Serisi’nden bir model, mükemmel bir yılbaşı hediyesinden çok daha fazlası olabilir. Baştan sona adeta bir mühendislik deneyimi sunan bu modelin sevdiklerinizi çok mutlu edeceği kesin.
  • LEGO® Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat: Maceranın sudaki halini seven ve yelken sporuna da merak duyan sevdiklerinizi mutlu etmek için fazla düşünmenize gerek yok. Aradığınız hediye LEGO Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat. Biraz çılgın, biraz heyecanlı, en çok da kusursuz… Emin olun sevdikleriniz bu seti hem yaparken hem de sergilerken çok keyif alacak.

Sinemaseverlere özel

Beyaz perdenin büyüsüne kapılan sevdiklerinize, onların bu tutkusunu daha da derinleştirecek hediyelerle unutulmaz deneyimler sunabilirsiniz:

  • LEGO® Star Wars™ Millennium Falcon™: Çoğu sinemaseverin gönlünde taht kurmuş en özel serilerden biri hiç şüphesiz ki Star Wars. Star Wars™ Millennium Falcon’un kokpiti, uydu çanağı, topları ve diğer ikonik detaylarıyla sevdikleriniz inşa sürecini tamamlarken kendilerini galaksinin derinliklerinde bir macerada da hissedebilirler.
  • LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba: Sevdiklerinizin sinema tutkusunu nostaljik rüzgarlarla buluşturmak isterseniz, aradığınız mükemmel hediye yine LEGO’da. Onları LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba ile çocukluk anılarına doğru bir yolculuğa çıkarabilirsiniz.

Oyunculara ve uzay meraklılarına özel

Uzayın sınırsız gizemini merak eden ya da en zorlu oyunları bile tek hamlede geçmeyi başarabilen sevdikleriniz varsa, onlar için de en mükemmel yeni yıl hediyeleri LEGO’da:

  • LEGO® Super Mario™ Super Mario World™: Mario ve Yoshi: Mario, şüphesiz ki hem çocukların hem yetişkinlerin gönlünde büyük yer tutan en ikonik oyunlardan biri. Eğlenceli bir nostaljik tur, keyifli bir oyun deneyimi ya da rahatlatıcı bir aktiviteden çok daha fazlasını sunacak bu set, sevdiklerinize yepyeni bir dünya yaratmak için ilham verebilir.
  • LEGO® Technic NASA Apollo Ay Taşıtı – LRV: Kozmik maceracılar için en şahane hediye: NASA Apollo Ay Taşıtı (LRV) modeli. Sevdiklerinizi yıldızlara götürüp geri getirecek bu özel hediye, bambaşka dünyaların kapısını onlar için aralarken yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.

Bonus: Mırmır Pati ile eğlenceyi geri getirin

LEGO’nun sonsuz olasılıklarla dolu dünyasında en mükemmel hediyeler de eğlence de oyun da bitmez… Mırmır Pati, oyunu her yaştan insan için geri getiriyor ve herkesi yılın bu büyülü zamanını çok daha keyifli geçirmeye davet ediyor.

Mutlu bir yer inşa etmek isteyen herkes için mükemmel hediyeler ve çok daha fazlası LEGO’da. Hemen tıklayın ve sevdiklerinizi mutlu etmeye erkenden başlayın.

*Bu yazı LEGO katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale