Yürüyüş, şüphesiz ki hem en keyifli hem de en pratik egzersiz türlerinden bir tanesi. Hatta ona sadece egzersiz demek biraz haksızlık olabilir. Fiziksel bir aktiviteden çok daha fazlasını sunan yürüyüş, bazen şehrin karmaşasından kaçmak için bir araç bazense huzur bulmak için yapılan bir meditasyon görevi görebiliyor. Bedeni dinç tutmasının, kilo yönetimini desteklemesinin ve kasları çalıştırmasının yanı sıra zihinsel açıdan da pek çok fayda sağlıyor.
Stresi azaltıyor, günlük kaygılardan uzaklaşmayı sağlıyor, zihni sakinleştiriyor ve dahası yaratıcılığı geliştiriyor. Evet, pek çok faydasının yanı sıra az bilinen yararlarından biri; yürüyüş yapmak yaratıcılık becerilerini pekiştiriyor. Özellikle kendini bazı alanlarda tıkanmış hisseden veya yaratıcılığını artırmanın pratik ama keyifli bir yolunu arayan herkes, yürüyüşün bu faydasına yakından bakmalı. İşte bilimsel araştırmalar ışığında yürüyüş ve yaratıcılık arasındaki ilişki:
Stanford Üniversitesi’nde yapılan bir araştırma, yürüyüş yapmanın yaratıcı düşünmeyi tetiklediğine dikkat çekiyor. Araştırmanın sonuçları, yürüyüşün zihni uyardığını ve düşünme sürecini geliştirdiğini gösteriyor. Dahası, açık havada yürümek kadar kapalı bir ortamda yürüyüş yapmak da serbest akışlı düşünceyi (free-flowing ideation) teşvik ediyor ve yüksek düzeyde yaratıcılığa yol açıyor. Yani vaktiniz veya imkanınız yoksa açık havada yürümüyorum diye üzülmek yerine kapalı alanda yürüyüşlerinize devam ederek de yaratıcılığınızı destekleyebilirsiniz.
Avusturya’daki Graz Üniversitesi’nde yürütülen bir başka araştırma da benzer sonuçlarla karşımıza çıkıyor. Araştırmanın bulgularına göre, aktif insanlar, nispeten hareketsiz insanlara göre yarratıcılıkla ilgili testlerde daha iyi sonuçlar elde ediyor. Üstelik, mutluluk düzeyleri de hareketsiz insanlara göre daha fazla. Mutlulukla yaratıcılık doğrudan birbiriyle bağlantılı değişkenler olmasa da araştırmacılar, daha fazla aktivitenin katılımcıları daha mutlu ve daha yaratıcı yaptığına dikkat çekiyor.
Yine benzer konudaki bir başka araştırmaya göre ise yaratıcılık ve yürüme arasındaki bu güçlü ilişki, aslında evrimsel bir geçmişe dayanıyor. Frontiers in Public Health Dergisi’nde yayınlanan bu çalışma, beyin üzerine araştırmalar yapan uzmanlar tarafından yürütülmüş ve ortaya çıkan sonuçlara göre yaratıcılık da dahil olmak üzere karmaşık insan bilişi, evrimsel anlamda yürüme yeteneği ile birlikte geliştiği için yürüme eylemi ile yaratıcılık arasında böylesi bir bağ var. Çünkü, araştırmacılara göre günlük yürüyüş sadece doğayı deneyimlemenin bir yolu değil; aynı zamanda insanın kendi doğasını kucaklaması için de etkili bir yol. Bu nedenle bilişsel becerilerin gelişmesi ve dolayısıyla yaratıcılığın iyileşmesi açısından yürüyüşün etkisi büyük.
Bilimsel araştırmaların yürüyüş ile yaratıcılık arasındaki güçlü bağlantıyı kanıtlamasının yanı sıra geçmişteki büyük düşünür ve yazarların deneyimleri de bu konuda büyük bir ilham kaynağı. Şöyle ki ünlü yazar Charles Dickens, yazılarını düşünürken günde yaklaşık 30 mil kadar yürüdüğünü belirtmiş; Öte yandan ünlü Filozof Friedrich Nietzsche’in de gerçek bir yürüyüşçü olduğu biliniyor. Nietzsche’in “Gerçekten büyük olan tüm düşünceler yürürken tasarlanır.” sözü de bu durumu açıklar nitelikte.
Sonuç olarak yürüyüş yapmanın yaratıcı düşünme süreçlerini olumlu yönde etkilediği oldukça açık. Bilimsel çalışmaların sonuçları bir yana, ilham veren büyük düşünürlerin deneyimleri de bu yönde. İster doğa yürüyüşleri yaparak ister evde, spor salonunda yürüyüş bandının üzerinde yürüyerek hem fiziksel dayanıklılığınızı artırabilir hem de bilişsel becerilerinizi destekleyerek daha yaratıcı işler yapmak için kendinizi motive edebilirsiniz. Özellikle yaratıcı tıkanıklık yaşadığınızı düşünüyorsanız, yürüyüş en iyi ilaç olabilir.
İlginizi çekebilir: Kışın yürüyüş yapmanın benzersiz faydaları