Yürüyerek gezilmesi gereken en güzel şehirler
Bazı şehirler hız için tasarlanmıştır. Bu şehirlerde metro hatları, ekspres otobüs hatları ve tek hatlı demiryolu hatları çok yaygın olduğundan dolayı çok hızlı bir şekilde istediğiniz yere gitmeniz mümkündür. Moderniteye hizmet etmek için tasarlanan bu şehirlerde yaşadığınızda her ne kadar teknolojinin nimetlerinden dilediğinizce faydalansanız da, geçmişe, uzun süredir o şehirde yaşıyorsanız, şehrin eski haline özlem duyma ihtimaliniz oldukça fazla olacaktır.
Fakat biraz sonra bahsedeceğimiz şehirler yukarıda bahsettiklerimiz arasına girmiyor. Bu şehirler sokaklarında rahatlıkla dolaşabileceğiniz, dar yollardan geçip kaybolabileceğiniz ve kendinizi yerel insanlar gibi hissedeceğiniz yerlerden oluşuyor.
Bu şehirler aynı zamanda oldukça fotojenik. Hatta o kadar ki, fotoğraflarını gördükten sonra hemen ilk uçakla bu şehirlere gitmek isteyeceksiniz. İşte yürüyerek gezebileceğiniz birbirinden güzel şehirler:
Edinburgh
Edinburgh şehrinde tarihsel ve mimarı açıdan muhteşem sayılan birbirinden güzel binlerce bina bulunuyor. Şehrin eski ve yeni kısmı adeta mimari açıdan birbiriyle yarışıyor. New Town denilen yeni aslında 18.yy.’dan sonra inşa edilen evlerden oluşuyor. Bu yüzden, bu tarihsel açıdan önemli bu şehri mutlaka yürüyerek gezmeniz gerekiyor.
Her ne kadar 7 tepeli şehirde yürümek çok kolay olmasa da, şehri muhteşem manzalaralardan seyretmek her şeye değer. Şehrin en iyi manzarası için, Eski Şehir’de bulunan Edinburgh Kalesi’ne ya da şehrin zirvesi olan Arthur’un Koltuğu’na gitmelisiniz. Modern Şehir’de dahi eski Gürcü evlerine ve eski dar sokaklara rastlamanız mümkün.
İlgili yazı: Avrupa’nın farklı yerlerinden ‘Denemeden dönmeyin’ listesi
Hong Kong
Hong Kong, yaya gezmek için dünyanın en kompakt şehirleri arasında gösteriliyor. Siz de birçok insan gibi her yere yürüyebilirsiniz. Causeway Bay boyunca sıralanan sokak satıcılarının arasında gezerken burnunuza tatlı ve ginseng kokuları geliyor.
Şehri tanımak için birçok farklı yoldan ilerleyebilirsiniz; fakat ilk kez ziyaret ediyorsanız mutlaka Victoria Zirvesi’ne doğru bir yolculuğa çıkmalısınız. Bir saatlik zorlu yolculuk sonunda şehrin mükemmel panaromik manzarasıyla karşılaşıyorsunuz ve bu manzara kesinlikle kelimelerle anlatılamayacak kadar güzel.
Seattle
Her ne kadar bazıları yoğun saatlerde Seattle’da yaya olmanın oldukça zor olduğunu söylese de, Seattle’ı yaya gezmek için birbirinden geçerli 2 nedeniniz var: Seattle, hem ABD’deki ‘ Yürümeye en elverişli şehir’ ünvanına sahip, hem de şehirdeki hızlı gelişmeye karşın güzelliğinden hiçbir şey kaybetmiş değil.
Waterfront’a doğru yol alın ve Seattle’ın gerçek güzelliğiyle yüzleşin ya da Queen Anne’de bulunan Kerry Park’a yürüyerek bir Seattle selfie’si çekilin. Şehirde başıboş dolaşırken gizli kalmış kahve dükkanlarını, açık hava marketlerini inceleyebilirsiniz. Seattle’dayken kesinlikle bu şehrin farklı bir tarzının olduğunu fark edeceksiniz.
Floransa
Rönasans’ın doğduğu yer olan Floransa aynı zamanda ‘Orta Çağ’ın Atina’sı’ olarak da biliniyor. Falterona Dağı’ndan doğan Arne Nehri şehre doğal bir güzellik kazandırmış durumda. Şehirde gezerken bir anda karşınızda, adını bilmeseniz dahi tüm heybetiyle Duomo Meydanı beliriyor. Şehirdeki tüm tarihi güzellikler öyle bir yerleştirilmiş ki, adeta yürüyerek gezmeniz için tasarlanmış. Saraylar, köprüler ve meydanların güzelliği başınızı döndürecek.
Marakeş
Marakeş’teki (hatta belki de tüm Fas’ta) en bilinen yer geniş bir alana yayılmış olan Jamaa el-Fna Meydanı’dır.
Fas geleneği bu noktada modernite ile çarpışmaktadır ve bu meydan turistler, esnaf, yılan oynatıcıları ve gösteri yapan kişilerin tek vücut olarak bulunmasıyla ünlüdür.
Kalabalık pazarda burgunya şarabı, binbir çeşit baharat, halı, sokak lambaları bulabilirsiniz. Fas’ın tüm renklerini bulabileceğiniz bu yeri mutlaka yürüyerek gözlemlemeli ve tüm güzellikleri deneyimlemelisiniz.
New York
Yanlış anlamayın ama New York’u yürüyerek gezmenin yanlış bir yolu bulunuyor. Times Meydanı’nda çok zaman harcamak, sadece Manhattan’ı görmek, kaldırımın ortasında durmak, telefonla sürekli her yerin fotoğraf çekmeye çalışmak…
New York’u doğru bir şekilde gezmek için öncelikle yaya olmalısınız ve New York’un simge yerlerini mutlaka dolaşmalısınız. Amerikan Doğa Tarihi Müzesi, The Frick Collection, MOMA, Bryant Park, The High Line, Brooklyn Müzesi, Historic Richmond Town ve Playwrights Horizons. Ve elbette 53. Cadde ve 6.Cadde’deki enfes sokak lezzetlerini de tatmayı unutmayın.
Antigua
Eğer sizin kendi listenizde Antigua yoksa, listenizi mutlaka yenilemelisiniz. Guatemala’nın 3 volkan dağıyla çevrili şehri olan Antigua’da dilerseniz volkanik dağlara doğru destansı bir yolculuğa çıkabilirsiniz.
Antigua’yı bu kadar büyüleyici yapan elbette sadece volkanik dağlar değil. Eski bir İspanyol sömürgesi olan şehirde İspanyol mimarisinin izlerini her yerde görmek mümkün. Ayrıca tüm şehir UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alıyor. Sokaklarda gezerken, seyahat rotanızda 15.yy’dan kalma San Fransisco el Grande Kilisesi, Belediye Binası ve Antigua Hükümet Sarayı mutlaka bulunsun.
Kaynak:
Matadornetwork.com