X

Yulaf sütü, inek sütüne sağlıklı bir alternatif mi yoksa gizli bir tehdit mi?

Son yıllarda başta yulaf sütü olmak üzere bitkisel süt alternatiflerine olan ilgi oldukça artmış durumda. Laktoz veya soya intoleransı olanlar, vegan beslenenler, fındık, badem gibi kuruyemişlere alerjisi olanlar veya hayvansal süt ürünü tüketmek istemeyenler için popüler bir tercih olan yulaf sütü, belirli gıda alerjileri ve intoleransları olan kişiler için iyi bir seçim olarak görülebilir. Glutensiz yulaftan yapılırsa, gluten ile ilgili rahatsızlıkları olanların da tüketmesi açısından uygun bir ürün.

Kısacası özel beslenme listelerinde sıkça karşımıza çıkan bir bitkisel süt alternatifi ve artık hemen hemen her markette rastlamak mümkün, üstelik evde hazırlaması da zor değil. Peki, bu popüler bitkisel süt, gerçekten sağlığa faydalı bir geleneksel süt alternatifi mi yoksa pek çoğumuzun farkında olmadığı riskler taşıyor mu? Gelin, bu konuyu derinlemesine ele alalım ve yulaf sütü gerçekten sağlıklı mı sorusunun cevabını bulalım.

Önemli not: Bu yazıda yer verilen tüm bilgi ve öneriler bilimsel destekli makaleler baz alınarak, genel bilgilendirme amaçlı hazırlanmış olup herhangi bir uzman tavsiyesi içermemektedir. Her bireyin beslenme ihtiyaçları ve çeşitli besin gruplarına gösterdiği tolerans ve hassasiyet kendi metabolizma işleyişine göre farklılıklar gösterebilir. Olası risk durumlarına karşın sağlığınızı ilgilendiren her türlü konuda mutlaka uzman görüşüne başvurun.

Yulaf sütünün özellikleri

Yulaf sütü vitamin, mineral ve lif açısından oldukça zengin bir besin türü. 240 ml yani yaklaşık bir fincan tatlandırılmamış yulaf sütünün besin değeri şu şekilde:

  • Kalori: 120
  • Protein: 3 gram
  • Yağ: 5 gram
  • Karbonhidrat: 16 gram
  • Diyet lifi: 2 gram
  • B12 Vitamini: Günlük ihtiyacın %50’si
  • Riboflavin: Günlük ihtiyacın %45’i
  • Kalsiyum: Günlük ihtiyacın %25’i
  • Fosfor: Günlük ihtiyacın %20’si
  • D Vitamini: Günlük ihtiyacın %20’si
  • A Vitamini: Günlük ihtiyacın %20’si
  • Potasyum: Günlük ihtiyacın %8’i
  • Demir: Günlük ihtiyacın %2’si

Bilimsel kaynaklara göre yulaf sütü, yulafın kendisi kadar besleyici değil, bu nedenle ev yapımı olan versiyonlarında daha az besin kaynağı var. Paketlenmiş hazır satılan yulaf sütleri ise genellikle kalsiyum, potasyum, demir, B vitaminleri ve A ve D vitaminleri gibi besinlerle zenginleştirilmiş durumda. Diğer yandan, araştırmalar yulaf sütünün genellikle badem, soya ve inek sütünde daha fazla kalori, karbonhidrat ve lif içerdiğini, ancak soya ve inek sütünden daha az protein sağladığını açığa çıkarıyor.

Yulaf sütünün faydaları

Pek çok açıdan zengin besin değerlerine sahip olan yulaf sütü, sağlık açısından da çeşitli faydalara sahip.

  • Özel beslenme türlerine uygundur. Vegandır. Laktoz, soya veya kuruyemiş içermez. Ayrıca glutensiz yulaf sütü seçenekleri de mevcuttur. Bu nedenle diyet kısıtlamaları, belirli alerjileri olan kişiler için tüketilmesi uygundur.
  • B vitamini açısından zengindir, bu da saç, tırnak ve cildi desteklemeye, stresle savaşmaya yardımcı olur
  • Yulaf sütü, kalp sağlığına faydaları olan bir tür çözünür lif olan beta glukan açısından zengindir. Dolayısıyla kolesterolü düşürmeye ve kalp sağlığını iyileştirmeye yardımcı olabilir.
  • Piyasada satılan çoğu yulaf sütü genellikle kalsiyum ve D vitamini ile güçlendirildiği için kemik sağlığını desteklemeye yardımcı olur.

Peki, yulaf sütü, geleneksel inek sütüne göre daha mı faydalı? Yulaf sütünün son yıllardaki artan popülerliğinin ardında onun inek sütünden daha iyi bir alternatif olması mı yatıyor yoksa hepsi bir algı yönetimi mi?

Yulaf sütü gerçekten inek sütünden daha mı faydalı?

Aslında bu sorunun cevabı kişiden kişiye değişiklik gösterebilir. Çünkü bireysel ihtiyaçlar, yulaf sütünün mü yoksa inek sütünün mü birey için daha iyi bir seçenek olduğunu belirleyebilir. Ancak iki süt türünü de kıyaslayacak olursak şunları söylemek mümkün:

İnek sütü, yulaf sütüne göre daha düşük glisemik indeks değerine sahiptir bu da kan şekerinde ani dalgalanmalara neden olmadığı anlamına gelir. Yulaf sütü ise buna karşılık daha yüksek glisemik indeks değerine sahiptir ve kan şekerini inek sütüne nazaran daha hızlı yükseltebilir. Özellikle diyabet hastalarının veya insülin direnci olan kişilerin bu konuya dikkat etmesi gerekir.

Öte yandan yulaf sütü, inek sütüne göre daha fazla şeker içerebilir. Özellikle tatlandırılmış veya çeşitli şeker içerikli aroma vericiler eklenmiş yulaf sütü, klasik inek sütünden daha fazla şeker içerebilir bu da hem kan şekeri dengesini bozabilir hem de daha fazla kalori alımına neden olabilir. Dolayısıyla yulaf sütü satın alırken şeker veya tatlandırıcı ilave edilmemiş versiyonlarını tercih etmek önemlidir.

Yulaf sütü doğal olarak inek sütünden daha az protein içerir, eğer ek olarak protein ilavesi ile güçlendirilmediyse piyasa satılan yulaf sütleri geleneksel inek sütünden daha az protein içeriğine sahiptir, bu da özellikle bitki bazlı protein kaynaklarından faydalanmak isteyen bireyler için bir dezavantaj oluşturabilir.

Geleneksel inek sütleri genellikle içerisine herhangi bir katkı maddesi ve koruyucu eklenmeden paketlenerek piyasaya sürülürken yulaf sütleri çeşitli emülgatörler ve stabilizatörler içerebilir ve bu tür koruyucular bağırsak mikrobiyotasında bozulmalara neden olabilir.

Ayrıca, yulaf sütünün üretiminde inek sütüne göre daha az su tüketildiği ve daha az arazi alanı kullanıldığı için daha az karbon ayak izi açığa çıkar, bu nedenle de inek sütüne göre daha çevreci bir alternatiftir.

Sonuç olarak her iki süt türü de artıları ve olası dezavantajları göz önünde bulundurularak beslenmeye dahil edilebilir. Sizin için hangi türünün daha faydalı olacağına kişisel ihtiyaçlarınızı düşünerek karar verebilir, yulaf sütü satın alırken içindekiler kısmına göz atarak olası risklerden kaçınabilirsiniz.

Önemli not: Bu yazıda yer verilen tüm bilgi ve öneriler bilimsel destekli makaleler baz alınarak, genel bilgilendirme amaçlı hazırlanmış olup herhangi bir uzman tavsiyesi içermemektedir. Her bireyin beslenme ihtiyaçları ve çeşitli besin gruplarına gösterdiği tolerans ve hassasiyet kendi metabolizma işleyişine göre farklılıklar gösterebilir. Olası risk durumlarına karşın sağlığınızı ilgilendiren her türlü konuda mutlaka uzman görüşüne başvurun.

Kaynak: healthline, vox, nuhsplus

İlginizi çekebilir: Tam yağlı süt, yarım yağlı ve yağsız sütten daha mı iyi?

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Akbank’tan sürdürülebilirlik yolunda ilham veren bir rehber

Sürdürülebilirlik, günümüz dünyasında her zamankinden çok daha büyük bir öneme sahip. Çünkü, doğal kaynaklarımız hızla tükenirken yalnızca kendi geleceğimizden çalmakla kalmıyor, gelecek nesillerin sahip olabileceği yaşamdan da çalıyoruz. İklim değişikliği ve çevresel sorunlar bir yana, kişisel tercihlerimiz, hızla artan tüketim alışkanlıkları, teknolojik gelişmeler ve daha pek çok sebep, sürdürülebilirliğin ne kadar hayati bir gündem olduğunu defalarca gözler önüne seriyor. Artık yalnızca bugünü değil, yarınları da düşünerek doğal kaynaklarımızı korumak, geleceğimizi ve gelecek nesillerin geleceğini garanti altına almak, daha yaşanabilir bir dünya yaratmak için adımlar atmalı, değişimi geç kalmadan başlatmalıyız. Sürdürülebilirlik, artık bir tercih değil; kendimiz için, dünyamız için, geleceğimiz için benimsememiz gereken bir zorunluluk. Aksi halde yarınlar, hayalini kurduğumuz yarınlardan çok uzak olacak.



Bu bağlamda sürdürülebilirlik konusunu merkezine alan ve hem bireysel hem toplumsal farkındalığı artırmayı hedefleyen Akbank, sürdürülebilir bir gelecek inşa etmek için “Sürdürülebilirlik insan için, #Hepimizİçin” diyor ve sürdürülebilirlik odaklı bloguyla bizleri buluşturuyor. Sürdürülebilirliği yalnızca çevresel boyutuyla ele almayan, sosyal ve ekonomik boyutunu da göz önünde bulunduran Akbank, bu önemli konuda liderlik ederek sürdürülebilirliğin her yönüyle ilgili bilgi ve farkındalık dolu içerikleri kaleme alıyor. Hem sürdürülebilirlik konusunda neler yapabileceğini merak eden herkese hem de bu konudaki bilgi birikimini artırmak isteyenlere geleceğimizi koruma yolunda ilham verici bir rehber oluyor. Peki, bu rehberde başka neler var, gelin yakından bakalım.

Akbank Sürdürülebilirlik Blog’da neler var?

Akbank, sürdürülebilirlik konusundaki farkındalığı artırmayı amaçladığı bu blogda, bireyleri harekete geçmeye teşvik edecek güncel bilgileri ve sürdürülebilir alışkanlıkları hayata dahil etmenin pratik yollarını aktarıyor. ‘Herkes için sürdürülebilirlik’ mesajını paylaşarak toplumun tüm kesimlerini kapsamayı ve bireysel olarak atılabilecek adımlar konusunda da ilham vermeyi amaçlıyor.

“Sürdürülebilirlik, çevrenin yanında insan için, toplumun gelişmesi için” anlayışını benimseyen Akbank, eğitimden gönüllülüğe, yatırımdan sanata her alanda toplumun kalkınması ve sürdürülebilir yarınlar için çalışıyor. Bu bağlamda Akbank’ın sürdürülebilirlik blogunda yer alan, farklı alanlara hitap eden başlıklardan bazıları ise şöyle:

Sürdürülebilir Kalkınma İçin: Toplumsal Cinsiyet Eşitliği

Toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasının hem toplumsal bilincin artmasında hem de kalkınmanın sağlanmasında kritik bir öneme sahip olduğunu biliyor muydunuz? Akbank, blogunda yer verdiği Sürdürülebilir Kalkınma İçin: Toplumsal Cinsiyet Eşitliği yazısında bu konuyu detaylıca ele alıyor ve UN Women’ın verilerinden yola çıkarak toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasının getireceği faydaları, ekonomik, sosyal ve daha pek çok açıdan sürdürülebilirlik bağlamında değerlendiriyor.

Yeşil Bütçe Nasıl Oluşturulur?

Sürdürülebilir bir yaşam biçimi benimsemenin en önemli adımlarından biri de hiç şüphesiz bireysel olarak finansal sürdürülebilirliği sağlamaktan geçiyor, bunun da en etkili yolu bireysel yeşil bütçeler oluşturmak. Yeşil Bütçe Nasıl Oluşturulur? yazısında Akbank, çevreyi korumaya odaklanan harcamaların nasıl planlanacağından yeşil bütçe oluşturmanın pratik yollarına kadar pek çok kolay uygulanabilir yöntem paylaşıyor.



5 Adımda Minimalist Yaşama Geçiş

Günümüzde hızla yaygınlaşan tüketim çılgınlığının hem bütçeye hem doğaya verdiği zarar aşikar. Bu tüketim alışkanlıkları, doğal kaynakların bilinçsizce harcanmasından karbon ayak izinin artmasına, çevre kirliliğinden biyoçeşitlilik kaybına kadar gezegenin doğal dengesini bozan pek çok olumsuz sonucun ortaya çıkmasına zemin hazırlıyor. Karşılığında ise ‘az, çoktur’ anlayışını benimseyen minimalizm, bu gereksiz harcama alışkanlıklarına bir panzehir olma görevi üstleniyor. Akbank’ın sürdürülebilirlik blogunda yer alan 5 Adımda Minimalist Yaşama Geçiş yazı da modern dünyada minimalist alışkanlıklar benimsemenin yollarını aktarıyor.

Sanatta Sürdürülebilirlik

Sürdürülebilirliğin genellikle pek değinilmeyen ya da bağlantısı sorgulanmayan fakat aslında çokça göz önünde bulunan kısmı; sürdürülebilirlik ve sanat ilişkisi üzerine hiç düşündünüz mü? Sanat, yüzyıllardır toplumsal bilinci artırmada ve en zor görünen konuları bile daha anlaşılır kılmada güçlü bir iletişim aracı. Bu gücü onu sürdürülebilirlik konusunda da etkili bir özneye dönüştürüyor. Sanat eserlerinde kullanılan materyallerden sanatçıların toplumsal konulara farkındalık yaratmak amacıyla benimsedikleri yaklaşımlara kadar sanat ve sürdürülebilirlik bağını pek çok açıdan ele almak mümkün. Akbank Sürdürülebilirlik Blog’ta yer alan Sanatta Sürdürülebilirlik başlıklı paylaşım da bu bağın ne denli güçlü olduğuna dikkat çekiyor.

Sürdürülebilir Turizm, Karbon Nötr, Doğa Dostu Teknoloji ve dahası

Sürdürülebilirliği tüm yönleriyle ele alan Akbank, blogunda daha pek çok konuya dikkat çekiyor. Sürdürülebilir turizmden, karbon nötr kavramına, doğa dostu teknolojik gelişmelerden sürdürülebilirlik alanında öne çıkan yeni trendlere kadar yaşama, insana, dünyaya ve geleceğe dair her alanda sürdürülebilirliğin önemine ve etkisine değiniyor. Hayatın her alanına yayılan stratejilere ihtiyacımız olduğunun farkında olan Akbank, sürdürülebilirliğin kalbinde insan var diyor ve toplumsal dönüşüm için bütünsel bir yaklaşım benimsemenin gerekliliğini vurguluyor.

Siz de çok geçmeden bir adım atmak ve daha yaşanılabilir bir dünya için bugünden neleri değiştirebileceğinizi öğrenmek istiyorsanız Akbank’ın sürdürülebilirlik odaklı bu blogunu takip edebilir, hem kendiniz hem de gelecek nesiller için değişimi başlatabilirsiniz.

*Bu yazı, Akbank katkılarıyla hazırlanmıştır.



Orkid, “Sporla Güçlen” projesine verdiği destekle kız çocuklarının geleceğine ışık tutuyor

Bir kız çocuğu düşünün: Günün ilk ışıklarıyla birlikte koşuya çıkan, her sabah elinde topuyla antrenman yapan, büyük bir hevesle hem bedenini hem de zihnini beslemek için yıllarca gönül verdiği spor dalı uğruna çalışmaya devam eden ve uzun yıllar sonra gözlerinden ışıklar saçarak ilk kupasını milyonların önünde havaya kaldıran… Ne harika bir tablo, öyle değil mi?



Toplumun her köşesinde, binlerce kız çocuğu bu anı yaşamayı hak ediyor. Ancak, ne yazık ki birçoğu için spor; erişilmesi çok güç bir lüks, uzak bir hayal gibi kalıyor hayatları boyunca. Oysa spor, sağlığın, özgüvenin, azmin, başarının, kararlılığın, istikrarın temellerini atan, kız çocuklarının güçlü bireyler olarak yetişmesine katkı sağlayan en önemli araçlardan biri. Bu önemin farkında olan ve kız çocuklarını spor yoluyla güçlendirmek isteyen Orkid, Watsons iş birliği ile Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi’nin (TMOK) Diyarbakır, Gaziantep ve Şanlıurfa’da yürüttüğü “Sporla Güçlen” projesine destek veriyor.

Geleceğe atılan adımlar: Kız çocukları, ‘sporla güçleniyor’

Türkiye’de kadınları ilk kez hijyenik pedle buluşturan P&G’nin kadın bakım markası Orkid, 45 yılı aşkın süredir dünyadaki tüm kadınların hayatını kolaylaştırmak, onları her alanda desteklemek için imza attığı çalışmalarına bir yenisini daha ekleyerek “Sporla Güçlen” projesiyle kız çocuklarının yanında oluyor.

Kız çocuklarına sporla yeni yollar açmayı ve kız çocuklarının geleceğini aydınlatmayı hedefleyen Orkid, yürüttüğü bu iş birliğiyle kız çocuklarının eğitim ve spor yaşamlarını desteklemeyi, onların fiziksel, zihinsel ve sosyal gelişimlerine katkı sağlamayı amaçlıyor. Kız çocuklarının hayatta karşılaşacakları tüm zorluklar karşısında çok daha güçlü durmalarını sağlayan, onların bütüncül gelişimini desteklerken duygusal dayanıklılık kazanmalarına da zemin hazırlayan sporun gücü, yadsınamayacak kadar fazla. Öyle ki; Orkid’in, İpsos ile Türkiye genelinde gerçekleştirdiği araştırmaya göre; ergenlik döneminde spor yapan kadınların %77’si, sporun bugün oldukları kişi olmalarına yardımcı olduğunu belirtiyor. Dahası, yapılan bu araştırmaya göre; ergenlik döneminde spor yapan kızlar, istedikleri kişi olmalarına yardımcı olabilecek özgüven ve becerileri sporla kazanıyor.

Buna rağmen genç kızların neredeyse yarısının düzenli spor yapmadığı sonucuna ulaşan Orkid, TMOK ve Watsons iş birliği ile kız çocuklarının sporla güçlenmesi için onların yanında yer alıyor. Kız çocuklarının hem eğitimlerine hem de spora devam etmelerine yönelik gerekli spor malzemelerinin temin edilmesini destekleyen Sporla Güçlen projesi ile Diyarbakır, Gaziantep ve Şanlıurfa’da bulunan okullardaki kız öğrenciler dönem boyunca badminton, basketbol ve voleybol dallarında eğitim alıyor.



Kadınların daha özgüvenli olmasını destekleyen ve spor ile olan bağlarını güçlendirmeye odaklanan bir marka olarak Orkid, hiçbir kız çocuğunun bu haklarından mahrum kalmaması için çalışıyor. Bu sayede geleceğin sağlıklı, özgüvenli, başarılı ve belki de milli sporcuları bugünden yetişmeye başlıyor. Gelecek nesillerin hayallerine ulaşmalarına yardımcı olmak için onların yanında olmaya ve onları cesaretlendirmeye devam eden Orkid, kız çocuklarına yeterli imkan sağlandıkça daha eşit ve aydınlık yarınların mümkün olduğuna inanıyor.

Kız çocuklarını genç yaşta sporla tanıştırarak onların kendi potansiyellerini keşfetmelerine olanak tanıyan bu projenin ve başta Orkid ile Watsons olmak üzere projenin tüm destekçilerinin ülkemize ve dünyaya ilham olması, kız çocuklarının ışıl ışıl bir geleceğe doğru çok daha emin adımlarla yürümesi hepimizin en büyük temennisi.

Güçlü kadınlar, güçlü yarınlar için, #SporlaGüçlen projesine destek veren Orkid ürünlerini Watsons’ta keşfetmek için tıklayın.

*Bu yazı Orkid katkılarıyla hazırlanmıştır.



İlgili Makale