X

Yüksekte yaşayanların paraşüt atlayışı hakkında mutlaka bilmesi gerekenler

Yıllardır hep paraşütçü arkadaşlarımızla aramızda aynı şakalaşma döner durur. Bir insan, sağlam bir uçaktan neden atlar? Onlar da bana her seferinde “Bir kere atlamadan bunu anlayamazsın.” der. Son zamanlarda da etrafımda çok insanın bana sorduğu soru: “Ben paraşütle nasıl atlarım?” oldu. Ben de hazır Uplifers için ilk yazımı yazmayı planlarken, aynı soru sevgili Eda‘dan da gelince bu konu ile başlayayım dedim.

Aslında paraşüt deyip de geçmemek gerekiyor, çünkü birçok çeşidi var. Önce biraz terimler üzerinden bu çeşitleri tanımlayalım:

Serbest Paraşüt: Adı serbest, çünkü sporu yapan kişi paraşütünü kendi istediği irtifada açıyor.

Statik Paraşüt: Statik paraşütlerde sporu yapan kişinin paraşütü uçağa bir statik iple bağlı ve paraşütü ip kendi çekip çıkartıyor ve paraşütten kopuyor. Bundan sonra kişi paraşüte sevk idare vererek inişe gidiyor.

B.A.S.E: Building, Antenna, Span, Earth kelimelerinin baş harflerinden oluşan kısacası sabit yüksekliklerden atlayış ile gerçekleştirilen bir türdür. Ülkemizde de yılda bir kez İstanbul Sapphire binası üzerinden dünya şampiyonasının bir ayağının yapıldığı paraşütçülük çeşididir.

Wingsuit: Kollar ile vücut arasında ve iki bacak arasına yerleştirilmiş parçalar sayesinde insan vücudunu dev bir kanat haline getiren tulum ile atlayış desem yanlış tanımlamış olmam sanıyorum.

WingBASE: İnternette hep gördüğümüz wingsuit tulumu ile B.A.S.E atlayış yaparak dağ yamaçları ve kanyonlarda süzülerek uçuş yapan muhteşem videoları olan branş bu oluyor. Hakkında “En çok bunu nasıl yapabilirim?” diye sorulan da bu branş aynı zamanda!

Yukarıdakilere ek olarak birçok branş daha var. Fakat eğitim ve son zamanlarda en çok sorulanlar bu çeşitler olduğundan dolayı, bunları açıklamam yeterli diye düşünüyorum.

Ben pilot olduğum ve paraşütçülükten son aylarda kadar mümkün olduğunca uzak durduğum için bu konuları bir bilene danışayım diyerek yakın arkadaşım ve ülkemizi Avrupa şampiyonalarında temsil eden Sinem Tufan ile buluşup sorularımı kendisine sordum. Röportaj gibi değil de soru-cevap şeklinde sizlere detayları anlatacağım.

Paraşüt ile atlamak için mutlaka eğitim mi almak gerekiyor?

Hayır. Tandem denilen bir hocaya bağlı şekilde de atlayış yapılabiliyor. Ücretleri her atlayış merkezinde değişmekle birlikte isterseniz bu atlayışınızı kameraya da çektirip hayatınız boyunca bu deneyimi hatırlamanıza ve sevdikleriniz ile paylaşmanıza imkan sağlayabiliyorsunuz. Fakat kendi başınıza paraşüt ile uçaktan atlamak istiyorsanız, o zaman eğitimini almanız gerekiyor.

Paraşüt atlayışı ülkemizde nerelerde yapılıyor?

Türkiye’de paraşüt sivil olarak sadece, Türk Hava Kurumu bünyesinde ve İzmir Selçuk’ da bulunan Efes Atlayış Merkezinde yapılıyor. İsteyenler burada paraşüt eğitimi, tandem (hocaya bağlı) atlayış, serbest atlayış ve wingsuit atlayışları yapabiliyor.

Paraşüt eğitimi ne kadar sürüyor ve maliyeti nedir?

Paraşüt eğitimi, içerisinde aynı dalıştaki yıldızlar gibi A, B, C ve D lisansları barındırıyor. A lisansını aldığınız zaman bir uçaktan belli yükseklik gibi kısıtlamalar dahilinde serbest atlayış yapabiliyorsunuz. B lisansını aldığınız zaman ise, artık istediğiniz gibi wingsuit ya da B.A.S.E atlayışların eğitimlerine geçebiliyorsunuz. Yani wingsuit ya da B.A.S.E yapmak istiyorsanız en azından B lisansınızın olması gerekiyor. Maliyetleri yurt dışı ve yurt içi diye karşılaştırınca da çok bir fark yok, ama eğitim süresi olarak bakarsak inanılmaz fark oluyor. Ülkemizde çeşitli izinler ve uçak azlığı sebebiyle eğitimler uzun sürebiliyor. Fakat yurt dışına gittiğiniz zaman A lisansını yoğun bir eğitim programı ile 15 gün gibi bir sürede, B lisansını da 1 ay gibi bir sürede alabiliyorsunuz. A lisansının maliyeti yaklaşık 5000-6000TL civarında, B lisansının maliyeti ise yaklaşık 15000 TL civarlarında diyebilirim. Malzeme edinmek isterseniz de, o kısım tam bir okyanus. Her çeşit ve markaya göre fiyatlar değişiklik gösteriyor.

Dünyada bu sporu nerelerde yapabiliriz?

Dünyanın her yerinde yapılabiliyor. Fakat ben size Sinem’in gittiği yerlerden birkaçı örnek vereceğim. Sinem ve arkadaşları, yurt dışına giderken bazen yanlarında bu spora sıfırdan başlamak isteyen insanları da götürüp onlara mihmandarlık yapıyor. Rusya, Dubai ve Hollanda’ ya giderek atlayışlar yapıyorlar. Dubai’ de bir firmada yine ülkemizi defalarca temsil eden fakat artık orada yaşayan Meryem Akar bulunuyor. Dubai’de çölde bir atlayış merkezinde çalışan Meryem de, oraya giderseniz size yardımcı olabilir. Sinem de, Meryem de bu spora gerçekten aşık ve yayılması için ellerinden geleni yapan iki arkadaşım ve yeri gelmişken kendilerine teşekkür etmek istiyorum.

B.A.S.E eğitimi ve Wingsuit eğitimi nerede alabilirim?

Bu iki branşında eğitimi biraz usta-çırak ilişkisi ile yürüdüğü için belli bir okulu yok. Bu iş de dünyada isim yapmış insanların genelde eğitim ve ufak kurslar verdikleri İsviçre’ de “lauterbrunnen” var. Oradaki atlayış merkezleri ve kişilerle konuşarak gidip orada bu iki branş üzerine eğitim alabilirsiniz.

Paraşüt, artık benim de yavaş yavaş “Denesem mi?” diye düşünmeye başladığım bir spor haline geldi. Ülkemiz bu konuda inanılmaz derecede bir potansiyele sahip. Örneğin; uzay sınırından atlayış yapan Felix Baumgartner’ın rekor atlayışından önce, Fethiye Ölüdeniz’e gelerek yamaç paraşütlerinden atlayış yaptığını söyleyebilirim. Bunun yanında Efes harabeleri ve Ege denizi manzarasında gün boyu hatta gün batımında THK tesislerinde atlayış yapmak gibi deneyimleri ülkemizde yaşayabilirsiniz. En son çoklu atlayışı yaparak 40 kişi havada tutundu ve ülke rekoru kırdı belki de bir sonraki rekor denemesinde siz de bulunabilirsiniz. İyi hissetmek ve iyi yaşamak için en azından bir kere paraşütle atlamanızı tavsiye ederim. Ben de yakında deneyeceğim!

Her türlü soru, görüş ve önerileriniz için benimle iletişime geçebilirsiniz. benimle iletişime geçebilirsiniz. 

İrfan Ozan Ongun: 1982 yılında İstanbul’da doğdum. Emekli gazeteci anne ve babanın iki çocuğundan birisiyim. İlk maket uçağımı dört yaşımda babamla birlikte yaptım. 1999 yılından 2009 yılına kadar THK bünyesinde planör ve yamaç paraşütü uçuşları gerçekleştirdim. Benim için model uçak, planör ve yamaç paraşütü ile devam eden havacılığı artık hobiden öte meslek olarak yapmaya karar vererek hava yolları taşımacılığı pilot lisansımı da aldım. Tüm bu uçuş hayatım boyunca havacılık öğretisi olarak isimlendirdiğim yolda “olmak” için uğraştım. Hala da bu tekamül sürecinde “olmak” için uğraşıyorum. Bu öğretinin gereksinimi olan iyi hissetmek ve iyi yaşamak için kış sporları haricinde ağırlıklı doğa sporları çerçevesinde aklınıza gelebilecek her türlü sporla ilgilendim. Koşarken Adım Adım ile tanıştım. İki yıldır Adım Adım bünyesinde iyilik peşinde koşarken çevreme de örnek olmaya çalışıyorum. Bu zamana kadar edindiğim deneyimlerimi yazarak anlatmak için blog kurduğum sıralarda sektörün önde gelen havacılık portallarından birisinde köşe yazarlığı yapmaya başladım. Sizler ile de kendi deneyimlerimi, düşüncelerimi paylaşmak için karşınızdayım. Yaşam felsefemiz: Üşenme, erteleme, vazgeçme!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale