Beş bin yıllık bir geçmişe sahip olan Yoga, sözlük anlamı ile birliktir. Yoga uygulamalarının nihai hedefi ise aydınlanmadır. Bahsi geçen bu aydınlanma ve birlik hallerine erişmek için ise büyük bir adanmışlık, boğulmak üzere olan birinin havayı arzulaması kadar kuvvetli bir istek ve disiplinli bir uygulama gereklidir. İçinde bulunduğumuz çağ ve bu çağın yaşam şartlarını göz önünde bulundurduğumuzda bu yola çıkmak ve hedefe erişmek oldukça zor görünüyor.
Neyse ki, size sevindirici bir haberim var: Yoga bu yüzyılda da bizleri yalnız bırakmıyor. Her kadim disiplinde olduğu gibi yoga da modern insanın ihtiyaçlarına cevap verebiliyor. Bu nasıl oluyor derseniz tabi ki beş bin yıldır bu alanda görev yapan gurular (öğretmenler) sayesinde. Gurular, temel yoga metinleri dediğimiz eski yoga metinlerini ve bu metinlerdeki kadim öğretileri bugünkü insanın anlayabileceği ve kullanabileceği bir dille bizlere aktarmayı başarmışlardır. Biz yoga eğitmenlerinin şu an sizlere aktardığı bilgiler ise bu değerli öğretmenlerden bizlere ulaşan güncelleştirilmiş ve günlük hayatımıza uyarlanmış bilgilerdir. Yoga hakkında yazılan tüm yazılar ve ağızdan aktarılan tüm bilgilerin doğruluğunu bahsettiğimiz bu eski temel yoga metinlerine dayanıp dayanmadığını sorgulayarak anlayabilirsiniz.
Bugün size aktaracağım konu ise Taittiriya Upanishad isimli temel yoga metninde bahsedilen insan ve varoluşu hakkındaki bilgilerdir. Bu bilgileri yoga hakkında bilgisi olmayan herkese de hitap edebilmesi için yoga terminolojilerini ve konunun anlatıldığı özgün hikâyeyi de dışarıda bırakarak mümkün olduğunca gündelik örneklerle anlatmaya çalışacağım.
Yogaya göre insan var oluşunun beş boyutu vardır.
Bunlardan ilki her insanın sahip olduğu fiziksel bedendir.
Fiziksel beden maddeseldir. Kişi varoluşunu sadece bedeninden ibaret zanneder, bedeni ile aşırı derecede özdeşleşirse bedenini beğendiği ölçüde mutlu olacaktır. Bedeninde bir kusur görürse ya da bedenine bir şey olursa, örneğin hastalanırsa, kimlik algısı sadece bedensel olacağı için mutsuz olacaktır. Bu kişi çevresini de aynı şekilde maddesel ve fiziksel olarak değerlendireceği için dış dünyayı da maddesel yapıya duyduğu beğenisi ya da hoşnutsuzluğu üzerinden değerlendirecektir. Bu durumda kişi mutluluğunu maddesel düzeye bağlamış olur. Başka bir deyişle dışsal nesnelere bağlamış olur. Dışsal nesnelerde gördüğü her türlü sorun, hoşnutsuzluk kişiyi mutsuzluğa ve sonunda ıstıraba sürükler. Yoga bu noktada bize fiziksel bedenin ve maddesel dünyanın bir mutluluk kaynağı olmadığını ve fiziksel bedenin ve maddenin ötesinde sahip olduklarımıza bakmamızı öğütler.
İnsanın ikinci boyutu yaşam gücü bedenidir.
Fiziksel bedeni hayatta tutan can dediğimiz yaşam gücüdür. Bu yaşam gücü çakralar denen enerji kanallarından akar. Fiziksel ve düşünsel faaliyetlerimizi yapmamızı sağlar. Yaşam gücü (can) yoksa fiziksel beden de var olamaz. Ancak kişinin zamanla, örneğin yaşlandığında, yaşam gücü azalmaya başlar. Bu sefer de insan bu yaşama gücü ile kendini özdeşleştirir. Kendini sadece bu yaşam gücünden ibaret zanneder. Yaşam gücünün yüksek olmasını mutluluk, az olmasını ise mutsuzluk sebebi olarak algılar. Yine ıstıraba sürüklenir ve dengesini kaybeder. Yoga her insanın sahip olduğu bu yaşam gücünün de gerçek bir mutluluk kaynağı olmadığını bunun da ötesindeki insan var oluşunun boyutlarına bakmamızı söyler.
İnsanın üçüncü boyutu akıl bedenidir.
“Yaşam gücüm azaldı eskisi gibi güçlü değilim. Artık genç değilim. Genç olsaydım mutlu olurdum.” Bunlar nedir? Birer düşüncedir. Bu düşünceler nerede üretilir? Akılda. Aklımızı kendi haline bırakırsak görürüz ki aklımız milyonlarca düşünce üretir. Çünkü aklın doğası düşünce üretmek üzerinedir. Kişi bu düşüncelerin doğruluğunu sorgulamayıp kendini bu düşünceler ile özdeşleştirdiğinde yani bu düşünceleri gerçek kabul ettiğinde bu sefer de duygu üretmeye, aklı nasılsa öyle hissetmeye başlar. Sonu gene ıstıraptır. Bu noktada yoga bize sahip olduğumuz düşüncelerin de ötesine bakmamızı, bunları sorgulamamızı, mutluluğumuzun kaynağının düşüncelerimiz yani aklımız olmadığını söyler.
İnsanın dördüncü boyutu zihinsel bedenidir.
Bu boyutu insanın vicdanına ya da muhakeme yapma yeteneği olan mantıklı zihnine benzetebiliriz. Örneğin yolda bir gül görürsünüz ve aklınızdan “Aaa, ne kadar güzel bir gül, koparayım, benim olmalı” diye geçirirsiniz. Ancak aklınızdan geçen bu düşünceyi sorguladığınızda bu gülün size ait olmadığını, o gülü koparmanın doğru bir davranış olmadığını anlarsınız. Analiz edersiniz ve gülü koparmamaya karar verirsiniz. Bu noktada gülü koparmak üzere olan dürtüsel bedeni ve “ne kadar güzelmiş benim olmalı” diyen aklı kontrol edebilmeye başlarsınız. Bu boyut bizi hayvanlardan ayıran en önemli özelliğimizdir. Burada sezgilerimiz ve iyi-kötü, doğru-yanlış arasında ayrım gücümüz vardır. Ancak yogaya göre bu boyut da mutluluğun gerçek kaynağı değildir. Yoga bize biraz daha derine, bu boyutun da ötesine bakmamızı söyler. Çünkü insan eğer ki dürtülerine ve düşüncelerine (aklına) yenik düşüp ahlaki değerlerine ters düşecek bir şey yaparsa, bu sefer de bundan mutsuz olup ıstıraba sürüklenmeye başlar. Bu durumda kişi bu sefer de kendini ahlaki değerleri ile özdeşleştirmiş olur. Erdemli davrandığında kendini iyi hisseder, iyi bir davranış yapınca ben iyi biriyim der, uygunsuz gördüğü bir davranış yaptığında kendini kötü biriyim diye değerlendirerek kendini kahreder. Yine ıstıraba sürüklenmiş olur.
İnsanın beşinci boyutu mutluluk bedenidir.
Yogaya göre burası insanın gerçek varoluşsal doğası olan mutluluk halidir. Burada mutluluk hiçbir dışsal nesneye, duygu ve düşünceye bağımlı olmadığından, mutluluk içsel, sürekli ve değişmezdir yani mutlaktır. Kişi burada mükemmel sağlık, denge ve uyum halindedir. Sessizlik hâkimdir çünkü dışsal nesnelere bağımlılık olmadığından üretilen herhangi bir duygu ve düşünce yoktur.
Bir yoga öğrencisi ya da günlük hayatına yogayı dâhil etmek isteyen kişi için en temel bilgi budur. Yogada buna analiz ve deneyim yolu ile varoluşunun boyutlarını ve gerçek mutluluğu, özbeni bulma yöntemi denir.
Özbeni bulma yöntemi ile sağlıklı ve mutlu olmak
Bu yöntem ile yoga bize gündelik hayatımızı daha huzurlu, sağlıklı ve mutlu kılmak için iki temel reçete sunar:
1. Mutluluğunu, bedenin dâhil, dışsal nesnelere bağlama.
Çünkü bu maddeler geçicidir ve gerçek birer mutluluk kaynağı değildir. Örneğin; bir araba istersin bu beni mutlu edecek dersin. Arabayı alırsın bu sefer de bir evim olursa mutlu olurum dersin. Ya da evin, araban vardır “Ah keşke çocuğum olsa, bir aile kursam.” dersin. Ancak bu istekler, arzular tükenmez. Birine sahip olduğunda ötekinin hayalini kurmaya başlarsın. Bunlara sahip olamadığında ise aklında mutluluğu bu nesnelere bağladığın için öfke, kıskançlık, vb. olumsuz duygular üretmeye başlarsın ve acı çekersin. Bu duygu ve düşüncelerin dozu artarsa önce strese girer sonunda da kendini hasta edersin. Bu nedenle yaşamın süresince isteklerini gerçekleştirmek için gerekli çabayı göster, elinden geldiğince ve fırsatlar oluştuğunda arzularını gerçekleştir ki aklın rahatlasın; ama aynı zamanda bunların sonu olmadığını ve bunların sana gerçek mutluluğu vermediğini analiz ve deneyim yoluyla anlamaya çalış ve arzulamayı bırak. Eğer bunlar gerçek bir mutluluk kaynağı olsaydı dünyevi olarak her şeye sahip olan insanların tümü mutlu olurdu. Ancak durum böyle değildir.
2. Gerçek mutluluğu bulmak için yoga yap.
Bahsettiğimiz tüm boyutlar birbiri ile bağlantı halindedir. Bunlardan birindeki dengesizlik tüm boyutları etkiler. Yukarıdaki araba örneğinde olduğu gibi kişi fiziksel olarak sağlıklı olsa da aklından geçen kendini mutsuz eden olumsuz düşüncelere kapıldığında aklındaki bu huzursuzluk bedene yansır ve bedeni de hasta eder. Bu hastalık da genellikle aklın ya da bedenin en zayıf olduğu bölgede ortaya çıkar. Bu nedenle yoga bize tüm boyutlarımızı sağlıklı tutmamızı öğütler.
Fiziksel bedenimizi güçlü ve sağlıklı tutmak için yoga pozlarını uygulamamızı, ya da egzersiz yapmamızı, sağlıklı beslenmemizi ister. Fiziksel bedenimiz sağlıklı ise aklımız, düşüncelerimiz, duygularımız ve analiz yeteneğimiz de sağlıklı olur.
Yogaya göre yaşam gücü bedenimizi sağlıklı tutmak için yaşam gücümüzü idareli kullanmalı, yaşam gücümüzü aşırı tüketen eylemlerden kaçınmalıyız. Örneğin aşırı spor yapan ve bedenini aşırı yoran biri yaşam gücünü hızlı tükettiği için hastalanabilir, eklem deformasyonu, kas yıpranması, vb. yaşayabilir. Yaşam gücümüzü ne kadar dengeli kullanırsak o kadar uzun ve sağlıklı yaşarız. Aklımız, bedenimiz, zihnimiz ve ruhumuz da aynı ölçüde dengeli ve sağlıklı olur. Bunun için yoga bize nefes çalışmalarını önerir. Örneğin sinirlenince, ya da strese girince aşırı hızlı ve sığ nefesler alıp veririz. Yaşam gücümüzün dengesi bozulur ya da hızla yaşam gücümüzü tüketmeye başlarız. Metabolizmamızın ve iç organlarımızın faaliyetlerinde dengesizlik başlar. Dengesi bozulan yaşam enerjimiz sağlımızı da olumsuz etkiler. Bu yüzden hareketlerimizin sakin, nefesimizin yavaş, derin, düzenli ve dengeli olması önemlidir.
Akıl bedenimizin sağlığı için yoga bize meditasyonu önerir. Kişi sessizce oturup düşüncelerini onlarla özdeşleşmeden izlemeye başladığında zamanla bu tavır gündelik hayatına yansır. Meditasyonda bunları sadece bir düşünce diyerek izleyen kişi günlük yaşantısında da bu düşüncelerin seline kapılmak yerine düşüncelerinin hâkimi olabilmeye, istediği zaman düşünebilmeye istediği zaman düşünceyi bırakabilmeye başlar.
Zihinsel bedenimiz, yani ayrım gücümüz ve sezgilerimizin gelişimi ve keskinleşmesi için yoga bize temel metinleri okumamızı, üzerinde düşünmemizi, dua etme, ilahi dinleme, söyleme, vb. çalışmaları yapmamızı söyler. Kişinin inandığı dine ya da takip ettiği felsefi yola bağlı olarak o alandaki temel kabul edilen metinleri okuması yolu ile gerçek ve doğru bilgi ile karşılaşan kişinin bir daha gerçek mutluluk konusunda yanlışa düşmeyeceği artık cehaletten kurtulacağı söylenir.
Özetle, yoga yeniçağ insanı için bir varoluş ve kurtuluş şeklidir. Kişi günlük hayatında yoganın önerdiği mutluluk analizini yaptıkça ve yoga uygulamalarını hayatına dâhil ettikçe kendisine ıstırap veren acı dolu düşüncelerden, arzulardan, öfke vb. olumsuz duygulardan, hastalıklardan özgürleşir. Böylece adım adım yogaya erişir.
Namaste!