X

Yogaya göre insanın varoluşu ve gerçek mutluluğa erişmesinin yolu

Beş bin yıllık bir geçmişe sahip olan Yoga, sözlük anlamı ile birliktir. Yoga uygulamalarının nihai hedefi ise aydınlanmadır. Bahsi geçen bu aydınlanma ve birlik hallerine erişmek için ise büyük bir adanmışlık, boğulmak üzere olan birinin havayı arzulaması kadar kuvvetli bir istek ve disiplinli bir uygulama gereklidir. İçinde bulunduğumuz çağ ve bu çağın yaşam şartlarını göz önünde bulundurduğumuzda bu yola çıkmak ve hedefe erişmek oldukça zor görünüyor.

Neyse ki, size sevindirici bir haberim var: Yoga bu yüzyılda da bizleri yalnız bırakmıyor. Her kadim disiplinde olduğu gibi yoga da modern insanın ihtiyaçlarına cevap verebiliyor. Bu nasıl oluyor derseniz tabi ki beş bin yıldır bu alanda görev yapan gurular (öğretmenler) sayesinde. Gurular, temel yoga metinleri dediğimiz eski yoga metinlerini ve bu metinlerdeki kadim öğretileri bugünkü insanın anlayabileceği ve kullanabileceği bir dille bizlere aktarmayı başarmışlardır. Biz yoga eğitmenlerinin şu an sizlere aktardığı bilgiler ise bu değerli öğretmenlerden bizlere ulaşan güncelleştirilmiş ve günlük hayatımıza uyarlanmış bilgilerdir. Yoga hakkında yazılan tüm yazılar ve ağızdan aktarılan tüm bilgilerin doğruluğunu bahsettiğimiz bu eski temel yoga metinlerine dayanıp dayanmadığını sorgulayarak anlayabilirsiniz.

Bugün size aktaracağım konu ise Taittiriya Upanishad isimli temel yoga metninde bahsedilen insan ve varoluşu hakkındaki bilgilerdir. Bu bilgileri yoga hakkında bilgisi olmayan herkese de hitap edebilmesi için yoga terminolojilerini ve konunun anlatıldığı özgün hikâyeyi de dışarıda bırakarak mümkün olduğunca gündelik örneklerle anlatmaya çalışacağım.

Yogaya göre insan var oluşunun beş boyutu vardır.
Mutluluk bedeniniz, mükemmel sağlık, denge ve uyum halinde olduğunuz bedeninizdir.
Bunlardan ilki her insanın sahip olduğu fiziksel bedendir.

Fiziksel beden maddeseldir. Kişi varoluşunu sadece bedeninden ibaret zanneder, bedeni ile aşırı derecede özdeşleşirse bedenini beğendiği ölçüde mutlu olacaktır. Bedeninde bir kusur görürse ya da bedenine bir şey olursa, örneğin hastalanırsa, kimlik algısı sadece bedensel olacağı için mutsuz olacaktır. Bu kişi çevresini de aynı şekilde maddesel ve fiziksel olarak değerlendireceği için dış dünyayı da maddesel yapıya duyduğu beğenisi ya da hoşnutsuzluğu üzerinden değerlendirecektir. Bu durumda kişi mutluluğunu maddesel düzeye bağlamış olur. Başka bir deyişle dışsal nesnelere bağlamış olur. Dışsal nesnelerde gördüğü her türlü sorun, hoşnutsuzluk kişiyi mutsuzluğa ve sonunda ıstıraba sürükler. Yoga bu noktada bize fiziksel bedenin ve maddesel dünyanın bir mutluluk kaynağı olmadığını ve fiziksel bedenin ve maddenin ötesinde sahip olduklarımıza bakmamızı öğütler.

İnsanın ikinci boyutu yaşam gücü bedenidir.

Fiziksel bedeni hayatta tutan can dediğimiz yaşam gücüdür. Bu yaşam gücü çakralar denen enerji kanallarından akar. Fiziksel ve düşünsel faaliyetlerimizi yapmamızı sağlar. Yaşam gücü (can) yoksa fiziksel beden de var olamaz. Ancak kişinin zamanla, örneğin yaşlandığında, yaşam gücü azalmaya başlar. Bu sefer de insan bu yaşama gücü ile kendini özdeşleştirir. Kendini sadece bu yaşam gücünden ibaret zanneder. Yaşam gücünün yüksek olmasını mutluluk, az olmasını ise mutsuzluk sebebi olarak algılar. Yine ıstıraba sürüklenir ve dengesini kaybeder. Yoga her insanın sahip olduğu bu yaşam gücünün de gerçek bir mutluluk kaynağı olmadığını bunun da ötesindeki insan var oluşunun boyutlarına bakmamızı söyler.

İnsanın üçüncü boyutu akıl bedenidir.

“Yaşam gücüm azaldı eskisi gibi güçlü değilim. Artık genç değilim. Genç olsaydım mutlu olurdum.” Bunlar nedir? Birer düşüncedir. Bu düşünceler nerede üretilir? Akılda. Aklımızı kendi haline bırakırsak görürüz ki aklımız milyonlarca düşünce üretir. Çünkü aklın doğası düşünce üretmek üzerinedir. Kişi bu düşüncelerin doğruluğunu sorgulamayıp kendini bu düşünceler ile özdeşleştirdiğinde yani bu düşünceleri gerçek kabul ettiğinde bu sefer de duygu üretmeye, aklı nasılsa öyle hissetmeye başlar. Sonu gene ıstıraptır. Bu noktada yoga bize sahip olduğumuz düşüncelerin de ötesine bakmamızı, bunları sorgulamamızı, mutluluğumuzun kaynağının düşüncelerimiz yani aklımız olmadığını söyler.

İnsanın dördüncü boyutu zihinsel bedenidir.

Bu boyutu insanın vicdanına ya da muhakeme yapma yeteneği olan mantıklı zihnine benzetebiliriz. Örneğin yolda bir gül görürsünüz ve aklınızdan “Aaa, ne kadar güzel bir gül, koparayım, benim olmalı” diye geçirirsiniz. Ancak aklınızdan geçen bu düşünceyi sorguladığınızda bu gülün size ait olmadığını, o gülü koparmanın doğru bir davranış olmadığını anlarsınız. Analiz edersiniz ve gülü koparmamaya karar verirsiniz. Bu noktada gülü koparmak üzere olan dürtüsel bedeni ve “ne kadar güzelmiş benim olmalı” diyen aklı kontrol edebilmeye başlarsınız. Bu boyut bizi hayvanlardan ayıran en önemli özelliğimizdir. Burada sezgilerimiz ve iyi-kötü, doğru-yanlış arasında ayrım gücümüz vardır. Ancak yogaya göre bu boyut da mutluluğun gerçek kaynağı değildir. Yoga bize biraz daha derine, bu boyutun da ötesine bakmamızı söyler. Çünkü insan eğer ki dürtülerine ve düşüncelerine (aklına) yenik düşüp ahlaki değerlerine ters düşecek bir şey yaparsa, bu sefer de bundan mutsuz olup ıstıraba sürüklenmeye başlar. Bu durumda kişi bu sefer de kendini ahlaki değerleri ile özdeşleştirmiş olur. Erdemli davrandığında kendini iyi hisseder, iyi bir davranış yapınca ben iyi biriyim der, uygunsuz gördüğü bir davranış yaptığında kendini kötü biriyim diye değerlendirerek kendini kahreder. Yine ıstıraba sürüklenmiş olur.

İnsanın beşinci boyutu mutluluk bedenidir.

Yogaya göre burası insanın gerçek varoluşsal doğası olan mutluluk halidir. Burada mutluluk hiçbir dışsal nesneye, duygu ve düşünceye bağımlı olmadığından, mutluluk içsel, sürekli ve değişmezdir yani mutlaktır. Kişi burada mükemmel sağlık, denge ve uyum halindedir. Sessizlik hâkimdir çünkü dışsal nesnelere bağımlılık olmadığından üretilen herhangi bir duygu ve düşünce yoktur.

Bir yoga öğrencisi ya da günlük hayatına yogayı dâhil etmek isteyen kişi için en temel bilgi budur. Yogada buna analiz ve deneyim yolu ile varoluşunun boyutlarını ve gerçek mutluluğu, özbeni bulma yöntemi denir.

Yoga uygulamalarını hayatınıza dâhil ettikçe özgürleşirsiniz.
Özbeni bulma yöntemi ile sağlıklı ve mutlu olmak

Bu yöntem ile yoga bize gündelik hayatımızı daha huzurlu, sağlıklı ve mutlu kılmak için iki temel reçete sunar:

1. Mutluluğunu, bedenin dâhil, dışsal nesnelere bağlama.

Çünkü bu maddeler geçicidir ve gerçek birer mutluluk kaynağı değildir. Örneğin; bir araba istersin bu beni mutlu edecek dersin. Arabayı alırsın bu sefer de bir evim olursa mutlu olurum dersin. Ya da evin, araban vardır “Ah keşke çocuğum olsa, bir aile kursam.” dersin. Ancak bu istekler, arzular tükenmez. Birine sahip olduğunda ötekinin hayalini kurmaya başlarsın. Bunlara sahip olamadığında ise aklında mutluluğu bu nesnelere bağladığın için öfke, kıskançlık, vb. olumsuz duygular üretmeye başlarsın ve acı çekersin. Bu duygu ve düşüncelerin dozu artarsa önce strese girer sonunda da kendini hasta edersin. Bu nedenle yaşamın süresince isteklerini gerçekleştirmek için gerekli çabayı göster, elinden geldiğince ve fırsatlar oluştuğunda arzularını gerçekleştir ki aklın rahatlasın; ama aynı zamanda bunların sonu olmadığını ve bunların sana gerçek mutluluğu vermediğini analiz ve deneyim yoluyla anlamaya çalış ve arzulamayı bırak. Eğer bunlar gerçek bir mutluluk kaynağı olsaydı dünyevi olarak her şeye sahip olan insanların tümü mutlu olurdu. Ancak durum böyle değildir.

2. Gerçek mutluluğu bulmak için yoga yap.

Bahsettiğimiz tüm boyutlar birbiri ile bağlantı halindedir. Bunlardan birindeki dengesizlik tüm boyutları etkiler. Yukarıdaki araba örneğinde olduğu gibi kişi fiziksel olarak sağlıklı olsa da aklından geçen kendini mutsuz eden olumsuz düşüncelere kapıldığında aklındaki bu huzursuzluk bedene yansır ve bedeni de hasta eder. Bu hastalık da genellikle aklın ya da bedenin en zayıf olduğu bölgede ortaya çıkar. Bu nedenle yoga bize tüm boyutlarımızı sağlıklı tutmamızı öğütler.

Fiziksel bedenimizi güçlü ve sağlıklı tutmak için yoga pozlarını uygulamamızı, ya da egzersiz yapmamızı, sağlıklı beslenmemizi ister. Fiziksel bedenimiz sağlıklı ise aklımız, düşüncelerimiz, duygularımız ve analiz yeteneğimiz de sağlıklı olur.

Yogaya göre yaşam gücü bedenimizi sağlıklı tutmak için yaşam gücümüzü idareli kullanmalı, yaşam gücümüzü aşırı tüketen eylemlerden kaçınmalıyız. Örneğin aşırı spor yapan ve bedenini aşırı yoran biri yaşam gücünü hızlı tükettiği için hastalanabilir, eklem deformasyonu, kas yıpranması, vb. yaşayabilir. Yaşam gücümüzü ne kadar dengeli kullanırsak o kadar uzun ve sağlıklı yaşarız. Aklımız, bedenimiz, zihnimiz ve ruhumuz da aynı ölçüde dengeli ve sağlıklı olur. Bunun için yoga bize nefes çalışmalarını önerir. Örneğin sinirlenince, ya da strese girince aşırı hızlı ve sığ nefesler alıp veririz. Yaşam gücümüzün dengesi bozulur ya da hızla yaşam gücümüzü tüketmeye başlarız. Metabolizmamızın ve iç organlarımızın faaliyetlerinde dengesizlik başlar. Dengesi bozulan yaşam enerjimiz sağlımızı da olumsuz etkiler. Bu yüzden hareketlerimizin sakin, nefesimizin yavaş, derin, düzenli ve dengeli olması önemlidir.

Akıl bedenimizin sağlığı için yoga bize meditasyonu önerir. Kişi sessizce oturup düşüncelerini onlarla özdeşleşmeden izlemeye başladığında zamanla bu tavır gündelik hayatına yansır. Meditasyonda bunları sadece bir düşünce diyerek izleyen kişi günlük yaşantısında da bu düşüncelerin seline kapılmak yerine düşüncelerinin hâkimi olabilmeye, istediği zaman düşünebilmeye istediği zaman düşünceyi bırakabilmeye başlar.

Zihinsel bedenimiz, yani ayrım gücümüz ve sezgilerimizin gelişimi ve keskinleşmesi için yoga bize temel metinleri okumamızı, üzerinde düşünmemizi, dua etme, ilahi dinleme, söyleme, vb. çalışmaları yapmamızı söyler. Kişinin inandığı dine ya da takip ettiği felsefi yola bağlı olarak o alandaki temel kabul edilen metinleri okuması yolu ile gerçek ve doğru bilgi ile karşılaşan kişinin bir daha gerçek mutluluk konusunda yanlışa düşmeyeceği artık cehaletten kurtulacağı söylenir.

Özetle, yoga yeniçağ insanı için bir varoluş ve kurtuluş şeklidir. Kişi günlük hayatında yoganın önerdiği mutluluk analizini yaptıkça ve yoga uygulamalarını hayatına dâhil ettikçe kendisine ıstırap veren acı dolu düşüncelerden, arzulardan, öfke vb. olumsuz duygulardan, hastalıklardan özgürleşir. Böylece adım adım yogaya erişir.

Namaste!

Rana Korkunç: Yoga Eğitmeni & Terapisti, Enerjist, İK Uzmanı // Çevre Mühendisi lisansının üzerine İTÜ’de MBA yaparken sosyal ve sayısal becerilerini birleştirebileceği İnsan Kaynakları alanına hayran oldu. Yaklaşık 10 yıl boyunca dünyanın önde gelen şirketlerinde İnsan Kaynaklarının nerdeyse tüm alanlarında çalıştı. Her zaman bir doğa, müzik, dans ve spor aşığıydı. Çeşitli grup ve derneklerde müzisyen ve dansçı olarak çalıştı. Yurtdışı festival ve konserlerde görev aldı. Şu anda tüm beceri ve eğitimlerini harmanlayarak dünya ile paylaşmaya çalışıyor. Kendini dünyalı ve sürekli bir hayat öğrencisi olarak tanımlıyor. Boş zamanlarında Windsurf, Tai Chi, Chi Ghong ve Dağcılık yaparak kendini tanımaya devam ediyor.

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale