X

Yogadan çıktım yola, yolum bağlandı hayata

Yoga derslerinde Berivan Hoca’dan hep benzer şeyleri duyuyordum: “Yoga hayatla iç içedir. Matın üzerinde ne olduğunu fark edin. Yoganızı hayatın içine taşıyın.”

İnanın ne demek olduğunu bu zamana kadar pek anlamıyordum.. Tam olarak ne demek istiyor, yoga nasıl hayatın içindeydi hiçbir fikrim yoktu. Şimdi şimdi anlamaya başlıyorum. Kapı yine kendini tanımana, kendinle yakınlaşmanın sonucuna çıkıyormuş. Yin Yoga eğitiminde bedenimi tanımaya başladıkça, ne olup bittiğini gördükçe kapılar açılmaya başladı yavaş yavaş. Her birimizin kendine has olduğunu, ayrı ayrı özellikleri olan varlıklar olduğumuzu bilgi olarak biliyordum ama yogada bunların gerçekten ne anlama geldiğini görmeye, hissetmeye başladım.

Mesela en basitinden her birimizin kemik yapıları, uzunluğu, pozisyonu, çıkıntıları vb. hepsi değişiyor. Aynı sanıyoruz her birimiz birbirimizi. Birimiz bir şey yaptığında “amaan ne var ki bunda ben de yaparım” diye atılıyoruz ya herhangi bir konuda, atılmamak lazımmış. Çok çok basit bir pozu; hepimizin “bunu bebek yapar” diyeceğimiz bir duruşu yapamayanlarımız oluyor derste. Buna ben de dahilim. Fakat artık bedenimin özelliklerini, içeride ne olup bittiğini daha iyi anladığım için ne diyorum biliyor musunuz? “Tamam. Bu bana uygun değil. Kendime uygun olanı seçeyim ben.” Artık kızmak yok, sinirlenmek yok, başarısızlık hissi, eksiklik hissi yok! İşte, en güzel özgürlüklerden bir tanesi de bu. Kalıplardan özgürleşmek…

Çünkü artık biliyorum. Benim suçum değil yapamamak. Benim günahım yok bağdaş kurup oturamadığım için. Sadece bedenimin yapısı buna müsait değil. Tanrı böyle yaratmış beni. Ne yapabilirim? Ben hemen söyleyeyim ne yapabileceğimizi bu durum karşısında. Kendimizi kabullenmek. Kendimizi olduğumuz gibi kabullenmek ve bu halimizle sevmek, çok sevmek. “Ben de böyleyim ve kendimi böyle kabul ediyorum” diyebilmek. Kapasitemizi kabullenmek yani özü. Bağdaş kuramamışsam ne olacak? Benim yapabildiğim, başkalarına uygun olmayan başka şeyler var mesela. “Aaa vah vah yapamıyor beceriksizler” demiyorum. Başkalarına karşı da anlayış gelişiyor. Herkesin kendine has özellikleri, yetenekleri olduğunu görüp yaşayıp saygıyla, sevgiyle kabul ettiğin yer yoga.

“Buralara nereden geldin” derseniz de, derste yanımdaki kadıncağızdan çıktı her şey. Bazı pozların bedenini zorladığı çok belliydi. Ah, vah diye çıkardığı sesler konsantrasyonumu kendisine yöneltiyordu. Bir sağa bir sola hareketleniyor, hocanın gösterdiğine inatla ulaşmaya çalışıyordu. Yüzü kıpkırmızı tabi. Yapamadıkça belli ki kızıyordu kendine. Etrafına bakıyordu acaba diğerleri nasıl yapıyor diye. Başkalarının yaptığını gördükçe kendini daha da zorlamaya devam ediyordu. Onu izlerken öyle üzüldüm ki kendisine yaptığına: “İsterseniz hocayı çağırın size alternatif bir şey göstersin, zorlamayın kendinizi, sakatlayacaksınız” çıktı ağzımdan ister istemez. Kadıncağız yüzündeki inatla: “Yok yok çok iyiyim ben” dedi. Sonra bir şey diyemedim pek tabii ama aydınlandım.

Tam o an hayatla yoganın nasıl iç içe olduğunu gördüm kendi gözlerimle. Hayatta da bunu yapmıyor muyuz? Kendimizi o kadar tanımıyoruz ki, “ben kendim için ne yapabilirim acaba, nasıl geliştirebilirim sahip olduklarımı?” diye sormak yerine hep başkalarını izliyoruz. Odağımız hep başkalarında. O ne yapıyor acaba hayatta? O nasıl tepki veriyor şu duruma? O ne giyiyor? O nerelere gidiyor? O nasıl sunum hazırlıyor? Dur ben de yapayım onları. Eksik kalmayayım. Sonrası hep yetişme telaşı. Hep başkalarına yetişmeye çalışıyoruz hayatta. Es geçiyoruz kendimizi. Hiç önem vermiyoruz, görmüyoruz. Hep başkalarının yaptıklarına kafa yoruyoruz. Yoruluyoruz. Başkalarının ulaştığına bazı sebeplerden dolayı doğal olarak ulaşamadığımızda ise sonrası genellikle hayal kırıklığı silsilesi: hüzün, çaresizlik, korku, başarısızlık hissi, eksiklik hissi, tam hissedememek, öfke, kendini küçük görme, mutsuzluk ve sonu gelmeyen daha çok gerçek olmayan his. Bir şeyleri olması için zorlamak, olmayınca öfkelenmek, delirmek, üzülmek… Ne fena değil mi? Hepimiz yapmıyor muyuz bunları hayatımızın belli yerlerinde?

“O kadın bu poza girdiyse ben de yaparım ne var, o adam bu kadar parayı yaptıysa ben hayli hayli yaparım, o bile şunu bunu almış, o kadının neyi var ki bu kadar ünlü, sadece şu bu işte, babası sayesinde yaptı bunları, yoksa ohooo” diyerek insanları küçümseme çalışmaları da anında başlar mesela. Gelgelelim eğer ki kendinizi ve insanları dışarıdan objektif izleyebilen bir insansanız çok komik gelir tüm bu söylemler. Çünkü o hırsla, öfkeyle, dalgaya alınarak söylenmiş cümlelerin altındaki haseti görürsünüz.

Odağınız neresiyse orası büyürSiz başkalarının yaptıklarına yoğunlaştıkça ne yapmış oluyorsunuz biliyor musunuz? Enerjinizi oraya veriyorsunuz. Başkalarını büyütüp büyütüp kendinizi de aynı hızla küçültüyorsunuz…

Kendinize yaptığınız kötülüğü biraz daha net görebiliyor musunuz şimdi? Hiç yoktan; “ben hiçbir şey beceremiyorum” hissi. Nasıl da hiç yoktan oluşturdunuz bu hissi şimdi anlayabiliyor musunuz biraz daha?
Bu arada ben de öyle sütten çıkma ak kaşık falan değilim… E ben de insan olduğum için çok geçtim, hala da geçiyorum bu yerlerden. Ama artık “fark ediyorum”. Gözlemliyorum kendimi. “Bir dakika ya şimdi ben neden böyle hissettim? Neden kıskandım? Özendiğim şey ne şimdi burada?” diye sorgulamaya başladım.

Şimdi neyi fark ediyorum biliyor musunuz?

Seçimler. Tek ama tek farkımız seçimlerimiz bu hayatta. O özendiğim insanları izlemeye başladım. Ve dedim ki: “e ben de yapabilirim bunları”. O zaman fark sandığımız şey ne?

Seçimlerimiz, göze alabildiklerimiz; alamadıklarımız, yapabildiğimiz fedakarlıklar, cesaret; korkuyu seçmek yerine cesareti seçmek, güvenli alanda kalmak yerine atlamak her şeye sonuçlarını alarak göze. Ve bir de özelliklerimiz tabii kendimize has olan. Resim çizebilen birine bakıp: “Ben nasıl yapamam?” diye kendime kızıp zorlayacağıma: “Ben yazı yazıyorum, bunu nasıl geliştirebilirim, büyütebilirim?” diye sormak.

Ya… Böyle işte…

Geziniyorum, güzel yerlerde geziniyorum anlayacağınız iç dünyamda. Mutluyum, memnunum kendimden. Hepimizin kendisinden mutlu olacağı güzel, yıldızlı günlere…

İlginizi çekebilir: Güvenli bölgede iyi miyiz, yoksa aynı döngüden çok mu sıkıldık?

Yazarın diğer yazıları için tıklayın.

Gamze Baytan: Selamlar, Gamze ben. Meditasyon ve yoga hocasıyım. 7/24 çalıştığım organizasyon sektöründen bir anda "Ne yapıyorum ben kendim için" diyerek çalışma hayatımda ne istediğime karar vermek adına verdiğim arada; kendimi bir anda bol kitap, bol sorgulama, bol seans ve bol yazının içerisinde buldum. Yol yolu açtı ve ben artık izlemek yerine hayata katılmayı seçtim. Eylül '15'te Ezgi Sorman'dan aldığım Meditasyon Eğitimi Eğitmenliği'nden mezun oldum. Şu an toplam 2 günden oluşan ve içerisinde “stres nedir, bedene etkileri nedir, sağlıklı seçimler yapmamız nasıl mümkündür, meditasyon nedir, ne işimize yarar, faydaları nedir, biz aslında kimiz” gibi soruların cevabını konuşup; her birimizin modu her an değişkenlik gösterdiği için tek bir tekniğe kendimizi sıkıştırmak yerine, esnek olabilmek adına 3 ayrı varyasyonun deneyimendiği eğitimler ve grup meditasyonları yapmaktayım. Yollar bitmez tabi hayat boyu; görebildiğimiz sürece. Ayık ve uyanık olarak yakalayabildiğimiz takdirde hayatı. Ve Cihangir Yoga'da Berivan Aslan Sungur'un Yin Yoga Eğitmenliği eğitimiyle kesişti yolum. Temmuz '17’de de meditasyon hocalığımın yanı sıra yin yoga hocalığına tam anlamıyla adım atmış oluyorum. Ben ruh-zihin-beden ile bütünüyle çalışmaktan çok keyif alıyorum. Yeni şeyler keşfediyorum. Hayatta hem daha güçlü hem daha esnek durabiliyorum artık. Her şey artık hem daha derin hem daha hafif. Ve bütün bu deneyimleri daha rahat anlamamı, içselleştirmemi, görmemi sağlayan en büyük araç da kelimelerim. Yazıyorum çünkü yazı benim bu hayatta ruhumla özgürce dansedebildiğim en özgür alan. Yazıyorum çünkü yaşadığımız, başımıza gelen herhangi bir şeyde yalnız olmadığımızı, çaresiz olmadığımızı bilelim, kuvvetimizi yine birbirimizden alalım, birbirimize yayalım ve şifa olalım diye.. Tüm insanlığa yayılmak niyetiyle. Mail adresim: gamzebaytan@gmail.com

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale