Şehir hayatının kaosundan uzaklaşıp ne zaman doğaya dönsek, doğa hatırlatmaya başlar: Koşturmana gerek yok, yaşam bir yarış değil! Kendin gibi burada, şu anda var olabilirsin.
Günlük hayatın içinde bir sonraki tren, otobüs yokmuş gibi davranarak koşuyor, birilerine benzemeye çalışarak senelerimizi veriyor, sonra paralar döktüğümüz eğitimlerle iyileşeceğimize inanıyoruz. Oysa gerçek iyileşme, kişinin yavaşlaması ve kendine nazikçe yaklaşmasında saklı, bu bilginin idraki ise herkesin yolculuğuna göre değişiyor. Ve evet, her şey bu idrakin bir parçası olabilir: Doğa, terapi, eğitimler…
Geçen hafta yoga uzmanlık programımızın inzivası için doğaya gittik. Doğa yeniden yukarıda anlattıklarımı sessizce hatırlatmaya başladı.
Doğana dönüş!
Bence en derinde doğanın tam olarak yaptığı bu! Seni kendi doğana, otantikliğine yaklaştırıyor. Ve bunu öyle sıradan bir şiirsellik içinde yapıyor ki hayran kalmamak elde değil.
Doğada her şey cesaretle kendiliğini sergiliyor. Meşe çınar olmaya, kedi köpek olmaya çalışmıyor. Hiçbir canlı kışı bitirmeye çalışmıyor ya da süreci hızlandırma savaşında değiller. Doğayla öyle bir uyum içindeler ki ağaç, yapraklarını hızlı hızlı savurmuyor, HER ŞEYİN KENDİ DOĞAL VAKTİNDE OLMASININ GÜVENİ İÇİNDE HUZUR DOLULAR!
Doğanın eşsizliğinin sırrı da tam bu!
Peki, ya biz? Bir ağacın sahip olduğu bu bilgeliğin idraki kaç ömrümüzü alıyor?
Hayat, bir yarış değil!
Bazen metro peşinde koşturan modern insanın hayatı öyle dramatik geliyor ki… Farkında olmadan şehri kendi kapanımız yapıyoruz ve en acıklısı bunun farkında olmuyoruz. Sonra mutsuzluğumuzu ortadan kaldırsın diye eğitimlere gidiyor ya da bağımlılıklar ediniyoruz. Oysa halen aynı eğilimle davranıyor ve iyileşmeyi bekliyoruz.
İlk yoga dersinizi hatırlayın!
Benim ilk yoga dersim yanımdakine ve önümdekine bakarak, ne kadar da esnek olduğumu düşünerek geçmişti. Hayatımdaki tüm eğilimlerimi yoga matına taşımıştım. Bu bölümün çözülmesi senelerimi almıştı. Yoganın şifası kendi eğilimlerimizden özgürleşip anın saf farkındalığıyla buraya yaklaştığımızda gerçekleşiyor. Tıpkı hayat gibi…
Gerçek pratik
Her şeyin hızlı yaşandığı şehir hayatında kendin olmana izin vermek çok büýük pratik işi!
Birileri gibi olmaya çalışmadan kendimi buraya olduğum gibi koyabilirim!
Bu beni ezik yapmaz.
Tam aksine naifliğim, kırılganlığım, gücüm, yaşam çağlayanım olur.
Onun gibi bir vücuda, onun gibi bir sese, onun gibi bir başarıya, onun gibi bir hayata, onun gibi bir geçmişe, onun gibi olmama gerek yok!
Her halimle varoluşun en eşsiz ifadesiyim!
Ve arkadaşlar, aslında her şey bunların hatırlatması üzerine kurulu. Bazen ben de unutuyorum, yapılması gerekenler arasında Özde’yi unutuyorum ama duymak isteyene her şey guru, HER ŞEY ÖĞRETMEN, HER ŞEY HATIRLATICI.
Yeter ki başkasının adımlama hızıyla kendimizinkini kıyaslamadan anbean burada var olmayı seçelim ve unuttuğumuzda da hatırlama isteği duyalım!
Bir ormanda farklı ağaçlar bir arada köklü, güçlü, birlik içinde durabiliyorsa, aynısını niye biz yapmayalım?
İlginizi çekebilir: Herkesin yoga deneyimi kendine: Yoganın derinliklerine doğru