Günümüzde yogaya ve yoga eğitmenliğine duyulan ilgi giderek artarken, pandeminden sonra hayatımıza giren “online” kavramı ile yoga seanslarına ulaşmak daha da kolaylaştı.
Ülkemizde de, dünyada da yoga uzmanlık eğitimleri çok popüler, her yıl temel 200 saatlik yoga uzmanlık programını bitirip mezun olanların sayısı giderek artmaya başladı. Bunları kötü bir durum olarak yazmıyorum. Sayının ve ilginin artmasının her şeye rağmen çok güzel olduğunu düşüyorum.
Neden her şeye rağmen diyorum?
Birkaç senelik hocalar piyasada uzmanlık eğitimleri açmaya kalkışabiliyor ya da bilirkişi elbisesine soyunup birilerini sakatlayabiliyor. Evet, bu durum maalesef zorlayıcı… Ama birilerini eleştirmek yerine kendi kapının önünü süpürmenin ve bunu kelebek etkisi gibi büyütmeye istekli olmanın daha değerli olduğunu düşünüyorum.
Ben de yoga uzmanlık programı veriyorum ve bunu yaparken aslında üzerinde durduğumuz tek konu (günümüzde öyle gibi algılansa da) yoga pozları değil. Yoga uzmanlık programlarında uzman olmak isteseniz de istemeseniz de kendinizle çalışmaya başlarsınız. Gerçek yoga da orada başlar!
Günümüzde yoga eğitmenlerinin birçok şey olduğuna dair bir yanılsama var. Yoga eğitmeni denildiğinde bizden beklenen şeylerin sayısı da artmaya başlıyor ya da yeni mezun hocaların bu yanılsamalara girdiğini görüyorum. O yüzden hatırlatmak istiyorum…
Yoga eğitmeni doktor değildir!
Bazen grup derslerinde bir rahatsızlıkla ya da ağrıyla gelen öğrencilerim olur. Elimden geldiğince dinlerim, önerilerde bulunurum ama doktorculuk oynamak yerine doktora yönlendiririm.
Yoga eğitmeni terapist değildir!
Öğrenciler ister istemez size içlerini döküp paylaşım yapmak ister, bu güzeldir! Ama sınırı çizmeyi öğrenemezseniz -ki ben zor öğrendim, arkadaşlar- sizin için çok yorucu olmaya başlar. Size içinizi dökmek isteyen herkesin çöp tenekesi olursunuz! Nerede dinlemeniz, nerede sınır çizmeniz gerektiğinin ayrımı sadece eğitmenliğe değil, insan olmaya dairdir.
Yoga eğitmeni pembe gözlükleri olan, sürekli gülen, sinirlenmeyen bir kişi değildir!
Bunu eskiden çok yaşardım. Ne zaman bir ortamda sinirlensem, “Sen yoga eğitmeni değil misin, neden sinirleniyorsun?” diye üstüme gelirlerdi. Sinirlenmenin, öfkelenmenin insan olmaya dair olduğunu unutmayın!
Yoga eğitmeni bilirkişi değildir!
Biliyorum, öyleymişiz gibi algılanıyor ve insan olduğumuz gerçeğini önce biz unutuyoruz. Bilemediğinizde “Bilmiyorum” demekten çekinmeyin. Her şeyi bilmek zorunda değilsiniz, değiliz.
Yoga eğitmeni alan tutandır!
Bunu eğitimlerde çok söylerim. Hoca matının üzerinde olduğunuzda herkesi görürsünüz: Farklı beden ve farklı hikayeleri… Dolayısıyla amacınız bedenleri ya da hikâyeleri kendi istediğiniz şekle sokmak değil, oldukları gibi var olmaları için alan tutup cesaret vermektir. Bunu da önce kendinize cesaret vererek yapabilirsiniz.
Yoga eğitmeni kendi üzerinde çalışan kişidir!
Ne uzmanız ne de psikolog ama kendi hislerimizi anlamaya gönül veren, adım adım yaklaşan ve fazla geldiğinde de uzaklaşan kişileriz. Instagram’da yoga pozlarını nasıl yaptığımızla ya da ne kadar eğlendiğimizle değil, bu yaşamda kendi hikâyemizi nasıl sahiplendiğimizle ilgilidir insan olma halimiz ve bu insan olma haline göre hocalığımız şekillenir.
Yoga eğitmeni kimdir?
Kendini geliştirmeye adayan, merak eden, araştıran, sorgulayan kişidir. Ne 200 saatlik programı bitirdiğinde, ne de 1000’i geçen eğitimler aldığında “Oldum” demez! Araştırmaya, öğrenmeye devam eder, ilgisi değişir ama öğrenme aşkı, kendini anlama pratiği bitmez.
İlginizi çekebilir: Şifa düz bir yol değildir: Çabalamayı bırak ki dönüşüm gerçekleşsin