X

Yin yoga yolculuğum nasıl başladı?

İlk kez yoga ile tanışmam

Bundan 3 yıl önce bir akşam iş çıkışı bir yoga stüdyosuna hayatımda ilk defa yoga yapmaya gittim. Yoga ne demek, hangi yoga türünü yapacağım ya da neden yoga yapmaya gittim bilmiyordum. Yoganın yapılacağı salona girdiğimde bayağı çekingen bir şekilde etrafımdaki insanların hangi malzemeleri aldığını izleyip, ben de o malzemeleri alarak en öne geçtim.

Aslında o anki çekingenliğimle ve ilk kez yoga yapacak olmamın verdiği acaba ben yapabilir miyim gerginliğiyle en öne geçmem alışılagelmiş bir davranış değildi. Fakat öğrenmeye çok açık biriyim ve en önde olursam hocayı daha yakından görür ve hareketleri doğru bir şekilde yaparım diye düşündüm.

Gözlerimi kapatıp, sırt üstü yere yatmam söylendiğinde uzun bir yola girdiğimden bihaberdim. Yoga hocasının sesi o kadar sakindi ki gergin bedenim onun sesi ve yin yoganın şifalı pozları ile yumuşadı ve sanki bambaşka bir şekil aldı. Sanki ilk kez nefes alıp nefesin bedenimin içinde dolaşmasına izin vermiş ve nefesimin sesini duymuştum.

Yin yoga dersini yaklaşık 50 kişinin “om” mantrasını birlikte söylemesiyle bitirdiğimizde anlamını bile bilmediğim bu kelimenin tüm bedenimi nasıl bu kadar etkilediğini anlayamamış ve çok şaşırmıştım. Ders bittiğinde bedenime ve ruhuma bu deneyimi yaşattığı için Devrim Akkaya’ya sarılmak istesem de sadece teşekkür etmenin daha uygun olduğunu düşündüm 🙂

İşte yin yoga ile böyle tanıştım. Hiç hesapta yokken, hiç araştırmadan ve hiç merak etmeyerek. O akşam vapura binmek için Kabataş’ta yürürken yüzümde yüzümden dışarı taşan bir gülümseme vardı.

Bir süre daha haftada bir kere Devrim hocanın yin yoga derslerine girmeye başladım fakat daha sonra iş değiştirdiğim ve iş çıkış saatimle dersin başlama saati çakıştığı için derse gidememeye başladım. Fakat bu da başka bir şeye yol açtı ve ben diğer yoga türleri ile tanıştım. Denediğim diğer yoga türlerinde hep yin yogadaki dinginliği ve durma eylemini aradım ama bulamadım.

Neye ihtiyacım vardı?

Zaten uyandığım andan gün bitene kadar hem zihnim hem de bedenim sürekli bir hareket halinde. Bu yüzden benim ihtiyacım olan şey durmaktı. Günün bir kısmında durup, içe yönelmeye ve o dinginliği deneyimlemeye ihtiyacım vardı. Bu yüzden tekrar yin yogaya yöneldim fakat spor salonunda sadece haftada bir kere yin yoga dersi olduğundan aslında yin yoga çok da hayatımın merkezinde değildi. Bu zaman zarfı içinde yoganın merkezlerinden biri olan Bali de dahil olmak üzere birçok yoga dersine girsem de, o ilk deneyimdeki kafayı yaşayamadım 🙂 Aradan 2,5 yıl geçtikten sonra benim aklıma bir gün yine Devrim Hoca düştü. İnternetten hangi stüdyoda ders verdiğine baktım ama maalesef onun ders saati benim programıma uymuyordu.

Neden yoga eğitmeni olmayayım?

Söz konusu yapmaktan keyif aldığım şeyler olunca onu en iyi şekilde yapmak gibi bir takıntım var. Madem yin yoga bana bu kadar iyi geliyor o zaman ben bu işin eğitimini alayım diye düşündüm. Eğitim bitiminde yoga eğitmeni olmak ruhumu okşasa da, önce kendim için böyle bir eğitim almaya karar verdim. Biraz araştırma yaptıktan sonra fiyatların genel olarak yüksek olmasından ve işte bu diyebileceğim bir eğitim bulamadığımdan bir süre rafa kaldırayım diye düşünürken tam o dönemde Instagram’da oradan oraya dolanırken Devrim Hoca’nın hesabına denk geldim ve bu tesadüf olmamalı diye düşünüp yıllar öncesindeki o ilk dersi ve bana nasıl iyi geldiğini onunla paylaştım. Bu mesajı attığımda Eylül ayının sonuydu ve bana belki bir gün yin yoga eğitimime gelirsin diye mesaj attı. Yakında başlayan bir eğitimin var mı diye sorduğumda Kasım’da 200 saatlik yin yoga eğitimim başlayacak dedi!

3 yıl önce neden o yin yoga dersine gittiğimi artık biliyorum

Yazıya başlarken “yoga ne demek, hangi yoga türünü yapacağım ya da neden yoga yapmaya gittim bilmiyordum” demiştim ya işte o mesajı aldığım gün neden 3 yıl önce Devrim Hoca’nın yin yoga dersine gittiğimi öğrendim. İçim öylesine coşkuluydu ki hemen eğitime kaydımı yaptırdım ve geçtiğimiz kasım ayında yin yoga eğitimine başladım.

Yin yoganın şifalı dünyasını Devrim Hoca ile keşfettiğim için çok şanslıyım; ama tüm bunlar ne tesadüf, ne de şans. Bu yolculukta Devrim hocaya ihtiyacım vardı, evren de bana onu verdi.

Yazıyı içimden “om” mantrasını söyleyerek bitiriyorum. Çünkü “om” tüm evreni, geçmişi, bugünü ve geleceği sembolize eder.

Öznur Demirhan: Bu hayatta en çok heyecan duyarak yaptığım şey seyahat etmek, beni en çok motive eden şey yeni yerler görmek, olmaktan en mutluluk duyduğum yerler hava alanları, tren garları, otobüs durakları… Tek isteğim hikayemi tutkuyla ve heyecanla yaşamak, hatırımdan gitmesin diye yazmak. Ben hikayemde dünyayı keşfediyorum. Senin hikayen ne?

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale