Yılın o zamanı geldi: Eylül
Ve Eylül…
Eylül, hasat zamanıdır. Geçen bir yılın mahsullerini topladığımız, bereketine şükrettiğimiz ve önümüzdeki dönem için yeni planlar yaptığımız yılın “o” zamanıdır.
Eylül, eve dönüştür. Eğitim-öğretim yılı başlar. Adeta okulların açılması herkesin işine gücüne daha sıkı sarılmaya başlamasını da salık verir. Tatiller geride kalmıştır. Yazın sıcağının getirdiği rehavet, yavaş da olsa serinleyen hava sayesinde kaybolmaya başlar. Şimdi çalışma zamanıdır.
Hasat yaptığımızda elimizdeki ürünlere de şöyle bir bakma zamanıdır. Neyi sulayıp büyütmüşüz, neyi ilgisiz bırakıp kurutmuşuz? Yeni attığımız tohumlar hangi meyveleri vermiş? Seneye bugün baktığımızda elimizde yine bunlar mı olsun istiyoruz, yoksa başka hayallerimiz mi var? Bunların hepsini tek tek gözden geçirme zamanıdır Eylül. Elimizdekilerle ne yapacağımıza karar verme zamanıdır. Bazen neye sahip olup, neye sahip olmadığımıza o kadar odaklanırız ki, sahip olduklarımızla ne yaptığımıza bakmayı atlarız. Halbuki yaptığımız seçimler bütün farkı yaratır.
Eylül, bitişlerin ve başlangıçların kesiştiği bir yerdir aslında. Hayat da tam olarak böyledir. Sürekli bir devinim içinde, yeniliklere yer açılması için bazı eskilerin gitmesi gerekir. Her bitiş ve her başlangıç gereklidir.
Eylül, renklidir. Doğanın her rengine şahit olduğumuz adeta o büyülü dönem başlar. Yeşillerin yanına, sarılar, kırmızılar tüm ihtişamıyla eklenir. Doğa bize her rengin ne kadar değerli olduğunu bir kez daha gösterir. Ve hatta yenilenmenin başlaması için gereken bitişlerin olduğu bir dönemin, sanılanın aksine sıkıcı ve silik değil de renkli ve ihtişamlı olabileceğini hatırlatır bizlere.
Eylül ekinoksuyla mevsim geçişini de hissederiz. Sonbahar ekinoksunda gün ve gece eşitlenir. 23 Eylül, Kuzey Yarım Küre’de sonbaharın, güney yarım kürede ise ilkbaharın başlangıcı olarak kabul edilir. Bu da dünya üstünde aslında her şeyin eş zamanlı var olduğunun bir kanıtıdır. Bir yerlerde gün uzar, bir yerlerde gece. Bizler ise nerede durduğumuza göre farklı deneyimler yaşarız. Yani hayatta her şeyin başka türlüsü mümkündür, bazen yapılması gereken tek şey yer değiştirmektir.
Yani hareket gerekir ve Eylül, aynı zamanda harekettir. “Yapan” olmanın gücüne inanırım ben. “İsteyen” olmak, “söyleyen” olmak, hatta “bilen” olmak bile insanı bir yere götürmez. Manzaranız biraz değişince yol aldığınızı sanırsınız ama aslında bir yere gitmezsiniz.
Ne zaman ki, bir şeyleri yapmaya başlarız, bir şeylere yön veririz, bir şeyleri değiştiririz, işte o zaman yol alırız. Yeni yollara çıktığımız, kendimize daha çok yakınlaştığımız ve bereketi bol bir Eylül olsun.
İlginizi çekebilir: İçerik üretmek ya da üretmemek, bütün mesele bu mu?