Bu yeni yıl için de hayatını daha iyi bir hale getirmek için kararlar aldın. Belki bu kararları geçen yıl da almıştın, bir önceki yıl da ve ondan öncekinde de… Peki, şu ana kadar bunları gerçekleştirmene engel olan ve seni sınırlandıran şey neydi hiç düşündün mü?
Verdiğin tüm kararlar ve yaşadığın tüm deneyimler küçük yaştan itibaren edindiğin inanç kalıplarının bir sonucu
Hayatına biraz dikkatli bakarsan, giydiğin kıyafetten yediğin yemeğe, evlenmeyi seçtiğin kişiden inanç sistemine, yaşadığın yerden yaptığın mesleğe kadar tamamen dışarıya göre şekillendiğini görürsün. Hayatındaki tüm seçimler, dışarıdan edindiğin inanç kalıplarının bir sonucu aslında. Yaşamın boyunca verdiğin kararları kendi özgür iradenle verdiğine inanıyorsan yanılıyorsun.
Sen fark etmesen de, tüm davranışların ve kararların dışarıya göre şekillendi. Dışarının o kadar etkisindeydin ki, oradan gelen mesajları sorgulamadan kabullendin ve bunlar senin inanç kalıpların haline geldi. Şu anda hayatında olmasını istediğin zenginliğin, sağlığın ve başarının gerçekleşmemesinin tek sebebi seni sınırlandıran bu inanç kalıpları!
Dünyanın adaletsiz bir yer olduğuna, paranın çok zor kazanıldığına ya da erkeklerin/kadınların güvenilmez olduğuna inanıyorsan, hayatında bu inançların gerçekliğini yaşarsın. Bu inanç kalıpları senin zenginliğe, paraya, ilişkilere ve sağlığa bakış açını belirledi. Bunlara o kadar uzun zamandır sahipsin ki seni sınırladıklarının farkında bile değilsin. Farkında olmadığın bir şeyle nasıl mücadele edebilirsin ki?
Değişmek için zihnini yeniden programlamalısın
Nörobilimci Dr. Joe Dispenza, düşüncelerimizin gerçekliğimizi yarattığı konusunda bilimsel kanıtlar olduğunu söylüyor (1). Hayatımızda gerçekliğini görmek istediğimiz yaratıcılığın kaynağının nöronlar (beyin hücreleri) arası bağlantı sistemi olduğunu söyleyen Dispenza, yeni nöral bağlantılar kurmanın ancak yeni fikirler edinme ve yeni deneyimler yaşamayla mümkün olacağını belirtiyor.
Nöronlar, sinir sisteminin yapıtaşları. Nöronlar diğer hücrelere benzemekle beraber onları diğer hücrelerden ayıran en önemli özellik, insan vücudundaki bilgi aktarımını sağlamaları. Bu bilgi aktarımını elektiriksel ve kimyasal yollarla yaparlar. Düşündüğümüz her şey nöronların ateşlenmesine sebep olur. Israrla düşündüğümüz şeyler nöronlar arasında bağlantı kurmaya başlar.
Sürekli geçmişteki kötü anılara ya da gelecekle ilgili endişelere takılmış, yeni deneyimlerden uzak bir beyin, yeni nöral bağlantılar kuramaz. Bu zihin yapısı yaratıcılıktan uzaktır. Bu zihin yapısında beyin hep aynı inanç kalıplarına saplanıp kaldığından, yeni sonuçlar alması mümkün değildir.
Algıların duygularını, duyguların davranışlarını, davranışların yaşamını meydana getiriyor
Aklından geçen düşünceler ve söylediğin sözler, beynindeki nöronları ateşleyerek duyguları tetikler. Bu elektiriksel uyarım gözlenebilir bir olgudur. Duygular beynin “hipotalamus” bölümünde üretilir. Öfkenin, üzüntünün, suçluluğun, kıskançlığın, korkunun, sevginin, coşkunun farklı kimyasalları vardır. Bir duyguyu yaşadığın an hipotalamus ona uygun kimyasalı üretir ve bu kan dolaşımına karışır. Bu noktadan itibaren verdiğin tepki vücudunu sarmalamış bu kimyasalın etkisindedir. Eğer olumsuz duygular hayatına hakim olmaya başladıysa verdiğin tepkilerin senin kontrolünde olmadığını söyleyebilirim. İşte yaşadığın hayatın senin istediğin gibi olmamasının sebebi, tamamen bu olumsuz duygulara teslim olmuş olmandır. Vücuduna hakim olan bu kimyasallar odağını sürekli olumsuzda tutacaktır. Odağın olumsuzda oldukça hayatının gerçekliği de bu yönde olacaktır.
Prof. Miceal Ledwith “Çevremizi nasıl görürsek çevre bize öyle geri döner. Hayatımda şu anda neşe yoksa ona odaklanamadığım içindir. Kurbansak eğer kendimize şunu sormalıyız: Kurban zihniyetinde miyiz? Sürekli aksilikler yaşıyorsak zihniyetimiz bunu kabullendiği içindir. Elde etmek istediğimiz şeyleri elde edememe sebebimiz odaklanamamaktır” diyor (2).
Dr. Joe Dispenza da odaklanmayla ilgili şunları söylüyor: “Dikkatimiz keskin olmadığı için yaratma sürecine dahil olamıyoruz. O yüzden dış dünyanın uyaranlarına tepki vermeye o kadar bağımlıyız ki yaratmak yerine sadece gelene tepki vermeyi tercih ediyoruz. Doğru bilgi ve anlayışa sahip olursak ve doğru talimatı alırsak hayatımızda ölçülebilir seviyede farklılıklar olur. Yeni bir hayat tasarlayabiliriz”(3).
Yeni yılda yeni bir “Sen” olmak için eski “Sen”den vazgeçmelisin
Eski “Sen” den vazgeçmek demek, seni sınırlandıran eski inançları bırakmak demektir. Bunun için önce bu inanç kalıplarının farkına varmalısın. Bu süreçte kendinle yüzleşmelisin. Kendinle yüzleşmek, geçmişinle ve kendinle barışmayı gerektirir. Kendinle barışmak ise, kendini başkalarıyla kıyaslamamak, eleştirmemek, suçlamamak, ertelememek, mazeretleri bırakmak, olanlara direnmek yerine hoşuna gitmese bile onları olduğu gibi kabul etmek ve “var olan”a odaklanıp şükretmektir. Çünkü neye odaklanırsan o büyür. Elde etmek istediğin şeyleri elde edememenin tek sebebi, onlara odaklanamamandır.
Nereden başlayacağınızı bilmiyorsanız destek almak için bana www.ayselkeskin.net üzerinden ulaşabilirsiniz. Sağlık, bolluk ve huzur dolu bir yıl dileğiyle!
Kaynaklar:
(1,3) Breaking the habit of being yourself, How to lose your mind and create a new one , Dr. Joe Dispenza, Hay House INC.
(2) What the bleep do we know? Miceal Ledwith, PHD.
İlginizi çekebilir: Aynı şeyleri tekrar tekrar yaşamaktan “öğrenmeye” geçişAynı şeyleri tekrar tekrar yaşamaktan “