Her yılın bitişi, sanki bir dönemin kapanıp yeni bir dönemin başlaması gibidir. Her yıl sonunda oturur düşünürüm: Geçen yıl bu zamanlar hayatım nasıldı? Neler yapıyordum, hayallerim, hedeflerim neydi, hayatımda kimler vardı? Nelerin olmasını arzu ediyor ve ne olması için dua ediyordum? İçinden gerçekleşmiş en ufak şeylere bile şükredip, gerçekleşmeyenlerin içindeki hayrı anlamaya çalışırım.
Hayatımız zaman denen 24 saatlik 365 günlük döngülerle sınırlı gibi görünse de, aslında sonsuzluğun içinde tekâmülünü tamamlamaya çalışan ölümsüz ve özü sevgi olan ruhlarız. Yaşadığımız dünyada savaşlar, kavgalar, öfke, nefret ne kadar çok olsa da her geçen zaman sevgiye doğru yol almaktayız. Bunu 14 milyar yıllık evren tarihinin içinde bulunduğumuz 50-60 senelik küçücük bir an içinde görmek çok kolay değil belki; ama insanlık tarihinin geçirdiği zamanların tümüne baktığınızda, sırf eğlence için arenalarda aslanların önüne atılan insanların zamanından, belki de insanlığın geçirdiği en karanlık dönem olan Orta Çağ’da yaşananları göz önüne aldığınızda insanlık onurunu geri kazanmakta ne kadar çok yol aldığımızı görebiliriz.
Evet hala bombalar patlıyor, çocuklar ölüyor, açlık, doğa ve insan katliamları sürüyor; ama biz attığımız her adımda sevgiyi seçtikçe, olan her ne kadar canımızı yaksa da onun içinde kalmak yerine gelecek nesillere için elimizden her ne geliyorsa iyilik adına yaptıkça daha güzel günlere yol almaya devam edeceğiz.
2016 yılını dünyada ve ülkemizde kalplerimizi yakan, şahit oldukça acı çektiğimiz olaylarla yaşadık. Anlamamız gereken şey ise; içimizde ne varsa dışımızda onu yarattığımız. Biz özümüzden olmayan duyguları; korkuyu, nefreti, öfkeyi, kibri kendi içimizden temizledikçe ve olan bitene beddua edip, lanet okumak yerine yaşayan tüm varlıklara saygı ve sevgiyle Allah’ın şifasını diledikçe, aydınlık büyüyecek ve karanlığa karşı galip gelecek.
İlgili yazı: Daha sağlıklı bir 2017 için harekete geçme zamanı
Sen değişince değişir dünya
Ve dünyayı değiştirmeye önce kendimizden başlayacağız. Bir insan senin beklediğin gibi davrandığında seviyorum deyip de, istediğin gibi davranmadığında nefret etmek yerine onun da kendine göre geçerli sebepleri olabileceğini düşünüp kendimizi kötü duygularla beslemeyeceğiz. İş yerinde öne geçmek için çeşitli oyunlar oynamayacağız, para kazanmak için her ne yapıyorsak bunun neye hizmet ettiğini iyi düşüneceğiz. Attığımız her adımın bütünün hayrına olup olmadığını sorgulayacağız, her insanın içindeki iyiliği görmeye odaklanacağız. Unutmayın kötü, cani, vahşi dediğimiz kişiler de senin, benim gibi masum bir bebekti, ta ki içine doğduğu kültür, din, aile ona gerçeğini unutturup kim olması gerektiğini öğretene kadar.
Kimliğimizi, yani kim olduğumuzu deneyimlerimiz ve hatıralarımız belirliyor. Kötü dediğin kişinin deneyimlerini sen yaşamış olsaydın, hala bugünkü sen mi olacaktın? Bir durup düşünmek lazım… Her şeyin özü; gerçekte ne olduğunun ve ne yaptığının bilinçli şekilde farkında olmak.
2017 için niyetimiz; affetmek, şükretmek, kendimizi ve tüm yaratılmışları sevmek olsun. Dünyanın değişmesini değil, kendimizin değişmesini dilemek olsun. Çünkü ancak biz değiştiğimizde değişecek dünya.