X

Yeni sene gelmeden dönüp arkamıza bakalım mı?

Bir senenin daha sonuna geliyoruz! Biliyorum son dönemde hiçbir şey kolay olmadı! Ne kişisel hayatlarımızda, ne ülke, ne de dünya gündeminde… İnsan olma deneyiminin en zor hallerini yaşadık ve yaşıyoruz. “Keşke şöyle olsaydı, bunu yapmasaydım, oraya gitmeseydim!” Liste uzun değil mi?

Artık olan ya da olmayan ne varsa hesapları kapatma, bizi bekleyen yeni seneyi karşılama zamanı!

Yeni sene gelmeden, yeni niyetlerin ağına düşmeden, yeni ritüellerin içinde kaybolmadan, cesaretle, nezaketle arkamıza dağıttıklarımıza bakalım mı?

Ritüeller, kristaller, olumlamalar hepsi çok güzel! İnanın bana, bazen ben de yapıyorum ama tek başına bunları yapınca hayatımıza bir sihirli değnek dokunmuş olmuyor!
Yaptığımız ya da yapmadığımız ne varsa her şeyin sorumluluğunu almadığımızda istediğimiz kadar olumlama, meditasyon yapalım, hiçbir işe yaramayacaktır.

Peki ne yapacağız?

Arkadaşlar, hayat bir hap değil! Mutlu olmanın 8 yolu gibi sözler bu yüzden bana anlamsız geliyor! Çünkü günün sonunda hiçbirimiz birbirimize benzemiyoruz. Bu yüzden bana iyi gelen, sana iyi gelmeyecektir.

Kendini tanı

Aslında her şeyin anahtarı tam burası! Neye, neden çekildiğini görme istekliliği yolumuzu değiştiriyor. Ezber bozuluyor ve kendi özgün doğamıza göre hareket edebilmeye başlıyoruz. Yaralarımız bizi tetiklediğinde yeni seçimler yapabileceğimizi hatırlamayı pratik edebilmeye başlıyoruz. ( Ve bu pratik aslında hayat boyu da sürüyor!)

Burası kendimizi tanımaya başlayacağımız yer!

Uzun zamandır uğramadığın eve girebilme cesareti.
O kirle pasla olabildiği kadar zaman geçirme niyeti.
Temizlemeye çalışmadan gerçekte olanı görme istekliliği.

Biz insanların en büyük sorunu buraya hiç uğramıyoruz ya da temizleme, düzeltme çabasıyla gerçekte hissettiğimizden uzaklaşıyoruz. Sonra da kendimize bile yabancılaşmaya başlıyoruz. İşte o zaman kahramanın kendimiz olduğunu unutup filmimizde kurban olmaya başlıyoruz.

Yeni sene gelmeden arkamıza zarafetle bakalım mı?

Hazırsanız başlayalım!

Tek bir kural var: Kendimizi suçlamamak! Sinema filmi izler gibi sadece olanlara bakma niyetiyle olabildiği kadar yaklaşmak.

Evinizde sessiz bir alan yaratın. Dilersiniz yavaş bir müzik açın, dilerseniz tütsü yakın! Ritüelinizi siz belirleyin! Çünkü tüm ritüellerin en üstünde niyet vardır. Niyet ise atan kalbinizdir.

Aşağıdaki soruları okurken bedeninizi gözlemleyin. Ve cevapların belirmesi için kendinize zaman verin.

  • Bu sene kendimle tek başıma yeterince ne kadar zaman geçirdim?
    Çünkü kendimizle kurduğumuz ilişki tüm yaşamla kurduğumuz ilişkinin de göstergesidir.
  • Bu sene beni en çok zorlayan konu/alan ne oldu?
    Olayları, yüzleri suçlu diye tanımlamadan gerçeği görebilmeye başladığımızda aslında her şeyin kendi kişisel gelişimimiz için olduğunu da fark etmeye başlarız. Hayat, bazen tekme tokat atarak, bazen de okşayarak bunu anlatır ve hepimiz payımıza düşeni alırız.
  • Olduğum yerden memnun bir sene mi geçirdim?
    Hayatı sürekli şikayet ederek yaşayanlar, ellerinde her zaman bir seçenek olduğunu unutmaya başlarlar. Oysa hiçbirimiz ağaç değiliz, bize iyi gelmeyeni değiştirebiliriz.
  • Acımı da mutluğumu da kimseleri düşünmeden yaşayabildim mi?
    Gülmek kadar ağlamak da hayatın bir paçasıdır. Ve ikisine de izin verebilmek hayattan aldığımız zevkin niteliğini değiştirir.
  • Bu seneden ne öğrendim?
    Yaptıklarımızdan ya da yapamadıklarımızdan ders çıkardığımızda attığımız adımlar, sağlıklı ve köklü olur.

Arkanızda bırakın

Bazen ileri seviye yoga sınıfında zor pozları deneyip Savasana’ya ( dinlenme bölümüne) geçtiğimizde hep şunu sorarım: Gerçekten dersi arkanda bırakabiliyor musun? “Yaptım!” diye böbürlenmeden ya da “Yapamadım!” diye kendini yermeden dersi gerçekten arkada bırakabiliyor musun?

Çünkü tüm hayat aslında yoga dersi gibidir. Anın tam içinde olup bizi ferahlatan hislerin peşinden gitme cesareti barındırır ve ardından da vakti gelince geçmiş anı arkamızda bırakabilme üzerine kuruludur.

Her şey araç

Bizi ilerleten dönüp dönüp arkamıza bakmak değil, cesurca yaptıklarımızdan ya da yapamadıklarımızdan ders çıkarabilmektir. Ve o an için, o durum için elimizden gelenin en fazlasını yaptığımızı kendimize hatırlatmak, geçmişin karanlık anılarına ışık tutar.

Arkadaşlar, ironik olan ne biliyor musunuz? Sorunun hep dışarıda olduğunu sanıyoruz. Sevgili, aile, arkadaş… Aslında her şey kendimize yeniden ve yeniden bakmak için birer ayna. Mis kokan başlangıçlar yapmadan önce zarafetle bir döngüyü kapatalım!

Haydi, hazırsanız başlayalım mı?

İlginizi çekebilir: Herkesin yoga deneyimi kendine: Yoganın derinliklerine doğru

Özde Çolakoğlu: Çalışma Ekonomisinden mezun oldu. Mezun olduktan sonra metin yazarlığı, editörlük, sosyal medya uzmanlığı gibi farklı alanlarda uzun yıllar çalıştı. 2009 yılında yoga ile tanışmasının ardından farklı uzmanlar ve stillerle çalışma şansı yakaladı. Bedende başlayan bu öğretiyi daha da derinleştirmek isteyen Çolakoğlu bu amaçla ilk temel yoga uzmanlık eğitimini 2012 yılında aldı. O zamandan itibaren farklı birçok eğitime katıldı ve katılmaya devam ediyor. Ocak 2018’de Yoga Alliance’ın E- RYT 500 Sertifikasını almaya hak kazandı. 2013 senesinden itibaren çeşitli yoga merkezlerinde ders vermeye başlayan Çolakoğlu, 2017 yılında Githa Yoga ekibine katıldı ve stüdyonun ana hocalarından biri oldu. Bu dönemde stüdyonun büyümesi için kurucu ekip ile birlikte çalıştı, atölyeler ve eğitimler verdi. Çolakoğlu, yoga uzmanlık programları düzenleyerek uzmanlar yetişiyor. 200 ve 300 saatlik temel ve ileri yoga uzmanlık programları ve kamplar düzenliyor. 2021’de bu mesleğini stüdyo sahipliğine dönüştürmüştür. Kadıköy, Moda’da kurulan, Yoga ve Ayurveda merkezi Goa Yoga’nın kurucu ortağıdır.
İlgili Makale