Yol güzel, yol renkli ve masalsı. Korkunç canavarları, su perileri, üvey kardeşleri, beyaz atlı prensleri, kötü kalpli cadıları, kandırıkçı kurtları, camdan ayakkabıları ile rengarenk.
Hepimizin hayatından bireysel izdüşümü olan kırıklıkları çıkarsak geriye La Fontaine masalı kalmaz mı? Hikayemiz güzel, hepsinin içinde içli bir türkü, hemen yanında da çiftetelli çalıyor. Oradan oraya devinen her bir halin içinde kendine yer açan su perileri gibiyiz. Dışarıdan bakınca komik, içine girince yürek yakan hikayelerimiz var. Azıcık da tutkunuz bunlara. O yüreğimizi dağlayan, bize var olduğumuzu hissettiren her bir ana koşulsuz bir aşk ile bağlıyız. Dönüp baktığımızda hoşlanmadığımızı söylesek bile, öyle derin bir bağ var ki aramızda, bitmesin diye besledikçe besliyoruz.
Kimliklerimizi, olmaya çalıştığımız insanı, kızgınlıklarımızı, yalnızlıklarımızı tombul bebekler yapıyoruz, yedirdikçe yediriyoruz yaşam enerjimizden. Başkasını da bilmediğimizden belki…
Öğrenmeye niyet ettiğinde değişiyor her şey, yolun manzarası değişiyor. O kurak, bildiğin, artık bakmaya bile aşinalıktan mütevellit gerek duymadığın yolun kenarlarında otlar yeşermeye başlıyor.
Ama dedim ya öğrenmeye karar verdiğinde, yani; bilmediğini kabul ettiğinde, “ben de varım” diye ceketini çıkardığında, kollarını sıvadığında döndürmeye başlıyorsun yaşam çarkını.
Ne olursa olsun sokuyorsun ellerini şimdiye kadar o veya bu bahaneyle dışında durduğun yaşamın içine. Bahane bol, ya çocukluğumuz, ya ebeveynlerimiz, ya o, ya bu, çengeline takılmış balıklar gibi tutuyor bizleri. Çırpınmayı bırakırsak çıkaracağız kancaları karşılıklı. Ama çırpınmak başka bir haz veriyor bizlere, gizliden… Acının tarifsiz keyfi var içimizde, hamurumuzda.
Neşe içinde, sürekli bir huzur halinde olmanın imkansızlığına ve “tatsızlığına” inanmış bir kere akıl. Çünkü hayatın tuzu biberi onlar!
Her şey değişiyor, dönüşüyor, yorulup pes etmek yok! Hayat hepimizin ellerinde, neşe ve huzurda, sevgi bahçesine dönüşecek. Eğer kabul edip direnmezsek, varlığımızın gücüne onay verirsek… Kendimizi kollarımıza alıp, sarıp sarmalar, yanımızdakini de bizden farklı görmezsek, tutunduğumuz eski moda “melankolik acıları” bırakıp “yeni”ye “Evet” dersek.
Evet der misiniz siz de?
Biz hep beraber varız ya hani? Hep beraber birbirimizin yaşamlarına tanık olarak geldik ya, gönlümüzün güzel bahçesini bu yeryüzüne indirmeyi görev edindik ya, oyuna ta en baştan kocaman bir sevgi ve inançla başladık ya?
Evet der misiniz?
Kendinize, olduğunuz hale…
Yavaşça kollarınızda, sırtınızda taşıdığınız ne kadar anı, öğrenilmiş çaresizlik, seçilmiş kişi olmadığınıza dair “batıl” inanç varsa bırakır mısınız öylece olduğunuz yere? Hiçbir şey demeden hem de, hiçbir açıklama yapmadan, anlatmaya ve anlaşılmaya çalışmadan. Sadece kendinize doğru bir adım atmak için, basit, hafif bir adım.
Bir adım.
Biz çok güzeliz, hep beraber daha da güzeliz!
Gönlümüzde ne varsa soframız olsun, aklımızda ne varsa zekatımız. Tek başımıza değiliz yaşamda, hep beraber bir taneyiz. Göz göze geldiğimiz herkes kan kardeşimiz, sarıldığımız her can ailemiz. Kendimize aldığımız pay ne ise, göz hakkı gönül, hakkı hepimizin. Sana olan bana olur, bana olan da sana. O zaman sahipleniriz yaşamı.
Bizim olur yaşam, hepimizin bahçesi, hepimizin ortak masalı.
Herkesin bir zekatı var! Benim de bu yıl, öğrendiğim, emek verip para harcadığım, zamanımı yatırdığım, yaşamımı adadığım tüm bilgilerin zekatını vermekti düşüm ve dileğim. Yeni yılı, yıl dönerken, güneş dönerken geçmiş yıldan ve yıllardan topladığım kucak dolusu armağanı paylaşarak kutlamayı seçtim. Çok şükür ki, bu dileğimi gerçekleştiren onlarca yol arkadaşım oldu. Soframız geniş, çeşidimiz bol! Hamdolsun! Öğretene, vesile olana, ayna olana, yol olana, yoldaş olana, can olana selam olsun!
Bol bereketli bir yıl olsun, hasatınız bol olsun, seveniniz, kucaklayanınız, hikayeler anlatıp yürek açanınız, öğretiniz, paylaşımınız, hayalleriniz, gücünüz kuvvetiniz, yardım eden gönlünüz, el tutanlarınız, su verenleriniz, keseniz ve kaseniz, özellikle de gönlünüz bol olsun!
Güneş dönerken, tüm varlığınızı kutsasın!
Sevgiyle kucaklarım.
İlginizi çekebilir: Temizlik zamanı: Hem ruhunuzda, hem bedeninizde, hem evinizde