X

Yeni başlayanlar için Ege ve Akdeniz otları rehberi

Herkesin en azından hayatında bir defa semt pazarına uğramışlığı vardır, kimileri de benim gibi müpteladır. Pazar gezerken nihai satıcıların değil, yetiştiricilerin tezgahlarını incelemeye bayılırım. En çok da zümrüt gibi parlayan değişik otlar ilgimi çeker. İşte bu ay size belki hiç fark etmeden önünden geçtiğiniz, belki de “Acaba bu nedir?” deyip, ne yapacağınızı bilemediğiniz için tezgahı teğet geçtiğiniz o otlar hakkında birşeyler anlatmaya çalışacağım.

Ege ve Akdenizliler otun dilinden anlarlar, malum. Ben de bunca zamandır ailem, seyahatlerim, okumalarım ve dostlarım aracılığıyla öğrendiğim bazı otları ve bu otları nasıl değerlendirebileceğimizi sizlerle paylaşmak istedim. İmkan olsa da keşke tamamını anlatabilsem…

Isırgan otu

Birinciliği ısırgan otuna vermek isterim. Zira artık İstanbul’daki organik pazarlarda bile bulunabilen bir ot haline geldi ısırgan. Faydalarını saymakla bitiremeyeceğimiz bu bitki ülkemizin hemen hemen her yerinde yetişiyor; ancak sanırım en fazla Ege ve Akdeniz’de tüketildiği için buralara mal edilmiş.

Isırganı bu denli popüler yapan şey, kanseri önleyici ve geriletici özelliğinin kanıtlanmış olması. Aynı zamanda da saç ve saç derisi sağlığı için bulunmaz bir nimet. Egzama, sedef, saçkıran ve saç dökülmesi gibi problemleri tedavi edici özelliği çok eski zamanlardan bu yana biliniyor. Çok eski zamanlarda geliştirilen ilginç bir kullanım şekli daha var ısırganın. Yapraklarında bulunan histamin ve formik asit sebebiyle değdiği yeri yakan ve kaşındıran bir bitki. Bu özelliği hekimler tarafından deriyi uyuşturma işleminde kullanılırmış. Anadolu’nun pek çok yerinde kız çocuklarının kulakları ısırgan yaprakları ile ovulduktan sonra delinir hala. Isırgan ayrıca kanı temizliyor ve çok etkili bir idrar söktürücü. Böbrek taşlarının oluşumunu önlüyor ve bağışıklık sistemini güçlendiriyor. Kanı inceltici ve kan basıncını artırıcı etkisi sebebiyle kalp hastalarının dikkatli tüketmesi gereken bu şifa kaynağı ayrıca çok da lezzetli.

Ben nasıl tüketiyorum?

Öncelikle kesinlikle elime bir çift eldiven geçiriyorum malum yapraklar canınızı yakabiliyor. Isırgan yapraklarını odunsu gövdeden ayırarak ayıklama işlemini tamamlıyorum. Mutlaka bir parça sirkeli suda bekletip yine eldivenli elimle güzelce yıkıyorum. Sonra bir parça tuz ile ovup ısırganın o yakıcı özelliğini gideriyorum. Tekrar su ile çalkalayıp güzelce kurutuyorum. Ardından değişik şekillerde salatasını yapıyorum. Ama en sık yaptığım klasik zeytinyağı, limon, sarımsak ve tuz sosu ile yapılan versiyonu.

Ebegümeci

Ebegümeci de artık sıklıkla İstanbul pazarlarında boy göstermeye başladı. Çok lezzetli olan bu bitkinin de sayısız faydası var. Ebegümeci de tıpkı ısırgan otu gibi cilt ve saç sağlığı için oldukça faydalı. Bunun yanı sıra mide ve bağırsak problemlerinin giderilmesi, üst solunum yolu rahatsızlıklarının önlenmesi ve tedavisi için de oldukça önemli bir bitki. Ayrıca ciddi miktarda C vitamin bulunduruyor bünyesinde.

Ben nasıl tüketiyorum?

Ebegümecini saplarından ayırdıktan sonra güzelce yıkayıp parça etli ya da zeytinyağlı yemeğini yapıyorum. Yemeğin içine mutlaka nohut ve limon da ekliyorum. Tadına gerçekten doyum olmuyor. Salatası da çok lezzetli olan bu otu özellikle kış aylarında sık sık tüketmek gerek.

Su teresi

Yurt dışında Michelin yıldızlı lokantaların tabaklarını süsleyen lüks bir ot olan su teresi bizler için oldukça sıradan, mütevazi bir ot. Özellikle İngiltereli çiftçiler arasında oldukça popüler olan bu otu artık üçüncü ve dördüncü nesil modern çiftçiler yetiştirip direk olarak önemli lokanta ve gurmelere göndermekteler.  İçerdiği C vitamininin çok yüksek olması sebebiyle iskorbüt hastalığının tedavisinde kullanılan su teresi, hardalı andıran o eşsiz aromatik tadı ile, tarafımızca gerçekten daha fazla değer görmesi gereken bir malzeme. Müthiş bir antioksidan olan su teresi, idrar söktürücü ve hazımsızlığı tedavi edici özelliğe sahip.

Ben nasıl tüketiyorum?

Ben su teresinin o muhteşem lezzetini hiçbir şey ile karıştırmama taraftarıyım. Bu sebeple birkaç damla limon suyu ve zeytinyağı ile yaptığım sosla servis ediyorum. Ancak kavurması ve yemeği de yapılabiliyor.

Turp otu

Turp otu da pek çok yeşil yapraklı gibi yüksek C vitamin içeriyor. Böbrek taşlarının oluşumunu engelleyen ve düşürülmesini sağlayan turp otu aynı zamanda karaciğer dostu bir ot olarak ün salmıştır. Sarılığın geçirilmesinde oldukça etkilidir.

Ben nasıl tüketiyorum?

Turp otunu kök kısımlarından ayırıp sirkeli suda beklettikten sonra yaklaşık 4 cm. boyutlarında kesip kaynamış tuzlu suyun içine atıyorum ve 10 dakika kadar haşlıyorum. Sonra buzlu suya alıyorum. Buzlu sudan çıkardığım otları güzelce süzüldükten sonra zeytinyağı, limon, sarımsak ve tuzla yaptığım sosla karıştırıp servis yapıyorum.

Şevketi bostan

Şevketi bostan muhtemelen görüntüsünden korktuğunuz ve bunu nasıl yerim ki diye düşündüğünüz bir ottur. Ayıklanması zahmetlidir evet ancak artık Akdeniz ve Ege pazarlarında ayıklanmışı satılıyor. Bu otun bilinen en ciddi etkisi böbrek taşı düşürmeye yönelik. Böbreklerdeki kumun ve taşın düşürülmesini sağlayarak böbreği temizliyor. Ayrıca spazm giderici, kas gevşetici ve ağrı kesici özelliği de var.

Ben nasıl tüketiyorum?

Ben ayıklanmış şevketi bostanları yeşil yaprakları ayrı beyaz kök kısmı ayrı olmak üzere doğruyor ve etli yemeğini yapıyorum. Tencereye önce beyaz kısımlarını atıyorum ki daha kolay pişsin. Ayrıca bu yemeği Ege usulü yapacaksanız mutlaka limon, yumurta sarısı ve un ile terbiye yapıp tencereye eklemeniz gerekiyor.

Radika (Karahindiba)

Radika, bir başka ismi ile karahindiba, ciddi bir potasyum kaynağı olduğu için vücudumuzdaki küçük büyük tüm kasların doğru çalışmasında önemli rolü var. A ve C vitaminini de bünyesinde barındıran radika idrar söktürücü, hazmı düzenleyici ve iştah açıcıdır. Başka bir özelliği ise doğal bir probiyotik olmasıdır.

Ben nasıl tüketiyorum?

Yıkayıp kök kısmından ayırdıktan sonra biraz haşlayıp soğuk su ile şokluyorum. Süzülmesini sağlayıp zeytinyağı ve limonla salatasını yapıyorum.

Rezene (Arapsaçı)

Rezene, bir başka değişle arapsaçı, artık süpermarket reyonlarında dahi rastlaştığımız bir lezzet.  O güzel anasonlu tadı ile sizi kendisine meftun edecek rezene; B, C vitaminleri, potasyum, kalsiyum ve magnezyum açısından zengindir. Östrojen hormonunun vücuttaki etkisini artıran rezenin, bilinen en yaygın faydası gaz ve şişkinliği gidermesidir. Sakinlik ve rahatlama hissi verir. Rezene çok özel tadı sebebiyle dünya mutfağında pek çok tabağı süsler. Dünyada genellikle kökü kullanılır.

Ben nasıl tüketiyorum?

Rezene kökünü ızgarada pişirip et yemeklerinin yanında garnitür olarak sunuyorum, rendeleyip salatalarıma karıştırıyorum. Yaprak kısımları da salata için mükemmel oluyor. Ayrıca yapraklarını bakla yemeğine de ekliyorum. Kökü ve yaprakları ile birlikte etli yemeğini yapıyorum. Yaprak kısmını soğan ve kırmızı biber ile zeytinyağında kavurup, üzerine limon sıkıp meze olarak tüketiyorum.

Kaya koruğu

Kaya koruğu yoğun olarak Akdeniz’de yetişen bir bitki. Eski zamanlardan bu yana iltihaplı hastalıkların tedavisinde kullanılıyor. Ayrıca egzama, sedef gibi cilt hastalıklarının tedavisinde de kullanılan bitki, akne için de çözüm sunuyor.

Ben nasıl tüketiyorum?

Yaygın olarak turşusu yapılan bu ot, Akdeniz ve Ege’de oldukça popüler bir mezedir. Ben yapraklarını ayıkladıktan sonra çok az haşlayıp, zeytin yağı, tuz  ve üzüm sirkesi ile hazırladığım sosla servis ediyorum.

Cibes

İştah açıcı bir başka ot olan cibes, sindirim sistemini düzenleyici etkiye sahiptir. Tok tutucu özelliği ile kilo vermeye yardımcıdır. Bu ot lahana ailesinden olduğu için Karadeniz’de de yetişir. Karadeniz ve Egeli kadınlar ciltlerinin güzelliğini bu ota bağlarlar. Cibes otu aynı zamanda kansere karşı koruyucudur.

Ben nasıl tüketiyorum?

Genelde tüm ot salatalarında uyguladığım süreç cibes için de geçerli. Kaynar suda haşlayıp buzlu suyla şokladığım cibesleri, zeytinyağı, limon ve sarımsak sosu ile servis ediyorum.

Akdeniz ve Ege’nin neredeyse dünyaya yayılan hazineleri olan bu otlar, ancak ve ancak bizlerden talep gelirse, gelecekte de tezgahlarda olabilecek. Çoğu doğal ortamda yetişen bu otları tanıyıp, tüketip gelecek nesillere bırakacak olan bizleriz. Doğanın şifa kaynağı olan bu otlara soframızda yer açmamak için hiçbir sebep yok bence. Şimdiden afiyet olsun.

Deniz Bayraktaroğlu Ar: Sosyolog, girişimci, blogger, tasarımcı, yemek düşkünü, yoga sever, hayatı keyifle ve sağlıkla yaşamaya çalışan, pozitif, yazar-çizer ve kedi insanı bir kadın. Şimdi sizlerle Uplifers'da buluşmaktan dolayı da çok mutlu. dbayraktaroglu@gmail.com

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale