X

Yeni anne olmuş birini desteklemek için ne yapabilirsiniz?

Normal doğum mu sezaryen mi, sütün geliyor mu, emiyor mu, su veriyor musun, kaç kilo aldın, bebek kaç kilo doğdu, ikinci çocuk ne zaman gibi sorular ya da çocuk aç kalacak, ben aylarca emzirdim, bizim zamanımızda mama yoktu, çok yorgun görünüyorsun, bunlar daha iyi günlerin, böyle uyutursan uyumaz gibi söylemler… Konunun ne olduğunu hemen anladınız değil mi ? Yeni annelere asla söylenmemesi gereken ama ısrarla söylenmeye devam eden bu sözler, sorulan bu sorular sizce lohusa birini olumlu etkileyebilir mi? Elbette ki hayır. Toplumumuzda ne yazık ki çok sık rastlanıyor olsa da yeni annelere faydadan çok zararı dokunan bu söylemleri bitirmek ve onlara gerçekten yardımcı olacak şeyleri yapmaya özen göstermek şart. Peki, ne yapabiliriz? Bu yazımızda yeni doğum yapmış anneleri destekleyecek, onlara güvenli bir alan yaratacak ve kendilerini iyi hissetmelerine yardımcı olacak eylemlerden bahsedeceğiz.

Bir bebeğin dünyaya gelişi, kutlama zamanı olsa da yeni anneler için stresli olabiliyor. Uykusuzluk, yorgunluk, beslenme güçlüğü ve en önemlisi bir insanın tüm yaşamsal faaliyetlerinden sorumlu olmak, onun hayata uyumlanmasını sağlamak fazlasıyla zor. Bu nedenle yeni annelerin gerçek anlamda desteğe ihtiyaçları olduğunu fark etmek ve harekete geçmek gerek. Yeni bir annenin, hem fiziksel hem zihinsel açıdan desteğe olduğu gibi ev işleri, kişisel bakım gibi farklı alanlarda da yardım almaya ihtiyacı var. İşte onlar için yapabilecekleriniz:

Ziyaret etmeden önce arayın ya da mesaj atın

Toplumumuzda bebek ziyaretlerinin çok önemli bir yer kapladığı doğru, ancak tamamen iyi niyetle yapılan bu eylem, yeni anneler için fazlasıyla zorlayıcı olabiliyor; hele ki uzak şehirlerden gelen akraba ziyaretlerini de içeriyorsa. Bir şeyler ikram etmek, evi toparlamak, kendine çeki düzen vermek, evde dünyaya uyum sağlamaya çalışan ve her ihtiyacının karşılanmasını bekleyen yeni bir birey varsa çok zor olabiliyor. Hastaneden döner dönmez bebeği ve anneyi evlerinde görmek, tebrik etmek ya da hediyenizi götürmek istiyor olabilirsiniz ancak bunun için ne kadar istekli olursanız olun veya ‘aman canım ben yabancı mıyım’ diye düşünün; fark etmez. Ev ziyaretine gitmeden önce mutlaka anneye uygun olup olmadığını sorun ve mümkünse ziyaret etmek için çok aceleci davranmayın; herkesin bu yeni sürece alışması için biraz zaman geçmesini bekleyin.

Anneye nasıl olduğunu sorun

Hamilelik, anne adayları için keyifli bir dönem olabilir (özellikle ilk zamanlardaki bulantılar geçtikten sonra) ancak bunu takip eden doğum sonrası dönem, yeni anneyi biraz sert bir şekilde dünyaya geri getirebilir. Herkes bebek için telaşlanırken, heyecanlanırken annenin ihtiyaçları gözden kaçabilir. Doğum sonrası annelerin çeşitli duygusal sorunlarla savaşabilir; bir sebep olsun veya olmasın, huzursuzluk, mutsuzluk, gerginlik, stres veya endişe yeni anneleri yorabilir. Bu nedenle bebek hakkında bilgi almayı, onu yakından tanımayı çok istiyor olsanız da annenin de halini hatrını sorarak kendisini çok daha iyi hissetmesini sağlayabilirsiniz. Herkes bebek nasıl diye sorarken sizin sen nasılsın demeniz inanın yeni bir anneyi çok mutlu edecektir.

İstenmeden tavsiye vermeyin

Toplumumuzda yine en yaygın olan durumlardan biri hali hazırda anne olan kişilerin yeni anneye sürekli tavsiyeler vermeye çalışması olabilir, bu durum muhtemelen anneanne veya babaannelerde daha da yaygındır… Tıpkı ev ziyareti yapma isteği gibi tavsiyeler de iyi niyetli olsa da, yeni anne olmuş birinin sürekli duymak isteyeceği şeyler değildir. Çünkü, herkesin ebeveynlik anlayışı farklı olduğu gibi deneyimlediği hamilelik ve lohusalık süreci de farklıdır. Haliyle başka bir anneye ya da başka bir bebeğe iyi gelen, herkese iyi gelmek zorunda değildir. Bu nedenle yeni anne olmuş birini ziyaret ettiğinizde ne kadar yakın veya samimi olsanız da annelik ve bebek bakımı üzerine tavsiye vermekten kaçının.

Konuşmalarınızda daha dikkatli olun

Yeni doğum yapmış bir anneyle konuşurken tavsiye vermediğinizden emin olsanız da yargılayıcı cümleler kurmamaya da dikkat etmeniz gerekir. Örneğin, ‘Hala uyutamadın mı?’ ya da ‘Sanki yeterince emmedi…’ gibi bir söylem, annenin kendini yetersiz hissetmesine ve bir şeyleri yanlış yaptığını düşünmesine neden olabilir… Bu nedenle yargılamadan konuşmak, sadece annenin anlattıklarına odaklanmak ve ona iyi hissettirecek bir şeyler söylemek çok daha yardımcı olacak ve aranızdaki ilişkiyi de güçlendirecektir.

Bazı şeyleri sormadan yapın

Yeni anne ve bebeğin evini ziyaret ettiğinizde annenin yorgun olabileceğini ve muhtemelen bebeğin ihtiyaçlarını karşılarken kendi temel ihtiyaçlarını unuttuğunu düşünebilirsiniz. Bu nedenle ona kendini kötü hissettirmeden bazı işleri hiç sormadan yaparak destek verebilirsiniz. Örneğin, bulaşık makinesini yerleştirmek, annenin sevdiği bitki çayını demlemek, yemek hazırlamak, çöpleri atmak, varsa köpeği yürüyüşe çıkarmak, çarşafları değiştirmek, evi üstten hızlıca toplamak gibi eylemler hem ev ortamındaki düzeni sağlamak hem de annenin ihtiyaçlarını karşılayarak enerjisini tazelemek için yardımcı olacaktır. Ziyaret etmeden önce sıcak bir kase çorba götürmeniz ya da en sevdiği ev yapımı yemeklerden hazırlamanız yeni annenin tüm yorgunluğunu çekip alabilir.

Kurallarına saygı duyun

Mis kokulu, minicik elli ayaklı, pamuk tenli bebeği kucağınıza almak, yanaklarını sıkıştırmak, öpücüklere boğmak, koklamak için çok heyecanlı olabilirsiniz. Ancak, özellikle hala pandemiyle başa çıkmaya çalıştığımız şu günlerde bu isteğinize karşı biraz dirençli olmalısınız. Yeni annelerin bu konudaki hassasiyetlerini anlayışla karşılamalı ve hem kendi, hem bebeği hem de evi için koyduğu kurallara saygı göstermelisiniz. Yeni annelere bebeklerini kucağınıza almadan önce bu konuda ne kadar rahat hissettiklerini sorabilir, öncesinde ellerinizi dezenfekte ettiğinizi söyleyebilir ya da bebeklerinin çok sevimli olduğunu ancak onu korumak için şu anda öpüp koklamak yerine biraz büyümelerini beklediğinizi söyleyebilirsiniz. Anne söylemeden sizi bu durumları anlayışla karşıladığınızı ona göstermeniz çok rahatlatıcı ve güvenli bir ortam sağlayacaktır.

İyi bir anne olduğunu hatırlatın

Yeni annelerin belki de en toksik alışkanlıklarından biri kendilerini sürekli eleştirmeye yatkın olmalarıdır. Nasıl bir anne olduklarını sorgularlar; kendilerini başka annelerle kıyaslarlar; doğru mu yoksa yanlış mı yaptıklarından emin olamazlar; bebek hasta olduğunda ya da bir şeyler ters gittiğinde kendilerini suçlarlar… Bu nedenle ona ne kadar iyi bir anne olduğunu söylemeniz ve sık sık her şeyin çok iyi gittiğini hatırlatmanız, duygusal açıdan yıpranmış yönlerini saracaktır. O size nasıl bir anne olduğunu sormasa bile siz ona ne kadar iyi işler başardığını, onunla gurur duyduğunuzu ve takdir ettiğinizi söyleyebilirsiniz. İnanın yeni annelerin tüm bunları duymaya çok ihtiyacı var…

İlginizi çekebilir: 1,5 yaşındaki birinden öğrendiğim 7 önemli ders

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale