X

Yeme bozuklukları yalanlar söyler: Fark ettiniz mi?

Yetişkinliğe doğru yol aldığım yıllarda buzdolabımızın üzerinde şöyle bir yazı asılıydı: “Hayat kısa; önce tatlıdan başla.” Bu yazı hoşuma giderdi ki aslında ironik bir durumdu, çünkü o yıllarda ağzıma tatlı sürmezdim. Hayatıma tat katan hemen hiçbir şey yoktu. Yiyecekler bir süre için kontrol edebileceğim bir şey oldu; bedenimin istekleri pahasına neyi, ne zaman yiyeceğimle ilgili kendime dayattığım kurallardı beslenmek. Canım yemek istemediğinde bundan güç alırdım. Duygusal olarak öyle bomboştum ki fiziksel boşluğu da kendim yaratmıştım. Hayatta en azı hak ettiğime dair bir inanışım vardı; yiyecekler de bundan nasibini almıştı ve o zamanlar aradaki bağlantıyı henüz fark edebilmiş değildim.

Beş yıl süren anoreksiyayla mücadele ve beden algı bozukluğu ödediğim bedeldi. Kendimi algılayış biçimim çarpık, tutarsızdı. Hayatımın en karanlık, en üzücü zamanları. Yalnızdım, öylesine yitiktim ve kim olduğuma dair elimde ufacık bir ipucu yoktu. Bu duygular öyle katlanılmaz hale gelirdi ki kendimi parçalayıp içimden çıkmak isterdim. Sevgiye ya da mutluluğa hakkım yok gibi geliyordu, bu yüzden de arzularını keşfetmesi için kendime izin vermez, bunları dile getirmemesi için sesini bastırırdım.

Hissettiğim rahatsızlığı azaltsın diye koştum. Koşarak kaçtığım çok şey vardı: Öfke, korku, sıkışmışlık duygusu… Yorgunluktan, halsizlikten bitik hale gelene kadar koşmak istiyordum, böylece kimse benden bir şey alamayacaktı çünkü elimde verecek bir şey kalmayacaktı. Kilometrelerce koştuktan sonra genelde rahatlatıcı bir hiçlik hissederdim; artık o noktada ne mücadeleye ne de hayal kurup arzulamaya takatim kalırdı.

Bir sabah yataktan kalkıp aynanın önüne gittim ve birden yıllardır bir girdabın içinde savrulduğumu fark ettim. Genelde gördüğümün aksine karşımda başka bir beden vardı. Aynadaki genç kadın, bana öyle göründü ki, kendini yavaşça ölüme götürüyordu. Panikledim, ciğerlerim el verdiğince bağırıp anneme seslendim. Ağladık annemle. Birbirimizi kucakladık. O an sanki ikimiz de sevgili hayatım için sağlam bir dal arıyorduk.

Bu benim hikâyem ama benzer yaşantıları olan pek çok insan var aranızda.

O farkındalığı, gözüme görüneni, bir lütuf sayıyorum. Gerçi bahsettiğim sabahın ardından yıllarca düştüm kalktım, düştüm kalktım ama her seferinde yardıma ihtiyacım olduğunu, inandığım şeyin aslında doğru olmadığını hatırlattım kendime. Hep şunları sordum: Ölümüm pahasına kendimi neden aç bırakıyorum? Bunu neden yapıyorum? Hayatımda beni böylesine mutsuz eden nasıl bir şey var da öcünü vücudumdan alıyorum? İşte, iyileşmeye ve iyi olmaya giden uzun yolculuğum böyle başladı.

Anoreksiyanın ilk zamanlarında hayatım dizginlerinden boşalmış gibi geliyordu. Yiyeceklerle kurduğum sağlıksız ilişki de kontrolü geri almak isteğinden başka bir şey değildi. O gün, o aynanın karşısında nihayet gördüm, nihayet anladım: Yalnızdım ve sevilmek istiyordum. Bir gayeye ihtiyacım vardı, ait hissetmeye öylesine muhtaçtım ki. Her şey bir yana, mutlu olmak istiyordum.

Hepimiz hayatlarımızdaki bazı yollardan kaçarız. Ama bunun farkına vardığımızda artık o yollar eskisi kadar korkutucu gelmez ve sizi sizden çalamaz. Farkındalık, ancak kendimizle ilgili en zor, en sıkıntılı taraflara cesurca gözümüzü dikip bakınca gelir. Ama yargılayıcı bir bakışla değil, aksine şefkat ve anlayışla.

Yargılayıcı sesten, kötü düşüncelerden uzaklaşıp kendimizi olduğumuz gibi kabul etmek için bazı yollar var. Şimdi söyleyeceklerimi bilmeni ama daha da önemlisi hayatına katabilmeni çok isterim…

  • Bedenin senin ifadenin bir parçası. Fiziksel olarak güçlüsün. Gücüne odaklandığında sağlık da sana gelir. Bedeninin her gün sana neleri yaşattığını fark et; seni istediğin yere götüren ayakların, kanını sana fark ettirmeden vücudunda dolaştıran kalbin, ciğerlerini dolduran nefesin, güneşi duyumsayan cildin. Bedenin görünüşünden çok daha fazlası.
  • Kim olduğundan veya isteklerinden dolayı asla utanma. Mutluluğu kovala. Neşeni ne yerine getiriyor? Git onu yap! Enerjini tüketen, sana seni değersiz hissettiren şeyleri fark et ve onlardan uzak dur. Şu an buna inanmasan da mutluluğu hak ediyorsun ve bu yüzden yüzünü gülümseten bir şey yapmakla başla güne. Başka biri uğruna, ne kim olduğundan ne de inandığından vazgeçme. Olduğun halinle değerlisin ve bütünsün.
  • Arkadaşlar edin, bir çevren olsun. Arkadaşlık hayatlarımızdaki neşe ve aidiyetin bir parçası ama aynı zamanda sağlığını da iyileştirir. Mücadeleni paylaşabileceğin bir arkadaş ya da arkadaş grubu ara. Benzer sıkıntıları olan insanlara destek ol ve bırak onlar da sana destek olsun.
  • Gerçek güzellik değerini bilmektir. Güzel hissetmiyorsan kendini, önce değerini fark etmeye çalış. Sana seni sevdiren hangi özelliklerin? Başta çok az şey gelecek aklına, çok az kelime yazılacak kâğıda belki ama durma. Gururlandığın yanlarını her gün hatırla ve onlara şükret; zamanla kendinde sevdiğin nice yanlar keşfedeceksin. Yıllarını kendini güzel olduğuna ikna etmekle geçirme – sen zaten güzelsin.
  • Sorun onlar, sen değilsin. Çoğu zaman kendimizde hoşumuza gitmeyen şeyler başkalarının kırıcı söz ve davranışlarıyla alevlenir. Kim canını acıtacak bir laf ederse ya da kendini değersiz hissetmene neden olacak bir harekette bulunursa bil ki aslında kendi acılarını yansıtıyor. Seninle fazla ilgisi yok. Herkes kendi mücadelesini verdiği için çatışmalar ortaya çıkıyor. Başkalarının deneyimlerinden öğreneceklerin olduğu doğru ama onların yargılarının gerçekler olmadığını unutma.
  • Elini uzat. İyi olma yolunda ilerler ve her geçen gün daha da güçlenirken hayatın her yönden belli bir dengeye oturacak. Sağlık ve güven üzerinde yükselen yaşamın seninle benzer mücadelelerden geçmekte olan insanlara “evet, mümkün” dedirtecek. Hikâyeni duyur, başkalarına destek ol ve elini uzat.

İster yeme bozukluğu ister yanlış beden algısı isterse güvensizlik, öz şefkat yoksunluğu veya değersizlik hissi olsun, bunu sessizce yaşamak zorunda değilsin. Acından, mücadelenden utanmak zorunda değilsin. Düşüncelerimizi, inandığımız şeyleri değiştirebiliriz. Bu güç herkeste var. Yargılayıcı iç sesimiz ve düşüncelerimizle kendimize sahte bir gerçeklik yaratabiliyorsak bu gerçekliği bozup yerine daha nazik ve doğru bir gerçekliği büyütmek de bizim elimizde. Herkes gibi senin de mutlu olmaya hakkın var. Ve bunun için yalnızca varlığın yeter. Sen doğduğun gün bu hakkı kazandın.

Bu yazıyı Monica Berg’in The Goop için yazdığı makaleden özetleyerek Türkçeye çevirdim.

Monica Berg, çeşitli platformlarda her insana hitap eden konularda yaptığı konuşmalarla kendi keşif ve farkındalık yolculuğunu paylaşıyor. Onun için en önemli şey değişim ve değişimin mümkün olduğu gerçeği. Bunu herkese göstermek, dahası hayatlarını iyi yönde değiştirmeleri için herkese ilham vermek istiyor. Fear is Not an Option adında bir kitabı var.

İlginizi çekebilir:

Öz saygı ile yeme bozuklukları arasında nasıl bir ilişki var?
Bedenlerimizi ne çok eleştiriyoruz farkında mısınız?

 

 

Burcu Uluçay: Sözcüklerle, cümlelerle dahası dille uğraşmayı hep sevdim. Bunun üniversitede mütercim tercümanlık okumamda önemli bir payı oldu. 2012’de Marmara Üniversitesi’nden mezun olduğumda bir sene kadar çeşitli alanlarda çevirmenlik yaptım. “Şirket-bazlı” çevirmenliğin pek bana göre olmadığını anlayınca daha “naif” bir yönü olan yayıncılık dünyasına yöneldim. Fakat The University of Westminster’da Cultural and Critical Studies (Kültürel Çalışmalar) yüksek lisans programını burslu okuma şansı kapımı çalınca –pırrr– Londra’ya uçtum. 2014’te elimde afili diplomamla yurda döndüm. Ama yalnız değildim: Ben ve anoreksiya nervoza birlikte gelmiştik! Londra’ya gitmeden de ufak ufak “yoldayım” dese de pek aldırış etmediğim bu yeme bozukluğu artık sağlığım başta olmak üzere tüm hayatımı etkiliyordu ve kendisini yenmek için halen mücadele veriyorum. Bir taraftan asıl mesleğimi yani çevirmenlik ve editörlük çalışmalarımı sürdürsem de altı aydan uzun bir zamandır tam zamanlı işim buymuş gibi anoreksiya nervozadan iyileşmeye çalışıyorum. Yeme bozukluklarının nedenlerini, tedavi yollarını, iyileşen hastaların öykülerini ve güncel araştırmaları didik didik edip okumaya başladığımda tüm isteğim kendimi bu azaptan kurtarmaktı. Fakat zamanla yeme bozuklukları hakkında Türkçe yazılmış kaynakların İngilizcedekilere göre yetersiz kaldığını gördüm. Üzücü değil mi sizce de? Hele de yeme bozuklukları dünyanın hemen her yerinde bütün yaş grupları için gittikçe tehlikeli bir hal alırken. Tabii bir de yeme bozukluğu yaşayan kişilerin ailelerini, yakınlarını, arkadaşlarını düşünmek lazım. Sevdiklerine yardımcı olmak için daha güvenilir ve güncel içeriklere ulaşsalar ne güzel olur! Böylece önce kendi ailem ve yakınlarım için okuduklarıma dayanarak çeviriler ve derlemeler yapmaya başladım. TEDTalks’ta yeme bozuklukları, kaygı bozukluğu, yoga ve meditasyon gibi konularda ilham verici konuşmalar olduğunu biliyordum çünkü hemen hepsini izlemiş/dinlemiştim. Aralarında Türkçe altyazı çevirisi olmayanlar vardı. TEDTalks’un gönüllü çevirmenler projesine dâhil olup çeviriler yaptım. Sonra blog açma fikri geldi. Blogumda hem yabancı kaynaklardan edindiğim bilgileri hem de kendi deneyimlerimden yola çıkarak yazdığım içerikleri paylaşmaya başladım. Yazdıkça yazdıkça anladım ki paylaşmak ihtiyacım varmış. İtiraf etmek. Yeme bozukluklarının ciddi bir zihinsel rahatsızlık olduğunu, dahası bunu bizim “seçmediğimizi” bilin demek. Böyle böyle Uplifers’la yollarımız keşişti. Yeme bozuklukları hakkında yerleşmiş yanlış düşünceleri değiştirmek için buradaki birlikteliğimizden aldığımız güç önemli bir adım olsun. Yeme bozukluklarının zihnimize işkence eden kötücül sesine birlikte “dur” diyebileceğimize inanıyorum! Bana buradan ulaşabilirsiniz: burcu.ulucay@yahoo.com Bloguma göz atmak isterseniz: https://sahteseslereelveda.wordpress.com/

LEGO’dan hem çocukları hem yetişkinleri mutlu edecek en mükemmel yılbaşı hediyeleri

Yeni yıl, soğuk günleri sıcacık bir sevgiyle sarmalayan, neşe ve heyecan dolu büyülü bir dönem. Öyle ki yalnızca taptaze başlangıçların değil; sevdiklerimizi mutlu edecek fırsatların da habercisi. Bu özel dönemi daha da unutulmaz kılmanın ve yılbaşı coşkusunu sevdiklerimizle paylaşmanın en keyifli yollarından biri ise hiç şüphesiz gözlerden kalpler çıkaracak mükemmel yeni yıl hediyeleri. Peki ama gerçek anlamda mükemmel bir hediye bulmak mümkün mü?



Çocukken çok kolay olan hediye seçimi konusu, ne yazık ki yetişkinlikte zor bir hal alabiliyor. O zamanlar en sevdiğimiz karakterin yeni çıkan bir kitabı ya da havalı yeni bir oyuncak, bizi mutlu etmeye yeterdi. Ama büyüdükçe işler biraz karıştı… İhtiyaçlar, istekler, beklentiler, arzular, hepsi değişti, karmaşıklaştı. Haliyle, bir yetişkini ‘gerçekten’ mutlu edebilecek o ‘mükemmel’ hediyeyi bulmak da zorlu bir sanata dönüştü. Ama çözüm, sandığımızdan çok daha yakında olabilir. Belki de oyuna ve yaratıcılığa yeniden kucak açmak, tüm bu karmaşıklığı alıp götürmeye yetebilir. Siz de bu yıl sevdiklerinizi gerçekten heyecanlandıracak bir hediyenin peşine düştüyseniz aradıklarınızı LEGO’da bulabilirsiniz. Çocuklar için olduğu kadar yetişkinler için de oyunun, yaratıcılığın ve rahatlamanın kapılarını aralayan LEGO’da herkese uygun yüzlerce çeşit var:

Estetik ve dekoratif dokunuşları sevenlere özel

Çevrenizde gördüğü her boş duvarı doldurmak için hemen zihninde tasarım yapmaya başlayan ya da boş rafları estetik detaylarla dekore etmeye bayılan sevdikleriniz varsa, onlar için en iyi yılbaşı hediyesi bir LEGO’dan bir sanat eseri, doğadan bir parça veya mimari bir detay olabilir:

  • LEGO® Art Mona Lisa: Dekorasyonun yanı sıra sanat ve tarih meraklısı sevdikleriniz için Mona Lisa’nın 3D versiyonu şahane bir yeni yıl armağanı olabilir. Sevdiklerinizin duvarlarını süsleyerek yaşam alanlarına enerji katacak bu özel hediye, onların yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.
  • LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu: Doğanın dokunuşlarını yaşam alanlarına taşıyacak LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu, canlı renkleriyle sevdiklerinize yılbaşı coşkusunu yansıtırken mutluluktan gözlerinden kalpler çıkartabilir.

Enerjisini doğadan alanlara özel

Doğaya, yeşile, bitkilere düşkün, enerjisini, ilhamını büyüleyici çiçeklerden ve renklerden alan sevdikleriniz için de en mükemmel hediyeler, yine LEGO’da:

  • LEGO® Icons Orkide: Orkidelerin bitkiler aleminde çok özel bir yeri olduğu tartışılmaz. Siz de sevdiklerinize onların sizin için ne kadar özel olduğunu hissettirmek istiyorsanız bu seti kaçırmayın. 5 taban yaprağı ve 2 hava kökü ile gerçekçi bir görünüme sahip bu ikonik orkide setini görenler canlısından ayırmakta zorlanabilirler 🙂
  • LEGO® Icons Erik Çiçeği: Bu set, sevdiklerinize güzel bir kırmızı çiçeği tomurcuktan açmaya ve tam çiçeklenmeye kadar inşa etme fırsatı sunuyor. Üstelik sevdikleriniz bu seti sergilemekten de büyük haz duyacak. Hem şık bir dekor hem de yaratıcı bir yapım süreci, ikisi de bu mükemmel hediyede.

Hız, heyecan ve adrenalin tutkunlarına özel

Hız, şüphesiz ki büyük bir tutku. Özgürlüğüne düşkün, heyecanı seven, teknolojiye ve otomobil dünyasına meraklı herkes için LEGO’da şahane hediyeler bulabilirsiniz:

  • LEGO® Technic Mercedes-Benz G 500 Professional Line: Mercedes-Benz tutkusu olan herkesi heyecanlandıracak, otantik özelliklerle dolu ikonik G Serisi’nden bir model, mükemmel bir yılbaşı hediyesinden çok daha fazlası olabilir. Baştan sona adeta bir mühendislik deneyimi sunan bu modelin sevdiklerinizi çok mutlu edeceği kesin.
  • LEGO® Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat: Maceranın sudaki halini seven ve yelken sporuna da merak duyan sevdiklerinizi mutlu etmek için fazla düşünmenize gerek yok. Aradığınız hediye LEGO Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat. Biraz çılgın, biraz heyecanlı, en çok da kusursuz… Emin olun sevdikleriniz bu seti hem yaparken hem de sergilerken çok keyif alacak.

Sinemaseverlere özel

Beyaz perdenin büyüsüne kapılan sevdiklerinize, onların bu tutkusunu daha da derinleştirecek hediyelerle unutulmaz deneyimler sunabilirsiniz:

  • LEGO® Star Wars™ Millennium Falcon™: Çoğu sinemaseverin gönlünde taht kurmuş en özel serilerden biri hiç şüphesiz ki Star Wars. Star Wars™ Millennium Falcon’un kokpiti, uydu çanağı, topları ve diğer ikonik detaylarıyla sevdikleriniz inşa sürecini tamamlarken kendilerini galaksinin derinliklerinde bir macerada da hissedebilirler.
  • LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba: Sevdiklerinizin sinema tutkusunu nostaljik rüzgarlarla buluşturmak isterseniz, aradığınız mükemmel hediye yine LEGO’da. Onları LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba ile çocukluk anılarına doğru bir yolculuğa çıkarabilirsiniz.

Oyunculara ve uzay meraklılarına özel

Uzayın sınırsız gizemini merak eden ya da en zorlu oyunları bile tek hamlede geçmeyi başarabilen sevdikleriniz varsa, onlar için de en mükemmel yeni yıl hediyeleri LEGO’da:

  • LEGO® Super Mario™ Super Mario World™: Mario ve Yoshi: Mario, şüphesiz ki hem çocukların hem yetişkinlerin gönlünde büyük yer tutan en ikonik oyunlardan biri. Eğlenceli bir nostaljik tur, keyifli bir oyun deneyimi ya da rahatlatıcı bir aktiviteden çok daha fazlasını sunacak bu set, sevdiklerinize yepyeni bir dünya yaratmak için ilham verebilir.
  • LEGO® Technic NASA Apollo Ay Taşıtı – LRV: Kozmik maceracılar için en şahane hediye: NASA Apollo Ay Taşıtı (LRV) modeli. Sevdiklerinizi yıldızlara götürüp geri getirecek bu özel hediye, bambaşka dünyaların kapısını onlar için aralarken yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.

Bonus: Mırmır Pati ile eğlenceyi geri getirin

LEGO’nun sonsuz olasılıklarla dolu dünyasında en mükemmel hediyeler de eğlence de oyun da bitmez… Mırmır Pati, oyunu her yaştan insan için geri getiriyor ve herkesi yılın bu büyülü zamanını çok daha keyifli geçirmeye davet ediyor.

Mutlu bir yer inşa etmek isteyen herkes için mükemmel hediyeler ve çok daha fazlası LEGO’da. Hemen tıklayın ve sevdiklerinizi mutlu etmeye erkenden başlayın.

*Bu yazı LEGO katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale