X

Yeme bozuklukları dosyası: Anoreksiya, Bulimiya, Tıkınırcasına yeme

Güzellik; çağa ve kültüre göre değişkenlik gösteren bir kavram. Günümüzden 3- 4 asır önce yapılmış pek çok sanat eserinde dolgun ve yuvarlak hatlara sahip olan kadınların revaçta olduğu görülürken, bugün aynı coğrafyanın sanatçılarının eserlerinde, moda dergilerinde tam tersi bir güzellik algısı olabilmektedir. Pek çok kültürde yuvarlak hatlı olmak zenginlik ve güzellik belirtisiyken, pek çok farklı kültürde de zayıf olmak; kusursuz olmak, güzel, değerli, kıymetli ve nadir olabilmek anlamını taşımaktadır.

Özellikle sanayileşmiş batı toplumlarında son yarım yüzyılda tehlikeli şekilde artan bir gerçeklik var: Yeme bozuklukları.

DSM 5 tanı ölçütleri el kitabına göre yeme bozuklukları çeşitli ana gruplara ayrılıyor; anoreksiya nervoza, bulimiya nervoza, tıkınırcasına yeme, geviş getirme, kaçıngan yiyecek alımı ve tanımlanmış diğer yeme bozukluğu grubu.

Bu yeme bozukluklarından en sık rastlanan hastalıklar; anoreksiya, bulimiya ve tıkınırcasına yeme bozukluğudur.

Anoreksiya Nervoza

Anoreksik bireyler kilo almaktan korktukları için yemek yemeyi reddederler ya da aşırı küçük porsiyonlar tüketirler.

Bireylerin kilo vermek veya almamak niyetiyle kendilerini açlığa mahkum bıraktığı ve olmaları gereken normal vücut ağırlıklarının en az %15 altında bir kiloya sahip oldukları hastalıktır. Bireyler kilo almaktan aşırı endişelenirler, yemek yemeyi reddederler veya aşırı küçük porsiyonlar tüketirler, çarpık bir beden algıları vardır. Kendilerini olduklarından daha kilolu algılarlar. Hastalığın ilerleyen aşamalarında adet düzenleri bozulabilir, hatta hiç adet görmemeye başlayabilirler. Aşırı bir egzersiz yapma süreçleri olabilir, yüz ve vücutlarında aşırı tüylenme oluşabilir ve sıklıkla saç tellerinde kayıp yaşadıkları gözlenmektedir.

İlgili yazı: Anoreksiya Nervoza: Yeme bozuklukları ve çarpıtılmış beden algısı

Bulimiya Nervoza

Çoğu zaman diğer insanlardan gizlice aşırı bir gıda tüketiminde bulunulur. Yemek yeme hayatın merkezindedir. Aşırı gıda tüketimini telafi etmek amacıyla, tüketim sonrasında yoğun bir pişmanlıkla kusma, müshil tarzı ilaçlar kullanma, diyet hapları tüketme, aşırı egzersiz veya sonrasında kendini uzun süreler aç bırakma gibi telafi sürecine girerler. Sıkça diyete girme davranışı, yoğun spor egzersizleri, beden algısı ve kiloyla ilgili aşırı bir endişeye sahip olma hali mevcuttur. Anoreksiyaya kıyasla bireylerin vücut ağırlıkları ortalamadır.

Tıkınırcasına Yeme Bozukluğu

Normal bireyin tüketebileceğinden çok daha fazlasını kısıtlı bir sürede tüketme ve aşırı yeme halidir. Yenilen miktar üzerinde iradenin ve kontrolün kaybolması mevcuttur. Anoreksiya ve bulimiyadan en temel farkı, normalin üstünde gıda tüketimi sonrasında telafi etme davranışları olan kusma, kendini aç bırakma veya aşırı egzersizin geldiği bir döngü yaşanmamasıdır. Hastalıktan mustarip pek çok kişinin süreci obeziteye dönüşür. Bireylerde aşırı suçluluk, stres, utanç, yitirilmiş öz güven ve öz saygı görülmektedir.

Yeme bozuklularının oluşumuna çeşitli etkenler sebep olmaktadır:

Biyolojik

Genetik faktörlerin, bireyin yeme bozukluğunda önemli derecede etkisi olduğu bilinmektedir. Ailesinde en az bir üyede yeme bozukluğu olan bireyin, ailesinin geçmişinde yeme bozukluğu olmayan bireye oranla, bu hastalıklardan birini geliştirme riski 12 kat daha fazladır.

Bazı kişilik tiplerinin yeme bozuklukları açısından daha risk teşkil eden grupta olduğu bilinmektedir. Örneğin; takıntı zorlantı (obsesif kompulsif) bozukluğu olan bireyin, olmayan bireye oranla yeme bozukluğu yaşaması daha muhtemeldir.

Aşırı yeme ve az yeme beyinde huzur ve neşe oluşturabilmektedir ve geçici bir süreliğine kişinin kaygısını yatıştırabilmektedir. Bazı araştırmalar, kimi yeme bozukluğu olan kişilerin ıstıraplarını dindirmek, kaygılarını azaltmak gibi sebeplerden dolayı duygu durumlarını düzenlemek sebebiyle davranışlarını belirlediklerini öne sürmektedir.

Bilimsel araştırmalar, stres ve fazla yemenin arasında pozitif korelasyon olduğunu ortaya koyuyor. Bu yatıştırıcı yiyeceklerin; şeker ve yağ oranı yüksek yiyeceklerden oluştuğu biliniyor.

Dürtüsellik, yani sonunu yeterince düşünmeden hareket geçme davranışını sıkça yapan dürtüsel bireylerin, yemekle ilişkilerinde de benzer davranışı sergilediği ve ani bir kararla yemeğe başlayabileceği görülebilmektedir. Dürtüsel bireylerin, dürtüsel olmayanlara oranla yeme bozukluğu geliştirme riskleri daha fazladır.

Psikolojik

Mükemmelliyetçi mizaçları olan bireylerin yemek konusunda bedenlerini kusursuzlaştırmak ve kendilerini terbiye etmek gibi gayeleri olabildiği düşünülmektedir.

Yeme bozukluğu olan bireylerin genellikle kendileri ve diğerleriyle ilgili gerçekçi olmayan beklentilere sahip oldukları bilinmektedir.

Pek çok yetkinlikleri ve becerileri olmalarına rağmen, bu bireylerde kendilerini yetersiz, değersiz ve kusurlu olarak görme hali yaygındır. Bireylerde dünyayı pek çok zaman ya siyah ya beyaz görme hali mevcuttur. Griye, arada bulunmaya tahammül yoktur.

Bazı yeme bozukluğu olan kişiler, davranışlarını cinsiyetlerini, cinsel kimliklerini inkar etmek veya düzenlemek adına şekillendirebilir. Örneğin; anoreksik bir kadının, dişiliğini reddetmek, kadınlık kimliğinden uzaklaşmak (belki babası gibi olmak) gibi dinamiklerden bu hastalığı geliştirmesi gibi.

Kimileri kendi hayatları üzerinde kontrolleri olduğunu göstermek, kendine ve çevresindekilere kanıtlamak gayesiyle, bilinçsizce veya bilinçli olarak yeme bozukluğu oluşturur. Böyle durumlarda kişilerin bedenleri üzerinde olan kontrolleri, güçler savaşındaki duruşlarını ortaya koyar. Dışarıya karşı dik duran ve savaşan bir imaj vermekle beraber, içeride zayıf, güçsüz, kurban edilmiş, dargın bir çocuk vardır. Bu genelde baskıcı ailelerin çocuklarında görülen bir dinamiktir.

Öte yandan yeme bozukluğu kimi zaman öfkenin ifadesidir. Kendine ve çevreye olan agresyonun dışa vurumudur.

Ailesel etkenler

Tutucu, çok kontrolcü, müdahaleci ebeveynlerin çocuklarının olabildiği gibi, ihmal ve istismar edilmiş, anlaşılmamış, yalnızlığa mahkum edilmiş çocukların da yeme bozukluğu geliştirmeleri söz konusudur.

Fiziksel görünüme aşırı önem veren eleştirel ebeveynler çocuklarındaki yeme bozukluklarına adeta davetiye çıkartmaktadır.

Fiziksel olarak çocuğunun yanında olan ama duygusal olarak asla onunla olmayan, başarı konusunda aşırı beklentisi olan ebeveynlerin çocukları, duygu, korku, kaygı, endişe gibi duyguların zayıflık olarak algılandığı ve ifade edilmesine imkan tanınmayan aile ortamları bu konuda risk teşkil eder.

Annesinde yeme bozukluklarından herhangi birinin olması, çocuğunda da yeme bozukluğu olma riskini artırır. Öte yandan yeme konusunda yasaklayıcı bir tutum veya sürekli sağlıksız yiyeceklere maruz bırakılan ortamlar da yeme bozukluğu geliştirmek için riskli durumlardır.

Yemenin çok büyük mesele olduğu aileler, yemenin ödül, ceza yöntemi olarak kullanılması, yemek için zorlama veya kısıtlama da risk faktörlerindendir.

Aşırı baskıcı ebeveynlerin çocuklarında oluşan yeme bozuklukları, aileye karşı duruş, ailenin müdahalesine başkaldırı olarak, yani bireyin kontrolü kendi bedeni üzerinden sağlaması olarak görülebilmektedir.

Sosyal etkenler

Dış görünüme önem veren arkadaşlar, rekabetçi ortam yeme bozukluğuna zemin hazırlamaktadır.

Kişinin dış görünüm odaklı arkadaşlarının olması, eleştirel, baskıcı ve alaycı bir partnerin varlığı, okul ortamında bireyin dışlanması veya aşırı popüler olması, kusura tahammülsüz, rekabetçi bir sosyal çevrenin varlığı bireyin yeme bozukluğu oluşturmasına sebebiyet verebilir.

Öte yandan bireyin yaşadığı; yeni okula başlama, boşanma, taşınma, evlilik, sevilen bir kişinin ölümü, önemli görülen birisinden gelen yorumlar, mezuniyet, ayrılıklar, eski erkek arkadaşın başka birisiyle birlikte olması gibi yaşam olayları yeme bozukluğu oluşumunda etkili olmaktadır.

Akranlarından daha erken adet dönemine giren, göğüsleri daha erken büyüyen genç kızların da bu hatlara bürünmeyi kilo alma şeklinde yorumlaması da bireyi risk altına sokuyor. Zira artık akranları gibi gözükmedikleri için kendilerini farklı ve yabancı hissediyorlar. Diğerleri gibi olup, grup aidiyet ve mensubiyetini tekrar hissetmeyi diliyorlar.

Kültürel Etkenler

Toplumda zayıflık başarıdır algısı mevcutsa, rekabet temel dinamikse, acımasız ve katı kültürel beklentiler varsa, medyada zayıf olmaya sürekli atıf varsa, küçük yaştan itibaren filmlerle, oyuncaklarla ve çeşitli karakterlerle çocuğa (Barbie, prensesler gibi) kusursuzluk dayatılıyorsa, bebeğini yetiştiren anneye  ‘Bu bebek kilo almıyor mu ne, sen iyi bakamıyor musun acaba?’ gibi sorularla, annenin beslemeyle ilgili kaygılar oluşturmasına neden olan bir çevre mevcutsa, filmlerde, kitaplarda aşırı güzel ve aşırı zayıf bireylerin iyileri canlandırması, başrol oynaması söz konusuyken, daha kilolu bireylerin ikincil rollerde olması neticesinde başarılı olunmak isteniyorsa zayıf bedenlere sahip olmak gerekiyor algısı yaratılıyorsa bu, riskli kültürel ve toplumsal bir zemin oluştuğu anlamını taşır.

Yeme bozukluğu olan bireylerin yüzde 90’ını kadınlar,  yüzde 10’unu erkekler oluşturmaktadır. Kadının diyeti onu daha ufak, daha zayıf ve daha güçsüz yaparken, erkeğinki onu daha büyük, daha güçlü ve kudretli yapmak olarak algılanmaktadır.

Travma

Bireyin travma geçmişi de yeme zozukluğuna sebep olan faktörler arasındadır.

Bireyin travma geçmişi, ilişkisel durumu, zorlu çocukluk geçmişi, jimnastik, dans, bale gibi zayıf olmanın önemli olduğu aktivitelerdeki olumsuz deneyimleri, çocukluğu boyunca kontrolü ele alma teması, zamanı geri alma çabası- regresyon, rekabetçi ortam, eleştirel çevre, kendini ve etrafındakileri cezalandırma arzusu, yaşadığı değişim ve dönüşüm süreci, içindeki yoğun boşluk duygusunu gıdayla doldurmaya çalışmak da hastalığa neden olan faktörlerdendir.

Yeme bozuklukları; anoreksiya, bulimiya ve tıkınırcasına yeme bozukluğu, şizofreni ve depresyon gibi gerçek ve tedavisi olan hastalıklardır. Multidisipliner bir tedavi yaklaşımıyla bu hastalıkların üstesinden gelmek mümkündür. Eğer yeme bozukluğunuz varsa çok geç kalmadan psikiyatrist, psikolog ve beslenme uzmanından destek almanızı öneririm.

Uzman Klinik Psikolog İrem Alişanoğlu Polat: Uzman Klinik Psikolog İrem Alişanoğlu Polat, İstanbul Bilgi Üniversitesi Psikoloji & Uluslararası İlişkiler bölümlerinden çift ana dal dereceleriyle mezun olmuştur. İngiltere’de University of Westminser’da Örgütsel Psikoloji alanında yüksek lisansını tamamlamıştır ve akabinde İstanbul Bilgi Üniversitesi Klinik Psikoloji (çift ve aile terapisi alt dalı) programında ikinci yüksek lisans programından mezun olmuştur. Çocuklarla, gençlerle, yetişkinlerle, ailelerle ve çiftlerle psikoterapi yapmaktadır. Çalışmalarında; sistemik, EMDR, şema, bilişsel davranışçı terapi, oyun terapisi, çözüm odaklı terapi yöntemlerini kullanmaktadır.

LEGO’dan hem çocukları hem yetişkinleri mutlu edecek en mükemmel yılbaşı hediyeleri

Yeni yıl, soğuk günleri sıcacık bir sevgiyle sarmalayan, neşe ve heyecan dolu büyülü bir dönem. Öyle ki yalnızca taptaze başlangıçların değil; sevdiklerimizi mutlu edecek fırsatların da habercisi. Bu özel dönemi daha da unutulmaz kılmanın ve yılbaşı coşkusunu sevdiklerimizle paylaşmanın en keyifli yollarından biri ise hiç şüphesiz gözlerden kalpler çıkaracak mükemmel yeni yıl hediyeleri. Peki ama gerçek anlamda mükemmel bir hediye bulmak mümkün mü?



Çocukken çok kolay olan hediye seçimi konusu, ne yazık ki yetişkinlikte zor bir hal alabiliyor. O zamanlar en sevdiğimiz karakterin yeni çıkan bir kitabı ya da havalı yeni bir oyuncak, bizi mutlu etmeye yeterdi. Ama büyüdükçe işler biraz karıştı… İhtiyaçlar, istekler, beklentiler, arzular, hepsi değişti, karmaşıklaştı. Haliyle, bir yetişkini ‘gerçekten’ mutlu edebilecek o ‘mükemmel’ hediyeyi bulmak da zorlu bir sanata dönüştü. Ama çözüm, sandığımızdan çok daha yakında olabilir. Belki de oyuna ve yaratıcılığa yeniden kucak açmak, tüm bu karmaşıklığı alıp götürmeye yetebilir. Siz de bu yıl sevdiklerinizi gerçekten heyecanlandıracak bir hediyenin peşine düştüyseniz aradıklarınızı LEGO’da bulabilirsiniz. Çocuklar için olduğu kadar yetişkinler için de oyunun, yaratıcılığın ve rahatlamanın kapılarını aralayan LEGO’da herkese uygun yüzlerce çeşit var:

Estetik ve dekoratif dokunuşları sevenlere özel

Çevrenizde gördüğü her boş duvarı doldurmak için hemen zihninde tasarım yapmaya başlayan ya da boş rafları estetik detaylarla dekore etmeye bayılan sevdikleriniz varsa, onlar için en iyi yılbaşı hediyesi bir LEGO’dan bir sanat eseri, doğadan bir parça veya mimari bir detay olabilir:

  • LEGO® Art Mona Lisa: Dekorasyonun yanı sıra sanat ve tarih meraklısı sevdikleriniz için Mona Lisa’nın 3D versiyonu şahane bir yeni yıl armağanı olabilir. Sevdiklerinizin duvarlarını süsleyerek yaşam alanlarına enerji katacak bu özel hediye, onların yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.
  • LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu: Doğanın dokunuşlarını yaşam alanlarına taşıyacak LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu, canlı renkleriyle sevdiklerinize yılbaşı coşkusunu yansıtırken mutluluktan gözlerinden kalpler çıkartabilir.

Enerjisini doğadan alanlara özel

Doğaya, yeşile, bitkilere düşkün, enerjisini, ilhamını büyüleyici çiçeklerden ve renklerden alan sevdikleriniz için de en mükemmel hediyeler, yine LEGO’da:

  • LEGO® Icons Orkide: Orkidelerin bitkiler aleminde çok özel bir yeri olduğu tartışılmaz. Siz de sevdiklerinize onların sizin için ne kadar özel olduğunu hissettirmek istiyorsanız bu seti kaçırmayın. 5 taban yaprağı ve 2 hava kökü ile gerçekçi bir görünüme sahip bu ikonik orkide setini görenler canlısından ayırmakta zorlanabilirler 🙂
  • LEGO® Icons Erik Çiçeği: Bu set, sevdiklerinize güzel bir kırmızı çiçeği tomurcuktan açmaya ve tam çiçeklenmeye kadar inşa etme fırsatı sunuyor. Üstelik sevdikleriniz bu seti sergilemekten de büyük haz duyacak. Hem şık bir dekor hem de yaratıcı bir yapım süreci, ikisi de bu mükemmel hediyede.

Hız, heyecan ve adrenalin tutkunlarına özel

Hız, şüphesiz ki büyük bir tutku. Özgürlüğüne düşkün, heyecanı seven, teknolojiye ve otomobil dünyasına meraklı herkes için LEGO’da şahane hediyeler bulabilirsiniz:

  • LEGO® Technic Mercedes-Benz G 500 Professional Line: Mercedes-Benz tutkusu olan herkesi heyecanlandıracak, otantik özelliklerle dolu ikonik G Serisi’nden bir model, mükemmel bir yılbaşı hediyesinden çok daha fazlası olabilir. Baştan sona adeta bir mühendislik deneyimi sunan bu modelin sevdiklerinizi çok mutlu edeceği kesin.
  • LEGO® Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat: Maceranın sudaki halini seven ve yelken sporuna da merak duyan sevdiklerinizi mutlu etmek için fazla düşünmenize gerek yok. Aradığınız hediye LEGO Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat. Biraz çılgın, biraz heyecanlı, en çok da kusursuz… Emin olun sevdikleriniz bu seti hem yaparken hem de sergilerken çok keyif alacak.

Sinemaseverlere özel

Beyaz perdenin büyüsüne kapılan sevdiklerinize, onların bu tutkusunu daha da derinleştirecek hediyelerle unutulmaz deneyimler sunabilirsiniz:

  • LEGO® Star Wars™ Millennium Falcon™: Çoğu sinemaseverin gönlünde taht kurmuş en özel serilerden biri hiç şüphesiz ki Star Wars. Star Wars™ Millennium Falcon’un kokpiti, uydu çanağı, topları ve diğer ikonik detaylarıyla sevdikleriniz inşa sürecini tamamlarken kendilerini galaksinin derinliklerinde bir macerada da hissedebilirler.
  • LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba: Sevdiklerinizin sinema tutkusunu nostaljik rüzgarlarla buluşturmak isterseniz, aradığınız mükemmel hediye yine LEGO’da. Onları LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba ile çocukluk anılarına doğru bir yolculuğa çıkarabilirsiniz.

Oyunculara ve uzay meraklılarına özel

Uzayın sınırsız gizemini merak eden ya da en zorlu oyunları bile tek hamlede geçmeyi başarabilen sevdikleriniz varsa, onlar için de en mükemmel yeni yıl hediyeleri LEGO’da:

  • LEGO® Super Mario™ Super Mario World™: Mario ve Yoshi: Mario, şüphesiz ki hem çocukların hem yetişkinlerin gönlünde büyük yer tutan en ikonik oyunlardan biri. Eğlenceli bir nostaljik tur, keyifli bir oyun deneyimi ya da rahatlatıcı bir aktiviteden çok daha fazlasını sunacak bu set, sevdiklerinize yepyeni bir dünya yaratmak için ilham verebilir.
  • LEGO® Technic NASA Apollo Ay Taşıtı – LRV: Kozmik maceracılar için en şahane hediye: NASA Apollo Ay Taşıtı (LRV) modeli. Sevdiklerinizi yıldızlara götürüp geri getirecek bu özel hediye, bambaşka dünyaların kapısını onlar için aralarken yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.

Bonus: Mırmır Pati ile eğlenceyi geri getirin

LEGO’nun sonsuz olasılıklarla dolu dünyasında en mükemmel hediyeler de eğlence de oyun da bitmez… Mırmır Pati, oyunu her yaştan insan için geri getiriyor ve herkesi yılın bu büyülü zamanını çok daha keyifli geçirmeye davet ediyor.

Mutlu bir yer inşa etmek isteyen herkes için mükemmel hediyeler ve çok daha fazlası LEGO’da. Hemen tıklayın ve sevdiklerinizi mutlu etmeye erkenden başlayın.

*Bu yazı LEGO katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale