dummy

Yediğin şey yemek mi, yoksa duyguların mı?

duygusal yeme dilsat erdil

Çağımızın en büyük problemlerinden biri şişmanlık; yani, alınan kalori miktarı harcanan kalori miktarından fazla olunca vücutta yağ birikmesi sonucu oluşan hastalık. Şişmanlık; fizyolojik, psikolojik, hormonal, metabolik, estetik ve sosyal etkisiyle yaşam kalitesini düşüren bir hastalıktır ve dünyada olduğu gibi git gide ülkemizde de yaygınlaşmaya başlamıştır. Fazla kilolu olanlar toplamda %34.6, fazla kilolu ve şişman olanlar %64.9, çok şişman olanların oranı ise %2.9 olarak bulunmuştur.

dummydummy

Hepiniz illa ki hayatınızın bir döneminde, örneğin canımızın çok sıkkın olduğu bir noktada kendimizi buzdolabının önünde bulmuşsunuzdur. Yemek ve sevgi arasındaki sıkı bağ bu noktada ortaya çıkar. Yaşamımızdaki sevgi türü, miktarı veya eksikliği kişiyi zorlantılı bir şekilde yemek yemeye iter. Yeterince sevgi, takdir ve anlayış görmeyen kişideki eksiklik buzdolabının karşısında boy gösterir. İhtiyacımız olan şeyleri artık istemeyiz. Kanayan yerlerimizi göstermez, kabuğumuza çekilir, dış dünyaya karşı bir duvar öreriz. İnsanların bize acıyarak bakmasını istemediğimizden dik durur ve kendimizi teskinlere kapatırız. Git gide içimizde büyüyen bu yalnızlıkla baş ederken artık ayakta kalmak konusunda uzmanlaşmışızdır. Kalbimiz nasır tutmuş, acısıyla, tatlısıyla tüm sorunlarımızda tek dostumuz kendimiz olmaya başlamışızdır. Ve artık o döngünün başına gelmişsinizdir; yemeye başlarsınız, yedikçe yersiniz. Sürekli….

duygusal yeme - dilsat erdil (2)duygusal yeme - dilsat erdil (2)

Hiç düşündünüz mü aslında bedensel olarak acıkmış olmamanıza rağmen neden sürekli bir şeyler atıştırmaya ihtiyacınız olduğunuzu veya zorunlu yeme alışkanlığınız olduğunu?

  • Yanlış yaptım onu kaybettim.
  • İnsanlar yalan söylüyor. Onlara inanmamak en iyisi.
  • Sevmek acıtıyor.
  • Beni terk edenlerin hiçbiri geri gelmiyor.
  • Çok fazla isteklerim var, o yüzden kimse beni sevmiyor.
  • Beni beğenmedikleri için yalnızım. Dış görünüşüm gerçekten çok çirkin.
  • Buzdolabı kalbimi kıramaz ama insanlar kırabilir.

Aşkın, sevginin yerine yemek yemek…

Sevgi; savunmasızlığı, teslimiyeti, kendine değer vermeyi gerektirir. Zorlantı ise; kendi dünyasında yaşamayı, korunmayı, öz saygı eksikliğini kapsayan yalıtılmışlık halidir. Bu yüzdendir ki sevgi ve zorlantı bir arada duramaz. Zorlantı sevgiye yer bırakmaz; birçok insanın kendini yemeye vermesi de bundan kaynaklıdır. Hayatınızda sevgiye yer yoksa, çevrenizdeki insanlar sevgi göstermiyorlarsa, yemek var! Zorlantının  amacı da bizi sevgisizliğin getirdiği acılardan korumaktır zaten.

Danışanlarım arasında ebeveyenleri alkolik olanlar, ölen veya habersizce ailesini terkedenler, şiddet görenler, tecavüze uğrayanlar var. Bir de hayatındaki ilişkilerinde hep aynı kısır döngüyü yaşayan, değersizlik hisseden, sürekli terkedilen, ilişki yürütemeyen, babaları uzakta olan veya anneyle iletişim problem yaşayanlar var. Bilinçaltı çalışması yaptığım danışanlarımda yeme eğilimi sebepleri çıkıyor, sağlık koçluğu yaptığım danışanlarımın şimdiye kadar kilo alma sebeplerinin altında da genelde sevgisizlik ve çok uzun zaman önce zorlantı ve sevgi hakkında verdiği kararlar çıkıyor.

Bir yandan yemek yemeyi veya herhangi bir şeyi saplantı haline getirip, diğer yandan kendimizle ve diğer insanlarla barışık olmamız mümkün değil. Herkesin aradığı eşit düzen bu ama üzgünüm ikisi yan yana barınamaz.

Sevgi, iki insan arasında durduk yere oluşan bir şey değildir. Sevgi, belli bir andaki gerçeğimizle bağ kurmaktır; ondan uzak durmak değil. Bilinçaltı çalışmalarımıza her zaman önce kendimizi kabullenerek başlıyoruz, geçmişimizi topraklamadan geleceğimizi inşa edemeyiz.

Yaşamımıza oturduğumuz yerde sevgi getirmesi için o büyülü aşkı, sevgiyi getirmeyi bekliyorsanız büyük yanılgıdasınız. O büyünün gerçekleşmesi için sevginin kendi tercihinize bağlı olduğunu keşfetmelisiniz. İşte o zaman sevgi size bulacak ve zorlantılı yemekten uzak duracaksınız.

Karnınızı zorlantılı yemek değil, sevginin doyurması dileğiyle…

Dilşat Erdil: Sağlıklı Yaşam Danışmanı ve Bütünsel Bilinçaltı Değişim Uzmanı. Koç Üniversitesi İşletme Bölümü mezun olduktan sonra hayatını sağlıklı yaşam ve beslenmeye adamıştır. The BodyMind Institute’dan Nutritionist eğitimini aldıktan sonra Human Anatomy & Phsiology, The 90 Day Renewal Program sertifikalarını almıştır. Bir şeyi insanlar üzerinde uygulayabilmek adına önce işin mutfağına inmenin gerekli olduğunu düşünen Dilşat Erdil, raw akımın önde gelen isimlerinden olan David Wolfe’den Raw Nutrition eğitimi almış ve raw şeflik kurslarına katılmıştır. Kendi deneyimleri, aldığı eğitimler ve spor tutkunu kişiliği ile insanların hayatlarına dokunup onların hem fiziken hem ruhen hafiflemesinden mutlu oluyor. Dilşat Erdil, değişimin sadece fiziksel değil aynı zamanda bilinçaltı ve farkındalık ile birleşmesi gerektiğini düşünerek bütünsel değişim programını tasarlamıştır. Maslak’takı ofisinde birebir sağlık ve bilinçaltı seanslarını sürdürmektedir.

Anne evi rahatlığında seçimler: Anneler Günü’ne özel içinizi ısıtacak hediye önerileri

“An-ne”; iki hecesine dünyaları sığdıran; güven, sıcaklık, huzur, sevgi ve daha nice güzel duyguyla bizleri kucaklayan, yorgun günlerin ilacı, mutlu anların ortağı, düştüğümüzde koştuğumuz, sevincimizi ilk paylaştığımız o eşsiz kahraman. İki hece ama içinde bir ömür saklayan… Anne demek bir evin kalbi demek, sevgiyle hazırlanmış sofralar, kahve fincanında biriken mutlu anılar, bir koltukta kurulan huzur, sıcak bir evin rahatlığı demek. Çünkü bir annenin dokunduğu her şey, dünyayı biraz daha yaşanır kılar. İşte bu yüzden Anneler Günü yaklaşırken bu yıl onlara sadece bir hediye değil, hissettirdikleri o tarifsiz sıcaklığı, huzuru, ‘anne evi rahatlığını’ hediye etmek gerek. Ne de olsa her şeyin en iyisini, güzelini, rahatını, konforlusunu hak eden onlar.



Geçmişten günümüze dönüşümler geçirmiş olsa da bu özel ve anlamlı günün değişmeyen en önemli özelliği, kalbimizde ayrı bir yeri olan annelerimizi onurlandırmak için bir fırsat sunuyor oluşu. Şüphesiz ki annelerimizin bize kattığı güzellikleri bir güne sığdırmak mümkün değil ama bu özel günde özenle seçeceğimiz küçük bir hediye, onların bizim için ne kadar değerli olduğunu hissettirmek için şahane bir fırsat olabilir. Önemli olan, seçtiğimiz hediyeye sevgimizi katmak; tıpkı onların her lokmaya, her bakışa kattığı sevgi gibi. İşte birkaç sıcak öneri:

‘Anne kucağı’ gibi: Konforu eve taşıyacak hediyeler

Anne kucağının o benzersiz sıcaklığı, en zor zamanların bile en güzel ilacı değil mi? Ve evet aslında hiçbir hediye tam anlamıyla o sıcaklığı vermeye yetmez ama yine de biraz da olsa yaklaşabilir. Film keyfi için sıcacık ve yumuşacık bir battaniye, polar bir sabahlık, rahat terlikler, evin her köşesini anne sıcaklığına büründürecek ev tekstili ürünleri, yastıklar, kırlentler ve çok daha fazlası ile annelerinize bu Anneler Günü’nde huzur ve konforu hediye edebilirsiniz.

‘Anne eli değmiş’ gibi: Kişisel bakım ürünleri

Annelerimizin dokunduğu her yeri güzelleştirdiği aşikar… ‘Anne eli değmiş gibi’ dendiğinde her ne kadar lezzetli yemekler akıllara gelse de, bir atkının düğümünde, bir buklenin düzeltilmesinde de aynı özen var. Bazen son bir anne dokunuşu her şeyi bambaşka yapabilir. Annenizin kendisine de en az başkalarına gösterdiği kadar şefkatle ve özenle yaklaşması için kişisel bakım ürünlerinden şahane hediyeler seçebilirsiniz. Parfümler, cilt bakım ürünleri, saç şekillendiriciler, makyaj setleri ve çok daha fazlası bu özel günde annenizin yüzünde güller açtırabilir.

‘Annemin tarzı’ gibi: Zamansız, şık ve özel parçalar

Bazı parçalar vardır, bize hep annemizi hatırlatır. Onun yıllardır severek taşıdığı bir fular, özel günlerde takındığı bir broş ya da gençliğinden kalma bir ceket… Şimdi, o hatıraların yanına çok daha özellerini eklemenin tam zamanı. Zarif elbiseler, şık altın takılar, birbirinden güzel aksesuarlar, rahat ayakkabılar, yazlık kombinlerini tamamlayacak parçalar ve çok daha fazlası Anneler Günü’nde harika hediyelere dönüşebilir.

‘Anne sofrasından fırlamış’ gibi: Sofralara renk ve lezzet katan detaylar

Anne sofrası; her tabakta ayrı bir hikaye, her kasede ayrı bir emek ama hepsinde aynı lezzet. Kimi zaman dört gözle beklenen bayram sofralarının, kimi zaman okuldan eve dönüşte karşılayan leziz yemeklerin yıldızı annelerin sofralarını daha da güzelleştirecek, mutfakta geçirdikleri zamanları kolaylaştıracak pratik ve şık ürünler harika hediyeler olmaz mı? Şık yemek takımları, renkli masa örtüleri, kahve makineleri, mutfak robotları, airfryer’lar ve çok daha fazlası tek bir tık uzağınızda.

Pazarama’da ‘anne evi rahatlığında’ alışveriş

Annenize hissettirmek istediğiniz tüm bu duygular, bir hediyeye sığabilir mi? Belki tam olarak değil, ama Pazarama’da, onun kalbine dokunacak seçenekler sizi bekliyor.

Pazarama, binlerce ürün seçeneği, avantajlı fiyatlar, çok kanallı erişim imkanı ve güvenli ödeme alternatifleriyle size anne evi rahatlığında bir alışveriş deneyimi sunuyor. Bir hediye seçin, içine sevginizi katın ve annenize onu ne kadar çok sevdiğinizi bir kez daha gösterin. Aradığınız her şey Pazarama’da.

Ayrıca Anneler Günü’ne özel şahane kampanyalar da sizi bekliyor. Pazarama üzerinden yapacağınız 750 TL ve üzeri alışverişlerde geçerli “HEDIYE125” kupon kodu ile 125 TL indirim fırsatı yakalayabilir, eğer Pazarama Plus üyesi iseniz aynı tutardaki alışverişleriniz için “PLUS200” kupon kodunu kullanarak 200 TL’lik özel indirimden faydalanabilirsiniz. Hepsi ve daha fazlası için hemen tıklayın, tam anneme göre’ diyeceğiniz hediyeleri kaçırmayın.  Her şeyin en iyisini hak eden anneler için, bu Anneler Günü’nde sadece bir hediye değil, bir “teşekkür” armağan edin.

*Bu yazı Pazarama katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale
whatsapp