X

Yedi kez düştüğümüzde sekizinci kez ayağa kalkmak nasıl mümkün?

“Nanakorobi yaoki – Yedi kez düş, sekiz kez ayağa kalk.” Japon atasözü

Hepimiz farklı zamanlarda farklı şekillerde düştük. Düştük evet, küçük yaşlarımızda “gerçekten” yere düştük. Yürümeye ilk kez adım atmaya çalıştığımız zamanlarda defalarca yere düştük. Ve sonunda yürüdük, sonunda gerçekten ardı ardına adım atabildik ve işte iki ayağımızın üzerinde yürüdük. Sonra o zamanları unuttuk, biraz daha büyümüştük artık, çocuk değildik. Bir gün okulda kavgaya karıştık, yumruk yedik örneğin yine düştük. Nereden bakarsak bakalım bu da bir düşmek şekliydi ve biz hemen pes etmedik. Sonra biraz daha büyüdük (ne yazık ki), yine unuttuk, çok istediğimiz üniversitenin o çok istediğimiz bölümünü kazanamadık. İşte bu da başka bir şekilde düşmekti, hayat bizi yerle bir etmişti, yere sermişti, gerçekten dizlerimizin üzerine kapaklandık, ağladık belki, üzüldük…

Bazılarımız bu noktada denemeyi bıraktılar, bazılarımız tekrar sınava girdiler, bazılarımız hayatlarına başka bir yol çizdiler içinde üniversite olmayan bir yol, hayata atıldılar bu düşmenin etkilerinden arınıp. Ama işte hepimiz biraz daha büyüdük sonra, istediğimiz şirkette, o çok istediğimiz pozisyona kabul edilmedik. Yine düştük, tercih edilmeyen olduk, istenen kriterleri sağlayamadık, bir kez “yeterli olamamıştık” işte açıkça, evet düştük. Beklentilerimize takıldık, düştük…

Sonra biraz daha büyüdük, evlendik, mutluluğu bulmak istedik, bulduk mu? Bazılarımız evet, bazılarımız idare ettik ve bazılarımız yine düştük. Ben de o düşenlerden biri oldum itiraf edeyim. Hem de nasıl düşmek! Yüzüm gözüm çamur içinde, her yerim yara bere… Hani bir daha ayağa kalkabilir miyim bilemem dediklerimizden. Evet, düştük ve işte bugün yeniden ayaktayız.

Ben bugün sizlerle birlikte hayatta bu düşmek ve “Kalkamam” dediğimiz anlara hep birlikte bakalım istiyorum… Ne yapıyoruz düştüğümüzde? Neden düşüyoruz? Düşmeye neden izin vermiyoruz? Neden düşmekten korkuyoruz, neden yaşamaktan çekiniyoruz, neden ayağa kalkamıyoruz? Neden düşmek söz konusu olduğunda sonraki adımı atmaktan bu kadar imtina ediyoruz? Neden düşmek bu derece büyük yaralar açıyor aklımızda, kalbimizde ve hayat yolumuzda? Neden bir kez, birden çok kez, belki de birkaç kez düşmüş olmak “hayatta hayal ettiklerimizden,” kim olduğumuzdan ve hatta ısrarla gerçekleştirmek istediklerimizden vazgeçmemize sebep oluyor? Ve neden yedi kez düştüğümüzde sekizinci kez ayağa kalkmak bu kadar imkansız gözüküyor gözümüze?

Aslında her şey düşmek kavramını hayatımızda nereye koyduğumuza göre şekilleniyor. Bizler genel olarak hata yapmaktan, hatalı olmaktan veya başarısız olmaktan o kadar çok korkuyoruz ki kendi kendimize deneyerek görmek hakkını bile vermiyoruz. Çok sevdiğim boks derslerime başladığımda dersin başlangıcında belirli sayıda ip atlama antrenmanı yapmam gerekirdi. İlk zamanlarda bunu ancak elli tekrar yapabilecek kadar güçlüydüm. Ellinin üzerine her çıktığımda gerçekten devam edemez ve düşerdim…

Evet, nefessiz kalırdım. Evet, gücümün yetmediği noktaya her yaklaştığımda ne zaman düşeceğim ne zaman tükeneceğim diye beklerdim. Ama inanmaktan asla vazgeçmedim, bir gün bu elli ip atlama (üç farklı tekrar da yaptığımı eklemek isterim) süreci benim için doğal olacaktı, beni yıkamayan, düşüremeyecek ve benim hareketimi kesemeyecek olan haline gelecekti. Evet tek inandığım şey buydu. Ben her bırakmak durumunda kaldığımda kendi kendime tekrar ettim, “Ayağa kalk!

Daha sonraları bu sayı yetmiş beş oldu ve sonunda yüze kadar yükseldi… Ben o yüz rakamını sayıncaya kadar iki kez sol ayağımda stres kırığı yaşadım, günlerce bir kez bile zıplayamadığım oldu, bir adım atmanın insan hayatındaki önemini, estetiğini nasıl bir “hediye” olduğunu öğrenmem gerekti… Bu süreçte, zıplayarak hareket edemesem de sabahları erkenden bisiklet antrenmanı yapmak için spor salonuna aynı aşkla aynı istekle gitmem gerekti. Ayağımı sürüyerek taşımak zorunda olduğum bazı durumlarda bile sadece yapacağım antrenmanın beni o hayal ettiğim zamana taşıyacağına, kimse bana inanmıyor olsa da benim kendi kendime inanmaya ve sonuna kadar tüm kalbimle inanmaya devam etmem de gerekti… Sonra sonsuz bir sabırla beklemem gerekti, tekrar ayaklarımın üzerinde zıplayabilmek için sabırla düşleyerek ve inanarak vazgeçmeden sıkılmadan, isyan etmeden beklemem… Tüm acılara karşı durmam ve bu yüz ip atlama ertesinde yaklaşık bir buçuk saat ağır bir antrenmana devam edebilecek kadar güçlenmem de gerekti… İşte tüm bunlar sonunda o güne gelmiştik; artık durmam gerekmiyordu, nefesim kesilmiyordu, artık düşmek yoktu, ben o an işte “ayağa kalkmıştım”…

Bizler, hayat yolumuzda her şeyin dümdüz olacağını, A noktasından B noktasına pürüzsüz engebesiz dümdüz bir yoldan ulaşacağımızı düşünmekteyiz… Hayat ise bu kadar hayal gücü yoksunu değildir, bizler kadar basite kaçmayı sevmez, bize muhteşem sürprizlerini cömertçe sunmayı sever oysa ki… Hepimiz için farklı olan bu sınavlar çoğu kez düşmeyi de beraberinde getirir. Fakat en büyük öğretilerimiz de işte o doğrulma anlarında saklıdır. Gerçekte kim olduğumuzu o doğrulma anları gösterir bizlere. İçimizdeki savaşçıyı, yaşamak hevesini ve ilerleyeceğimiz yolu gerçekte ne kadar çok (gerçekten veya sadece öylesine) yürümek istediğimizi de sorgular… İşte yedi kez düştüğümüzde bile sekizincide sadece ayağa kalkmak olur böyle anlarda düşüncemizde. Tüm acılara tüm sınavlara ve tüm fırtınalara karşı durmak ve yeniden ayağa kalkmak… İşte insan yaradılışımızın, yürek gücümüzün ve “gerçekten istediğimizde dağları yerinden oynatmak” haline erişmemizin özü o biricik ayağa kalkmak anlarında gizlidir.

Bugün bu yazımı okuyorsanız, kendinize sormanızı dilerim, yedinci veya yetmiş yedinci kez de düşseniz, her ne olursa her ne yaşta her ne şekilde olursanız olsun, siz içinizdeki o muhteşem gücü görmeye ve yine onunla birlikte ayağa kalkmaya hazır mısınız?

İlginizi çekebilir: Vicdanımızın sesini duyabilmek: Her ne olursa olsun kendimize karşı dürüst olmak mümkün mü?

Pınar Özeken (Ulus): 2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini aldı. Özellikle 2011’den bu yana moda ile ilgili çalışmalara ağırlık verdi ve hala moda üzerine yazı dizileri, farklı moda kaynaklarında yayınlanmaktadır. Yoga eğitmeni olma yolunda ilerleyen Pınar, bir Arjantin Tango aşığı. Gerçek tutkularından bir diğeri ise seyahat etmek."Dünya üzerinde ayak basılmadık toprak kalmasın" mottosu ile dünyayı dolaşmaya devam ediyor.

LEGO’dan hem çocukları hem yetişkinleri mutlu edecek en mükemmel yılbaşı hediyeleri

Yeni yıl, soğuk günleri sıcacık bir sevgiyle sarmalayan, neşe ve heyecan dolu büyülü bir dönem. Öyle ki yalnızca taptaze başlangıçların değil; sevdiklerimizi mutlu edecek fırsatların da habercisi. Bu özel dönemi daha da unutulmaz kılmanın ve yılbaşı coşkusunu sevdiklerimizle paylaşmanın en keyifli yollarından biri ise hiç şüphesiz gözlerden kalpler çıkaracak mükemmel yeni yıl hediyeleri. Peki ama gerçek anlamda mükemmel bir hediye bulmak mümkün mü?



Çocukken çok kolay olan hediye seçimi konusu, ne yazık ki yetişkinlikte zor bir hal alabiliyor. O zamanlar en sevdiğimiz karakterin yeni çıkan bir kitabı ya da havalı yeni bir oyuncak, bizi mutlu etmeye yeterdi. Ama büyüdükçe işler biraz karıştı… İhtiyaçlar, istekler, beklentiler, arzular, hepsi değişti, karmaşıklaştı. Haliyle, bir yetişkini ‘gerçekten’ mutlu edebilecek o ‘mükemmel’ hediyeyi bulmak da zorlu bir sanata dönüştü. Ama çözüm, sandığımızdan çok daha yakında olabilir. Belki de oyuna ve yaratıcılığa yeniden kucak açmak, tüm bu karmaşıklığı alıp götürmeye yetebilir. Siz de bu yıl sevdiklerinizi gerçekten heyecanlandıracak bir hediyenin peşine düştüyseniz aradıklarınızı LEGO’da bulabilirsiniz. Çocuklar için olduğu kadar yetişkinler için de oyunun, yaratıcılığın ve rahatlamanın kapılarını aralayan LEGO’da herkese uygun yüzlerce çeşit var:

Estetik ve dekoratif dokunuşları sevenlere özel

Çevrenizde gördüğü her boş duvarı doldurmak için hemen zihninde tasarım yapmaya başlayan ya da boş rafları estetik detaylarla dekore etmeye bayılan sevdikleriniz varsa, onlar için en iyi yılbaşı hediyesi bir LEGO’dan bir sanat eseri, doğadan bir parça veya mimari bir detay olabilir:

  • LEGO® Art Mona Lisa: Dekorasyonun yanı sıra sanat ve tarih meraklısı sevdikleriniz için Mona Lisa’nın 3D versiyonu şahane bir yeni yıl armağanı olabilir. Sevdiklerinizin duvarlarını süsleyerek yaşam alanlarına enerji katacak bu özel hediye, onların yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.
  • LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu: Doğanın dokunuşlarını yaşam alanlarına taşıyacak LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu, canlı renkleriyle sevdiklerinize yılbaşı coşkusunu yansıtırken mutluluktan gözlerinden kalpler çıkartabilir.

Enerjisini doğadan alanlara özel

Doğaya, yeşile, bitkilere düşkün, enerjisini, ilhamını büyüleyici çiçeklerden ve renklerden alan sevdikleriniz için de en mükemmel hediyeler, yine LEGO’da:

  • LEGO® Icons Orkide: Orkidelerin bitkiler aleminde çok özel bir yeri olduğu tartışılmaz. Siz de sevdiklerinize onların sizin için ne kadar özel olduğunu hissettirmek istiyorsanız bu seti kaçırmayın. 5 taban yaprağı ve 2 hava kökü ile gerçekçi bir görünüme sahip bu ikonik orkide setini görenler canlısından ayırmakta zorlanabilirler 🙂
  • LEGO® Icons Erik Çiçeği: Bu set, sevdiklerinize güzel bir kırmızı çiçeği tomurcuktan açmaya ve tam çiçeklenmeye kadar inşa etme fırsatı sunuyor. Üstelik sevdikleriniz bu seti sergilemekten de büyük haz duyacak. Hem şık bir dekor hem de yaratıcı bir yapım süreci, ikisi de bu mükemmel hediyede.

Hız, heyecan ve adrenalin tutkunlarına özel

Hız, şüphesiz ki büyük bir tutku. Özgürlüğüne düşkün, heyecanı seven, teknolojiye ve otomobil dünyasına meraklı herkes için LEGO’da şahane hediyeler bulabilirsiniz:

  • LEGO® Technic Mercedes-Benz G 500 Professional Line: Mercedes-Benz tutkusu olan herkesi heyecanlandıracak, otantik özelliklerle dolu ikonik G Serisi’nden bir model, mükemmel bir yılbaşı hediyesinden çok daha fazlası olabilir. Baştan sona adeta bir mühendislik deneyimi sunan bu modelin sevdiklerinizi çok mutlu edeceği kesin.
  • LEGO® Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat: Maceranın sudaki halini seven ve yelken sporuna da merak duyan sevdiklerinizi mutlu etmek için fazla düşünmenize gerek yok. Aradığınız hediye LEGO Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat. Biraz çılgın, biraz heyecanlı, en çok da kusursuz… Emin olun sevdikleriniz bu seti hem yaparken hem de sergilerken çok keyif alacak.

Sinemaseverlere özel

Beyaz perdenin büyüsüne kapılan sevdiklerinize, onların bu tutkusunu daha da derinleştirecek hediyelerle unutulmaz deneyimler sunabilirsiniz:

  • LEGO® Star Wars™ Millennium Falcon™: Çoğu sinemaseverin gönlünde taht kurmuş en özel serilerden biri hiç şüphesiz ki Star Wars. Star Wars™ Millennium Falcon’un kokpiti, uydu çanağı, topları ve diğer ikonik detaylarıyla sevdikleriniz inşa sürecini tamamlarken kendilerini galaksinin derinliklerinde bir macerada da hissedebilirler.
  • LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba: Sevdiklerinizin sinema tutkusunu nostaljik rüzgarlarla buluşturmak isterseniz, aradığınız mükemmel hediye yine LEGO’da. Onları LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba ile çocukluk anılarına doğru bir yolculuğa çıkarabilirsiniz.

Oyunculara ve uzay meraklılarına özel

Uzayın sınırsız gizemini merak eden ya da en zorlu oyunları bile tek hamlede geçmeyi başarabilen sevdikleriniz varsa, onlar için de en mükemmel yeni yıl hediyeleri LEGO’da:

  • LEGO® Super Mario™ Super Mario World™: Mario ve Yoshi: Mario, şüphesiz ki hem çocukların hem yetişkinlerin gönlünde büyük yer tutan en ikonik oyunlardan biri. Eğlenceli bir nostaljik tur, keyifli bir oyun deneyimi ya da rahatlatıcı bir aktiviteden çok daha fazlasını sunacak bu set, sevdiklerinize yepyeni bir dünya yaratmak için ilham verebilir.
  • LEGO® Technic NASA Apollo Ay Taşıtı – LRV: Kozmik maceracılar için en şahane hediye: NASA Apollo Ay Taşıtı (LRV) modeli. Sevdiklerinizi yıldızlara götürüp geri getirecek bu özel hediye, bambaşka dünyaların kapısını onlar için aralarken yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.

Bonus: Mırmır Pati ile eğlenceyi geri getirin

LEGO’nun sonsuz olasılıklarla dolu dünyasında en mükemmel hediyeler de eğlence de oyun da bitmez… Mırmır Pati, oyunu her yaştan insan için geri getiriyor ve herkesi yılın bu büyülü zamanını çok daha keyifli geçirmeye davet ediyor.

Mutlu bir yer inşa etmek isteyen herkes için mükemmel hediyeler ve çok daha fazlası LEGO’da. Hemen tıklayın ve sevdiklerinizi mutlu etmeye erkenden başlayın.

*Bu yazı LEGO katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale