İlk yazımın yayınlandığı tarih, 16 Mayıs 2019. Dile kolay 6 senedir bu sitede yazılarım paylaşılıyor, ne şanslıyım.


Tabii atlamamamız gereken detay, yaklaşık iki buçuk sene hiç yazı yazmamışım.
Aaaaa ne ayıp!
Eski yazılarıma baktım da biraz, ne heyecanla yazmıştım hepsini. Birçoğunda öncesinden araştırmalar yapmıştım sizler için, aman ola sevgili okurlarımla yanlış bir şey paylaşmayayım…
Elbet isterdim içimden geçenleri en doğal haliyle yazıya dökmeyi, ama yine de hislerimi, duygularımı mümkün olduğunca rafta tuttum yıllarca, sizlere elimden geldiğince yansıtmamaya çalıştım ya da en yalın haliyle anlattım hislerimi, hayatımla ilgili çok da detay vermeden.
Sonra uzun bir süre… Tam tamına 2.5 senelik bir ara verdim. Gerek iş değişikliğim, gerek yeni hayatıma alışma sürecim, gerek dostlarımla yeme içmelerim, gerek o zamanlar hayatımdaki kişi ile olan yoğun birlikteliğim…
Aslında bunların hepsi sebep olmuştu bilgisayar başına geçip yazı yaz(a)mıyor oluşuma. Vaktimi yazı yazmaya ayırmaktansa, bu saydıklarım ve daha birçok keyif aldığım şeye ayırıyordum o sıralar. Ve unutmuştum da yazı yazmayı ne kadar sevdiğimi günün sonunda ne yazık ki…
Sonra tepetaklak oldu hayatım (bir kez daha), her şey değişmişti hayatımda. Bir önceki seneyle arasında dağlar kadar fark vardı artık hayatımın. Ama yine de yazamadım aylarca. Bomboştu hayatım ve o boşluğa rağmen hayatta beni en mutlu eden şeylerden biri olan yazı yazmayı o sıralarda yeniden sokamamıştım hayatıma.
Sonra 2024 Ocak ayı geldi ve bir yazı yazdım, heyecanla, umutla, inançla. Kendimi seçiyorum dedim sizlere. Ve öyle de oldu birkaç gün de olsa. Sonra aldığım bir haber ile tam anlamıyla yıkıldım. Aylarca hem kendimi hem de sevdiklerimi kırdım. Çok ağladım, çok üzüldüm. Aylar geçti ve en sonunda karar verdim, yine döndüm sahalara ve başladım yeniden yazmaya. 🙂
Yazılarımla birlikte uzun yıllardır iletişimimizin olmadığı arkadaşlar başlamıştı bana mesaj atmaya. Satırlarımı, sanki kendi düşüncelerini yazıya döküşüm gibi hissettiğini söyleyenler, yazdıklarım hakkında sohbet etmek isteyenler ve daha birçok sebep…
Bu da beni çok mutlu etmişti. İşte buydu istediğim! Ben yazayım, okurlarım bana ulaşsın yazılarımın üstüne fikir alışverişleri yapalım. Var mı bundan güzeli?
Bugünkü yazımda aslında sizlerle asıl paylaşmak istediğim şey, önceki yıllarda araştırmalar yapıp yazılar paylaşan bir Gizem varken karşınızda, geçen sene ’yeniden’ yazmaya başlayan Gizem’in neredeyse bütün yazılarının kendi hisleri ve duyguları olduğunu fark etmem oldu. Bunu yeni mi fark ediyorum, yoksa geçen seneden beri farkındaydım da dile mi getirmiyordum… Siz söyleyin isterseniz…
Uzun bir süredir kendimi anlatıyorum sizlere. Karman çorman, kimi zaman benim bile anlamlandıramadığım duygularımı anlatmaya çalışıyorum. Bazen heyecanla, bazen hayal kırıklığıyla, bazen umutla, bazen de karamsarlıkla. Ama hep içten, hep doğal, tam da hissettiğim gibi. Kim ne der diye düşünmeden…
Şimdi soruyorum sizlere; hangi Gizem’in yazıları daha verim katıyor hayatlarınıza? Kitap, yemek, dizi/film önerileri veren, doğayı ya da başarılı insanların hikayelerini anlatan Gizem’in mi, yoksa duygularını en gerçekçi şekilde yazıya döken, kendi hayatlarınızla bağ kurabileceğiniz yazılarla sizleri buluşturan Gizem’in mi?
Benimle iletişime geçmek, olumlu ve olumsuz fikirlerinizi paylaşmak isterseniz her iki Instagram hesabımdan da bana yazabilirsiniz. İnanın çok mutlu olurum. (@ecomindcyprus & @gizonella@ecomindcyprus &)
Hayallerimizi ve umutlarımızı aynı bardağa koyabildiğimiz günler dileğiyle, sağlıkla kalın.
İlginizi çekebilir: Gelecekten gelen şarkılar, anılar ve bir veda