“Yazılmamış”: Bugün, kitabının başladığı yer

Natasha Bedingfield’ın yaklaşık 20 yıl önce çıkardığı bir şarkısı var. Adı: “Unwritten” yani “Yazılmamış”. Şarkının tüm sözlerini buraya yazamam tabii ama iki cümlesi tüm şarkıyı anlatıyor aslında. “Bugün, kitabının başladığı yer. Geri kalan henüz yazılmadı.” Bu şarkı benim listemde hep vardı ama özellikle son yıllarda daha da anlam kazandı. Ve kulaklıkta ne zaman denk gelsem, “Evet ya, budur!” hissi verdi. Hani her insanın bir şarkısı vardır, açınca bir anda her şeyi unutup kendine geldiği, hah işte bu şarkının bana verdiği his tam da bu. 

Gelelim, “Bu sözleri nasıl içselleştirdim?” konusuna. Kendimle çalışmak, kendimin farkına varmak, terapi almak gibi kavramlarla tanışmadan önce geçmişin defterlerini bir türlü kapatamazdım ben. Daha doğrusu kapattığımı sanırdım. Bunun tabii ki farkında değildim. Bu yüzden de her yeni gün bir önceki günün hem hesabını sorup hem de hesabını verir bir şekilde hikayenin tekrarı gibi ilerliyordu. Ee haliyle, bırakın yeni günün heyecanını yaşamayı, “Aynı şeyleri bir daha yaşayacak mıyım?” korkusu ağır basardı. 

Tam bu noktada, şarkının birkaç sözüne daha atıfta bulunmam gerek. Şöyle diyor: “Kimse senin yerine yağmuru cildinde hissedemez. Kimse senin yerine dudaklarınla konuşamaz.” İşte burada da durumlar benim için pek parlak değildi. Özellikle yakın çevremdeki hemen hemen herkes, beni benden daha iyi tanırcasına hayatımda söz hakkı sahibiydi. Şarkıda dediğinin aksine dudaklar sanki bana ait değildi. Bu arada o dönem kendime o kadar uzaktım ki belki hakikaten beni benden daha iyi tanıyorlardı, alın size yaman çelişki 🙂

Kendimi önce ucundan kıyısından tanımaya başladıkça ve zamanla derinlere inme cesareti gösterdikçe tüm çabamın aslında bu şarkının sözlerini uygulamak olduğunu anladım. 

Geçmişte yaşadığım iyi, kötü her ne varsa onlarla cebelleşmek yerine kabul etmeyi seçmeye başladım. Ve cebime eklemem gereken her ne varsa onu alıp, geri kalanını bırakmayı öğrendim. Her yeni günü kitabın ilk sayfası gibi görmeyi, her ne olursa olsun yeniden başlamayı kendime borç bildim. Unutursam, canım Natasha’yı açıp dans ettim bazen. Burayı ciddiye almadınız değil mi? Ama çok ciddiyim 🙂

Her türlü söylenecek söz, atılacak adım da kendi kitabımın baş kahramanı olarak bana ait. Bunun önce kendime, sonra da çevremdekilere sık sık hatırlattım. Neydi? Yağmuru sadece ben hissedebilirim, öyle değil mi?

Unutmayın, bugün kitabınızın başladığı yer ve geri kalan henüz yazılmadı!

Sevgiyle kalın.

İlginizi çekebilir: Benim sadık dostum: Samimiyet

Ecehan Kaylan
1990 Aralık ayında, İzmir’de başladı benim serüvenim. 10 senedir kurumsal hayatta özel şirketlerde çalışan, 33 yaşında beyaz yakalı endüstri mühendisiyim. 30 yaşımla beraber hayatın ... Devam