Baharın gelmesiyle birlikte güneş parmak izini bırakmaya başlayacak. Düzenli kullandığımız kremler, 4 saatte bir tazelememiz gerektiği söylenen güneş koruyucu ürünler, kalın dokulu makyaj malzemeleri, kapatıcılar, pudralar, allıklar, ısınan hava ve artan nem derken cildimizin canlı bir organ olduğunu neredeyse unutacağız. Cildimizin nefes almaya ihtiyacı var. Nefes alamayan cilt aktifliğini kaybeder ve cilt kusurları hızla artmaya başlar. Tıkanan gözenekler, aktif akneler, kılcal damar görüntüsü ve yerli yersiz lekelenmeler aslında cildimizin “imdat” çığlığıdır. Sezon yavaş yavaş açılırken cildimizin lekelenme çığlıklarını birlikte bastırmaya ne dersiniz?
Östrojen hormonunun melanosit üretimini arttırması dolayısıyla ne yazık ki kadınlarda leke oluşumu erkeklere oranla oldukça yüksektir. Güneşe maruz kalma (sezonluk artış buradan geliyor), stres, hamilelik, kullanılan ilaçlar, besin yetersizliği ve karaciğer rahatsızlıkları gibi etkenler de leke oluşumunu arttırmaktadır.
Cilt lekelenmesinde hangi tedavi yöntemleri uygulanır?
Topikal tedavi yöntemlerini ele aldığımızda hidrokinon, kojik asit, C vitamini, retinoik asitler parlayan yıldızlarımız. Çoğumuz kendimizi güvenilir ellere teslim etmeyi seviyoruz ve kimyasal peelingleri hızlı sonuçları nedeniyle tercih edebiliyoruz. Özellikle glikolik asit, sitrik asit içerikli peelingler leke tedavisinde yaygın bir şekilde kullanılıyor. Son yıllarda Amerika’da tüketicilerin trendi, yenileyici özellikleriyle bilinen retinol peelingler yönünde. Retinol hücresel düzeyde leke oluşumunda etkili olan tirozinaz enzimini inhibe ederek çalışır. Retinolün soyucu etkisi birkaç gün içerisinde kendini gösterir ve cilt üzerinde tabakalaşmış tüm ölü dokular hızla soyulmaya başlar. Size de pürüzsüz bir cilde merhaba demek kalır. Retinol ayrıca akne, cilt yarası tedavisinde ve güçlü bir anti-aging ajan olarak da hekimler tarafından oldukça sık kullanılıyor.
Leke tedavisinde yaygın bir şekilde kullanılan bir diğer aktif içerik hidrokinondur. Ancak FDA (Food and Drug Administration) tarafından yapılan bildirimde hidrokinonun dermokozmetikte kullanım oranı %2 ve altı olarak uygun görülmüştür. Daha yüksek oranlardaki kullanımı güçlü etkileri dolayısıyla ilaç kategorisine girmektedir. Bu nedenle dermokozmetik ürünlerde yüksek oranlara izin verilmemektedir. Uzman dermatologlar tarafından geliştirilen çalışmalarda Alfa Arbutin ve Diacetyl Boldine içeriklerinin birlikte kullanımının lekeler üzerinde Hidrokinona eşdeğer etkinlik gösterdiği yapılan klinik çalışmalarla kanıtlanmış. Denemeye değer.
Önerilen bir diğer güçlü aktif içerik doğadan geliyor… Meyan kökünün lekelere çok iyi geldiğini ve ciltte aydınlatıcı bir etki yarattığını biliyor muydunuz? Kullandığımız hemen hemen bütün leke ürünlerinde meyan kökü ekstresine rastlayabiliyoruz. Ancak burada kullanılan meyan kökü ekstresinin ultra saf bir şekilde elde edilmesi kritik önem taşıyor. Bir diğer önemli aktif içerik kuşkusuz C vitamini. C vitamini ışıltıyı arttırarak cildin yenilenmesi için çalışır ve genellikle krem form yerine konsantre serum olarak karşımıza çıkar.
Leke ürünlerini yaz aylarında kullanmamamız tavsiye edilir çünkü yoğun UV ışınları ciltte ekstra hassasiyet yaratır. Böylece güçlü ajanlar ciltte çok daha fazla lekelenmeye neden olabilir. Lekelerden korunmak için mutlaka güneş koruyucu ürünler kullanmak gerekmektedir. Cildimizi içeriden de destekleyebilmek için bağışıklık sistemimizi güçlü tutmamız son derece önemlidir. Bağışıklık sisteminin güçlü olması hormonların ve enzimlerin düzgün bir şekilde çalışmasına yardımcı olacaktır, bu da lekelenme riskini büyük ölçüde azaltabilir.
Antioksidan içerikler çevre kirliliği, güneş hasarı, sigara–alkol tüketiminin vermiş olduğu yıkım, stres ve enfeksiyon gibi nedenlerin cildimizde yarattığı hasarlardan korumaya yardımcı olur. Olumsuz şartların enkazı olan serbest radikallerle savaşır ve onları nötralize eder. Ağır metallerin neden olduğu hasarları onarır. Bu dönemde antioksidan içerikli (örneğin yeşil çay içerikli) gündüz bakım ürünleri seçmek çok faydalı olacaktır. Cildimizi düzenli olarak nemlendirmemiz gerektiğini çok iyi biliyoruz. Özellikle gece yatmadan uygulanan ve cildin su rezervlerini aktive eden ürünler cilt bariyerimizi güçlendirmemize yardımcı olur.
Tercih edeceğimiz kozmetik ürünler neler olmalı?
Makyaj ritüelimizde de küçük bir değişiklik yapabiliriz. En az SPF30 değerinde güneş koruyucu etkisi olan CC (Color Correcting) kremleri ağır fondötenlerin yerine tercih etmek çok daha faydalı olacaktır. CC kremlerin BB (Beauty Balm) kremlerden farkı, daha ince yapıda olması ve biraz daha fazla renk eşitliği sağlaması olarak yorumlanabilir. CC Kremler içerisinde bulunan C, E vitaminleri ve ışık yayıcı parçacıklarla yüzdeki kızarıklık ve solgunluk sorununu gidermeyi amaçlar. Bu yüzden renk düzenleme özelliği ön plandadır. Eğer cildiniz yağlı ya da karma ise o zaman yine BB krem yerine CC krem tercih etmelisiniz.