Hayatta genellikle ne istemediğimize daha çok odaklanırız, ne istediğimizi tam olarak ifade etmeyiz veya buna kafa yormayız. “Gerçekten ne istediğinizi kendinize soruyor musunuz?” yazımda bu konuyu detaylı olarak ele almıştım. Gerçekten ne istediğimizi ararken yaşam alanlarımıza odaklanıyor, dengeyi sağlamak için neler yapmaya veya değiştirmeye ihtiyacımız olduğunu bulup, aksiyonlar alıp, bütünsel bir denge haline ulaşmaya çalışıyorduk.
Bu ayki yazımda hayatında dengeyi bulamamış, yaşam alanlarını doyurmakta sorun yaşayan, iş hayatına aşırı odaklanmış, sosyal ilişkilerini, özel yaşamını bir köşede unutulmaya terk etmiş bir akademisyenden bahsetmek istiyorum; Genetik Profesörü Don Tillman. Don 40 yaşında, aşk hayatını aşılamaz büyük bir sorun olarak görüyor ve bir gün “Harika bir çözüm!” aklına geliyor.
Don hayatının her saniyesini aşırı düzenli ve planlı yaşayan bir karakter. İş dışında zihnini yoran her şeye angarya ve zaman kaybı olarak bakıyor. Her hafta aynı yemekleri yapıyor ve bu yemekleri yaptığı günler dahi aynı. Hangi gün ıstakoz yiyip, hangi gün şarap içeceği bile belli. Daha önce hiç kız arkadaşı olmayan Don’un bulduğu çözüm ise ; “Eş bulma projesi”. Verilerle yaşamayı çok benimsemiş olan Don, kendisine en uygun eş adaylarını bulmak için bir anket tasarlıyor ve bu anketi farklı platformlardan potansiyel adaylara ulaştırıyor. Öyle ki, kahveyi nasıl sevdiği, 20. yüzyılda yaşamış en önemli gördüğü insan veya hangi işletim sistemini kullandığı seçme kriterleri arasında.
Sıcacık kumlarda veya şehirde, zihninizi dinlendirecek, kaygılardan, programlardan geçici olarak sıyrılmanıza katkı sağlayacak, yazın sıcaklığına hareketliliğine uygun olacağını düşündüğüm, romantik komedi tadındaki “Rosie Project” romanından bu anlattıklarım.
Başarısız deneyimler, inanç kalıpları Don’un peşini bırakmıyor
Burada dikkat çekmek istediğim önemli bir nokta var; Don bu anket sorularını oluştururken daha önceki başarısız deneyimlerine, inanç kalıplarına çok odaklanıyor, böylece anket “Nasıl bir eş istemiyorum?”a dönüşüyor. İstemediklerine, geçmişteki olumsuz deneyimlerine bu kadar odaklanmaksa Don’un karşısına en birlikte olmayı düşünmeyeceği karakterde bir kadın çıkarıyor. Hani çok duyarız ya; “Neden hep beni buluyor?”, “Neden en istemediklerimi çekiyorum yaşamıma?”, “Erkeklerin/kadınların hepsi böyle zaten” gibi yakınmaları. Aslında yaşamımızda gerçekten görmek istediklerimize odaklansak, her şey çok farklı olabilir. Hadi bu yaz bir şeyleri sorularınızla, bakış açınızla değiştirmeye başlayın; “Nasıl bir eş/sevgili istiyorum?”, “Nasıl bir iş istiyorum?”, “Nasıl bir sosyal çevre istiyorum?”, “Nasıl bir yerde yaşamak istiyorum?”…
“Hayallerinizi ertelemeyin” adlı yazımda isteklerinize nasıl odaklanacağınız, nasıl bir bakış açısının işe yarayacağı ve nasıl daha kolay ulaşabileceğiniz gibi detaylara ve yöntemlere değinmiştim, mutlaka okumanızı tavsiye ederim.
Yaşamınızın nasıl olmasını istediğinizi farkında olduğunuz, hayallerinizin gerçekleştiği harika bir yaz dilerim. Destek olmamı isterseniz iletisim@elizesrasimsek.com üzerinden bana ulaşabilirsiniz.
Temmuzda görüşmek üzere, sevgiler…