X

Yavaşlamayla gelen farkındalık: Yaşamın hızına yavaşlayarak karşılık verin

Bu yazıda biraz yaşamın hızından, her şeye yetişmeye çalışıp günün sonunda kendimizi tükenmiş hissetmemizden, ne yaparsak yapalım yeterli olmadığını düşündüğümüz zamanların üzerimizde bıraktığı sıkışma hissinden bahsetmek istiyorum.

İçimizden hızlanmak geldiğinde, yavaşlarsak, bu yaşamımızda ne yaratır? Kendimizi yine yapmaya yetişemediğimiz bir yığın şey olduğu için suçlamasak mesela ya da yetersiz hissetmesek, güzel olmaz mıydı?

Son birkaç yıldır her şey öyle çok hızlandı ki sosyal medyaya bile yüklediğimiz hikâyeler daha paylaşıldığı anda eskimeye başlayıp yirmi dört saatte yok olurken, bizlerin de zamanla ilgili yaşadığımız bu zorlanmayı omuzlarımızda hissettiğimiz oldukça açık. Sabah uyandığımızda önümüzde koskoca bir günün olduğunu ve yapacaklarımızı yetiştirebileceğimizin güvenini taşırken, uyumadan önce yapamadığınız pek çok şeyin aklınıza üşüşmesi ve hatta sizi uykunuzdan etmesi bile söz konusu olabilir. Pandemide birçok kişinin işe gitmiyor olması, onlara yolda harcadıkları vakti kazandırmış olsa da, öyle ya da böyle bu boşluğu dolduracak pek çok alternatifi bulduğumuzu görüyorum. Aslında buradaki konunun daha derin olduğunu düşünüyorum.

Çoğu zaman tamamlamamız gereken şeylerin oldukça gerisinde kaldığımıza kanaat getirmiş olabiliriz. Bu durum panik olmamıza, kaygı geliştirmemize ve hatta korku duymamıza bile neden olabilir. Aceleyle arayı kapatmaya çalışırız ya da hiçbir şey yapmadan sürekli erteleyerek aradaki boşluğun giderek genişlemesini izleriz. Bu noktada her iki seçenekte de içinde bulunduğumuz duruma bir şekilde tepki veririz. Ya tepkiyle, söylenerek ve hatta panik içinde yapmamız gerekenleri yetiştirmeye çalışırız ya da tam karşıt uca giderek, hiçbir şey yapmadan tepkisel bir duruş sergileriz. İlk seçeneği seçtiğimizde koşturup dururuz çünkü güvenli hissettiğimiz o alanımıza, bizim için o hangi noktaysa, geri dönmeye, o alanı tutmaya çalışırız. Sistemlerin üzerine kurulu olduğu “ne kadar çok, o kadar iyi” yalanından sıyrılmak pek de kolay olamıyor maalesef.

Çok şeyi kısa sürede yapmak her zaman iyi sonuçlar vermiyor. Yavaşlayarak daha efektif eylemlerde bulunma şansını yakalıyoruz, çünkü her şeye yetişmeye çalışmak kimi zamanda o iş için normalden daha fazla enerji harcamamıza neden olabilir ve hatta zaman da. Bu yoğun baskı ve panik hali altındayken kendimize yapmamızı söylediğimiz şeyler, genellikle yapmamamız gereken şeyler olabiliyor. Dolayısıyla bu döngü içinde hamster gibi koşturup duruyoruz. Bu noktada bu döngüyü kıracak tek şeyin bilinçli bir yavaşlama hali olduğunu görüyoruz. Yavaşladığımızda çevremizi ve kendimizi daha netlikle duyabiliyoruz. Zamanı genişlettiğimizi, uzattığımızı bile deneyimlediğimiz anlar olabilir. Yaptığınız şeye dair bazı açılımlar yaşayabilirsiniz. Hız içinde ezbere yaptığınız işlerinize farklı bir bakış açısı getirebilirsiniz.

Çoğu durumda yavaşlamanın geri gitme, geri düşme gibi bir hal olduğu hissine kapılabiliyoruz. Oysaki burada yaptığımız şeyin, sürekli dönmekte olan çarka yavaşlayarak bir bakış atmak olduğunu düşünüyorum. Bu nedenle yeni deneyimlediğimiz yavaşlama haline alışmak için kendimize vakit tanımamız ve sabırsız davranmamamız önemli. Bu bazen çevremizdeki insanlarda hayal kırıklığı yaratıyor olabilir. Yeterli motivasyonu taşımadığımız, ilgisizleştiğimiz ve hatta sözümüzden döndüğümüz yönünde tepkiler alabiliriz ve bunlar oldukça üzücü de olabilir.

Ancak yavaşlamanın yaşamımızda, işimizde, kariyerimizde ve ilişkilerimizde pek çok olumlu etkisinin olduğu da gözlemlenmiş. Şöyle ki: Daha net ve az konuşarak etkili iletişim geliştirebildiğimiz, dinleme kapasitemizin arttığı, dürtüsel konuşmak yerine, içimizden geçen şeyleri ifade edebildiğimiz fark edilmiş. Yavaşlamak, içinde bulunduğumuz duruma uzaktan bakma fırsatı verdiği için farklı bakış açılarına sahip olmayı ve uzun vadede bizim için iyi olan seçimleri yapabilmemizi sağlıyor. Yaşamda bize hizmet etmeyen şeyleri bırakmamızı, daha net araçlar belirleyerek odaklı ilerlememizi mümkün kılıyor. Yavaşladığımızda sanki içsel bir kontrol mekanizması aktive oluyor ve bize her an hedefimizle uyum içinde olup olmadığımızı gözlemleme ve gerekli değişimleri yapabilme fırsatı sağlıyor. Tüm bunarın yanısıra hedeflerimize doğru ilerlerken, enerjimizi ve hevesimizi aynı seviyelerde tutabilmek, sürdürebilmek için yavaşlamak oldukça elzem.

İlginizi çekebilir: İntegral teori: Bütüncül yaklaşımla, kendimizi daha çok keşfedebilir miyiz?

Birsen Ertan Yükseltürk: 1981’de Aydın’da doğdu. Bilkent Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümünden mezun oldu. University of California, Los Angeles’ta (UCLA) Uluslararası Ticaret Yüksek Lisansını tamamladı. Yurt dışı satış pazarlama sorumlusu ve bölge yöneticisi olarak görev yaptı. Şu an İngilizce - Türkçe çeviriler yapmakta, öykü ve denemeler yazmaktadır. Sevgiye ve özgürlüğe doğru yolculuğu devam etmekte. Evli ve bir kız çocuk annesidir.

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale