X

Yavaşlamanın gücü: Yavaş yaşamla ilgili ilham veren TED Konuşmaları, kitaplar ve belgeseller

Hızla gelişen teknolojinin, hızlı tüketimin, kısacası hızlı olmanın ‘norm’ haline geldiği yaşamın ve hayallerimizi gerçekleştirmek için sürekli koşmak zorunda olduğumuz bir dünyanın içinde yavaşlamak oldukça zor bir beceri.      yavaşlığın

Yavaşlığın iyi yaşam için neden önemli olduğunu ve nicelikten çok niteliğin ön planda olduğu bir yaşam sürdürebilmenin nasıl mümkün olabileceğini odağına alan, ilham verici TED Konuşmaları’nı, yavaşlık konusunda yazılmış olan kitapları ve yavaş yaşama dair belgeselleri sizler için derledik. 

Yavaşlığı konu edinen TED konuşmaları: 

The Art of Stillness – Pico Iyer

Bir seyahat yazarının en çok gitmek istediği yerin neresi olduğunu merak ediyor musunuz? Ünlü seyahat yazarlarından Pico Iyer, en çok gitmek istediği yeri ‘hiçbir yer’ olarak tanımlıyor.  Meditasyon deneyiminin getirdiği durgunluğun ve sakinliğin beraberinde getirdiği içgörüyle ilgili içten olduğu kadar ilham verici konuşmasıyla dikkat dağıtıcıların hiç olmadığı kadar çok olduğu, her zamankinden hızlı hareket ettiğimiz bir çağda her gün sadece birkaç dakikamızı ayırarak sakin ve huzurlu deneyimler yaratmak için kullanabileceğimiz muhteşem stratejiler sunuyor. 

In Praise of Slowness – Carl Honoré

Yavaş hareketi denildiğinde akla ilk gelen isimlerden olan, yavaş yaşama dair en çok okunan kitaplardan biri olan Yavaş kitabının yazarı, gazeteci Carl Honoré yavaş yaşamla ilgili başka bir kitabıyla aynı adı taşıyan bu ilham verici konuşmasında batı dünyasında takdir edilen ve öne çıkan hız kavramının sağlığı, üretkenliği ve yaşam kalitesini nasıl ve neden olumsuz etkilediğine dair çarpıcı bilgiler paylaşıyor. Son yıllarda bu hıza bir dur demek için adım atabilmiş ve hayatın frenine basma cesareti gösterebilmiş kişilerin deneyimlerinin yavaş yaşama olan ilgiyi artırdığının ve her geçen gün daha fazla insanın hayatında sakinliğe ve durgunluğa alan açtığının altını çizen Honoré, yavaş yaşamın hayat kalitemize nasıl katkıda bulunacağını etkileyici örneklerle anlatıyor.

Forget Multitasking, Try Monotasking – Paolo Cardini

Üretkenlik ya da zaman yönetimi gibi konulara ilginiz varsa (hatta yoksa bile) ‘multitasking’ kelimesini mutlaka bir yerlerde duymuşsunuzdur. Aynı anda birden çok işle ilgilenebilmek olarak bilinen ve bundan birkaç yıl öncesine kadar iş mülakatlarında olumlu bir beceri olarak aranan multitasking’in aslında mümkün olamayacağını gösteren pek çok araştırma yapıldı. Aynı anda sadece tek bir işle ilgilenebilen zihnimizin doğasına uygun yeni bir öneri sunan Paolo Cardini bizi, multitasking yerine monotasking, yani aynı anda sadece bir işe odaklanma becerisini deneyimlemeye davet ediyor. Oldukça kısa ancak bir o kadar da etkileyici olan konuşmasında Cardini, insanların artık yemek yapmadığını, yemek yaparken aynı zamanda mesajlaştığını, telefonda konuştuğunu, YouTube izlediğini ve yaptıkları yemeğin fotoğrafalarını çekmekle meşgul olduklarını; dolayısıyla içinde bulundukları andaki deneyimi kaçırdıklarını söyleyerek bizlere farklı bir bakış açısı sunuyor. 

Yavaş yaşamlar ilgili kitap önerileri: 

Yavaşlık – Milan Kundera

“…yavaşlığın düzeyi anının yoğunluğuyla doğru orantılıdır; hızın düzeyi unutmanın yoğunluğuyla doğru orantılıdır. yavaşlıkla anımsama, hız ile unutma arasında gizli bir ilişki vardır. Bir şey anımsamak isteyen kimse yürüyüşünü yavaşlatır. Buna karşılık, az önce yaşadığı kötü bir olayı unutmaya çalışan insan elinde olmadan yürüyüşünü hızlandırır…”

Ünlü yazar Milan Kundera’nın klasikleşen eserlerinden biri olan Yavaşlık, yavaşlamanın hız ve haz kavramlarıyla olan bağlantısını sorgulayarak modern dünyada bireyin yaşayışını ve her alanı hızlı olmak üzerine kurgulanmış toplumsal düzeni eleştiriyor. Hızlı tüketilen ilişkilerden siyasete, sözde entelektüellerden teknik devrime ve bu devrimin getirdiği hızın toplumsal etkilerine hızlı yaşamla ilgili pek çok konuyu yavaşlık kavramı üzerinden tartışan Kundera kitabında, hazlarla olan ilişkimizi ve hızın bu ilişkide nasıl bir rol oynadığını sorgulatıyor. 

Yavaş Ebeveynlik – Pınar Mermer

“Tırnakların yenmiş, her an gözünden yaş damlayacak gibi, saçların uzun süredir kuaför yüzü görmemiş, günlerdir banyo yapmamışsın ve yine de, yine de hiçbir şeyi yetiştirememekten şikayet ediyorsun. İşte buna sebep olanı soruyorum.
Ya da sıkı sıkıya topladığın bakımlı saçların, kusursuz makyajın ve sık sık sosyal medyada paylaştığın mutluluk pozlarını arkasındaki derin yetersizlik ve çaresizlik hislerini sorguluyorum! Cesaretiniz var mı benimle birlikte sorgulamaya?”

Yetişememe, bir şeyleri kaçırma hissi, tahammülsüzlük gibi kavramları ebeveynlik perspektifinden inceleyen Psikolog Pınar Mermer, hızlı tüketimden hızla değişen teknolojiye, ebeveynlikle birlikte ‘zamansızlık’ bahanesiyle ihmal edilen öz bakım pratiklerimizden çalışma koşullarının ebeveynlik deneyimini nasıl etkilediğine oldukça kapsamlı bir çerçeveden ‘yavaş ebeveynlik’ kavramını inceliyor. 

Yavaş – Carl Honoré

Hız çılgınlığına baş kaldıran ‘Yavaşlık Hareketi’nin öncülerinden olan Carl Honoré’nin tüm dünyada ses getiren kitabı Yavaş, hayatın tadının ancak yavaşlayarak çıkarılabileceği fikri üstünden slow city ya da cittaslow olarak adlandırılan ‘yavaş şehir’ kavramının nasıl mümkün olabileceğini örneklerle açıklıyor. Hızlı yaşamın ve hızlı şehirlerin beraberinde getirdiği zorlukları oldukça kapsamlı araştırmalarla destekleyen kitapta, Honoré’nin modern yaşama olan eleştirileri kadar fikirleri ve önerileri de oldukça ilham verici. 

Yavaş yaşamı odağına alan belgeseller: 

The True Cost – Andrew Morgan

Hızlı modanın geldiği noktayı ve moda endüstrisinin perde arkasındaki çarpıcı gerçekleri oldukça etkileyici röportajlarla ve görüntülerle gözler önüne seren The True Cost belgeseli, tüketim çılgınlığının dünyaya nasıl zarar verdiğini anlatıyor. Bangladeş, Tavan, Hindistan gibi ülkelerde oldukça zor koşullarda çalışan ve emeği sömürülen moda sektörü işçilerinden üretim için gerekli olan hammadelere artan talebin yarattığı çevre kirliliğine, hızlı moda endüstrisinin geldiği son noktayı, tüketim çılgınlığını ve çevre kirliliğini odağına alan belgesel, tüketim alışkanlıklarınızda daha sürdürülebilir ve bilinçli seçimler yapmanız konusunda son derece etkileyici olacak. 

Super Size Me – Morgan Spurlock

Fastfood (hızlı yemek) çılgınlığını McDonald’s üzerinden işleyen belgeselin yönetmeni, yapımcısı ve senaristi olan Morgan Spurlock, aynı zamanda belgeselin kobaylığını da üstleniyor. Spurlock 1 ay boyunca sadece McDonald’s ürünleriyle besleniyor ve bedeninde olan değişimleri paylaşıyor. Spurlock hızlı yemek endüstrisinin sağlığa ve iyi yaşama olan etkilerini kendi deneyimiyle göstermenin yanı sıra okul, hapishane gibi kurumların yemekhanelerinin ne kadar sağlıklı olduğunu inceliyor.

Slow Food Story – Stefano Sardo

1986’da Carlo Petrini’nin Roma’da McDonald’s açılmasını protesto etmesiyle başlayan ‘yavaş yemek’ akımının başlangıcından bugüne geldiği noktayı anlatan bu belgesel, yiyecekleri farklı bir bakış açısıyla değerlendirmenize ve yeme deneyiminizde ‘yavaşlığı’ odağınıza almanıza ilham olacak. Yaklaşık 27.000 nüfusa ev sahipliği yapan küçük Bra kasabasında başlayan, Slow Food hareketi, günümüzde 150’den fazla ülkede uygulanan, küresel bir harekete dönüştü. 

Zamanın hızla akıp gittiği bir dünyada hayatı yavaşlatmak kolay olmayabilir, ancak gördüğünüz gibi imkansız değil. Yavaş yaşamla ilgili bu ilham verici kaynaklardan edindiğiniz bilgilerle, yaşamınızda her anlamda yavaşlayabilmeniz mümkün.

Yavaşlamanın ne demek olduğunu ve nasıl mümkün olabileceğini ‘Yavaş Hareketi’ perspektifinden incelemek için Yavaş Hareketi: Yavaş Yaşam Felsefesi (Slow Movement) nedir? Yavaşlamak bize neler kazandırır? yazımıza; iyi yaşam konularında öne çıkan yavaş ebeveynlik, yavaş yemek, yavaş tüketim gibi kavramları yakından tanımak için İyi yaşamın her alanında yavaş olmak: Yavaş ebeveynlik, yavaş yemek, yavaş seyahat ve çok daha fazlasıYavaş Hareketi: Yavaş Yaşam Felsefesi (Slow Movement) nedir? Yavaşlamak bize neler kazandırır?  yazımıza ve hayatı daha yavaş yaşamaya yönelik pratik önerilerimizi sizlerle paylaştığımız Yaşamın her alanında yavaşlamak ve dengeyi bulmak için öneriler yazımıza da mutlaka göz atmanızı öneriyoruz.

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale