Finansal sağlık temasında farkındalığımızı artırmaya yönelik yazı serimize devam ediyoruz. Çeşitli zihin egzersizleri barındıran bu seride güncel durağımız yatırım. Bu durak, sanmayın ki sadece geçip gideceğimiz, gittikçe uzaklaşacağımız bir lokasyon. Aslında ilerlediğimiz bu yolun üzerinde bulunduğu coğrafyanın ta kendisi. Düşünürüz ya bazen “Coğrafya kader midir?” diye… Şimdi bir de şöyle düşünelim: “Yatırım yapmak ya da yapmamak kaderimizi şekillendirir mi? Ve nasıl şekillendirir?”
Verebileceğimiz cevapları azımsamamak gerek. Dolayısıyla bu felsefeyi benimsemek, bu yolda aşama aşama ilerlerken bizlere daima rehberlik edecektir. Arada da düşündürecektir. Neleri mi?
- Ben şu an hayatımın neresinde, hangi evresindeyim?
- Sorumluluklarım neler?
- Yapabileceğim neler var?
- Öğrenebileceğim daha neler olabilir?
- Ne kadar zamanım var? (Bugün, bu hafta, bu ay, bu yıl, önümdeki 5 yıl, 10 yıl…)
Bu akış, konu ilerledikçe ZAMAN kavramına da bağlanacaktır. Zaman muazzam bir küredir. Her birimizin kendine has yatırımcı kimliğinin de bir anlamda mühürüdür. ZAMAN olgusuyla ileride detaylı bir buluşma gerçekleştireceğimizi belirterek, şimdi temel felsefemizin adı “YATIRIM”a yer açalım…
Öncelikle parayla ilişkimizde tasarruf konusuna burada kısaca değinerek, asıl enerjimizi YATIRIM dünyasına ayırmak istiyorum. Neden derseniz, oluşturulmayı hak eden YATIRIM bilincinin inşaasında süreç sizi zaten tasarruf yapmaya doğası gereği yönelteceğinden…
Genellikle tasarruf ve yatırım birbirine karıştırılır. Oysa tasarruf gelirden yapılan harcamalar sonrasında kalan birikimdir. YATIRIM ise ilgili tasarrufların farklı yatırım enstrümanlarıyla değerlendirilme çabasıdır. Buradan da anlaşılacağı gibi yatırımdan önce tasarruf yapmak gerekir. Mi acaba? Kulağa öyle gelse de ilerleyen satırlarda YATIRIMIN bambaşka bir büyüsü olduğunu detaylandırmaya çalışacağım. Özellikle yatırım dünyasının başvuru eserlerinden olan Robert Kiyosaki’nin Zengin Baba Yoksul Baba kitabından değerli alıntılarla…
“YATIRIM nedir?” sorusuna birkaç farklı yorumla cevap arayalım.
Prof. Dr. Emre Alkin hocamızın bu konuda oldukça pratik tanımı şudur: “YATIRIM=ELİNDEKİ MAL VARLIĞINI ARTIRMAK.”
Der ki: “KENDİNE YATIRIM=KENDİNİ DAHA İYİ BİR VERSYİONA ÇIKARMAK.” Esasında anlaşılan o dur ki yatırım hayatımızın hemen her döneminde yaşayabilecek, bitmeyen bir süreçtir.
Hayatta hep iyi olma çabamız vardır. Üstelik bileşik faizin gücünden de faydalanırsanız (Einstein bunu dünyanın 8. harikası olarak tanımlamıştır) zaten sizi bırakmayacak, sürekli dürtecektir bu felsefi bilinç. Hayat kodlarınıza işlenirse -ki tüm bu satırlarla kendime de okuyan sizlere de bunu yapmaya çalışıyorum- bu defa geçen her anınızı en kıymetli bedel olarak görerek, onun karşılığını alma arzusu taşırsınız.
Yollarda aralara serpiştirelim tarihi eser kıymetindeki tabelalarımızı. Mesela… Aslolanın “zamanı kazanmak” olduğunu… Kuvvetli bir finansal güç, bize en nihayetinde ailemize, sevdiklerimize daha rahat ve keyifli zamanlar ayırma, hayata daha çok şey sığdırma imkanı tanır. Şüphesiz ki bu çok kıymetlidir.
Zaman akıp gider, geri döndüremeyiz. Ancak zamanın içinden zaman kazanarak onu çoğaltabiliriz. Bir saat daha erken uyanarak ya da 1 saat daha az çalışarak…
Sağlıklı bir finansal yolculukta YATIRIM felsefesi, “Ne ekersen onu biçersin” kurgusu gibi verimini yükseltmeye çalıştığımız topraklara benzer. Bu yüzdendir ki üzerinde yaşadığımız bir coğrafyadır. Ve nasıl yaşadığımıza dair düşünce selinde önem arz eden ZAMAN kavramını, serinin bir diğer bölümünde ele alacağımızı belirterek, yaşamla bütünleşen bu konuya burada şöyle bir ara verelim…
Bankacılık sektörünün duayen isimlerden Sn. Akın Öngör bir söyleşisinde, “Benden Sonra Devam” kitabına dair motivasyonunu anlatırken, 50’sinde ve kariyerinin zirvesindeyken istifa edip başka bir hayatı tatma, kendine yer açma kararını şu sözlerle dile getiriyor: “Hayatı tek bir tat ile yaşamamalı, bu hayatta yapacak çok şey var ama bunun için de önce ZAMAN KAZANMALI, sonra da kazandığın ZAMANI AYIRMALI. Bir de kaliteli bir hayat için zihnen ve bedenen fit olmalı.”
Yeniden görüşene dek hoşça kalın, sağlıkla kalın, hem zihnen, hem bedenen, hem ruhen, hem de hesaben… Çünkü günün sonunda zamanı kazanmak eşittir hayatı kazanmak.
Sevgiler…
Not: Akın Öngör’ün 2020 yılında hem Sertaç Doğanay hem de Nilay Örnek ile yaptığı söyleşileri dinleyebilirisiniz. Tavsiyelerimle…
İlginizi çekebilir: Kendimizi ve finansal dünyamızı tanımak neden önemlidir?