Gençliğimizde dinlediğimiz şarkılar adeta zaman kapsülü etkisi yaratıyor ve bizleri gençleştiriyor. Yaşlandıkça hem zihinsel hem de fiziksel sağlığımızda değişimler, bozulmalar oluyor. Hatta bazen durum daha da ciddileşiyor ve demans, Alzheimer gibi hastalıklar görülebiliyor. Ancak hemen karamsarlığa kapılmaya gerek yok. Son dönemde yapılan klinik çalışmalar, aerobik egzersizlerin özellikle dansın beden, zihin ve beynin genç kalmasına yardımcı olduğunu gösteriyor.
Almanya’nın Magdeburg şehrindeki Nörodejeneratif Hastalıklar ve Spor Bilimleri Merkezi’nden uzmanlar, dans sınıflarındaki orta ve ileri seviyedeki fiziksel aktivitenin nöroprotektif faydaları tespit edilmeye çalıştı. Buna göre hem dans hem de fitness çalışmaları yaşlılıkta hippokampal plastisiteyi geliştiriyor ancak dans çalışmaları aynı zamanda denge kabiliyetini artırıyor. Yürüyüş, bisiklet sürme, eliptik antrenman gibi aerobik fiziksel aktiviteler de dans egzersizleri de beyindeki gri maddeyi artırıyor. Bu önemli bir sonuç çünkü öğrenme ve hafıza konusunda önemli bir rol oynayan hippokampüs, yaşa bağlı olarak gri maddenin azalması nedeniyle daha hassas ve zarar görebilir bir hale geliyor.
Dans etmek beynin hacmini artırıyor ve fonksiyonel bağlantılarını geliştiriyor
2016 yılında yapılan ve dans etmenin nörolojik faydalarının incelendiği bir araştırmanın Cognitive Psychology dergisinde yayımlanan sonuçlarına göre belli bir koreografiye bağlı olarak öğrenilen ve hafızaya alınan dans rutinleri veya parmakları vurmalı çalgılara değdirmek, nörolojik aktiviteyi ve beynin farklı bölgeleri arasındaki fonksiyonel bağlantıları geliştiriyor. Araştırmanın sonucunda şöyle deniyor:
“Dans edenlerde, beden-zeka hassasiyeti artıyor. Bununla birlikte dansın ritim algısı ve ritme uygun fiziksel hareket gibi özellikleri beyinde aktiviteyi artırıyor.”
2014’te yapılan bir başka araştırmada ise parmaklarıyla ritim tutan kişilerin beyinleri FMRI (fonksiyonel manyetik rezonans görüntüleme) ile görüntülendi. Bu araştırmada da müziğin ritmine göre beynin farklı bölgelerinin aktive olduğu anlaşıldı.
Tüm bu araştırmaların sonuçlarını bir araya getiren uzmanlar, hem egzersiz hem de dans sayesinde, beynin yaşlanmaya bağlı olarak zayıflayan bölgelerindeki aktivitenin çoğaldığını tespit etti. Dansın, egzersizden farkı ise, yaşlanmaya bağlı olarak gelişen gen bozukluklarına yardımcı olması.
Araştırmacılar, denge konusundaki gelişmelerin; ayak adımlarının karmaşık koordinasyonu, kol hareketleri, hız ve ritimdeki değişiklikler gibi dansın doğasında yer alan özelliklere bağlı olduğunu söylüyor.
Herkesten bağımsız ve sağlıklı bir hayat yaşama arzusu aslında bir hayal değil. Fiziksel aktivite bu isteği gerçekleştirmenin yollarından biri. Dans ise, yaşlanmaya bağlı olarak gerçekleşen bedensel ve zihinsel olumsuzlukların önüne geçmenin en etkili yolu.
İlginizi çekebilir: Depresyondan çıkmanın bilimsel olarak kanıtlanmış yollarından biri: Dans etmek
Kaynaklar:
Psychology Today
Cognitive Psychology
Neuroscience