X

Yasın ve öfkenin içinden kendi hızınızda geçmek için yapabilecekleriniz

Yas ve öfke… Hepimizin hayat boyu belki birden fazla kere deneyimlediği, son derece insani duygular. Bu hisler zaman zaman çok yorucu ve zorlayıcı olabilir. Yine de oldukça doğal olduklarını unutmamak gerekir. Bizim için önemli olan birini veya bir şeyi kaybettiğimizde, doğal olarak bu tepkiyi veririz: Kaybettiklerimiz için “yas” tutarız. Yas, beraberinde üzüntü veya yalnızlık gibi çeşitli duygular da getirebilir. Tüm bu duyguları farklı nedenlerden dolayı yaşayabiliriz. Sevdiğimiz birini kaybetmiş, ilişkimizi bitirmiş ya da işimizi kaybetmiş olabiliriz. Hatta kronik hastalıklar veya yeni bir yere taşınma gibi önemli yaşam değişiklikleri de yas duygularına yol açabilir. Ve tıpkı yasa neden olan durumların farklılığı gibi, her insanın yas tutma şekli de farklıdır. Eğer duygularınızı anlar, kendinize iyi bakar ve destek ararsanız yasın içinden kendi hızınızda geçebilirsiniz.

Yasın evreleri: Yas sürecinde neler hissederiz?

Yasa neden olan kayıpla yüzleşirken duygular aşamalar halinde gelebilir. Yas sürecini kontrol edemezsiniz, ancak duygularınızın arkasındaki nedenleri bilmenizin mutlaka yardımı olacaktır. Yukarıda da söylediğimiz gibi, her insan yası farklı şekilde deneyimler. Yine de yasın evrelerini, şu şekilde sıralamak mümkün:

  • Reddetme: Bir kaybı ilk öğrendiğinizde, “Hayır, şu anda bunlar olmuyor” diye düşünmeniz normaldir. Şoka girmiş ve hissiz hissedebilirsiniz. Geçici olarak böyle hissetmenizin nedeni, aslında yaşadığınız yoğun duygu akışıyla başa çıkmaktır. Başka bir ifadeyle bu, bir savunma mekanizmasıdır.
  • Öfke: Gerçek ortaya çıktıkça ise kaybınızın acısıyla karşı karşıya kalırsınız. Kendinizi hayal kırıklığına uğramış ve çaresiz hissedebilirsiniz. Bu duygular daha sonra öfkeye dönüşür. Öfkenizi diğer insanlara, daha yüksek bir güce veya genel olarak hayata yönlendirebilirsiniz. Hatta yaşamını kaybeden ve sizi yalnız bırakan kişiye kızmanız da oldukça doğaldır.
  • Pazarlık: Bu aşamada, geçmişte, yaşanan kaybı önlemek için yapabileceğiniz şeyler olup olmadığı üzerinde durursunuz. Ortak düşünceler “Keşke…” ve “Ya eğer…” şeklindedir. Ayrıca, daha yüksek bir güçle bir anlaşma yapmaya da çalışabilirsiniz.
  • Depresyon: Kaybınız ve bunun yaşamınız üzerindeki etkisini anlamaya başladığınızda ise üzüntü başlar. Depresyon belirtileri arasında ağlama, uyku sorunları ve iştah azalması yer alır. Kendinizi bunalmış, pişman ve yalnız hissedebilirsiniz.
  • Kabullenme: Yasın bu son aşamasında, kaybınızın gerçekliğini kabul edersiniz. Bu, değiştirilemez. Hala üzgün hissetmenize rağmen hayatınıza devam etmeye başlayabilirsiniz.

Yası yaşamanın, ona yer açmanın önemi

Son yıllarda, toplum olarak gelişmek için hepimizin dahil olması gereken içsel iyileşme hakkında sık sık konuşulduğunu görüyoruz, duyuyoruz. Hatta bazıları, yastan kurtulmanın, acıyı unutmanın da bunun bir parçası olduğunu savunuyor. Belki de bunun nedeni, yastan çok rahatsız olan bir dünyada yaşıyor olmamız. Oysa gerçekliğimizin içinde, bizi yavaşlamaya, durmaya ve yas tutmaya çağıran olaylar da var. Başka bir ifadeyle, “O kadar çok şey oldu ki, öylece devam etmemiz mümkün değil.” İşte çoğu uzman, bu konuda bizimle aynı görüşte. Onlar, yaralarımızı iyileştirebilmemiz için alan yaratmamız gerektiğini düşünüyor.

Yaşanmamış yas, iyileşmenizi durdurabilir!

Başımıza korkunç bir şey geldiğinde, eğilimimiz şoka girme, donma yönünde olur. Donduğumuzda ise yas bedenimizde sıkışıp kalır. Ve bu tekrar tekrar olduğunda, sürekli öfkeli olmak gibi davranış değişikliklerinden çeşitli hastalıklara kadar pek çok duruma yol açabilir.

Bedenimizin hareket edebilmesi için yasa tanık olması ve onu eksiksiz şekilde hissetmesi gerekir. Ki bu, söylemesi yapmaktan daha kolay bir şeydir. İçinde bulunduğumuz kültür, bize sık sık “Devam etmelisin” şeklinde bir baskı uygular. Ancak durmazsak, almamız gereken dersleri gerçekten anlayamayız. Bu yüzden gerektiğinde durmamız ve anlamaya çalışmamız gerekir. Bunu yapmak için zaman ve mekan oluşturmak kolay olmasa da yas tören, ritüel ve destek gerektirir. Yasımızı onurlandırıp kabul ettiğimizde davranışlarımızı ve birbirimizle etkileşim şeklimizi değiştirecektir.

Peki, yas ne kadar sürer?

Yas tutmanın ideal bir süresi olamaz. Çünkü insanlar, bu duyguları farklı şekillerde yaşarlar. Yas tutma süreciniz kişiliğiniz, yaşınız, inançlarınız ve destek ağınız gibi birçok şeye bağlıdır. Bu konuda kaybın türü de önemli bir faktördür. Yas konusunda unutulmaması gereken şey; bu duyguların içinden herkesin kendi hızında geçeceğidir.

Yas ve öfkenin içinden kendi hızınızda geçmek için yapabilecekleriniz

Tüm duygular gibi, üzüntü de zamanla hafifler. Yas tutmak unutmak demek değildir ama bu duygularla birlikte birgün yeniden mutluluk ve neşe hissedebileceksiniz. İşte yas tutarken kendiniz için yapabileceğiniz bazı ritüeller:

1. Bedeni meşgul etmek

Hayvanlar, saldırıya uğradıklarında veya yaralandıklarında, bedenlerinin olanları işlemesine yardımcı olmak için genellikle bir stres tepkisi olarak titrerler. Uzmanlar aynı fikri, insanların da bedensel çalışmalar ve nefes çalışması gibi şeylerle somutlaştırabileceklerini söylüyorlar. Dans etmek, ağıt yakmak, ağlamak gibi yas ritüellerini bilirsiniz; bunların hepsi aslında somatik olarak yası serbest bırakmanıza, simyalaştırmanıza ve kabullenmenize izin verir. Özellikle nefes çalışmaları önemlidir, çünkü belirli nefes alma kalıpları derinlere gömülü duyguların ortaya çıkması için daha fazla alan sağlayabilir.

2. Sosyal çevreden destek almak

Uzmanlar, yas anlarında sosyal çevre tarafından desteklendiğini hissetmenin çok önemli olduğunu söylüyor. Hayatınızdaki “hissetiklerinizi düzeltmeye veya değiştirmeye çalışmayan veya size yas konusunda tavsiye vermeden sadece tanıklık eden” insanlara güvenmeniz, son derece yararlı olabilir. Yas sürecinizi sizinle paylaşan bir topluluğa sahip olmanız, duygularınızı yaşamanız ve kabul edebilmeniz için size gerekli alanı sağlar.

3. Günlük tutmak

Uzmanlar ayrıca sık sık, günlük tutmanın yasın üstesinden gelmeye yardımcı bir araç olabileceğini belirtiyorlar. Kalbinizden geçenleri yazdığınız bir defter, hislerinizin serbest kalmasına yardımcı olabilir. Elbette bunu her gün yapmak zorunda değilsiniz, sadece istediğiniz zaman da yapabilirsiniz. Yine de yaşadıklarınızı yazmaya zaman ayırmanız duygularınızın bedeninizinden dışarı çıkmasına olanak tanır.

Unutmayın; duyduğumuz yası ve öfkeyi işlemediğimizde, yani yas tutmak için zaman ayırmadığımızda, ruh-beden-zihin bütünlüğümüz zarar görebilir. Bu, bizim için de hayatımızdaki insanlar için de; hatta kolektif olarak iyi değildir. O yüzden şu anda içinizde neler olduğuna, dünyada neler yaşandığına tanık olmak için zaman ayırın. Gözünüze nasıl görünürse görünsün, yasın içinden geçmek için kendinize alan açın.

Kaynaklar: mindbodygreen, webmd, psychologytoday

İlginizi çekebilir: Yas tutan birine nasıl yardım etmelisiniz?

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale