Yas ve öfke… Hepimizin hayat boyu belki birden fazla kere deneyimlediği, son derece insani duygular. Bu hisler zaman zaman çok yorucu ve zorlayıcı olabilir. Yine de oldukça doğal olduklarını unutmamak gerekir. Bizim için önemli olan birini veya bir şeyi kaybettiğimizde, doğal olarak bu tepkiyi veririz: Kaybettiklerimiz için “yas” tutarız. Yas, beraberinde üzüntü veya yalnızlık gibi çeşitli duygular da getirebilir. Tüm bu duyguları farklı nedenlerden dolayı yaşayabiliriz. Sevdiğimiz birini kaybetmiş, ilişkimizi bitirmiş ya da işimizi kaybetmiş olabiliriz. Hatta kronik hastalıklar veya yeni bir yere taşınma gibi önemli yaşam değişiklikleri de yas duygularına yol açabilir. Ve tıpkı yasa neden olan durumların farklılığı gibi, her insanın yas tutma şekli de farklıdır. Eğer duygularınızı anlar, kendinize iyi bakar ve destek ararsanız yasın içinden kendi hızınızda geçebilirsiniz.
Yasın evreleri: Yas sürecinde neler hissederiz?
Yasa neden olan kayıpla yüzleşirken duygular aşamalar halinde gelebilir. Yas sürecini kontrol edemezsiniz, ancak duygularınızın arkasındaki nedenleri bilmenizin mutlaka yardımı olacaktır. Yukarıda da söylediğimiz gibi, her insan yası farklı şekilde deneyimler. Yine de yasın evrelerini, şu şekilde sıralamak mümkün:
- Reddetme: Bir kaybı ilk öğrendiğinizde, “Hayır, şu anda bunlar olmuyor” diye düşünmeniz normaldir. Şoka girmiş ve hissiz hissedebilirsiniz. Geçici olarak böyle hissetmenizin nedeni, aslında yaşadığınız yoğun duygu akışıyla başa çıkmaktır. Başka bir ifadeyle bu, bir savunma mekanizmasıdır.
- Öfke: Gerçek ortaya çıktıkça ise kaybınızın acısıyla karşı karşıya kalırsınız. Kendinizi hayal kırıklığına uğramış ve çaresiz hissedebilirsiniz. Bu duygular daha sonra öfkeye dönüşür. Öfkenizi diğer insanlara, daha yüksek bir güce veya genel olarak hayata yönlendirebilirsiniz. Hatta yaşamını kaybeden ve sizi yalnız bırakan kişiye kızmanız da oldukça doğaldır.
- Pazarlık: Bu aşamada, geçmişte, yaşanan kaybı önlemek için yapabileceğiniz şeyler olup olmadığı üzerinde durursunuz. Ortak düşünceler “Keşke…” ve “Ya eğer…” şeklindedir. Ayrıca, daha yüksek bir güçle bir anlaşma yapmaya da çalışabilirsiniz.
- Depresyon: Kaybınız ve bunun yaşamınız üzerindeki etkisini anlamaya başladığınızda ise üzüntü başlar. Depresyon belirtileri arasında ağlama, uyku sorunları ve iştah azalması yer alır. Kendinizi bunalmış, pişman ve yalnız hissedebilirsiniz.
- Kabullenme: Yasın bu son aşamasında, kaybınızın gerçekliğini kabul edersiniz. Bu, değiştirilemez. Hala üzgün hissetmenize rağmen hayatınıza devam etmeye başlayabilirsiniz.
Yası yaşamanın, ona yer açmanın önemi
Son yıllarda, toplum olarak gelişmek için hepimizin dahil olması gereken içsel iyileşme hakkında sık sık konuşulduğunu görüyoruz, duyuyoruz. Hatta bazıları, yastan kurtulmanın, acıyı unutmanın da bunun bir parçası olduğunu savunuyor. Belki de bunun nedeni, yastan çok rahatsız olan bir dünyada yaşıyor olmamız. Oysa gerçekliğimizin içinde, bizi yavaşlamaya, durmaya ve yas tutmaya çağıran olaylar da var. Başka bir ifadeyle, “O kadar çok şey oldu ki, öylece devam etmemiz mümkün değil.” İşte çoğu uzman, bu konuda bizimle aynı görüşte. Onlar, yaralarımızı iyileştirebilmemiz için alan yaratmamız gerektiğini düşünüyor.
Yaşanmamış yas, iyileşmenizi durdurabilir!
Başımıza korkunç bir şey geldiğinde, eğilimimiz şoka girme, donma yönünde olur. Donduğumuzda ise yas bedenimizde sıkışıp kalır. Ve bu tekrar tekrar olduğunda, sürekli öfkeli olmak gibi davranış değişikliklerinden çeşitli hastalıklara kadar pek çok duruma yol açabilir.
Bedenimizin hareket edebilmesi için yasa tanık olması ve onu eksiksiz şekilde hissetmesi gerekir. Ki bu, söylemesi yapmaktan daha kolay bir şeydir. İçinde bulunduğumuz kültür, bize sık sık “Devam etmelisin” şeklinde bir baskı uygular. Ancak durmazsak, almamız gereken dersleri gerçekten anlayamayız. Bu yüzden gerektiğinde durmamız ve anlamaya çalışmamız gerekir. Bunu yapmak için zaman ve mekan oluşturmak kolay olmasa da yas tören, ritüel ve destek gerektirir. Yasımızı onurlandırıp kabul ettiğimizde davranışlarımızı ve birbirimizle etkileşim şeklimizi değiştirecektir.
Peki, yas ne kadar sürer?
Yas tutmanın ideal bir süresi olamaz. Çünkü insanlar, bu duyguları farklı şekillerde yaşarlar. Yas tutma süreciniz kişiliğiniz, yaşınız, inançlarınız ve destek ağınız gibi birçok şeye bağlıdır. Bu konuda kaybın türü de önemli bir faktördür. Yas konusunda unutulmaması gereken şey; bu duyguların içinden herkesin kendi hızında geçeceğidir.
Yas ve öfkenin içinden kendi hızınızda geçmek için yapabilecekleriniz
Tüm duygular gibi, üzüntü de zamanla hafifler. Yas tutmak unutmak demek değildir ama bu duygularla birlikte birgün yeniden mutluluk ve neşe hissedebileceksiniz. İşte yas tutarken kendiniz için yapabileceğiniz bazı ritüeller:
1. Bedeni meşgul etmek
Hayvanlar, saldırıya uğradıklarında veya yaralandıklarında, bedenlerinin olanları işlemesine yardımcı olmak için genellikle bir stres tepkisi olarak titrerler. Uzmanlar aynı fikri, insanların da bedensel çalışmalar ve nefes çalışması gibi şeylerle somutlaştırabileceklerini söylüyorlar. Dans etmek, ağıt yakmak, ağlamak gibi yas ritüellerini bilirsiniz; bunların hepsi aslında somatik olarak yası serbest bırakmanıza, simyalaştırmanıza ve kabullenmenize izin verir. Özellikle nefes çalışmaları önemlidir, çünkü belirli nefes alma kalıpları derinlere gömülü duyguların ortaya çıkması için daha fazla alan sağlayabilir.
2. Sosyal çevreden destek almak
Uzmanlar, yas anlarında sosyal çevre tarafından desteklendiğini hissetmenin çok önemli olduğunu söylüyor. Hayatınızdaki “hissetiklerinizi düzeltmeye veya değiştirmeye çalışmayan veya size yas konusunda tavsiye vermeden sadece tanıklık eden” insanlara güvenmeniz, son derece yararlı olabilir. Yas sürecinizi sizinle paylaşan bir topluluğa sahip olmanız, duygularınızı yaşamanız ve kabul edebilmeniz için size gerekli alanı sağlar.
3. Günlük tutmak
Uzmanlar ayrıca sık sık, günlük tutmanın yasın üstesinden gelmeye yardımcı bir araç olabileceğini belirtiyorlar. Kalbinizden geçenleri yazdığınız bir defter, hislerinizin serbest kalmasına yardımcı olabilir. Elbette bunu her gün yapmak zorunda değilsiniz, sadece istediğiniz zaman da yapabilirsiniz. Yine de yaşadıklarınızı yazmaya zaman ayırmanız duygularınızın bedeninizinden dışarı çıkmasına olanak tanır.
Unutmayın; duyduğumuz yası ve öfkeyi işlemediğimizde, yani yas tutmak için zaman ayırmadığımızda, ruh-beden-zihin bütünlüğümüz zarar görebilir. Bu, bizim için de hayatımızdaki insanlar için de; hatta kolektif olarak iyi değildir. O yüzden şu anda içinizde neler olduğuna, dünyada neler yaşandığına tanık olmak için zaman ayırın. Gözünüze nasıl görünürse görünsün, yasın içinden geçmek için kendinize alan açın.
Kaynaklar: mindbodygreen, webmd, psychologytoday
İlginizi çekebilir: Yas tutan birine nasıl yardım etmelisiniz?