X

Yasemin Yapanar anlatıyor: Varoluşsal sancılar ve kendini keşfetme yolculuğu

İnsan olmanın zayıf yanlarını, kusurlarını filtresiz bir şekilde aktaran, korkularını, düşüncelerini, filtresizce paylaşan, gündelik yaşamın sıkıcı detaylarına zaman zaman mizahi, zaman zaman eleştirel yaklaşarak takipçilerinin gönlünü fetheden bir isim; Yasemin Yapanar. Kendi yolculuğunun nasıl başladığını, bu yolculukta neleri deneyimlediğini, kendini yeni baştan nasıl inşa ettiğini ve hayatın varoluşsal sancılarını ilham verici bir şekilde ele alan ve Instagram, podcast ve YouTube gibi platformları kullanarak geniş kitlelere ulaşan Yasemin Yapanar’a yeniden doğuşun ve kendini keşfetmenin püf noktalarını sorduk. Hazırsanız, başlayalım.

Öncelikle merhabalar… Biz sizi Uplifers yazılarınızdan, podcastlerinizden ve sosyal medya paylaşımlarınızdan tanıyor olsak da sizi henüz tanımayan okuyucularımız için kısaca kendinizden bahsedebilir misiniz? Neler yapıyordunuz, şimdi neler yapıyorsunuz, günleriniz nasıl geçiyor?

Merhabalar, ben üniversitede yüzme bursuyla yurtdışında, güzel sanatlar ve fotoğrafçılık okudum. Sonra birçok insan gibi üniversitede okuduğu şeyi yapmayanlardanım. Üniversite sonrası, Bernaylafem marka iletişiminde dört sene boyunca marka iletişimi yaptım. Oradan ayrıldıktan sonra dünya dalış rekortmeni Şahika Ercümen’e marka danışmanlığı yapmaya devam ettim. Ardından Group Emirgan’da marka ve etkinliklerden sorumluydum. En sonunda kendimi kurucu partnerlerinden olduğum Kolektif House’ta buldum.

Pandemiyle birlikte podcast yapmaya başladım, Bilinçli Geyik diye bir marka kurarak, burada kırılganlıklardan, korkulardan bahsediyorum, bugünlerde Instagram’Bilinçli Geyik diye bir marka kurarak, burada kırılganlıklardan, korkulardan bahsediyorum, bugünlerde Instagram’a videolar çekiyorum. Videolar çekiyor, farkındalık yazıları yazıyorum. Onun dışında Keyfimin Kahyaları diye bir başka podcastimiz var. Okullarda ve mekanlarda farkındalık üzerine konuşmalar yapıyorum. Konuşmacı ve içerik üreticisiyim aslında artık.

Konuya hızlı bir giriş yapacak olursak; Yasemin kimdi, kim oldu? Onu ‘küllerinden doğuran’ şey/şeyler neydi? Ne oldu da kendinize doğru bir yolculuğa çıkmaya, herkesi, her şeyi geride bırakmaya karar verdiniz?

Ben iş dünyasına kendini fazlaca kaptırmış bir insandım. Kolektif’ten sonra bir aşk acısı ve iş acısı yaşadım ve onun üzerine küllerimden doğmam icap etti. Daha önce “ben bu işlerle ilgilenmiyorum, bu kişisel gelişim işlerine çok fazla kaptırmayacaksın” gibi demeçler atıp tutuyordum. Ve zamanla her şeyiyle yaşayanlardan oldum; hayatıma yoga, meditasyon, günlük tutmalar, pratikler, mantralar, seremoniler girdi. Psikolojik destek almaya başladım.

Bence insan kendi derinliklerine daldığı zaman, mecburi bir yalnızlaşma süreci geliyor. Çünkü eski sohbetler, ortamlar sana artık heyecan vermez oluyor, gerçekliğin değişiyor. Öyle olduğu zaman da bir yalnızlaşma süreci oluyor ve birilerini mecburen geride bırakmak gibi bir hisse kapılıyor insan. Zamanla o yalnızlığında kalmaya, kendine tahammül edebilmeye başladıkça, tek başınalığını sevmeye başladıkça da yeniklerle tanışıyorsun bu yolda.

Varoluşsal sancılarınızı paylaşma sürecinde kendinizi nasıl keşfettiniz? Bu yolculuk sizi bugünkü ‘Yasemin’ yapmada nasıl bir rol oynadı? Hayatınızda sizi yeniden şekillendiren dönüm noktaları nelerdi?

İnsan zorlu bir deneyim yaşadığı zaman, o anın içindeyken, sancılı süreç hiç geçmeyecekmiş gibi gelebiliyor. Oysa geri dönüp baktığında da “iyi ki olmuş ki bugünkü Yasemin’i doğurmuş” dedirtiyor. Genelde en büyük dönüşümlerim, aşk acıları sonrasında oluyor. Bir tanesi sonrası farkındalık geliyor, yogalar, meditasyonlar, diğerinden sonra tasavvuf, biri sonrası kendi başıma Costa Rica’da kalma kararı alıyorum. Derken… Bu acıların hepsi beni, bana yaklaştırıyor oluyor.

Kendinizi gerçek anlamda keşfetmeye ve bir şeyleri kökten değiştirmeye başladığınızda ilk olarak el attığınız konu ne oldu, ilk olarak elden çıkardığınız veya aldığınız ya da attığınız? ‘Bu olmamalı, bu kesin olmalı’ dediğiniz, neler vardı?

Beni uyuşturan her ne varsa hayatımdan çıkarmaya çalıştım, bana iyi gelmeyen insanlar çıkarmaya, ortamlardan uzaklaşmaya baktım. Sabah rutinleri, pratikler çok önemli, insanın kendiyle baş başa kalmaya vakit ayırması özellikle özen göstermesi bence çok değerli.

Bunlar dışında aslında eskiden bir sürü “kesinim” vardı ama mesela bu yola ilk girdiğim zamanki Yasemin’e bakıyorum çok daha kuralcı, çok daha disiplinli, çok daha her şeyi tak tak tak halleden biri iken, sonra bir dönem geldi hiçbirini yapasım gelmedi. Yaymak istedim, şimdi hayatın içine biraz daha uygulamaya çalışıyorum. Her sabah pratiklerimi yapmıyorum ama “bu an değerlidir” diyerek gün içindeyken anın içine dolmaya çalışıyorum.

Bir de bu hayatta artık hayatımdaki herkes bana kendimi yansıtan bir ayna oldu. Mevlana’nın çok güzel bir lafı var: “Baktığın benim, gördüğün sensin” diye. Bence bu kavramı gerçekten bilişe geçirmek, insanın tekamülündeki en önemli öğretilerden.

Kendini keşfetme yolculuğu, herkes için benzer adımlardan oluşan bir süreç mi, insan kendini nasıl bulur ya da nasıl kaybeder, sizce bunun bir rehberi var mı?

Ben herkes adına konuşamam ama kendi adıma ve etrafındaki insanlarda gördüğüm kadarıyla, kendini daha derinine tanıma yoluna iki sebepten girilebiliyor; ya insan kendinde bir şeylerden dolayı mutsuz ve sıkışık hissettiği için kendi kendine atıyor bu adımları ya da başına zorlu olaylar geliyor. Dışarıdan sanki kendi kendine girmek daha kolaymış gibi duruyor ama bence birinin itmesi, bir olayların seni itip hızlandırması daha kolay. Çünkü insan ayaklarına kadar girdiği, o derin sulara atlamaktan korkabiliyor ama mecbur kalınca iş başa düşüyor.

Bence bu dünyada olan insan sayısı kadar farklı metot ve yol var. Dolayısıyla bunun bir rehberi vardır diyemem ama anladığım kadarıyla bu yolda, kalbine düşen yolları deneyip, hangileri senlik, hangileri değil onları anlamaya başlayıp, kendine göre bir ritüeller ve pratikler çıkardığın zaman senden bir yolda yürüyor oluyorsun.

Size iyi gelen ve iyi gelmeyen her şeyi, bugün tam anlamıyla biliyor musunuz? Kendinizi ve dünyayı ‘yeterince’ keşfettiğinizi düşünüyor musunuz, yoksa her gün, her şey değişiyor mu, değişmeyen bir şeyler de var mı?

Ben tam tersi kendimde derinleştikçe kendimde ve dünyada daha keşfedecek çok fazla yol ve hal olduğunu fark ediyorum. Kendime dün iyi gelmeyen şey, bugün iyi gelebiliyor, bugün iyi gelen şey yarınlarda hiç gelmeyebiliyor. Cebimde bir sürü pratik ve yöntem biriktirdiğim halde bazen öyle yorgun ve öyle tükenmiş hissediyorum ki kendimi, hiçbirini yapasım gelmeyebiliyor. Bir anım, bir anımı tutmuyor. Ben aslında daha çok bu değişkenliğe alan tutmaya çalışıyorum.

İnsanların kusurları, korkuları, zaafları, zayıflıkları hakkında konuşmak genelde çok zordur ve çokça cesaret ister. Bu kadar açık ve samimi olma kararınızı ne etkiledi, bu süreçte zorlandığınız oluyor mu, aynı samimiyeti sürdürebilmek bazen imkansız hale geliyor mu?

Şahsen bu kişisel gelişim işlerine girdiğim zaman herkes hangi kitapları okumam gerekiyor, ne pratikler yapmam gerekiyor gibi bilgileri paylaşıyordu. Ama kimse kendisinin de ne kadar yapamadığından, zorlandığından, duyguların içinde kalamadığından, acının içinden geçemediğinden bahsetmiyordu. Ben de onun için bu yola ilk girdiğim zaman dedim ki “Ben karanlıklarımı konuşacağım ve insanlara yalnız olmadıklarını göstereceğim.” Böyle bir ihtiyaçtan başladım aslında kırılganlıklarımı paylaşmaya.

Sonra ben paylaştıkça, yazılarımı okuyan insanlardan, podcast’lerimi dinleyenlerden o kadar karşılık gördü ki, en derin yaralarımda bile yaradaş olduğumuzu fark ettikçe bana güç verdi. Rahatlamaya başladım ve en karanlıklarımın bile ne kadar insani olduğu bilgisi, bilişime geçti. Böylelikle daha fazla kırılgan olabilme cesareti gösterebildim aslında.

Bu samimiyetin, daha doğrusu, kendinizi gerçekten olduğunuz gibi ortaya koyabilmenin sırrı ne? Bu konuda aynı samimiyeti yakalamak isteyen kişilere ne önerirsiniz?

Eskiden çok fazla mükemmeliyetçi bir insandım. Dışardan nasıl göründüğüm benim için, kendi içimde nasıl olduğumdan hep çok daha önemliydi. Bugün “hiç takmıyorum elalemin ne dediğini” demiyorum ama ben başkalarına samimiyetsiz davranırken en başta kendime samimiyetsiz davrandığımı fark ettim. Ben, mükemmel olmaya çalıştıkça aslında kendimden uzaklaştığımı deneyimledim, sonra aldım arkadaşlarımı karşıma “ben sizi kıskanıyorum, ben size şöyle şöyle yukarıdan bakıyorum” gibi gibi önce arkadaşlarımla başladım samimi olmaya. Hepsiyle değil elbet. Kırılganlıklarımı duymayı hak edenlerle.

Onlardan kabul gördükçe daha fazla insana samimi davranabilmeye başladım ve insanlarla çok derin bağlar kurmaya başladım. Fark ettim ki, biz bu hayata eğer derin bağlar kurmaya geldiysek -ki bence öyle- o zaman bunun tek yolu samimiyet.

Aynı samimiyeti yakalamak isteyen insanlara önerim şu olabilir; önce kendilerine samimi olmak. Sonra da sizi olduğunuz gibi kabul edebilecek dostlar edinin kendinize.

‘Bol bol goygoy yapıyorum’ diyorsunuz… Gündelik hayattaki ‘goygoy’unuzu nasıl tanımlarsınız ve bu yaklaşımın insanlarla bağlantı kurmanızda ne gibi etkilerini görüyorsunuz? Burada biraz da ‘Bilinçli Geyik’ten bahsedebilir misiniz?

Bilinçli Geyik deme sebebim, hem bilinçli konuşmalar olması hem de bunları esprili bir dille aktarmayı seçmiş olmamdan kaynaklanıyor. Bu benim gündelik hayatımda da böyle.

Benim zamanında kendimden kaçma metodum, her şeyi tiye alma, her şeyle dalga geçmekti. Espri yapar, üzerine devam ederdim, sonraları fark ettim ki bu aslında benim kendi duygularımı bastırma metodummuş. Karanlıklarımla yüzleşmeye başladıktan sonra, kendimden kaçmak yerine, kendimi ifade etmek ve yaşadığım zorlukları hafifletmek üzere kullanmaya başladım.

Bazen kendimi ve yaşadığım şeyleri çok fazla ciddiye alabiliyorum. Ne zaman ki benim için zor olan bir duyguyu kabul etmeye başlıyorum, biraz zaman sonra dalgasını geçebilecek seviyeye geliyorum. Bu şekilde bu duygu benim üzerimdeki hakimiyetini kaybediyor.

‘Amacım, yalnız olmadığımızın kanıtı olmak’ diyorsunuz bir de… İnsanları birbirine ve özlerine yaklaştırmayı nasıl başarıyorsunuz?

Kendi derinliklerimi, kendi karanlıklarımı, gölgelerimi açmaya çalışarak yapmaya hedeflediğim; “ben kendimi anlatıyorum, siz beni dinlerken kendinizi duyun” demeye bakıyorum. Kimseye yukarıdan bir yerden bakmamaya gayret ediyorum. Bu yolda birlikteyiz diyorum, ablalık/kardeşlik yapmak gayretim. Ama bunu görebilmek için www.bilincligeyik.com’www.bilincligeyik.com’dan kayıt olup pazartesi sabahları gönderdiğim günlük tadında newsletter’a kayıt olmaları, Instagram postlarımı okumaları lazım. Instagram’da paylaştığım kısa videolarda az zamanım olduğu için her şeyi çözmüş gibi durabiliyorum. Halbuki alakası yok.

Hayatınızda sizi en çok etkileyen ve kendi yolunuzda ilerlemenize yardımcı olan kişiler kimler oldu? Onlardan aldığınız en değerli öğütler neler?

Rida Kıraşı, Tolga Erman, bir de tasavvuf öğretmenim.

Son olarak Uplifers okuyucularına kendi yaşam yolculuklarında kendilerini bulabilmeleri için ne söylemek istersiniz?

Tasavvuf’ta da çok vardır; “baktığın ben, gördüğün sensin, kişi kendinden bilir işi” gibi söylemler. Aynalama konsepti. Bence kendini tanımanın en güzel metodu; kendimizi başka insanlara yansıttığımızı görerek, başkalarına gıcık olduğumuz olaylar ya da başımıza gelen zorlu durumlara verdiğimiz tepkilere dikkat kesilerek oluyor. En gıcık olduğum, en tahammül edemediğim durumlardaki Yasemin’i gözlemleyerek…

Diyeceğim o ki bilgi, her yerde ve çok sınırsız. Esas mevzu dışarı çıkıp bu hayatı yaşamaya başlamak, o bilgileri bilişe geçirebilmek “dışarı çıkıp kendini seyretmek”.

İlginizi çekebilir: Bir TEDx konuşmasının perde arkası: Samimiyet cesaret ister

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

LEGO’dan hem çocukları hem yetişkinleri mutlu edecek en mükemmel yılbaşı hediyeleri

Yeni yıl, soğuk günleri sıcacık bir sevgiyle sarmalayan, neşe ve heyecan dolu büyülü bir dönem. Öyle ki yalnızca taptaze başlangıçların değil; sevdiklerimizi mutlu edecek fırsatların da habercisi. Bu özel dönemi daha da unutulmaz kılmanın ve yılbaşı coşkusunu sevdiklerimizle paylaşmanın en keyifli yollarından biri ise hiç şüphesiz gözlerden kalpler çıkaracak mükemmel yeni yıl hediyeleri. Peki ama gerçek anlamda mükemmel bir hediye bulmak mümkün mü?



Çocukken çok kolay olan hediye seçimi konusu, ne yazık ki yetişkinlikte zor bir hal alabiliyor. O zamanlar en sevdiğimiz karakterin yeni çıkan bir kitabı ya da havalı yeni bir oyuncak, bizi mutlu etmeye yeterdi. Ama büyüdükçe işler biraz karıştı… İhtiyaçlar, istekler, beklentiler, arzular, hepsi değişti, karmaşıklaştı. Haliyle, bir yetişkini ‘gerçekten’ mutlu edebilecek o ‘mükemmel’ hediyeyi bulmak da zorlu bir sanata dönüştü. Ama çözüm, sandığımızdan çok daha yakında olabilir. Belki de oyuna ve yaratıcılığa yeniden kucak açmak, tüm bu karmaşıklığı alıp götürmeye yetebilir. Siz de bu yıl sevdiklerinizi gerçekten heyecanlandıracak bir hediyenin peşine düştüyseniz aradıklarınızı LEGO’da bulabilirsiniz. Çocuklar için olduğu kadar yetişkinler için de oyunun, yaratıcılığın ve rahatlamanın kapılarını aralayan LEGO’da herkese uygun yüzlerce çeşit var:

Estetik ve dekoratif dokunuşları sevenlere özel

Çevrenizde gördüğü her boş duvarı doldurmak için hemen zihninde tasarım yapmaya başlayan ya da boş rafları estetik detaylarla dekore etmeye bayılan sevdikleriniz varsa, onlar için en iyi yılbaşı hediyesi bir LEGO’dan bir sanat eseri, doğadan bir parça veya mimari bir detay olabilir:

  • LEGO® Art Mona Lisa: Dekorasyonun yanı sıra sanat ve tarih meraklısı sevdikleriniz için Mona Lisa’nın 3D versiyonu şahane bir yeni yıl armağanı olabilir. Sevdiklerinizin duvarlarını süsleyerek yaşam alanlarına enerji katacak bu özel hediye, onların yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.
  • LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu: Doğanın dokunuşlarını yaşam alanlarına taşıyacak LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu, canlı renkleriyle sevdiklerinize yılbaşı coşkusunu yansıtırken mutluluktan gözlerinden kalpler çıkartabilir.

Enerjisini doğadan alanlara özel

Doğaya, yeşile, bitkilere düşkün, enerjisini, ilhamını büyüleyici çiçeklerden ve renklerden alan sevdikleriniz için de en mükemmel hediyeler, yine LEGO’da:

  • LEGO® Icons Orkide: Orkidelerin bitkiler aleminde çok özel bir yeri olduğu tartışılmaz. Siz de sevdiklerinize onların sizin için ne kadar özel olduğunu hissettirmek istiyorsanız bu seti kaçırmayın. 5 taban yaprağı ve 2 hava kökü ile gerçekçi bir görünüme sahip bu ikonik orkide setini görenler canlısından ayırmakta zorlanabilirler 🙂
  • LEGO® Icons Erik Çiçeği: Bu set, sevdiklerinize güzel bir kırmızı çiçeği tomurcuktan açmaya ve tam çiçeklenmeye kadar inşa etme fırsatı sunuyor. Üstelik sevdikleriniz bu seti sergilemekten de büyük haz duyacak. Hem şık bir dekor hem de yaratıcı bir yapım süreci, ikisi de bu mükemmel hediyede.

Hız, heyecan ve adrenalin tutkunlarına özel

Hız, şüphesiz ki büyük bir tutku. Özgürlüğüne düşkün, heyecanı seven, teknolojiye ve otomobil dünyasına meraklı herkes için LEGO’da şahane hediyeler bulabilirsiniz:

  • LEGO® Technic Mercedes-Benz G 500 Professional Line: Mercedes-Benz tutkusu olan herkesi heyecanlandıracak, otantik özelliklerle dolu ikonik G Serisi’nden bir model, mükemmel bir yılbaşı hediyesinden çok daha fazlası olabilir. Baştan sona adeta bir mühendislik deneyimi sunan bu modelin sevdiklerinizi çok mutlu edeceği kesin.
  • LEGO® Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat: Maceranın sudaki halini seven ve yelken sporuna da merak duyan sevdiklerinizi mutlu etmek için fazla düşünmenize gerek yok. Aradığınız hediye LEGO Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat. Biraz çılgın, biraz heyecanlı, en çok da kusursuz… Emin olun sevdikleriniz bu seti hem yaparken hem de sergilerken çok keyif alacak.

Sinemaseverlere özel

Beyaz perdenin büyüsüne kapılan sevdiklerinize, onların bu tutkusunu daha da derinleştirecek hediyelerle unutulmaz deneyimler sunabilirsiniz:

  • LEGO® Star Wars™ Millennium Falcon™: Çoğu sinemaseverin gönlünde taht kurmuş en özel serilerden biri hiç şüphesiz ki Star Wars. Star Wars™ Millennium Falcon’un kokpiti, uydu çanağı, topları ve diğer ikonik detaylarıyla sevdikleriniz inşa sürecini tamamlarken kendilerini galaksinin derinliklerinde bir macerada da hissedebilirler.
  • LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba: Sevdiklerinizin sinema tutkusunu nostaljik rüzgarlarla buluşturmak isterseniz, aradığınız mükemmel hediye yine LEGO’da. Onları LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba ile çocukluk anılarına doğru bir yolculuğa çıkarabilirsiniz.

Oyunculara ve uzay meraklılarına özel

Uzayın sınırsız gizemini merak eden ya da en zorlu oyunları bile tek hamlede geçmeyi başarabilen sevdikleriniz varsa, onlar için de en mükemmel yeni yıl hediyeleri LEGO’da:

  • LEGO® Super Mario™ Super Mario World™: Mario ve Yoshi: Mario, şüphesiz ki hem çocukların hem yetişkinlerin gönlünde büyük yer tutan en ikonik oyunlardan biri. Eğlenceli bir nostaljik tur, keyifli bir oyun deneyimi ya da rahatlatıcı bir aktiviteden çok daha fazlasını sunacak bu set, sevdiklerinize yepyeni bir dünya yaratmak için ilham verebilir.
  • LEGO® Technic NASA Apollo Ay Taşıtı – LRV: Kozmik maceracılar için en şahane hediye: NASA Apollo Ay Taşıtı (LRV) modeli. Sevdiklerinizi yıldızlara götürüp geri getirecek bu özel hediye, bambaşka dünyaların kapısını onlar için aralarken yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.

Bonus: Mırmır Pati ile eğlenceyi geri getirin

LEGO’nun sonsuz olasılıklarla dolu dünyasında en mükemmel hediyeler de eğlence de oyun da bitmez… Mırmır Pati, oyunu her yaştan insan için geri getiriyor ve herkesi yılın bu büyülü zamanını çok daha keyifli geçirmeye davet ediyor.

Mutlu bir yer inşa etmek isteyen herkes için mükemmel hediyeler ve çok daha fazlası LEGO’da. Hemen tıklayın ve sevdiklerinizi mutlu etmeye erkenden başlayın.

*Bu yazı LEGO katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale