X

Yaşamınızda dengeyi sağlamak için: Çakraları dengelemenin püf noktaları

Denge, kendini yaşamın (varoluşun) frekansına uydurmaktır. Yaşamın frekansı ile birlikte akmaktır. Böyle bir DENGE halinde işlerin yolunda gider, özünü gerçekleştirme amacıyla atarsın hayatında her bir adımı. Kolaylıkla ve üstelik bolluk, bereket ve sağlıkla ilerlersin yaşam yolculuğunda. Diğer türlüsü hem her bir çakrada ve buna bağlı olarak da her bir konuyla ilgili bir direnç yaratacaktır. Bizler aslında bu yaşam yolculuğumuzda bu dirençleri görerek ve tekrar tekrar görerek dengemizi bulmaya çalışırız.

Yaşadığımız tüm çatışmaların sebebi budur, henüz varoluş ile hizalanamamış olmak. Fakat yaşam boyu da o ilk halde bahsettiğim dengeye gelmeye doğru ilerleriz. (Muhtemelen oraya vardığımızda “Hayat ne kadar basitmiş!” diyeceğiz.) Çünkü şimdi ve her an yaşam, deneyimleri ile bizi dengeye getirmeye çalışır.

Anlarsın ya da anlamazsın… Anlamazsan, anlamadığın her seferde sağdan biraz daha itiyor, soldan biraz daha çekiyor ve sen “Hayır oraya gitmeyeceğim!”, “Hayır sabretmeyeceğim!”, “Hayır alttan almayacağım!”, “Saygılı olamam çünkü bence bazı insanlar hiç var olmamalı”, “Huzurlu olamam çünkü gelecek çok belirsiz”, “Hayır! Bir durup rahatlayamam, vakit yok, çalışmak zorundayım, mecburum”, “Hayır! Ondan vazgeçemem, başka bir alternatif yok!”, “Şansım yok! Kendi değerimin farkına kendi kendime varmak istemiyorum”, “Dışardan söylenmesi daha hoş, mutluluk dışarıdan gelsin, dışardan bekleyeceğim her şeyi”, dedikçe o seni bir yandan itip, bir yandan çekmeye devam ediyor ve edecek… Sen kendi özünle ve varoluşla hizalanıp içindeki hazineni keşfedene kadar!

Çünkü bu var… Çünkü senin bir özün, aslın var, yaşamın kendisiyle doğal olarak dengede olan… Gördüğünden öte, ben sandığın kişiden öte… Ona varman ve onu gerçekleştirmen bekleniyor senden yaşam (varoluş) tarafından. Aslında senden beklenen tek şey kendin olman. Başka hiçbir şey değil! Kendini zihnindeki bir kalıba sokman değil, sevilmek için şöyle olman, sosyal çevrenden takdir görmek için böyle olman değil! Senden beklenen ve sorumlusu olduğun tek şey kendini bulup ona nefes vermen, kendini bulup ona can vermen… Belki de tek şey mutlu olman… Kalben!

Şimdi yaşamda denge ile akmamızı sağlamamın en pratik yollarından birini paylaşayım sizinle: Çakraların dengelenmesi! Tıpkı bedende kanın dolaşımını sağlayan damar sistemi gibi, enerji bedenimizde de Prana’yı taşıyan enerji kanalları var ve buna Çakra sistemi deniyor. Temel olarak ise 7 büyük çakra olduğu biliniyor ve bu temel 7 çakra dengede ve aktif olduğunda diğer tüm kanallara ihtiyacı olan Parana akışı sağlanıyor. 7 temel çakrayı tanıyalım…

Kök çakra 

Rengi Kırmızı ve ilkel çakra olarak bilinir, iki bacağımızın arasından aşağı, Dünya ananın merkezine doğru uzanır, bizi dünyaya bağlar. İnsanın Dünya ile ilk temasını temsil eder; güvende hissetme, barınma, tokluk, doyum haz vb. maddi konular bu çakrayla ilgilidir.

Sakral çakra

Rengi turuncudur, cinsel çakra olarak da bilinir, kadınlarda rahim bölgesine denk gelir ve bu sebeple Yaratıcı Enerjinin de kaynağıdır. Özümüzle ilgili konuları, özümüze ait olan ilhamı temsil eder.

Mide çakra

Rengi sarıdır, diğer ismi Solar – plexus (Güneş sinirağı) demektir. Neşenin, mutluluğun, benlik ile ilgili tüm duyguların (özdeğer, özsaygı, özgüven…) merkezidir. 

Kalp çakra

Rengi pembe ve yeşildir. Hem sevginin, hem de şifanın merkezidir. Yaşamda Mutmayn olma seviyesi olarak da bilinir. 

Boğaz çakra

Rengi mavidir, ifade çakrasıdır. Yaşamda kendimizi olduğumuz gibi, doğru, dürüst ve samimiyetle ifade etmemizle ilgili alandır. Sadece sözel değil, davranışlarımız, duruşumuz, yaptığımız işler vb. olarak her türlü kendimizi dünyaya ifade bu çakranın konusudur.

3. Göz çakra

Rengi violet, mordur. Alnımızın ortasında epifiz bezinin olduğu bölgededir. Sezgilerimizin ve hayatı anlayışımızın merkezidir. Teslimiyet, varoluşa güven bu çakranın konularıdır. Bu seviyede olan kişi tedirgin, endişeli değildir, olan her şeyin hayır olduğunu bilmenin güveni ve rahatlığı ile yaşar.

Tepe çakra

Rengi bütün renklerim birleşimidir. Kök çakra gibi dikey ancak yukarı yönlüdür ve bizi ilahi olana bağlar. Yaşam enerjisine, Allah’ın idrakine, bilgisine, anlayışına ve sevgisine bağlı olduğumuz yerdir. 

Şimdi gelelim esas püf noktaya, bu çakraların nasıl dengelendiğine…

Kök çakra, 3. göz çakra ile dengelenir.

Meditasyonlarında bir elini iki bacağının arasına koyup diğer elini alnına (avuç için tam alnının ortasına gelecek şekilde) koyduğun an, bu merkezler dengelenmeye başlayacaktır. Bu, yaşamındaki madde ve mananın dengesidir. Özellikle spiritüel konularla ilgilenenlerin bu iki çakra üzerinde dengeleme yapması önemlidir. Çünkü bizler spiritüel varlıklar olduğumuz kadar insan olarak yaşamak için bir bedene ve Dünya’ya gönderildik. Tüm sistemimiz bu Dünya’da rahatça yaşabilmek üzerine kuruldu.

Toprak, mineraller, hava, rüzgar, atmosferin dengesi, sıcaklık, yiyecekler… Hepsini bir düşünün ve bir kenara atmayın. Spiritüel olarak gelişirken bedeninizi hor görmeyin. Özellikle tasavvuf ile ilgilenenler, evet bu Dünya boş bir hülya, ancak şimdi bu Dünya’dasın ve Allah’ın bedenine üflediği nurla, nefesle onunla bağlantıdasın. Ne bu Dünya’dan, ne de bedeninden kaçamazsın. O nedenle senin rahat ve sağlık içinde yaşaman için yaratılmış bu Dünya’yı boş verme! Dünya’da maddi olarak bolluk ve bereket içinde yaşayarak da tekamülünde ilerlemen mümkün. Doğa, bolluk ve bereketin, eğlence ve hareketin simgesidir. Dünya, ruhun için (bilincin için) bir tekamül alanıdır, ikisinin arasındaki dengeyi bul.

Mantran: Maddi ve manevi boyutlarımda dengedeyim !

Sakral çakra, boğaz çakra ile dengelenir.

Meditasyonlarında bir elini göbek deliğinin 2-3 parmak altına koyup diğer elini boğazına (yine avuç içleri tam orta noktalarına denk gelecek şekilde) koyduğun an, bu merkezler dengelenmeye başlayacaktır. Bu, kendini yaşamında olduğun gibi ifade etmenin dengesidir. Özüne ait olan ilhamı Dünya realitesinde hiç çekinmeden, samimiyetle ve özgüvenle ifade edebilmektir. Aslında olduğun kişi olmaktır, Dünya’ya asıl sunacağın katkıyı sunmaktır.

Arının bal yapmasındaki doğallık gibi, doğal olarak ifade bulmasıdır varlığının. Bu var olmanın en güzel yoludur. Kendin olmak ve kendini olduğun gibi ifade etmek. Bu kişiyi hiçbir stres durumunda tutmaz, dürtülerine dair suçluluk duygusu biriktirmez, söyleyemediği ve yuttuğu hiçbir şey yoktur, çünkü kendini en iyi, nazik ve işlevsel şekilde nasıl ifade edeceğini bilir. Yalan ve dedikoduya ihtiyacı yoktur. Kişi hiç kimse olmak çabasında değildir, sadece özünde olanı ifade eder ve mutludur.

Mantran: Kendimi, tüm boyutlarımı seviyorum ve kabul ediyorum. Kendimi en hayırlı ve yüce şekilde, olduğum gibi ifade etmekte özgürüm.

Mide çakra, kalp çakra ile dengelenir.

Meditasyonlarında bir elini midenin üzerine, diğer elini kalbine (yine avuç içleri tam orta noktalarına denk gelecek şekilde) koyduğun an, bu merkezler dengelenmeye başlayacaktır. Bu, yaşamındaki alma-verme dengesidir. Bu kendini bilmenin yeridir. Herhangi bir iş veya bir ilişki için ne kendinden çok fazla verdiğin, ne de haddinden fazlasını beklediğin alandır.

Haddinden fazla beklemediğinde, hayal kırıklığı da yaşamazsın, verebileceğinden fazlasını vermeye çalışmadığında da çaba ile yorulmaz, üzülmezsin. Yeteneklerini, kapasiteni bilir ve karşı taraftan da tam hakettiğini alırsın. Kimsede gönlün kalmaz, paran da… Bu alan alma-verme ile ilgili her şeyle ilgilidir. Para, sevgi, emek, hak, saygı, her şey… Alma-verme dengesinde olmak kişiyi yaşamda daima Mutmayn kılar. Bu da belki de mutlak huzurun ta kendisidir. 

Mantran: Sevgiyi almanın da vermenin de nasıl hissedildiğini biliyorum. Hayatımın tüm boyutlarında alma-verme dengesindeyim ! 

Tepe çakra, sağ ve sol beyin olarak dengelenir.

Meditasyonlarında sağ elini başının üst sağ kısmına, sol elini başının sol üst kısmına yerleştirdiğin anda bu merkezler dengelenmeye başlayacaktır. Bu, yaşamındaki ilham ve teknik bilginin dengelenmesidir. Var olmandaki esas şartlardan biri olan zihin açıklığı, pratik çözüm geliştirme, yaşamındaki her konu için, bu merkezlerin dengelenmesiyle mümkün olur. Pozitif düşünme, çıkış yollarını görebilme, bulabilme, umutlu olma, yine tepe çakrasının dengelenmesiyledir. Buradan Yaradan ile bağlantımız kurulur ve kendimizi güvende hissederiz. Her an sevildiğimizi ve her şeyin aslında iyiliğimiz için olmakta olduğunu hatırlarız.

Mantran: Tepe çakram Yaratıcı ile iletişime daima açık. Yaratıcı ile daima bağlantıdayım. Sağ ve sol beynim dengede.

Böylelikle tüm çakralarımız dengelenmiş olur ve yaşam hiç olmadığı kadar kolay ve keyifli gelmeye başlar. Sürprizler hiç olmadığı kadar aşikarlaşır ve yaşam tarafından desteklenmenin mutluluğunu hissederiz.

Meditasyon derslerine katılmak ve meditasyonu yaşamınızın bir parçası haline getirmek istiyorsanız bana www.creatingground.com adresinden, 0554 963 42 86 no’lu telefondan veya @creatingground Instagram adresinden ulaşabilirsiniz.

Her an varoluşun tüm hediyeleri ile uyumlu bir hayat sürmeyi diliyorum hepimize. “May the Balance be with you!

İlginizi çekebilir: Meditasyonlarınızın kalitesini yükseltmek “elinizde”: Mudraları keşfedin

Dilek Cantimur: Dilek Cantimur, 20 Kasım 1988, İstanbul doğumluyum. 2011 yılında Yeditepe Üniversitesi Uluslararası Finans bölümünü burslu okuyup onur derecesiyle mezun olduktan sonra 5 yıl finans sektöründe çalıştım, fakat daha sonra “özümü gerçekleştirebilme yolumun” bu olmadığını fark ettiğimde bu illüzyona bir son verip Özüme Ait olan Hayatı inşa etmeye başladım. Hem aldığım tüm meditasyon ve enerji eğitimlerinden hem de yüksek lisans eğitimim süresinde edindiğim bilimsel gerçekler neticesinde öğrendim ki Her Problem ve Hastalık ilk önce İnsanın kendi Zihninde yaratılıyor. Şimdi terapilerimde bu zihinsel nedenlerin keşfedilmesi, bilinçaltı blokajlarının dönüştürülmesi konusunda en etkili yöntem olan Theta Healing terapisini uyguluyorum ve bir de günlük hayatlarında uygulayabilecekleri basit fakat çok etkili 7 derslik Meditasyon programları sunuyorum. Ve hayallerimden birinin tezahürü olarak kurduğum “CreatinggrounD” merkezinde farkındalığa hizmet eden birbirinden farklı ve değerli etkinlikler düzenliyorum. Bütünün hayrına… Aşkla.

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale